"Kremlin'i başsız bırakacak darbe": Putin'e suikast ve nükleer savaş kehanetleri ne kadar gerçekçi?
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dün TASS ajansına verdiği mülakatta ABD yönetiminin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i “fiziksel olarak ortadan kaldırmak istediğini” söyledi. 24 Şubat’tan sonra Moskova’dan gelen sansayonel iddiaların hiçbir biçimde kuruntu olmadığını belirtmekte fayda var. Bu iddiaların neden ciddiye alınması gerektiği veya Rusların vereceği reaksiyonun ne olduğuna yakından bakmak faydalı olabilir.
Lavrov, mülakatında Pentagon’dan ismi meçhul yetkililerin Kremlin’i “başsız bırakacak bir darbeyle tehdit ettiğini”, bunun mecazi anlamda olmadığını, açıkça “Putin’i ortadan kaldırmaktan” bahsettiklerini belirtti.
Lavrov, ayrıca “bu tür fikirleri ortaya atanların olası sonuçları hakkında da iyice düşünmesi gerektiği” konusunda uyardı.
Newsweek ne anlatmıştı?
Bakan, belirtildiği üzere ifadeyi İngilizce orijinalindeki haliyle birebir aktardı. Eylül ayında da Axel Springer’a ait Newsweek dergisi, ABD’nin Rusya’nın “Ukrayna’da nükleer silah kullanması halinde” vereceği karşılığa dair senaryoları ele almıştı.
Yayımlanan makalede, ya ABD’nin nükleer saldırıyla yanıt vereceği ya da konvansiyonel silahların kullanılacağı yorumu yer buldu. Makaleye göre Beyaz Saray’da Başkan Joe Biden ile bazı generaller arasında bu konuda ihtilaf var; iddia, Biden’ın karşılığın konvansiyonel silahlarla verilmesini tercih ettiği ve generallerin de derhal nükleer silah kullanılması gerektiğine inandığı yönünde.
Makalede değerlendirmelerine yer verilenlerin tamamına yakını kimliği belirsiz Pentagon ve Beyaz Saray yetkililerinden ve istihbarat elemanlarından oluşuyor.
İsmi açıklanmayan bir Pentagon yetkilisi, ABD ordusunun nükleer caydırıcılık sisteminin “canlı ve iyi durumda” olduğunu ve bu sistemde herhangi bir şeyin değiştirilmesine gerek olmadığına işaret ediyor.
Yetkililer, Rusya’ya karşı ABD’nin nükleer üçlüsünün bel kemiği olan, denizaltılardan fırlatılan ve nükleer başlık taşıyabilen Trident füzeleriyle “sınırlı bir nükleer saldırı” öneriyor. Ve bunun tercih edilmesi halinde “nükleer çatışmanın sona ereceğini” ileri sürüyorlar.
Diğer kimliği belirsiz “askeri kaynaklar” da konvansiyonel silahların, yani aynı balistik ve/veya seyir füzelerinin nükleer başlık kullanılmadan atılmasından yana.
Nitekim tüm bu söylenenler yeni değil; birkaç yıl önce Pentagon ve bütçe ayırdığı belli başlı think-tanker’lar tarafından dile getirilmişti. O sıralarda Washington ile Moskova arasında yeni START anlaşması müzakereleri gündemdeydi ve Amerikan tarafı, medyayı epey aktif kullanıyordu.
Yeni senede ağızlardan çıkacak büyük lafların muhtemelen hiçbiri yeni olmayacak; Rusya içinde silahlı ayaklanma başlatma planlarının detaylı yol haritalarından “Kremlin’in tam kalbine boyun vurma darbesine” kadar, hepsi daha önce gündeme gelmişti.
Biden’ın ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan, şu an için Beyaz Saray’ın ilgili söylentiler hakkında ne düşündüğüne dair yorum yapmadı.
İsmi meçhul kaynaklar
Şu ortamda isimsiz kaynakların gerçekten var olduğu, korunduğu ve fikirlerine itimat edilebileceğini düşünmek abesle iştigal olur. Bunların alelade gazetecilik faaliyeti olduğunu düşünmek de aynı şekilde.
Bunları şişe içine konulmuş mektuplar olarak okumak belki daha makul olur.
Öyle ya da böyle, ABD’den Putin’e suikast düzenleme yönünde açık bir tehdit gelmiş bulundu.
Bunun sadece meraklısının okuduğu bir dergide ifade edilmesi, birkaç ay boyunca görmezden gelinmesi ve şimdilerde ciddiye alınması bu hakikati değiştirmiyor.
Keza pek çok mecranın radarından kaçan bu sözler hakkında Rusya’nın Washington Büyükelçiliği derhal — 30 Eylül’de — açıklama yayımladı:
“ABD Savunma Bakanlığı, ulusal egemenliği, toprak bütünlüğünü ve halkı mümkün olan her şekilde koruma kararlılığımızdan şüphe duymasın. Dolayısıyla Amerikalı askeri planlamacılarının bu riskli fikri ABD’ye pahalıya mal olabilir.”
Artık Amerikan postallarının Rusya topraklarını çiğneme ihtimalini ya da “Putin’i indirmeyi” düşünüp düşünmediklerini tartışmak manasız. Newsweek’teki makale bir dizi planı masaya yatırdı ve tüm bunların daima “masada olduğunu” vurguladı.
Nükleer savaş senaryoları
İlgili konudaki senaryolara ilişkin şuradaki ve şuradaki anlatımlar faydalı olabilir.
Balistik füzelerle, yani konvansiyonel silahlarla düzenlenecek olası bir saldırı hakkında her şey son derece açık ve pek çok kez simüle edildi.
Rusya’nın misillemeye hangi durumlarda karar kılacağını yorumlayanlar, Moskova’nın zaman kısıtı nedenyile Amerikan füzelerinin nükleer mi yoksa konvansiyonel savaş başlığı mı taşıdığını hesaba almadan hareket edeceğini belirtiyor. Bu nedenle saldırı neyle gerçekleştirilecek olursa olsun devamında nükleer savaşın geleceği muhakkak.
Amerikan basınının bu tür intihar senaryolarını ciddi ciddi ele alması, gerçeklik algısının büyük ölçüde deforme olduğu her halinden belli Amerikan yönetiminden beklenen bir hareket ama “havlayan köpek ısırmaz” ya da “blöf yapıyorlar” mı demek lazım?
Aleksandr Timohin’in değerlendirmesi şöyle:
“[…] Nükleer savaş başlıklarının sayısı öyle bir hale geldi ki, nükleer saldırıların değişimi sadece tüm canlıların ölümünü garantilemekle kalıyor. Nükleer silah taşıyıcıları öyle sayılara düştü ki, geniş çaplı, topyekün bir saldırıdan sonra bile Kuzey Yarımküre’de vahşi yaşam, dokunulmamış kentler ve kasabalar ve insanlar kalmaya devam edecek. Artık savaşın tüm muhataplarının ölmediği bir nükleer savaş mümkün hale geldi.”