Ukrayna ve IMF: Bir soygunun anatomisi
Uluslararası Para Fonu (IMF) geçen ay hazırladığı raporda Ukrayna’nın son zamanlarda kredi borçlarını teker teker silmeye başladığını ortaya koydu. Ülkedeki yolsuzluk mefhumu bilinen bir şey olsa da son ifşaat, durumun çok daha vahim olduğuna işaret ediyor.
Raporda, Ukrayna Merkez Bankası’nın (NBU) zimmete para geçirme suçlarını izlemediği ve artık banka borçlarını ve rezervlerini denetlemediği belirtiliyor.
Bununla beraber raporda en can alıcı kısım, Batı’nın Kiev’e sunduğu 35 milyar dolarlık hibe ve kredilerin ne kadarının kimlere verildiğinin bilinmiyor oluşu.
25 Ekim’de Berlin’de açıklamalarda bulunan IMF Başkanı Kristalina Georgieva şunları söylemiş:
“Taahhüt edilen tüm fonların yılın geri kalan aylarında ödenmesine acilen ihtiyaç duyulmakta; bu, özellikle son dönemde [Ukrayna’nın] enerji altyapısında yaşanan korkunç tahribat göz önüne alınırsa fark yaratacaktır.”
Georgieva, “en iyi senaryoda” yaşanacakları şöyle izah ediyor:
“Ukrayna’nın finansman ihtiyacının ayda yaklaşık 3 milyar dolar olacağını tahmin ediyoruz. Doğalgaz ithalatını artırma ve kritik altyapı onarımları için ilave finansmanı bir araya getirdiğimizde, hızlı bir şekilde ayda 4 milyar dolara ulaşıyoruz. Şüphesiz çok zararı artıran son füze saldırıları, bu tahminlerin geçerliliğini doğrulamakla kalmayarak bizi 5 milyar dolarlık üst menzili düşünmeye sevk ediyor.”
IMF raporunun içeriği
Georgieva, Kiev yönetimine bütçe desteğinin artarak sürmesi lehine beyanda bulunurken, Ukrayna’nın bütçe finansmanının durumu ve ülkedeki finansal çöküş riskine ilişkin IMF personelinin 3 Ekim’de yayımladığı 32 sayfalık rapor, çeşitli ihtarlarda bulunuyor:
“[…] Sorunlu kredilerin geciktirilmesine imkan tanınması, NBU icra eylemlerinin askıya alınması ve mali tabloların denetimlerinin büyük ölçüde gevşek tutulması, savaşın etkilerinin kapsamlı şekilde değerlendirmesini zor ve belirsiz hale getiriyor.”
Rapora göre “olasılıklar dengesi, Ukrayna’nın sürdürülemez bir borç düzeyine sahip olduğunu gösteriyor” ve bu durumda IMF normları uyarınca tüm yabancı ülkeler nakit akışlarını askıya almalı veya durdurmalı.
IMF’in bile “bıçak kemiğe dayandı” demesine neden olan vaziyet Kiev makamlarınca da kabul ediliyor. 1 Ekim’de Ukrayna Maliye Bakanı Sergey Marçenko ve NBU Başkanı Kirill Şevçenko, IMF yönetim kuruluna sundukları mektupta şu ifadeleri geçirmiş:
“Ukrayna Merkez Bankası’nın yeni güvenlik değerlendirmesinin geçeceğini taahhüt ediyoruz. IMF personeline, NBU’nun denetim raporlarını sunmaya devam edeceğiz ve yabancı denetçilere personelle görüşmeler yapma yetkisi tanıyacağız.”
Bu vaadin yerine getirilip getirilmeyeceği belli değil. NBU’nun halihazırda IMF’e sunduğu raporlar, NBU’ya dışarıdan ne kadar nakit aktığı ve Ukrayna’nın kamu maliyesine destek için yapılan ödemelerin özünde kimlerin cebine girdiğini söylemiyor.
Ve raporlar, esasında hem net olmayan hem de eksik hesaplanan harcamaları ve muhtemel olarak lazım olacak parayı gösteriyor.
7 Ekim’de toplanan IMF yürütme kurulu, Ukrayna’ya 1,29 milyar dolar ederinde yeni nakit yardımını — personel raporuna göre Hızlı Finansman Sistemi aracılığıyla ödenecek — açıklamak ve NBU’nun şeffaflık vaadini “aldık kabul ettik” demek için toplandı ve NBU’nun denetimi için IMF yönetim kurulunun katılımıyla “Proje İzleme” mekanizması devreye kondu.
2014’teki Maydan darbesinden bu yana NBU ve özel bankalar IMF’in denetiminden muaf tutuldu ve Batı’dan gelen milyarlarca dolarlık hibe ve teşvikler, Viktor Pinçuk ve İgor Kolomoyskiy başta olmak üzere oligarkların dolandırıcılık ve zimmete para geçirme suçlarına konu oldu.
Rapor Georgieva’yı yalancı çıkardı
Biraz daha geriye gidilecek olursa Georgieva, Rusya’nın askeri müdahalesinin başlamasından birkaç hafta sonra, 10 Mart’ta düzenlenen yuvarlak masa toplantısında yaptığı açıklamada şunları söylemiş:
“Ukrayna paranın nasıl harcandığını denetledi ve bu acil durum finansmanının oynadığı rol konusunda çok iyi bir hesap sundu.”
Bunlar o zaman da doğruyu yansıtmıyordu, şimdi de. Uzmanların raporunda şunlar var:
“Ekonomi artık uzayan savaşa uyum sağlarken makroekonomik politikalar öncelikli olmayan harcamaları azaltmak, grivna ve döviz rezervleri üzerindeki baskıyı hafifletmek ve finansal istikrarı korumak için zor yolla ayarlandı. Yetkililer ayrıca, Rusya’nın işgalinden bu yana idari döviz ve sermaye kontrolleri, düzenleyici ve denetleyici yaptırımların askıya alınması, bankaların mali tablolarının denetimlerinin ertelenmesi ve yeniden yapılandırılmış kredilere müsamaha dahil olmak üzere geniş kapsamlı acil durum önlemleri benimsediler.
Varlık kalitesi bozuluyor, ancak takip altındaki alacakların gecikmesi ve NBU yaptırım eylemlerinin ve mali tabloların denetimlerinin askıya alınmasıyla birlikte gelen geniş ölçekli tolerans, savaşın etkisinin kapsamlı bir değerlendirmesini zor ve belirsiz hale getiriyor. NBU’nun icra eylemleri, sermaye, likidite, kredi riski, dövizdeki net açık pozisyonlarla ilgili ihtiyati gerekliliklerin ihlali ve ihtiyatlı raporlamadaki gecikmeler nedeniyle askıya alındı. Bankaların mali tablolarının denetimleri ve düzenli stres testleri ertelendi. Sıkıyönetim döneminde yeniden yapılandırılan krediler, kredi riski sınıflandırmasından muaf tutuldu, bazı düzenleyici risk ağırlıkları azaltıldı ve bankaların ilişkili taraf borçları, sermaye dağıtımları [temettü ödemeleri ve hisse geri alımları] ve ikramiye ödemeleri yasaklandı.”
Bu değerlendirmedeki son satır epey önemli. Basit bir ifadeyle IMF muhasebecileri, temerrüde düşenlerin veya iflas edenlerin cezai yaptırıma maruz kalmayacağını söylüyor. En basit bilanço işlemleri bile artık ne merkez bankası, ne savcılar, ne de mali polis tarafından denetleniyor.
Ayrıca raporda, IMF’in Ukrayna’daki mali duruma dair en fazla beş ay öncesinin bilgisine vakıf olduğu da not ediliyor:
“Mayıs sonu itibarıyla sorunlu kredilerin oranı yüzde 16,5 oldu. Bankalar ayrıca sıkıyönetim süresince bireysel ve kurumsal kredilerde ödeme tatili tanıdı ve nakitsiz ödemeler ile nakit çekim ücret ve komisyonlarını iptal etti. Bu nedenle bankacılık sisteminin kârlılığına ilişkin beklentiler önemli ölçüde zayıfladı. GSYİH’ye kıyasla ödenmemiş krediler yüzde 14 ile nispeten düşük olsa da bankaların kredi portföyleri de faiz artırımları başta olmak üzere çeşitli olumsuz gelişmelere karşı savunmasız. Bankacılık sektörü, mart ve mayıs ayları arasında kredi zararlarında önceki yıla göre dört kat artışla 1,1 milyar dolarlık [33 milyar grivna] zarar yaşadı. Bankaların bireysel kredi portföyleri yaklaşık yüzde 10 küçüldü ve ipotek kredileri durma noktasına geldi.”
Bu tabloya bakarak Kiev yönetiminin mali denetimi gevşetmesi ve Batılı efendilerine hesap verme konusunda elini korkak alıştırmasının gerekçesi anlaşılabilir.
Yabancı ülkelerin hibeleriyle dolan devlet kasası, temerrüde düşen bankaları kurtarmak adına boşaltılıyor. IMF muhasebecileri, bütçe açığının “yüksek derecede belirsizliğe bağlı olarak 2022 sonunda GSYİH’nın yüzde 20’sine yaklaşması beklediklerini” belirtmiş.
Daha da önemlisi, “bu yıl 530,1 milyon doların üzerinde vergi dışı kazanç” elde edildiği vurgusu.
Ve şimdi Batı, Ukrayna’ya yardım planlarını tümüyle varsayımlar üzerinden kurguluyor. Nitekim IMF muhasebecilerinin, Kiev yönetimin finansman açığının 4 milyar dolar olduğuna ilişkin bilgisi de tümüyle tahminden ibaret:
“[…] 2022 mali finansman açığı, uluslararası ortaklardan gelen büyük destek ve Ukrayna’nın vadesi gelen borç servisinin koordineli olarak askıya alınması sayesinde daraldı. Yetkililerin, NBU tarafından [sıkıyönetim kanunu kapsamında izin verilen] sınırlı savaş bonosu alımlarından ve taahhüt edilen 31.5 milyar dolar tutarındaki dış kredi ve hibelerin zamanında ödenmesinden istifade etmeye devam ettiğini varsayarsak, nisan ayında IMF tarafından oluşturulan İdari Hesap aracılığıyla halihazırda ödenmiş olan krediler ve hibelerde kalan finansman açığı yaklaşık 4 milyar dolar [GSYİH’nın yüzde 2,8’i] olacaktır. Bu boşluk, öncelikle enerji sektörünü destekleme ihtiyaçlarından ve ek savunma harcamalarından kaynaklanıyor.”
Batı basını sessiz
Batı ülkelerinin Ukrayna’ya mali yardım konusunda sürekli el yükselttikleri şu dönemde bu raporun haber değeri tartışılmaz.
Fakat New York ve Londra basınında tek kelime geçmemiş. Financial Times gazetesinde, Ukrayna ve IMF hakkkında 74 başlık mevcut ve hiçbiri, IMF’in bu yılki personel raporlarına değinmiyor.
Wall Street Journal ise 12 Ağustos’ta — yani IMF personelinin Kiev ziyaretinden hemen evvel — Ukrayma Maliye Bakanı Marçenko’yla röportaj yayımlamış. Muhabir Marcus Walker, Marçenko’ya bu yıl Ukrayna’nın kamu bütçesine destek için gönderildiği iddia edilen paraların ne kadarının kamu çalışanlarına verildiği ya da askeri harcamalara gittiğini sormayı hiç akıl edememiş.
Üstüne her iki gazete de Kiev yönetimine yardımın artması hilafında yorum yapmış ve IMF’in tam aksi şekilde Ukrayna’nın “uluslararası yatırımcıların güvenini korumak için yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdiğini” iddia etmiş.
Ve şu an sosyal medya, Ukraynalı askerlerin maaş ödemelerini olarak alamadığı ve ölü, yaralı veya kayıp askerlerin maaşlarının komutanlar ve tarafından çalındığı ifşalarıyla dolu. Ülkedeki yaygın nakit ve askeri teçhizat hırsızlığından Europol Direktörü Catherine De Bolle bile bahsetmişti.
Karaborsa
Pentagon, kısa süre önce silah teslimatlarını teftiş etmek ve silahların karaborsaya düşmesine engel olmak için Ukrayna’ya müfettişler göndereceğini duyurdu.
Washington Post’a geçen hafta yapılan sızıntı, ABD’nin Ukrayna’ya yaptığı silah teslimatlarının en iyi ihtimalle yüzde 10’unun stokta olduğu yönünde. Yani gönderilen 22 bin parça teçhizatın sadece 2 bin 200’ü Ukrayna ordusuna ulaşmış.
Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı, “bu yüksek riskli teçhizatların [uçaksavar Stinger ve tanksavar Javelin füzeleri] stoklanmasında ABD’nin gözetim kurallarına ‘makul’ bir uyum düzeyi sağlamayı umduklarını” ifade etmişler.
Pentagon’un açıklamaları medyaya yansırken, denetimi yapacak resmi organ Genel Muhasebe Ofisi’nin (GAO) Ukrayna’ya yapılan askeri yardımları denetlemeyi reddettiği açıklaması sayfalarda yer bulmadı.
Tüm bunlar Ukrayna’nın bankacılık sistemi ve silahlı kuvvetlerinin devasa bir organize suç ve kaçakçılık şebekesi olduğunun itirafı gibi. Ve Batı başkentleri, durumu tersine çevirmeye hiç de hevesli görünmüyor.