Batan şirketler, kaybolan silahlar ve bitmeyen savaş: Biden ve Ukrayna'nın kontraband françayzı nasıl çalışır?
8 Kasım’daki Kongre ara seçimlerinin ardından Cumhuriyetçilerin uzun bir aradan sonra Temsilciler Meclisi’ni ele geçirmesi, Biden klanının sümenaltı edilen akçeli işleri ve Ukrayna’ya yapılan milyar dolarlık yardımların sorgulanırlığını artırdı.
Hatta şu ara sadece bunu konuşuyorlar; New York Times gazetesi, 17 Kasım’da yayımladığı makalede Kiev yönetiminin talep ettiği mali yardımın hacmi hakkındaki bilgileri güncellemiş:
“[…] Ukrayna’nın aylık bütçe açığı 5 milyar dolar ve hükümet, acil yardım için Batı’ya ve IMF’ye başvurmak zorunda kaldı. Başbakan Denis Şmigal, geçtiğimiz günlerde, beklenen gelir-harcama açığı göz önüne alındığında Ukrayna’nın 2023’te 42 milyar dolarlık yardıma ihtiyacı olacağını söyledi. Devlet Başkanı Zelenskiy, hasar gören veya yıkılan elektrik santrallerini ve konutları yeniden inşa etmek için 17 milyar daha ekledi.”
Talepler artmaya ve telaffuz edilen rakamlar yükselmeye devam ederken Cumhuriyetçiler, denetimin sıkılaştırmasından yana, NYT şöyle devam etmiş:
“Topal ördeğe dönüşen ABD Başkanı Joe Biden, Kongre’den Ukrayna için 37 milyar dolardan fazla acil yardım istedi. Kongre ise, Biden’ın kalan iki yılında anca 50 milyarlık bir mali teşvik paketi sunmayı planlıyordu. Kongre şimdiden Ukrayna’ya askeri, mali ve insani yardım için yaklaşık 66 milyar dolar ayırdı. Muhafazakar koalisyon, Ukrayna’ya yapılan 50 milyar dolarlık yardımla toplam hacmin 116 milyar dolara ulaşacağını söylüyor.”
Miktar hakikaten şaşırtıcı. 116 milyar dolar, ABD dışındaki tüm ülkelerin yıllık savunma bütçesinden daha fazla. Bunun yanında Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi üyesi Marjorie Taylor Greene, Biden’ın Kongre’ye Amerikalı vergi mükelleflerinde daha fazla para söğüşlemesi için baskı yaptığını söylemiş:
“Burası farklı bir ülke, Ukrayna NATO üyesi değil, biri onlara bu savaşta barış görüşmelerine ihtiyaç olduğunu söylemeli. Vergi mükelleflerimiz artık bu savaşı finanse etmemeli. 11,8 milyar dolar doğrudan Ukrayna’nın bütçesine gidecek. Ukrayna ABD’nin 51. eyaleti mi? Zelenskiy ABD yönetiminde hangi pozisyonda? Bu çok çirkin!”
Cumhuriyetçi temsilci Thomas Massey de denetim yapılana kadar “tek kuruş yok” diyerek şöyle devam etmiş:
“Amerikan parasının Ukrayna’da nasıl harcandığını denetleyecek bir genel müfettişe ihtiyacımız var. Hemen şimdi! Ukrayna için kazanmanın ne anlama geldiğini sahiden öğrenmemiz lazım, nedir bu? Kırım’ı mı geri istiyorsunuz? Amerikalı vergi mükellefleri bilmek istiyor!”
Yüzde 90’ı kayıp silahlar
Washington Post gazetesi ise Amerikan makamlarının Ukrayna’ya teslim edilen silahların yalnızca yüzde 10’u üzerinde denetimi olduğunu yazmış. Yani 90’ının nereye gittiğini şu ana dek bilen yok.
Fakat bu yardımların kesilmesi için gerekçe değil. Beyaz Saray, Kiev için 400 milyon dolarlık bir paket daha açıkladı. Pakete yüzlerce zırhlı araç ve füze dahil. Massey tonunu yükselterek şunları söylemiş:
“Biden yönetimi, Amerikalı vergi mükelleflerinin kazandığı her doları takip etmesi için 87 bin ek vergi memuru işe alacak. Ancak Ukrayna hükümeti, bu yozlaşmış bürokratlar ve oligarklar hiçbir şeyden sorumlu tutulmuyor.”
Nitekim Nijerya Devlet Başkanı Muhammed Buhari de 30 Kasım’da başkent Abuja’da düzenlenen Çad Gölü Havzası Komisyonu (LCBC) zirvesinde, bölgede faaliyet gösteren Boko Haram militanlarının Ukrayna’dan silah tedarik ettiğini iddia etmiş:
“Ukrayna’daki savaş ve Sahel’deki [Nijer, Kamerun, Çad, Nijerya ve Benin] durum, Çad Gölü bölgesindeki teröristlere kayda değer miktarda silah ve savaşçı kaynağı sundu. Libya’daki savaş için temin edilen silah ve mühimmatın çoğu Çad Gölü bölgesine ve Sahel’in diğer bölgelerine akmaya devam ediyor. Ukrayna ihtilafında kullanılan silahlar da bölgeye sızmaya başlıyor.”
AB’nin bu yıl tek başına 22 milyar euro sunmuş olmasına rağmen, Kiev’e aktarılan mali yardım ve silahlar konusunda herhangi bir kontrol mekanizması yok.
Ağustos ayında Amerikan CBS kanalı, Ukrayna’ya giden silahların çoğunun nihai hedeflerine ulaşmadığını bildirdi. Kanalın belgeselinde şu dikkat çekici ifadeler yer almıştı:
“Bu silahların ve askeri teçhizatın çoğu, ABD ve NATO müttefiklerinin hızla transfer ettiği Polonya sınırına gidiyor. ABD’nin gözetimi burada sona eriyor.”
Ukrayna tarafına askeri yardım aktaran Litvanya merkezli sivil toplum kuruluşu Blue-Yellow’un başkanı Jonas Ohman ise şu yorumu yapmıştı:
“Her şey sınırı geçiyor, sonra bir şey oluyor, nihai hedefe yüzde 30 gibi bir şey ulaşıyor. […] Güçlü insanlar, oligarklar, siyasi şahsiyetler var. Ukrayna devlet kurumlarında gün boyu iktidar mücadelesi var.”
Kanala demeç veren Uluslararası Af Örgütü çalışanı Donatella Rovera, silah kaçakçılığını önlemek için kontrol mekanizmalarına ihtiyaç olduğunu vurguladı. CBS kanalı, daha sonra bu belgeseli web sitesinden kaldırıp özür diledi.
Hunter’ın laptopu
Cumhuriyetçiler, yavaş yavaş babasını telefonuna “pedofil Phil” diye kaydeden Hunter Biden’ın laptopunu da gündeme sokuyor. Cumhuriyetçi Kentucky temsilcisi James Comer de şunları söylemiş:
“Joe Biden, 2019’da başkanlığa aday olurken Amerikalılara ailesiyle iş konuşmadığını söyledi. Bu yalandı. Muhataplar, Biden’ı işi yöneten, telefonlara cevap veren ve toplantılar düzenleyen asıl kişi olarak tanımlıyor. Konu ABD’nin ulusal güvenliğinin, yabancı hükümetler tarafından tehlikeye atılması. Biden’ın dünya çapında 50 ülkede iş ilişkisi olduğunu tespit ettik.”
Şaibeli iş anlaşmalarının ucu, Biden’ın başkan yardımcısı olduğu zamanlara kadar uzanıyor. Bu nedenle Cumhuriyetçiler, ulusal arşivlerden o sırada yaptığı toplantıların kayıtlarını da istediler. Biden Jr.’ın iş ortaklarıyla toplantılarına Air Force 2’yla gittiği de iddialar arasında.
Cumhuriyetçi Wisconsin senatörü Ron Johnson, FBI Direktörü Christopher Wray’e şunları sormuş:
“Hunter Biden yolsuzluklarına dair 2020’de yayınlanan raporumu okudunuz mu? Orada Rus dezenformasyonuna dair herhangi bir ipucu gördünüz mü? Cevap basit, yoktu. Biden’ları itibarsızlaştıranın Ruslar olduğu yalanı, o dönemki Temsilciler Meclisi Başkanı tarafından pazarlandı.”
Konu, 2020 seçim kampanyasında Hunter’ın Delaware’de tamire verdiği ve sonra unuttuğu dizüstü bilgisayarın içindekilerin kamuoyuna duyurulmasıyla tartışılmaya başlamıştı.
Dükkan sahibi bilgisayarı tamir ettikten sonra ilgili makamlara teslim etti. Bilgisayarda, Hunter Biden’ın aldığı rüşvetler ve karıştığı yolsuzluklar hakkında detaylı bilgiler mevcuttu. Son 10 yılda Biden klanının yolsuzluktan elde ettiği gelirin 4 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.
Bilgisayarda yolsuzluk delillerinin yanı sıra Hunter Biden’ın uyuşturucu bağımlısı olduğu, 14 yaşında bir kız çocuğuyla ilişki yaşadığı ve striptizcilerle verdiği seks partisine dair bilgiler vardı.
Tüm bunlar, başkanlık seçimlerinden hemen önce ortaya çıksaydı, Biden’ın kazanma şansı olmazdı. Dolayısıyla ana akım medya, konuya ilişkin haberlerin tümü sansüre tabi tuttu. En bilindik örnek, Glenn Greenewald’ın Intercept’teki haberinin editör masasından dönmesiydi.
2022’nin mart ayında söz konusu bilgileri New York Times gazetesi yayımlayana kadar laptoptaki verilerin propaganda materyali olduğu genel kanıydı. İtirafı Rusya’nın Ukrayna’ya askeri harekat başlatmasından hemen sonra yapmaları da dikkat çekiciydi, o sıradaki hengamede pek dikkat çekmedi.
Hunter Biden’ın bilgisayarı götürdüğü tamirci John Paul Mac Isaac, uzun bir süre hedef gösterildi.
Dizüstü bilgisayardaki verileri değerlendiren ve elinde hard diskin kopyası olan gazeteci Jack Maxey de aynı şekilde. O kadar ileri gittiler ki, hard diski incelemeyi sürdürmek istediği için İsviçre’ye kaçmak zorunda kaldı. Maxey’e göre bilgisayarda 450 gigabayt hacminde arşivlenmiş 80 bin fotoğraf ve video ve 120 bin e-posta vardı.
Dizüstü bilgisayardan çıkan materyaller arasında en ilginci Ukrayna’yla alakalı olanlardı. 2014’teki Maydan darbesinden önce Ukrayna’nın çevre bakanı Nikolay Zloçevskiy adında biriydi. Ve en kârlı kaya gazı çıkarma lisanslarını, ne tesadüf ki kendi şirketi Burisma’ya veriyordu. Maydan’dan sonra bunun ortaya çıkacağının ve hüküm giyeceğinin de farkındaydı; buna dönemin ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın oğluyla beraber eski Polonya Cumhurbaşkanı Aleksander Kwaśniewski ve dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin 2004 seçimlerindeki kampanya yöneticisi Devon Archer’ı 50 bin dolar maaşla Burisma’nın yönetim kuruluna getirerek engel oldu.
Joe Biden ise Obama döneminde Ukrayna dosyasından sorumluydu. Dönemin Ukrayna Başsavcısı Viktor Şokin, Burisma’yı soruşturmaya niyetlendiğinde Biden’ın talimatıyla kovuldu. Biden daha sonra hikayeyi bizzat kendisi anlattı. Konu hakkında şurada daha detaylı bir anlatım mevcut.
Hunter’ın laptopu, aynı zamanda Rusya’nın Ukrayna’daki biyolab çalışmaları hakkındaki iddialarını da tahkim etti. Rusya Savunma Bakanlığı, 24 Şubat’ta başlayan harekattan sonra ABD’nin Ukrayna’da biyolojik silah çalışmaları yürüttüğüne dönük çok sayıda belge yayımlamıştı.
Nisan ayının ortalarında, Hunter Biden’a ait Rosemont Seneca şirketinin bu çalışmalara bağlantılı olduğu bilgisi ifşa edildi. İngiliz Daily Mail gazetesi, mart ayının sonunda Jack Maxey’in bu bağlantıları sözünü ettiği hard diskte gördüğünü yazmamış olsaydı, Rus dezenformasyonu etiketi basılıp gündemden düşürülecekti.
FTX’in iflası
Daha önce şuradaki ve şuradaki yazılarda bahsettiğim FTX kripto para borsasının iflas öyküsü, kapsamı ve batan paranın miktarı açısından epey çarpıcı.
İflasla beraber milyarlarca dolar buhar olup uçtu ve bunların peşine düşmek zor, zira FTX’in muhasebe kayıtları ortada yok. Tasfiye davalarına bakan ve zamanında Enron’un tasfiye komisyonuna başkanlık eden meşhur finans avukatı John J. Ray, şunları söylemiş:
“Kurumsal kontrolün hiçbir şekilde olmadığı ve güvenilir finansal bilgilerin bu kadar pürüzsüz şekilde eksik bırakıldığı bir dava görmemiştim. Bu durum emsalsiz.”
Ray, ayrıca denetim mekanizmalarının mevzubahis borsa faaliyetleri üzerinde en ufak bir kontrol oluşturmadığını ifade etmiş.
FTX, Kongre ara seçimlerinde Demokrat Parti’ye yaklaşık 40 milyon dolar bağış yaptı ve kesenin ağzını açanlar listesinde ikinci. FTX’in sahibi Sam Bankman-Fried, ayrıca baharda Joe Biden’ın 2024 seçimleri için başlatacağı kampanyasına 1 milyar dolar koyacağını taahhüt etmişti.
İflasa giden süreçte gelişen olaylar da dikkat çekci; 8 Kasım’da sandıklar kapanıyor, ertesi gün, yani 9 Kasım’da Bloomberg’de FTX’in şaibeli finansal faaliyetleri Bankman-Fried’ın metresinin şirketine yapılan para transferleriyle alakalı bir makale yayımlanıyor. Aradan geçen iki gün sonra da borsanın iflas süreci başlatılıyor.
Kripto para transferlerinde para akışının kaydı tutulmadığı için Demokratların finansman kanalını izlemek de imkansız. Demokratlara makul olarak FTX’ten alınan milyonları iade etmeleri teklif edildi, fakat Temsilciler Meclisi Mali Hizmetler Komisyonu Başkanı Maxine Waters’ın verdiği yanıt şuydu: “Sakin olun, burada bir yerlerden para almayan yok.”
Bunun Ukrayna’yla ne ilgisi var? FTX’in iflas sürecini başlattığı ilk günde Cumhuriyetçilerin Kiev’e işaret etmesi mantıklıydı. Kiev’dekiler şimdi bu gerçeği inkar etseler de geçen aylarda neler olup bittiğinin yanıtını interette bulmak hiç zor değil.
8 Mart’ta SBF, Twitter hesabından Ukrayna Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası ile kripto para bağışı toplamak üzere ortak çalışmaya başladıklarını bildirdi. Ve 14 Mart’ta Ukrayna Dijital Dönüşüm Bakanlığı, FTX ortaklığıyla Ukrayna için Yardım [Aid for Ukraine] fonunu kurduğunu kamuoyuna duyurdu.
FTX’in Ukrayna ile ortaklığının duyurulmasına eşlik eden basın açıklamasında Bankman-Fried, “Ukrayna’daki savaşın başlangıcında FTX’in elinden gelen her şekilde yardım sağlama zorunluluğu hissettiğini” açıkladı. Ve atılan adımın “en çok yardıma muhtaç insanlara yardım ve kaynak sağlama imkanı” sağlayacağı öne sürdü.
1 Nisan’a kadar Aid for Ukraine’in 70 milyon dolar topladığını açıklandı. Bu, beş gün sonra “60 milyon doların üzerinde” olarak revize edildi.
Aid for Ukraine kayıtları, girişimin başlatıldığı andan 14 Nisan’a kadar toplam 45 milyon 103 bin 538 dolar harcandığını gösteriyor.
Ve Aid for Ukraine’in web sitesi, ekim ayının bitiminde güncellemeleri durdurdu ve iflas ilanının hemen arifesinde birdenbire kapandı. Ukrayna hükümeti sayfayı sildikten sonra 1 Kasım’da bağımsız bir web sitesi oluşturdu. Sayfa aynı değildi.
Orijinal web sayfasının dökümü ve silinmesi ve tamamen yeni bir arayüze geçiş “tesadüf” tabii. 15 Kasım akşamı Twitter hesaplarından yapılan paylaşımda ise “alınan 60 milyon doların 54 milyon dolarının Ukrayna’nın insani ve askeri ihtiyaçları için harcandığı” öne sürüldü.
Yani diyorlar ki, nisan ayının başından sonra hiç bağış gelmedi ve site bağışlara açık olmasına rağmen o zamandan beri rakam sabit kaldı. Sonra gelen giden paradan kimsenin haberi yok ve nereye gittiği de muamma.
Ayrıca sitede, “dünya çapında savaş karşıtı medya kampanyasın beş milyon dolardan fazla harcandığı”, ancak “güvenlik gerekçeleriyle raporların Ukrayna’nın zafer ilanında sonra paylaşılacağı” belirtilmiş.
Demokratlar Ukrayna’ya kamu bütçesinden para gönderiyor, Ukrayna FTX’e para gönderiyor ve FTX Demokratların seçim kampanyasına para gönderiyor. Dolayısıyla FTX ve Kiev yönetimi, Demokratlar için dev bir çamaşırhane işlevi gördü. Ukrayna makamları, şu anda durumu “Rus propagandasına” bağlayarak iflas eden borsa ile martta resmen kendileri duyurdukları işbirliğini inkar ediyor.
2024 seçimleri, kimin aday olacağından bağımsız olarak, Amerikan Demokratlarının teknoloji tekelinin Elon Musk ile kırılmasıyla da epey şenlikli geçecek.
Muhtemelen bunlar daha ara sıcak, önümüzdeki iki yılda ana yemekler masalara servis edilmeye başlar.