Tahıl anlaşmasında Rusya'ya atılan kazık
"Görünüşe göre Rusya anlaşmayı uzatmaya niyetli değil zira anlaşmadan hiçbir şey elde edemedi."
Çevirmenin notu: Ukrayna’daki askeri müdahale başladığından beri Rusya’ya atılan en büyük kazıklar tarafsız Milletler Cemiyeti’nden geldi. Bunun en bariz örneklerinden birini Azovstal çelik fabrikasındaki tahliye sürecinde görmek mümkün. Bir diğer kazık da “Karadeniz Tahıl Girişimi” adı verilen, liman ablukasının kırılmasına dönük anlaşma oldu. Geçen yılın temmuz ayında anlaşmanın İstanbul’da imzalanmasından bu yana BM’den yapılan açıklamalarda Rusya’nın tahıl ve gübre ihracatına ilişkin anlaşma şartları tanımlanmıyor ya da Moskova’nın Kiev, AB ve ABD’nin anlaşmaya riayet etmemesine dönük protestoları duymazdan geliniyor. Rusların anlaşmadan aldığı bir şey yok ve Ukrayna, amonyak sevkiyatının başlaması için anlaşmanın genişletilmesi şartını veriyor. Ki bu anlaşmanın doğrudan ihlali. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Verşinin, 1 Haziran’da şu açıklamayı yaptı: “Tavrımız değişmedi; amonyak ihracatı mevcut anlaşmaların bir parçası ve Ukrayna’nın tahıl sevkiyatıyla eş zamanlı olarak başlaması gerekiyordu. Bu durum Sayın Guterres’in küresel gıda güvenliğinin tesis edilmesine yönelik açıkladığı hedeflerle tamamen örtüşmektedir ve bu konuda herhangi bir ilave talebe yer yoktur. Bu tavrımızı BM yetkililerinin yanı sıra Karadeniz Girişimi’nin tarafları olan Türkiye ve Ukrayna temsilcilerine, 10-11 Mayıs’taki İstanbul toplantısı da dâhil olmak üzere, defalarca açıkladık. BM Sekretaryasının, tavrımızın tamamen farkında olarak, yeni bir çaba ve temas görüntüsü yaratmak amacıyla amonyak meselesini istismar etmeye devam etmesi daha da şaşırtıcıdır. Üstelik herhangi bir sonuç alınamadığı da ortadadır; amonyak boru hattı faaliyete geçmemiştir. Bu sorun ve bahsettiğim diğer dört sorun çözülmeden, 17 Temmuz’dan sonra Karadeniz Girişimi’ni devam ettirmenin hiçbir yolu yoktur; ilave limanlar ya da Ukrayna’nın ihracat yelpazesinin genişletilmesi gibi konulardan bahsetmeye bile gerek yok.” Tahıl anlaşması aldatmacasına dair ne Batı medyası ne de Rus medyası dikkate alınabilecek yorumlar yapmıyor; aşağıda tercümesi bulunan değerlendirme dışında. Ayrıca Rusya Bilimler Akademisi Avrupa Enstitüsü Karadeniz-Akdeniz Çalışmaları Bölüm Başkanı Prof. Yekaterina Entina’nın 3 Haziran’da BFM’ye verdiği demeç de not düşülebilir: “İlk anlaşmalara dönecek olursak, Kiev’in Rus Donanması’nın denizden kendi topraklarına saldırı düzenleyememesi için Karadeniz’e mayın döşediğini hatırlıyoruz. Dolayısıyla tahıl anlaşması ilk kez imzalandığında, sivil gemilerin seyri için parametrelerini sadece Kiev’in bildiğine inanılan belirli bir koridor açıldı. Buna göre, Rusya’nın anlaşmaya varılamaması ve Kiev’in belirli tehditler içeren tutumunun bir sonucu olarak tahıl anlaşmasından çekildiği bir senaryoyu değerlendirirsek, bu aynı zamanda Rus Donanmasının bu koridoru askeri amaçlarla kullanmaması yönündeki şarta uyma zaruretini de ortadan kaldırır. Bana öyle geliyor ki bu senaryo oldukça açık ve hem Avrupa-Atlantik ortakları hem de Kiev’in kendisi için de açık olmalı.”
Rusya, tahıl anlaşmasını bozduğu için Ukrayna’yı cezalandırmaya başladı
Dmitriy Skvortsov
2 Haziran 2023
Rusya’dan Odessa’ya uzanan amonyak boru hattı yakında manasız hale gelecek
Rusya ilk kez, sözde tahıl anlaşmasını sona erdirmek için Moskova’nın gerçek niyetini gösteren bir adım atmış gibi görünüyor. En azından BM, “Odessa’daki Yuzjniy limanına giden gemilerin kaydına kısıtlamalar” getirdiğini iddia ediyor. Bu, Ukrayna’nın yakın zamana dek talep ettiği her şeyle doğrudan çelişiyor. Bunun Togliatti-Odessa amonyak boru hattı ve özel harekatın parçası olarak aktif saldırılara yeniden başlama ihtimali ile ne ilgisi var?
Rusya, tahıl anlaşmasının bir parçası olarak Odessa’nın Yujniy limanına giden gemilerin kaydına kısıtlama getirildiğini, İstanbul’daki Ortak Koordinasyon Merkezine bildirdi. Bu karar BM Genel Sekreteri’nin sözcüsü Stephane Dujarric tarafından duyuruldu. BM sözcüsüne göre söz konusu tedbir “amonyak ihracatı yapılmadığı sürece” yürürlükte olacak.
Yakın zamana dek Ukrayna bunun tam tersini talep ediyordu. Kiev, Rusya’dan amonyak ihracatına izin vermiş, ancak bunun için kendi şartlarını belirlemişti. Kiev, “Anlaşma amonyak boru hattını içeriyorsa, Ukrayna ulusal çıkarlarına hizmet edecek ilave şeyler almalıdır. Bu, anlaşmanın coğrafyasının ve (ihracat için) mal listesinin genişletilmesidir,” demişti. Rusya Dışişleri Bakanlığı bunu derhal reddetti ve şimdi Rusya’nın tahıl anlaşmasının şartlarını yerine getirmek için kendi araçlarını uygulamaya başladığı görülüyor.
BM ile Türkiye arasında 22 Temmuz 2022 tarihinde İstanbul'da imzalanan tahıl anlaşması, Ukrayna’nın Odessa, Çernomorsk ve Yujniy limanlarından Ukrayna tahılını Rusya ile mutabık kalınan bir koridordan (Türkiye’deki denetimin ardından) nakliye gemilerinin geçişine izin verilmesini öngörmekteydi. Karşılığında BM, AB ve ABD’nin Rus ve yabancı gemilerin sigortalanması üzerindeki kısıtlamalarının kaldırılmasını, Rusya’nın tarım ve gübre ihracatı üzerindeki yasakların kaldırılmasını, Rus tarım ihracatçılarının hesaplarının dondurulmamasını, Rusya'ya tarım makineleri için yedek parça ihracatı üzerindeki yaptırımların kaldırılmasını ve Rosselhozbank’ın SWIFT sistemine bağlanmasını sağlamayı taahhüt etmişti. Beşinci koşul ise Togliatti-Odessa amonyak boru hattının yeniden açılmasıydı.
Anlaşma, tarafların denizdeki askeri faaliyetlerinin sınırlandırılmasını, geçiş güzergahlarının mayınlardan arındırılmasını ve tahıl gemilerinin boğaza güvenli bir şekilde seyahat edebilmeleri için bir koridor sağlanmasını içermekteydi.
Boş vaatler
Nakliye gemileri için bahsedilen koridor oluşturuldu ve Ukrayna’nın deniz yoluyla tahıl ihracatı yakın zamana kadar kesintisiz sürdü. Fakat Rusya’nın tarım ihracatı söz konusu olduğunda anlaşma yerine getirilmedi.
Alıkonulan, tahıl ve mineral gübre yüklü Rus gemileri Avrupa limanlarında kaldı. Bunlardan sadece bazıları, yüklerini en yoksul ülkelere ücretsiz olarak göndermek üzere kurtarılmayı başardı (Avrupa ülkeleri “Putin’in savaşta kullanmak için para kazanmasına izin vermek” istemedi).
Ukrayna tahılına gelince, Ağustos 2022’den bu yana ihraç edilen Ukrayna tahılının çoğu (30 milyon tondan fazla) ağırlıklı olarak semirmiş AB ülkelerine gitti. Sadece yüzde 2,5’i Dünya Gıda Programı’nın yardımıyla ihtiyaç sahibi Afrika ülkelerine gitmiş oldu.
Ukrayna için ihracat, hem tarım sektörünü işler halde tutmak hem de gerileyen bir ekonomide döviz geliri elde etmek için önemliydi. Avrupa için de Ukrayna’nın gerekli ithalatın bir kısmını kendisine aktarılan mali yardım dilimlerinden ziyade “kendi parasıyla” ödeyebilmesi önemliydi.
Türkiye için bu anlaşma sadece Erdoğan’ın güvenilirliğini artırmakla kalmadı, aynı zamanda Türkiye’nin un değirmenciliği endüstrisine düşük maliyetli hammadde sağladı. Bu da Ankara’nın enflasyon karşısında yurt içinde ekmek fiyatlarını makul bir seviyede tutmasını ve komşu ülkelere un ihracatını artırmasını sağladı.
Ve anlaşmadan neredeyse hiçbir şey alamayan taraf sadece Rusya oldu.
Açlık yardımı ve fiyatlar
Tahıl anlaşmasının ardındaki mantık, büyük miktarlarda tahılın piyasadan kaybolmasından zarar görecek olan en yoksul ülkelerde açlığın önlenmesi zaruretiydi. Mesela Rusya ve Ukrayna 2020-2021 yıllarında birlikte 56,5 milyon ton buğday ihraç etti ki bu rakam ABD ve Kanada’nın üçüncü ve dördüncü en büyük buğday ihracatçılarının toplamından daha fazla. Bu miktarlarda tahılın piyasadan çekilmesi kaçınılmaz olarak gıda fiyatlarının yükselmesine yol açtı. Ocak 2022’den bu yana Batı borsalarındaki buğday vadeli işlemleri yaz ortasına kadar yaklaşık bir buçuk kat artmıştı. Anlaşma fiyatların dengelenmesini sağladı ve hatta 2023’te fiyatlar düştü.
Tahıl anlaşmasının kısmen kolaylaştırıcı olduğunu söylemek doğru olur. Eğer Avrupa ülkeleri ucuz Ukrayna tahılı almamış olsalardı, aç kalmayacaklardı. Fakat tahıl alımları kaçınılmaz olarak küresel piyasalarda tahıl fiyatlarının yükselmesine neden olacak ve bu da en yoksul tahıl ithalatçısı ülkeleri sert bir şekilde vuracaktı. Rusya’nın tahıl sevkiyatlarının piyasa üzerinde çok az etkisi oldu zira borsalarda işlem görmediler ve fiyatlandırma üzerinde çok az etkileri oldu.
Gübrelerde ise tam tersi bir durum söz konusuydu. Yükselen gaz fiyatları Avrupalı gübre üreticilerinin maliyetlerini keskin bir şekilde artırdı. Bu koşullar altında Rusya’dan ihracatları engellendi; yaklaşık 262 bin ton Uralchem, 52 bin ton Akron ve neredeyse 100 bin ton Euroechem Estonya, Letonya, Belçika ve Hollanda limanlarında engellendi. Bu durum fiyatların yükselmesine neden olarak Avrupa kimya endüstrisinin kayıplarını kısmen telafi etmesini sağladı.
Gübre fiyatlarındaki artışın en yoksul ülkeleri nasıl etkilediği geniş çaplı tartışılmadı. Ancak mesela çok da yoksul olmayan Brezilya, Rusya’nın ihracatı düştükten sonra tarım sektörünü desteklemek için başka kaynaklardan gübre tedariki sağlamak için büyük çaba sarf etmek zorunda kaldı. Yine de dünyada kahve fiyatları 2022 yılında Arabica için yüzde 18,8 ve Robusta için yüzde 6,6 arttı. Bloomberg’e göre artış 2023 yılında da devam ederek son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaştı.
Amonyak, boru hattı engeline takıldı
2 bin 417 kilometre uzunluğundaki Togliatti-Odessa amonyak boru hattı 1970’lerin sonunda inşa edildi. Samara oblastındaki Togliatti’de bulunan üretim tesisini Yujniy (Ukrayna) limanındaki liman terminaline bağlıyor. Rusya’da PJSC Transammiak tarafından işletiliyor. Ukrayna’daki tesis ise Ukrkhimtransammoniak tarafından işletiliyor. Özel harekât öncesinde boru hattı üzerinden yılda yaklaşık 2,5 milyon ton hammadde naklediliyordu. Geçiş 24 Şubat 2022 tarihinde durduruldu.
Rus üreticiler ayrıca Estonya ve Letonya limanları üzerinden ihracat için sıvı amonyak sevkiyatı da yapıyordu. Rusya’nın yakın zamana kadar bu türden liman terminalleri yoktu.
SSCB’nin mirası olan komşu ülkelerin liman kapasitelerini kullanmak mümkün olduğu sürece büyük bir mesele yoktu. Bununla birlikte 2003 yılında Togliattiazot JSC, Taman limanına bir amonyak boru hattı ve bir liman terminali inşa etmek üzere tasarım ve etüt çalışmalarına başladı. Şirket 2008 yılında Uralchem tarafından devralındıktan sonra inşaat durduruldu.
2014’teki Kırım baharı ve Rusya aleyhindeki ilk yaptırımlar, Uralchem yönetimini proje üzerinde çalışmaya devam etmeye zorladı. Tasarım çalışmalarının tamamlandığı 2018 yılında, boru hattı ve terminal inşaatı yatırımlarının 40 milyar ruble olduğu tahmin ediliyordu ve projenin 2025 yılında tamamlanması planlanıyordu. 2022 yılında, işletmeye almanın 2023 gibi erken bir tarihte gerçekleşebilmesi için çalışmaların hızlandırılmasına karar verilmişti.
Rusya’nın tahıl anlaşmasına ilişkin kararının ardında ne var?
Rusya şimdiden birkaç kez tahıl anlaşmasına katılımını askıya almakla tehdit etti. Pek çok kez bu tür beyanların yapılmasına Ukrayna’nın eylemleri (örneğin Sivastopol’a yönelik insansız hava aracı saldırıları) neden oldu. Rus tarafı makul bir şekilde güvenli koridorun Ukrayna’nın Rusya’ya karşı saldırıları için kullanılmaması gerektiğine işaret etti.
Rusya’nın eylemleri aynı zamanda iktisadi mantık ve Rus tahıl ve gübre ihracatına yönelik yaptırımların kaldırılması için tahıl anlaşmasını uygulama arzusu tarafından belirleniyor. Erdoğan’ın zaferinden sonra Rusya artık seçimlerin sonuçlarının olumsuz etkisinden korkmuyor; seçimler çoktan bitti. Dahası Avrupa bile Ukrayna tahılına doymuş durumda ve bir dizi Doğu Avrupa ülkesi ithalatını çoktan kesti.
Görünüşe göre Rusya anlaşmayı uzatmaya niyetli değil zira anlaşmadan hiçbir şey elde edemedi. Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yeni bir açıklamada, “Bu sorun çözülmeden, sadece limanların eklenmesi ve Ukrayna’nın ihracat yelpazesinin genişletilmesi değil, aynı zamanda ‘Karadeniz Girişiminin’ 17 Temmuz’dan sonra prensipte devam ettirilmesi de söz konusu değildir,” denildi.
Togliatti-Taman amonyak boru hattının yakın gelecekte faaliyete geçmesi, Odessa’ya giden amonyak boru hattını da gereksiz kılacaktır. Ama neden Ukrayna’nın hattı açmamakta ısrar etmesinden faydalanmayalım?
Son olarak, Rusya’nın cephede kararlı bir eyleme hazırlanıyor olması mümkün. Eğer Rus komutanlığının planı Karadeniz kıyısı boyunca ilerleyerek sadece Nikolayev’i değil Odessa’yı da kurtarmaksa, denizde çatışmaların yeniden başlaması kaçınılmaz. Ve tahıl anlaşmasının güvenli nakliye koridoru buna sadece engel olacaktır.