Valentin Katasonov ile mülakat: BRICS her an yıkılabilecek bir köprü
"Ve köprülerin nasıl yıkılacağını bilen Amerikalılar bunun epey farkında."
Çevirmenin notu: ABD öncülüğündeki dünya düzeninin yerini alacak mızrağın ucunun, dolara meydan okuyacak ve çok kutuplu yeni bir dünyayı başlatacak yeni bir para birimi olması gerekiyordu.
Söylentilere göre bu para birimini çıkaranlar, altın destekli alternatif bir para sistemi aracılığıyla iktisadi güçlerini birleştirecek olan BRICS ülkeleri olacaktı. Ama geriye dönüp bakıldığında, beklentilerin abartılı olduğu bariz: bu yeni para biriminin duyurusu BRICS zirvesi sırasında üst düzey yetkililer tarafından değil, Kenya’daki Rus büyükelçiliğinin bir çalışanı tarafından yapıldı.
BRICS liderleri Amerika’nın “küresel meseleler üzerindeki etkisini” tartışmak üzere bir araya geliyor. Fakat son zamanlarda üst düzey yetkililer yeni bir para birimi fikrini yolda bırakmış görünüyorlar. Örneğin Hindistan, parasal deneyler karşılığında rupisinden vazgeçme fikrini açıkça reddetti. Bu durumda Rusya, Çin, Brezilya ve Güney Afrika’ya kendi para birimlerini bulmak kalıyor ki bu da pek olası görünmüyor: Çin’in GSYİH’si geri kalan üç ülkenin toplamının neredeyse beş katı, bu da ortak bir para birimi gibi görünen şeyin aslında para politikasını Pekin’e devretmek olacağı anlamına geliyor.
Almanya’nın iktisadi konulardaki hakimiyeti ve Berlin’in diğerlerine ne yapmaları gerektiğini dikte etme alışkanlığı nedeniyle 2008 mali krizi sırasında Avro Bölgesi neredeyse dağılıyordu. Moskova’nın para politikasını Pekin’e devretmeye, Atina’nın Berlin’e olduğundan daha istekli olacağına inanmak pek mantıklı değil.
Belki de daha “BRICS” terimini icat eden adam ortak para birimi fikrini “saçma” olarak nitelendirdiğinde bütün ortaklar her şeyin farkındaydı ama bu ülkelerin şu anda ne kadar iyi durumda olduklarına bakmaya değer: Çin ekonomisi, yabancı yatırımların azalması ve deflasyonist baskılar nedeniyle ciddi sorunlar yaşıyor. Bu arada Rusya rublenin dolar karşısındaki düşüşünü durdurmaya çalışıyor ve Güney Afrika resesyona girmenin eşiğinde. Bunların hiçbiri bu üçlünün küresel çapta rekabetçi yeni bir para birimi yaratabileceği fikri için iyiye işaret değil.
Doların modası geçti, BRICS para birimi yakın zamanda gelmeyecek
Valentin Katasonov küresel finans sisteminin yıkımının neden yavaş olacağını izah etti
Yuriy Yentsov
14 Haziran 2024
ABD ile Suudi Arabistan arasında 1974 yılında imzalanan “petrodolar anlaşması” yarım yüzyılını doldurdu ve uzatılmayacak. Süre, 9 Haziran’da sona erdi. Suudiler petrol ve diğer mallarını sadece Amerikan doları karşılığında değil, diğer para birimleri karşılığında da satmaya karar verdiler. Burada avro, yuan ve yen söz konusu; her ne kadar kimse Amerikan para birimini kullanmayı yasaklamasa da.
İktisat Doktoru, Profesör Valentin Katasonov, yarım yüzyıl önce Suudi Arabistan ile ABD arasında bir dizi farklı anlaşmanın imzalandığını belirtiyor: Bu anlaşmalar 1973-74 yıllarında Henry Kissinger ve Kral Faysal arasındaki müzakerelerle başladı. Bugünlerde ise ABD ile Suudi Arabistan arasında bir zamanlar sıcak olan ilişkilerde bir soğuma söz konusu. İşlerin tamamen kopma noktasına geldiği, neredeyse savaşın eşiğine gelindiği anlar bile oldu.
ABD’nin iki yıl önce Suudi Arabistan’ı, ticaretlerini ulusal para birimlerine, özellikle de yuana kaydırma konusunda Çin ile müzakereleri durdurmaya nasıl zorladığını hatırlamak kâfi.
O dönemde ciddi bir gerilim yaşanmış, hatta Amerikalılar 11 Eylül 2001’i hatırlatarak bu yaşananlardan kısmen Suudileri sorumlu tutmuşlardı. Ortaklarını, Amerikan ekonomisindeki devasa yatırımlarına el konulmasa bile dondurulabileceği konusunda korkutmuşlardı.
Ve bizimkiler donduruldu! Peki Suudiler bu koşullar altında ne yapmalıydı? Doğal olarak dolar bağımlılığından uzaklaşmak!
Uzaklaşıyorlar ama epey yavaş. Yine de pek çok beyan var, ancak şu ana kadar bu planlar pek gerçekleşmedi ve petrolün çoğu hala dolarla işlem görüyor. Avro bile pek hoş karşılanmıyor.
Elbette, zira Suudi Arabistan’da bir Amerikan askeri üssü var ve kraliyet ailesinin güvenliği muhtemelen Amerikalı uzmanlar tarafından sağlanıyor.
OPEC ülkelerinden bazı Arap liderler Washington’a aşırı bağımlılıktan şikâyetleniyor ve avro ile ticaret yapmayı öneriyor. Bu da Amerika’nın oldukça sert tepkisine yol açıyor. Yani burada yeni bir şey yok, uzun ve kademeli bir eğilim var. Ama yaşlı Hegel’in dediği gibi bir gün, “nicelik niteliğe dönüşecek”.
Orta Doğu problemli bir bölge. ABD ile Suudi Arabistan arasında petrodolar anlaşması imzalanırken “Armageddon”un ayak sesleri geliyordu, şimdi de İsrail Gazze Şeridi’ni barbarca bombalıyor. Bu durum Suudileri etkiledi mi?
Elbette yangına körükle gittiler. Kissinger 73-74’te Suudi kralıyla görüştüğünde, ona silah yardımı yaparak teşekkür edeceğine ve İsrail’i krallığı gücendirmemesi için genel olarak etkileyeceğine söz vermişti. Şimdi Suudiler ve İsrail arasındaki ilişkiler keskin bir şekilde tırmandı.
Siyasetin yanı sıra bilimsel ve teknolojik ilerleme de durmuyor: İnsanlar kaya petrolünü kırarak nasıl üreteceklerini öğrendiler ve Amerikalılar da bunun ihracatçısı olabilirler.
Mesele tek başına petrol meselesi değil. Amerikalılar için Suudilerin doları “desteklemesi” önemli. Eğer dolar çökerse, mevcut tüm iktisadi model de onunla birlikte çökecektir. Ne de olsa Suudiler dış ticaretlerini kademeli olarak dolara kaydırdılar.
Size 1976 yılında Jamaika Konferansı’nın düzenlendiğini ve bu konferansta altın-dolar standardının kâğıt-dolar standardına dönüştürülmesine karar verildiğini hatırlatmak isterim...
Başka bir kader konferansını, 1944 Bretton Woods Konferansını hatırlamak adetten midir?
O zaman altın-dolar standardında karar kılınmıştı ve 1976’da bunun yerini kâğıt-dolar standardı aldı. Ancak kimse anlaşmalar için sadece kâğıdı kabul etmeyecekti, bu yüzden ciddi hazırlık çalışmaları yapıldı. Kissinger ile Suudi Kralı arasında 1973-74’te yapılan anlaşma olmasaydı, Jamaika-76 diye bir şey olmayacaktı. Böylece 1976’da Bretton Woods sistemi esasen sona erdi ve Jamaika sistemi başladı.
Geriye sadece Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi temeller kaldı, fakat bunlar tamamen değiştirildi. “Ocağın başında dans edersek”, 1944’te bu soba ocak döviz kurlarıydı ve bu olmadan kaos başladı.
Ülkelere istikrar kredisi vermek için kurulan IMF yeniden biçimlendirildi ve kısaca izah etmek gerekirse, o zamandan beri Washington’un kararlarını, daha doğrusu Washington Konsensüsü adı verilen gayri resmi bir belgeyi uyguluyor.
Sizin yardımınızla tarihin derinliklerine baktığımızda, her şeyin çok yavaş geliştiğine ikna olduk. Bu konsensüsün çöküşünü yakalayabilecek miyiz?
Bunu söylemek zor. Örneğin, mühendisler köprü inşa ederken, malzemenin mukavemet hesabına göre en az yüz yıllık bir garanti verirler. Ama köprü 150 yıl bile dayanabilir! Ve asıl önemli olan, çatlağın nerede ortaya çıkacağını kimsenin bilmemesidir. Bu masalın kıssadan hissesi şudur; onların köprüsünün yıkılmasını beklememeli, kendi köprümüzü inşa etmeliyiz!
Evet, BRICS para birimini inşa edeceğiz, bu arada Suudi Arabistan da katılmak istiyor, ilgisini beyan etti ve hatta üyelik için resmi başvuruda bulundu.
Bunlar öyle havada ki henüz görünmüyorlar bile. Ama insanoğlu o kadar insan ki, hüsnü kuruntuya kapılmak istiyor. İnanın bana, BRICS para birimi diye bir şey olmayacak.
Beş ülkeden oluşan bu örgütte iki ülke —Çin ve Hindistan— GSYİH’nın üçte ikisinden fazlasını, neredeyse yüzde 80’ini oluşturuyordu.
Şimdi BRICS birkaç ülke daha eklenerek “seyreltildi” ve on ülke oldu. Ancak hala iki büyük ülke GSYİH’nın dörtte üçünü oluşturuyor. Ve bu iki ülke arasındaki ilişkiler hiç de sıcak değil. Yani bu aynı zamanda “her an yıkılabilecek bir köprü”. Ve köprülerin nasıl yıkılacağını bilen Amerikalılar bunun epey farkında.
Bu durumda Arap petrol tedarikçileri mallarının bedelini dijital para birimleriyle ödemek istemeyecek mi?
Herkes “dijital para biriminin” ne olduğunu kendine göre yorumluyor. Bazıları bunun bitcoin olduğunu söylerken, diğerleri elektronik kayıtlar şeklindeki tüm nakitsiz para olduğunu söylüyor. Bazıları da merkez bankasının dijital para birimi olduğunu düşünüyor. O zaman şu soruyu soracağım; bununla nakit olmayan para arasındaki fark nedir?
Yani Suudilerin günlük dokuz milyon varil petrol ya da dünya üretiminin yaklaşık yüzde 9’u ile dolar yükümlülüğünü reddetmesi Amerikan para birimini dramatik bir şekilde etkilemeyecek mi?
“Her türlü dönüşüm bireyle başlar. İnsanlara anlatalım ve bu dönüşümleri hızlandıralım,” der bilge…
Yani petrodolar sisteminin feshi devrimsel değil, kademeli olacak. Bunu çabucak fark etmeyebiliriz de. Ocak 2023’te Suudi Arabistan Maliye Bakanı Muhammed el-Cedan, Davos’taki Dünya Ekonomi Forumu’nda ülkenin 48 yıl sonra ilk kez farklı para birimleriyle ticarete açık olduğunu söyledi. Davos’tan bu yana tarihsel ölçekte göz açıp kapayıncaya kadar bir zaman geçti. Ve biraz daha önce, 1 Ocak 1999’da, sanki dünmüş gibi avro kullanılmaya başlandı.
Fakat Suudi Arabistan petrol ticaretini dolar üzerinden yapıyordu, zira bu onun için makul ve kârlıydı. Ve ABD’nin ulusal borcu, ihracattan daha fazla ithalat yapıldığında, dış ticaret açığı ile birlikte büyüyor. Aynı zamanda, Rusya’nın aksine kimse Suudileri dolardan vazgeçmeye zorlamıyor. Ne SWIFT’ten koparılıyorlar ne de yaptırımlarla her yönden sıkıştırılıyorlar. Yani aceleleri yok.
BRICS'in altın para birimi projesi ne kadar gerçekçi?
"Altın standardı temelinde bir para birimi yaratılacağını ya da rublenin altın standardına sabitleneceğini işitiyorsanız yüzde 99,9 olasılıkla palavra yiyorsunuz demektir."