Tsargrad'dan ipuçları: Rus istihbaratı, Polonya'nın Galiçya'yı ilhak planını nasıl değerlendiriyor?
30 Nisan’da basın beyanlarının dışında ilk defa, Rus istihbaratının Ukrayna’daki askeri harekatın başlamasından sonra Polonya’nın batı Ukrayna’yı [ya da tarihsel adıyla Galiçya’yı] ilhak etme planına dair ilk detaylı değerlendirmesi yayımlandı.
Rusya Güvenlik Konseyi, Dış İstihbarat Servisi (SVR) ve Dışişleri Bakanlığı’nın dile getirdiği iddialar, şimdiye dek Varşova tarafından “propaganda” olarak nitelendirilmişti.
Tsargrad’dan askeri analist Vlad Şlepçenko ile istihbarat bağlantılı Rus think-tank kuruluşu Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nden akademisyen Vladimir Kozin, geçen haftalarda Polonya’nın Galiçya planına dair detaylar sundu.
Varşova’daki neo-faşist rejim ve ardındaki ABD ve NATO ittifakı, Ukrayna’da tetiklenen savaşın birinci ve ikinci aşamalarını tamamlar, yani Rus ordusunun Dinyeper’in doğusunda yenilmesini sağlarsa, planın akıbeti de o zaman netleşecek.
Kozin, Rusya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün kıdemli araştırmacıları arasında. Aynı zamanda Rusya Askeri Bilimler Akademisi’nde profesör ve çeşitli idari ve diplomatik görevlerde de yer aldı.
Şlepçenko ise Tsargrad’ın askeri strateji konusunda uzman muhabirlerinden. Tsargrad’ın sahibi Konstantin Malofeev, 2014’ten beri Donbass cumhuriyetlerinin Rusya’ya bağlanması ve Ukrayna’daki askeri harekatın en ateşli destekçilerinden biri. Aynı zamanda azılı bir anti-komünist ve monarşinin yeniden kurulması gibi fantezileri mevcut.
Kozin ve Şlepçenko’nun 30 Nisan’da Tsargrad’da yayımlanan değerlendirmesi, Varşova’nın Ukrayna’dan neler koparmak istediğine dair Moskova’nın bakışını epey detaylı bir biçimde tarif ediyor:
Vlad Şlepçenko: Beklenildiği üzere Rus düşmanı hareketin öncülerinden biri Polonya’ydı; kaybettiği gücü nedeniyle afaki ıstıraplar çeken ve Rus dünyasına karşı eski hesapları olan bir ülke. Aynı zamanda Ukrayna’nın yaklaşmakta olan çöküşünden ve bölünmesinden en çok menfaat devşirme şansı olan ülke. Polonya’nın hırsları nereye kadar uzanıyor ve bunları tatmin etmek neden Avrupa için yeni bir olgu ve büyük bir savaşın temelini atıyor? Polonya, açık açık İkinci Dünya Savaşı’ndan evvel parçası olan ve “doğu sınır bölgeleri” olarak adlandırılan bölgelerin iade edilmesine hazırlanıyor. Sizce Varşova için o anın geldiğini ve artık mümkün olduğunu gösteren işaretler neler olabilir?
Vladimir Kozin: Mevcut Polonya liderliğine bu türden bir sinyalin gönderildiği düşünülebilir: İlk olarak şu anki Kiev rejimi, Rusya’nın müttefik silahlı kuvvetlerine, Donetsk Halk Cumhuriyeti’ne ve Lugansk Halk Cumhuriyeti’ne karşı silah direnişe son verdiğinde ve ikinci olarak, mevcut Ukrayna Devlet Başkanı [Vladimir Zelenskiy] ülkeyi terk eder, kendi rızasıyla görevden ayrılır ya da başka bir gerekçeyle görevde alınırsa görülecek.
Ve üçüncü olarak Rusya ve Donbass’ta müttefik olan iki devlet, herhangi bir NATO ülkesi tarafından, Ukrayna’nın herhangi bir parçasında, herhangi bir bahaneyle hak iddia edilemezliği konusunda net bir açıklama yapmazsa…
Vlad Şlepçenko: Doğu sınır bölgeleri [bugünkü Ukrayna, Belarus ve Litvanya] tarihsel olarak Polonya-Litvanya Topluluğu’nun parçasıydı. Umarım Tanrı onlarladır ve geri almalarına izin verir. Ne de olsa Polonya’nın, Stepan Bandera’nın doğum yeri ve nefret dolu Rus düşmanlığı taşıyan Galiçya’yı yutmasına neden karşı olalım?
Vladimir Kozin: Avrupa’nın bu bölgesinde, Kuzey Atlantik İttifakı’nın tam üyesi olmayan Ukrayna, Donbass sakinlerine karşı üçüncü büyük ölçekli saldırısını başlattığında, mevcut durumdan niteliksel olarak farklı bir ölçekte yeni bir gerilim havzası ortaya çıkabilir. Yani, bu yeni durumda Rusya, DHC ve LHC ile NATO ülkeleri arasında silahlı bir çatışma yaşanbilir. Olayların bu yönde gelişmesine hiçbir şekilde izin verilmemeli.
Vlad Şlepçenko: Polonyalıların batı Ukraynalılarla uzlaşma konusunda uzun süredir hesapları var. Kaide olarak Volin Katliamı [1943-45] hadisesi bu bağlamda anılır. Ancak Galiçya köylüleri, 19. yüzyılda Avusturya-Macaristan egemenliği altındayken bile Polonyalıları her fırsatta katletti. Dolayısıyla aralarındaki kavga gerçek, istikrarlı ve yüz yıllardır devam ediyor. Batı Ukrayna topraklarının Polonya tarafından ilhakı gerçekleşirse, orada olaylar nasıl gelişecek? İki taraf, yani Galiçyalı ve Polonyalılar, Rus tehdidine karşı ortak mücadelelerini yükseltmek için birleşecek mi, yoksa Polonyalılar yeni yurttaşlarını Nazilerden arındırmaya mı başlayacak?
Vladimir Kozin: İlk senaryo bana daha olası geliyor.
Vlad Şlepçenko: Şayet Rusya batıya doğru ilerlemesini durdurmazsa, Polonya ne kadar ileri gitmeye hazır? Lvov ve Ternopil’i yuttuktan sonra Odessa’yı almaya çalışacaklar mı? Kiev’de askeri-sivil bir yönetim mi kuracaklar? Polonyalılar, Rus tanklarına kafa atmadan ne kadar ileri gitmeye hazırlar?
Vladimir Kozin: Büyük olasılıkla Varşova, Ukrayna’da mümkün olduğu kadar çok toprak ele geçirme yolunu izleyecek. Somut tarihsel örnekler, Polonyalıların defalarca silah zoruyla yabancı toprakları ilhak etmeye çalıştıklarını gösteriyor.
Vlad Şlepçenko: Polonya kendi başına hareket etmiyor. Sizin de belirttiğiniz gibi NATO’nun bir parçası. Fakat NATO’nun kendisi yekpare olmaktan uzak. Almanya’daki bazıları için Rusya ile çatışmanın gelişmesi ve derinleşmesi, ucuz enerji kaybına ve sanayinin çöküşüne neden oluyor; İtalya’daki bazılarının da bizimle olan çatışmadan ötürü kayıpları var. Polonya’nın mevcut politikasındaki ana sponsorları ve itici güçleri kimler?
Vladimir Kozin: Polonya’nın emperyal hırslarının ana sponsorlarının, uzun zaman önce istikrarlı ve değişmeyen azami Rus düşmanlığı politikasıyla Polonya adında bir devlet yaratan ABD ve Büyük Britanya olduğunu düşünüyorum.
Vlad Şlepçenko: ABD’nin Ukrayna’ya uzun menzilli çok namlulu roketarar sistem tedarikinde yer almaya bu kadar hevesli olmalarının nedeni bu mu?
Vladimir Kozin: Ve sadece bu değil. Aynı hırslar Varşova’yı, Baltık hava sahasını Polonya savaş uçakları ve ittifakın çok amaçlı uçakları; yani hem konvansiyonel hem de nükleer savaş başlığı taşıyabilen uçaklar için ortak kullanıma açmayı öngören NATO Baltık Hava Devriyesi programına katılmaya itiyor. Aynı mülahazalara uygun olarak Varşova, Rusya’ya doğru hareket ederken hava sahasını geçmek üzere ABD Hava Kuvvetleri’nin, START [stratejik taarruz silahı] teslimatı için sertifikalandırılmış ağır stratejik uçaklarına yetki veriyor. Polonya’ya, ülkenin kuzeyindeki Redzikowo’da sadece savunmayla ilgili değil, aynı zamanda ülkemizi hedef alan taarruz silahlarıyla da donatılacak, ABD’ye ait operasyonel bir füze savunma üssünün inşası için olur verirken de aynı fikirler rehber oldu. Tüm bu vaziyette Varşova’da ortaya çıkan aynı stratejik güdü — bir bütün olarak Rusya’ya ve Baltık Kaliningrad bölgesindeki Rus eksklavına yönelik doğrudan bir tehdit yaratılması — Polonya’nın üzerinde toprak iddiası bulunan Belarus Cumhuriyeti’nde de ortaya çıkıyor. Polonya’nın ABD’den uzun menzilli çok namlulu roketatar sistem tedarikine dahil olmasına gelince, [Polonyalılar ve Amerikalılar] Polonya topraklarından Ukrayna’ya geçtiklerinde 80 kilometreye kadar atış menzili olan bir sistemi, 300 kilometreye kadar vurabilen daha uzun menzilli bir sistemle değiştirebilirler.
Vlad Şlepçenko: Tamam. Polonya’nın mevcut kini yadsınamaz. Biraz maziye gidelim ve geleceğe bakalım. Şimdiki Polonya toplumu; seçkinler, aydınlar ve ortalama yurttaş, denizden denize uzanan bir devlet olan Polonya-Litvanya Topluluğu’nu canlandırma fikrine çok düşkün. Modern uyarlamada bu, 12 devletin katılımıyla, ortaklık programları yoluyla uygulanması planlanan İntermaryum [Międzymorze] kavramı. Bu plan doğrultusunda Baltık-Adriyatik-Karadeniz Girişimi (BACHI) oluşturuldu ve işliyor. Bu aynı zamanda Üç Deniz Girişimi olarak da adlandırılıyor. Bu meydan okuma ne kadar gerçek ve tehlikeli?
Vladimir Kozin: Bu şartlar altında ve daha uzak bir gelecekte Üç Deniz Girişimi’nin uygulanması, projenin bu isim altındaki katılımcıları arasında var olan ve var olmaya devam edecek olan derin çelişkiler nedeniyle imkansız görünüyor.
Vlad Şlepçenko: Farz edelim ki bu proje uygulansın, nihayetinde Macaristan hariç Doğu Avrupa ülkeleri egemenliklerini büyük ölçüde ellerinde tutamayacak, Washington ve Londra’daki Büyük Biraderler onları boyun eğmeye zorlayacak. Bu tür bir işbirliğinin ekonomik faydaları oldukça gerçek. Bu ihtimal ışığında Polonya şu anda ne kadar başarılı bir şekilde adım atıyorsa Moskova’nın orta vadede onu silahsızlanma çizgisine sokmak için o kadar fazla gerekçesi olduğu ortaya çıkmıyor mu?
Vladimir Kozin: Rusya, tüm NATO ülkelerinin silahsızlandırılmasını gerçekleştirecek durumda değil ve bunu üstüne vazife de görmüyor. Ancak Rusya; nükleer füze kuvvetleri, füzesavar sistemler ve genel amaçları barındıran birleşik ileri karakol biçimindeki transatlantik ittifakının oluşturduğu askeri tehdide karşı savunmasını güçlendirmeyi en etkili şekilde başarmak zorunda.
Vlad Şlepçenko: Jeopolitikte çığır açan ölçekte bir değişim döneminde yaşıyoruz. Birleşik Batı bölünmüş durumda, Avrupa Birliği ve ABD’nin yolları gitgide ayrılıyor. Aslında Birleşik Krallık, Rus karşıtı yaptırımları Alman ekonomisini boğmak için bir araç olarak kullanarak kıta Avrupasına karşı hibrit bir savaş yürütüyor. Rusya, SSCB’nin dağılması sonucunda içine sürüklendiği jeopolitik kuytudan tek başına kurtulmaya çalışıyor.
Eski yapıların ve blokların yıkılmasına, yenilerinin inşası eşlik ediyor. Bu sürecin bir parçası olarak ve yüzyıllar sonra ilk defa Doğu Avrupa ülkeleri, Batı uygarlığının antresi ve Rusya ile gerçek Avrupa gücü arasında ebediyen ıstırap çeken tampon konumundan kendi ağırlığı, benzersiz fırsatları ve küresel güç merkezlerinin jeopolitik uyumuna doğrudan enjekte edilen, sahiden önemli bir jeopolitik aktöre dönüşme şansına sahip. Bu senaryonun tamamlanıp tamamlanmadığı tartışmalı bir soru. Ancak Doğu Avrupalıların bunun uygulanması üzerinde çalıştıkları da aşikar.
Etkili bir Üç Deniz Girişimi’nin oluşumu Rusya, Çin ve Batı Avrupa devletleri için büyük bir jeopolitik ve iktisadi sorun haline gelecek. Yeni yapı, sadece coğrafi konumu sayesinde Çin mallarının ve kaynaklarının Rusya’dan transit geçişi üzerinde sıkı bir kontrol oluşturmaya çalışacak. Modern dünya işgücü dağılımı sisteminde Avrupa, yüksek teknoloji ve bilim yoğun ürünlerin iki ana üreticisinden biri, Rusya en büyük hammadde ihracatçısı ve Çin, ana tüketim malları üreticisi. Büyük Britanya ve ABD, aralarındaki ulaşım hatlarına transit akışlardan rant elde etmeyi amaçlayan bir yapı yerleştirerek, kıtalararası ticaretin ve dolayısıyla Avrupa endüstrisinin doğrudan kontrolü ve Avrupa teknolojilerinin Rusya ve Çin’e akışı üzerinde dolaylı kontrole dönük etkili bir araç elde edecek.
Bu senaryonun uygulanması, ülkemiz açısından Büyük Petro’nun saltanatının başlangıcındaki duruma geri dönüş anlamına gelecek. Moskova, ya silah zoruyla yeniden Avrupa’ya bir pencere açmak zorunda kalacak ya da Avrupa ülkeleriyle ve özellikle Alman sanayisiyle ekonomik etkileşimin değerini eşitleyerek kendi yüksek teknoloji sanayisini geliştirmek için olağanüstü çaba sarf etmek zorunda kalacak. Önümüzdeki 10 ila 15 yıl içinde olayların gelişeceği paradigmayı belirleyecek olan da bu seçim.