Operasyon Galiçya: Polonya, Ukrayna'yı yutar mı?
Varşova, Ukrayna’nın batısını ya da tarihsel adıyla Galiçya bölgesini ele geçirmek için ilk somut adımı attı.
Varşova’daki neo-faşist rejim, ortaçağ Polonyasının ihtişamlı günlerine dönme hırsından vazgeçmiş değil.
Polonya, Rusya’nın Ukrayna’daki askeri harekatının başlangıcından bu yana Ukrayna’ya kendi barış gücünü sokmaya çalışıyor. Bu talebe Washington’un cevabı, Polonya’nın Rusya’yla karşı karşıya gelmesi durumunda 5. madde kapsamında NATO korumasına başvuramayacağını açık açık belirtmek oldu.
Varşova, şimdilik bu planı askıya aldı.
Nisan ayının sonunda Rus dış istihbarat şefi Sergey Narışkin, Polonya’nın tarihin bir döneminde kendi sınırlarında kalan toprakları devralmaya çalıştığını söyledi.
Mart ve nisan aylarında bu pek dikkate alınmamıştı. Fakat mayıs ayının başlarına gelindiğinde Polonya, bu arzusunu daha yüksek sesle dile getirmeye başladı. Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda’nın yaptığı açıklama şuydu:
“Artık ülkelerimiz, Polonya ve Ukrayna arasında sınır olmayacak. Bu topraklarda ortak yaşamı, mutluluğu, ortaya çıkabilecek herhangi bir tehlikeyi veya tehdidi engellememizi sağlayacak müşterek bir güç inşa edeceğiz.
[…]
Biz akrabayız ve aramızda sınır ya da engel olmamalı. Ukrayna ve Polonya halkı, uzun zamandır kalben sınırlarla ayrılamadı. Bu nedenle ilgili konuda yakın zamanda yürürlüğe girecek ikili anlaşma yapmakta karar kıldık”.
Duda’nın söyledikleri gayet açıktı. Yani Varşova için belli ki “1654” kodlu hatasını düzeltmenin vakti geldi. Ve Polonya Cumhurbaşkanı, 23 Mayıs’ta Kiev’e hazırlıksız yaptığı ziyarette Ukrayna parlamentosunun huzurunda konuştu ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Polonya ile Ukrayna arasındaki sınırı fiilen kaldıran yasayı derhal geçireceğini dile getirdi.
Duda ya da “gölge başbakan” Jaroslaw Kaczynski, istediğini başarmış görünüyor. Artık Polonya’nın bir ayağı Ukrayna’da.
Kâr mı zarar mı?
Ukrayna’nın batısını devralmak, esasında Varşova için inanılmaz bir mali yük. Ukrayna’daki, bilhassa Galiçya’daki altyapı sorunlu ve 40 yıldır yenilenmedi, hatta çivi bile çakılmadı.
Fakat bir yandan da Polonya, hırslarının bedelini başkalarına nasıl ödeteceğini iyi biliyor.
Duda, Kiev’de Zelenskiy’le birlikte iki ülke arasındaki sınırın fiilen kaldırılmasını kutladıktan sonra Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki’nin delilik seviyesinde bir açıklaması oldu.
Morawiecki, Norveç’e seslenip petrol ve doğalgazdan elde ettiği geliri Polonya’yla paylaşmasını talep etti ve dersine de iyi çalışmıştı; nüfusu 5 milyon olan Norveç’in petrol ve doğalgazdan elde ettiği kârın 100 milyon euroyu geçtiği hesabını bile yaptı.
Norveç bunu öfkeli bir dille reddetti ama atlanmaması gereken bir detay var; Varşova, ilişkileri her ne kadar fırtınalı olursa olsun hâlâ AB üyesi. Ve Polonya, Ukrayna ile fiilen yeniden birleşirse Brüksel, tüm inşa sürecinin maliyetini karşılamak zorunda kalacak. Ayrıca Varşova’daki neo-faşist rejim, Brüksel’e Ukrayna’ya bahşettiklerini illa ki anımsatacak. Milyonlarca sığınmacının alınması ya da MiG-29 teslimatı, Polonya’nın boşa attığı adımlar değildi.
Bu uğurda Rus-NATO savaşı çıkarmak da dahil her şeyi göze aldılar.
Oslo’nun zaten derdi büyük. Norveçliler, halihazırda Ukrayna’ya yeteri kadar yardım sunduklarını ve kraliyet hazinesinin hemen hemen tamamının petrol ve doğalgaz gelirleriyle dolduğunu söylediler.
Bu doğru ve Ukrayna’daki savaş yüzünden gelirlerin artmasına rağmen hazine zararda.
Yılın başından bu yana, borsadaki düşüş nedeniyle Norveç hazinesi, yaklaşık 550 milyar Norveç kronu kaybetti.
Ülkedeki elektrik ve doğalgaz fiyatlarının astronomik düzeylerde artış kaydettiğinden bahsetmeye gerek bile yok. Dolayısıyla Norveç, kimseye, hele hele Varşova’ya zırnık koklatmayacak.
Şimdi AB, Ukrayna’ya “en kısa zamanda” üyelik verileceğini iddia etse de herkes bu sürecin yıllar alacağının farkında. Ancak Ukrayna [ya da bir bölümü] Polonya’ya bağlanırsa Brüksel muhtemelen [şimdiye dek boş olan] tüm vaatlerini yerine getirmek zorunda kalacak.