Seymour Hersh yazdı: Prigojin’in aptallığı
"Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri son birkaç haftanın gerçekliğini ya da Ukrayna ordusunun karşı taarruzunun başına gelen mutlak felaketi göremiyor gibi görünüyor."
Çevirmenin notu: Geçen hafta Rus paralı asker şirketi Vagner’in patronu Yevgeniy Prigojin’in başlattığı kalkışma ve “Moskova’ya yürüyüşünün” yankıları Batı basınında yankılanmaya devam ediyor. Kalkışma başarısız oldu ve “Moskova’da rejim değişikliği” şeklinde bir senaryonun yakınına bile gelinmedi. Uzman sıfatı taşıyanlar ve köşe yazarları, durumun vehametini son derece abartıyor gibi görünüyor. Hatta, Ukrayna ordusunun aylardır duyurduğu ve geçen haftalarda başlattığı son umut karşı taarruzunun karşılaştığı felaketi de unutacak duruma geldiler. Aşağıda tercümesi verilen makalede Amerikalı ödüllü gazeteci Seymour Hersh, çubuğu buraya bükerek ana akım basındaki yazarlara birkaç hatırlatmada bulunuyor.
Prigojin’in aptallığı
Seymour Hersh
29 Haziran 2023
Biden yönetimi geçtiğimiz hafta sonu ihtişamlı birkaç gün geçirdi. Ukrayna’da devam eden facia manşetlerden düşerek yerini New York Times’ın manşetinde yer bulan, paralı asker şirketi Vagner’in şefi Yevgeniy Prigojin’in “isyanına” bıraktı.
Odak noktası Ukrayna’nın başarısız karşı taarruzundan Prigojin’in Putin’in idaresine dönük tehdidine kaydı. Times’ın bir manşetinde, “İsyan yakıcı soruları gündeme getiriyor: Putin iktidarı kaybedebilir mi?” ifadeleri yer aldı. Washington Post köşe yazarı David Ignatius, şu değerlendirmeyi yaptı: “Putin cumartesi günü uçuruma eğildi ve göz kırptı.”
Haftalar önce Ukrayna’da ateşkes arayışına girmeyeceğinden gururla söz eden, yönetimin savaş zamanındaki sözcüsü Dışişleri Bakanı Antony Blinken, CBS’in Face the Nation programında kendi gerçekleriyle yorum yaparak belirdi. Blinken, “On altı ay önce Rus kuvvetleri Ukrayna’yı bağımsız bir ülke olarak haritadan sileceklerini düşünüyorlardı. Şimdi, hafta sonu boyunca Rusya’nın başkenti Moskova’yı Putin’in kendi yarattığı paralı askerlere karşı korumak zorunda kaldılar. Bu Putin’in otoritesine doğrudan bir meydan okumaydı. Bu gerçek çatlaklara işaret ediyor,” dedi.
Blinken, röportajı yapan Margaret Brennan tarafından tartışma konusu edilmeyeceğini bildiği için —başka türlü neden programa katılsın ki— çılgın Wagner liderinin kaçışının, o konuşurken Rus birlikleri tarafından katledilmeye devam eden Ukrayna kuvvetleri için bir nimet olacağını öne sürdü: “Putin ve Rus yetkililer için, Ukrayna’daki karşı taarruzla başa çıkmaya çalışırken arkalarına bakmak zorunda kalacakları gerçek bir dikkat dağınıklığı yarattığı ölçüde, bence bu Ukraynalıların sahada başarılı olmaları adına daha da büyük açıklıklar yaratır.”
Bu noktada Blinken Joe Biden adına mı konuşuyordu? Yetkili kişinin buna inandığını mı anlamamız lazım?
Artık biliyoruz ki kronik olarak dengesiz olan Prigojin’in isyanı, kovuşturmadan muaf tutulma teminatıyla Belarus’a kaçtığı ve paralı ordusu Rus ordusuna eklemlendiği için bir gün içinde söndü. Ne Moskova’ya bir yürüyüş ne de Putin’in yönetimine yönelik kayda değer bir tehdit söz konusuydu.
Washington’daki köşe yazarları ve ulusal güvenlik muhabirlerinin Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle yapılan resmi basın toplantılarına bel bağlamış görünmelerine acıyorum. Bu tür brifinglerin kamuoyuna sunulan sonuçları göz önüne alındığında, bu yetkililer son birkaç haftanın gerçekliğini ya da Ukrayna ordusunun karşı taarruzunun başına gelen mutlak felaketi göremiyor gibi görünüyor.
Aşağıda, Amerikan istihbarat camiasından bilgi sahibi bir kaynak tarafından bana sağlanan, özünde neler olup bittiğine dair bir bakış yer alıyor:
“Bazı sis perdelerini aralayabileceğimi düşündüm. Birincisi ve en önemlisi, Putin şu anda çok daha güçlü bir konumda. Putin’in desteklediği generaller ile Rusya karşıtı radikallerin desteklediği Prigo arasında bir hesaplaşmanın kaçınılmaz olduğunu 2023’ün ocak ayı gibi erken bir tarihte fark ettik. Bu, ‘özel’ milisler ile büyük, yavaş, beceriksiz, muhakeme kabiliyetinden olmayan düzenli ordu arasında asırlardır devam eden çatışmanın parçası. Ordu her zaman kazanır zira saldırı ya da savunmada zaferi mümkün kılan çevresel varlıklara sahiptir. En önemlisi, lojistiği kontrol ederler. Özel kuvvetler kendilerini en önde gelen saldırı varlığı olarak görürler. Genel strateji saldırı olduğunda, büyük ordu kibirlerine ve göğüslerini kabartmalarına göz yumar zira özel kuvvetler yüksek risk almaya ve yüksek bedel ödemeye hazırdır. Başarılı bir saldırı devasa miktarda asker ve teçhizat harcaması gerektirir. Başarılı bir savunma ise bu varlıkların idaresini gerektirir.
Vagner mensupları, Rusya’nın Ukrayna’da dönük ilk saldırının öncüleriydi. ‘Küçük yeşil adamlar’dı. Taarruz düzenli ordunun topyekûn saldırısına dönüştüğünde, Vagner yardımı sürdürdü ancak bunu izleyen istikrarsızlık ve yeniden düzenleme döneminde gönülsüzce geri planda kalmak zorunda kaldı. Utangaç bir menekşe olmayan Prigo, kuvvetlerini büyütme ve bölgesini istikrara kavuşturma konusunda inisiyatif aldı.
Düzenli ordu, bu yardımı memnuniyetle karşıladı. Prigo ve Vagner, özel kuvvetlerin bir âdeti olarak, ilgi odağı oldular ve nefret edilen Ukraynalıları durdurdukları için övgü aldılar. Basın bunu yalayıp yuttu. Bu arada büyük ordu ve Putin stratejilerini yavaş yavaş Ukrayna’nın fethine yönelik saldırıdan ellerinde olanı savunmaya çevirdi. Prigo bu değişikliği kabullenmeyi reddetti ve Bahmut’a karşı taarruza devam etti. İşin püf noktası da burada yatıyor. Moskova, kamusal bir kriz yaratmak ve o pisliği [Prigojin’i] askeri mahkemeye çıkarmak yerine, onu kaynaklardan alıkoydu ve Prigo’nun insan gücü ve ateş gücü rezervlerini tüketmesine yol vererek geri çekilmeye mahkûm etti. Ne de olsa, mali açıdan ne kadar kurnaz olursa olsun, hiçbir siyasi ya da askeri başarısı olmayan eski bir sosisli sandviç arabası sahibi.
Hiç işitmediğimiz şey de Vagner’in üç ay önce Bahmut cephesinden çıkarıldığı ve terhis edilmek üzere [güney Rusya’daki] Rostov-on-Donu’nun kuzeyindeki terk edilmiş bir kışlaya gönderilmiş olması. Ağır teçhizat çoğunlukla yeniden dağıtıldı ve kuvvet yaklaşık 8 bine indirildi, bunların 2 bini yerel polis eşliğinde Rostov’a gitti.
Putin, Prigo’yu salak yerine koyan ve şimdi de rezil bir biçimde ortadan kaybolmasına neden olan orduya tam destek verdi. Tüm bunları askerî açıdan ter dökmeden ya da Putin’in ateşli Prigo hayranları olan aşırılıkçılarla siyasi bir çatışmaya girmesine neden olmadan yaptı. Son derece zekice.”
Amerikan istihbarat camiasındaki profesyonellerin durumu değerlendirme biçimleri ile Beyaz Saray ve uyuşuk Washington basınının Blinken ve şahin yandaşlarının açıklamalarını eleştirmeden yeniden üreterek kamuoyuna yansıttıkları arasında muazzam bir uçurum var.
Benimle paylaşılan mevcut savaş alanı istatistikleri, Biden yönetiminin genel dış politikasının Ukrayna’da risk altında olabileceğini gösteriyor. Bu istatistikler aynı zamanda, Ukrayna kuvvetlerine eğitim ve silah desteği sağlayan NATO ittifakının mevcut gecikmeli karşı taarruza dahli konusunda da soru işaretleri yaratıyor. Öğrendiğime göre harekatın ilk iki haftasında Ukrayna ordusu daha önce Rus ordusunun elinde bulunan ve çoğu açık arazi olan sadece 44 mil karelik bir alanı ele geçirmiş. Buna karşılık Rusya şu anda Ukrayna topraklarının 40 bin mil karesini kontrol ediyor. Bana söylenene göre son on gün içinde Ukrayna kuvvetleri Rus savunmasını kayda değer ölçüde aşamadı. Rusya’nın ele geçirdiği topraklardan sadece iki mil kare daha geri alabildiler. Konuyla ilgili sahibi bir yetkili, bu hızla giderse Zelenskiy’in ordusunun ülkeyi Rus işgalinden kurtarmasının 117 yıl alacağını ifade etti.
Washington basını son günlerde felaketin boyutunu yavaştan kavrıyor gibi görünse de Başkan Biden ve Beyaz Saray’daki üst düzey danışmanları ile Dışişleri Bakanlığı danışmanlarının durumu anladığına dair kamuoyuna yansıyan bir gösterge yok.
Putin, savaşı başlattıktan yedi ay sonra, 30 Eylül 2022’de alenen ilhak ettiği Ukrayna’nın dört bölgesinin (Donetsk, Herson, Lugansk, Zaporijya) kontrolünü tümüyle ya da ona yakın bir şekilde elinde tutuyor. Savaş alanında bir mucize yaşanmadığı takdirde bir sonraki adım Putin’e bağlı olacak. Putin olduğu yerde durabilir ve askeri gerçekliğin Beyaz Saray tarafından kabul edilip edilmeyeceğini ve resmi savaş sonu müzakerelerinin başlatılarak ateşkes sağlanıp sağlanmayacağını görebilir. Önümüzdeki nisan ayında Ukrayna’da devlet başkanlığı seçimleri yapılacak ve Rus lider yerinde kalıp —eğer yapılırsa— bunu bekleyebilir. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ülke sıkıyönetim altındayken seçim yapılmayacağını söylemişti.
Biden’ın gelecek yılki başkanlık seçimleri açısından siyasi sorunları ciddi ve belirgin. 20 Haziran’da Washington Post, Gallup anketine dayanan bir haberi “Biden Trump kadar gözden düşmüş olmamalı ama öyle” başlığıyla yayımladı. Perry Bacon Jr. tarafından yapılan anketin eşlik ettiği haberde, Biden’ın “kendi partisi içinde neredeyse mutlak bir desteğe sahip olduğu, muhalefet partisinden neredeyse hiç destek almadığı ve kararsızlar arasında korkunç rakamlara sahip olduğu” belirtiliyordu. Bacon, önceki Demokrat başkanlar gibi Biden’ın da “daha genç ve daha az ilgili seçmenlerle ilişki kurmakta” zorlandığını yazdı. Bacon’ın Biden’ın Ukrayna savaşına verdiği destek hakkında söyleyecek bir şeyi yok zira ankette yönetimin dış politikası hakkında hiçbir soru sorulmadığı anlaşılıyor.
Ukrayna’da yaklaşmakta olan felaket ve bunun siyasi neticeleri, başkanı destekleyen ama onun gerçekleşmeyecek bir mucize umuduyla Ukrayna’da milyarlarla ifade edilen büyük meblağları kötüye harcama isteğine katılmayan Demokrat Kongre üyeleri için bir uyarı ikazı olmalı. Demokratların savaşa verdiği destek, partinin işçi sınıfından giderek koptuğunun bir başka emsali. Yakın geçmişteki savaşlara katılanlar ve gelecekteki herhangi bir savaşta savaşabilecek olanlar onların çocukları. Demokratlar entelektüel ve varlıklı sınıflara yakınlaştıkça bu seçmenler de giderek artan sayıda uzaklaşıyorlar.
Güncel siyasette devam eden sismik değişimle ilgili herhangi bir kuşku varsa, 2004’ün en çok satan kitabı What’s the Matter with Kansas? Conservatives Won the Heart of America’nın (Kansas’ın Derdi Ne? Muhafazakârlar Amerika’nın Kalbini Nasıl Kazandı?) ünlü yazarı Thomas Frank’in, bu eyaletteki seçmenlerin neden Demokrat Parti’ye sırt çevirdiğini ve ekonomik çıkarlarına karşı oy kullandığını açıklayan kitabını iyi bir dozda okumanızı tavsiye ederim. Frank, 2016’da Listen, Liberal: Or, Whatever Happened to the Party of the People? (Dinle Liberal: Peki, Halkın Partisine Ne Oldu?) adlı kitabında bunu devam ettirdi. Kitabın ciltsiz baskısına yazdığı sonsözde Hillary Clinton ve Demokrat Parti’nin Kansas’ta yapılan hataları nasıl tekrarlayarak —hatta daha da büyüterek— Donald Trump’a karşı seçimi mutlak şekilde kaybettiğini anlatıyor.
Joe Biden’ın savaş ve Amerika için yarattığı çeşitli sorunlar hakkında doğrudan konuşması ve yönetiminin bugüne kadar harcadığı tahmini 150 milyar dolardan fazla paranın neden son derecek kötü bir yatırım olduğunu açıklaması akıllıca olabilir.