Merhum Talal Selman'a övgü: Arap gazeteciliğinde bir dönemin sonu
"Körfez rejimlerinin medyasındaki Lübnanlı yazarların çoğu kariyerlerine Es Sefir'de başlamıştı ve çoğu, ilerici Arap milliyetçileri ve komünistlerden düpedüz sağcı gericilere dönüştü."
Çevirmenin notu: 2017’de yayın hayatına son vermek zorunda kalan Es Sefir gazetesi, var olduğu zaman boyunca Arap basınında kayda değer bir yer tutuyordu. Gazete, müstemleke Arap rejimlerinin papağan basın organlarına karşı en ilerici ve bağımsızlıkçı rolü üstleniyordu; bu altından kalkılması zor vazife, Talal Selman’ın çabaları sayesinde uzun yıllar ifa edildi. Gazetenin kurucusu ve yayın yönetmeni Talal Selman, 25 Ağustos’ta hayatını kaybetti. Lübnan asıllı Amerikalı siyaset bilimi profesörü ve The Angry Arab blogunun yazarı Esad Ebu Halil, Selman’ın ardından onun hayatı ve Arap basının kısa tarihini özetliyor.
Arap gazeteciliğinde bir dönemin sonu
Esad Ebu Halil
31 Ağustos 2023
Lübnanlı gazeteci Talal Selman, kendi bölgesinde tanınan ama Batı’da daha az bilinen bir gazeteciydi. Körfez öncesi Arap gazeteciliği döneminden gelen Selman, Orta Doğu’nun en etkili gazetecileri arasındaydı.
Lübnan, meşhur Arap gazeteci Talal Selman’a veda ederek Arap gazeteciliğinde bir dönemi kapattı.
Selman, bölgeyi ziyaret ederlerken New York Times köşe yazarı Thomas Friedman ile düzenli olarak bir şeyler içmedi ya da Washington Post yayın yönetmeni yardımcısı ve köşe yazarı David Ignatius ile anekdotlar paylaşmadı. Ancak altmış yılı aşan kariyeriyle bölgedeki en etkili gazetecilerden biriydi.
26 Ağustos’ta 85 yaşında hayatını kaybetti. Selman Lübnan’da yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Şmastar, Baalbek’te bir polis korucusuydu. Hayatının erken dönemlerinde gazetecilik kariyerine başladı ve çeşitli gazetelerde üst düzey pozisyonlara kadar yükseldi.
Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdül Nasır’ın 1970’te ölümünden sonra Körfez rejimleri tarafından kapılmadan evvel Arap milliyetçisi perspektifleri dile getiren önde gelen siyasi dergiler olan El Havadis ve Es-Seyyad’da iz bıraktı. Selman, ayrıca Arap Milliyetçileri Hareketi’nin dergisi El Huriyye’de de çalıştı.
Nasır’ın ve Filistin davasının sadık destekçisi
Gazetecilerin aldıkları fonlara göre saf değiştirdiği bir bölgede Selman, Nasırcı Arap milliyetçisi yönelimine sadık kaldı ve Filistinlilere verdiği destekte asla tereddüt etmedi. Filistin’i özgürleştirmenin nihai ödülünden dini bir bayrama benzer şekilde “bayram” olarak bahsetti.
Daha sonra Libya rejiminin ve iş insanı ve Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin cömertliğinden istifade etti.
Selman, Batı’da, Batılı gazetecilere ses kaydı vermediği ve Batı basının dilinden konuşmadığı için pek tanınmıyor. Hoş bir klasik Arapça ile yazdı ve kendisini Arap kitlelere ifade etmekten mutluluk duydu.
Arap dünyasında Nasır’ın ve Filistin’in kurtuluşunun sadık bir destekçisi olarak tanınıyordu. Adını, önde gelen haftalık siyasi dergilerden biri olduğu dönemde Es Seyyad’da yazarak duyurdu (Suudi propaganda dergisi El Mecelle hariç tüm Arap siyasi dergileri çoktan yayın hayatına son verdi). Yükselişi tüm dünyadaki Arapların fikir dünyasını ele geçiren Filistin direniş hareketi hakkında yazmakta uzmanlaştı.
Ne yazık ki, geriye dönüp bakıldığında, FKÖ liderliğine bağlanan bu umutlar büyük ölçüde boşa çıktı. Yaser Arafat liderliği, hareketi Oslo anlaşmalarına giden feci bir yola sokacak, bu da yozlaşmış ve itaatkâr Filistin Yönetimi’ni meydana getirecekti. 1970’lerin başında Selman, Ürdün’e giderek önde gelen Filistinli liderler ve komutanlarla mülakatlar yaptı ve onları Arap okurlara tanıtmak üzere bir dizi makale yazdı. Bu makaleler daha sonra İmanla ve Fedayi Gibi adlı kitabında toplandı.
Pan-Arap Es Sefir’i kurdu
Selman, Es Seyyad’daki çalışmaları sırasında Muammer Kaddafi ile tanıştı. Kaddafi’nin Nasır’ın mirasını devralmak gibi görkemli hayalleri vardı ve onun mesajını Arap dünyasına yaymak istiyordu. Kaddafi, kendisini Nasır’dan daha büyük görüyordu. Sadece pan-Arap bir lider olarak değil, aynı zamanda bir düşünür olarak da ciddiye alınmak istiyordu.
Bu amaçla hem kapitalizme hem de Marksizme alternatif bir teori olarak tasarladığı Yeşil Kitap’ı yazdı. Esasında bu, sosyalist tutumlar içeren genel gözlemlerden başka bir şey değildi. Eski Dışişleri Bakanı Abdurrahman Şulkum, kısa süre önce anılarında Kaddafi’nin kitabı aslında kendisinin yazdığını belirtti ki bu netice göz önüne alındığında pek de büyük bir başarı sayılmaz.
Kaddafi, pek çok Filistinli örgüt ve Arapça yayını finanse etti ama hiçbiri davasını Selman’ın Libya fonlarıyla kurduğu Es Sefir kadar ilerletmemişti.
Es Sefir (Elçi), 1974’te yayın hayatına başladı ve kısa süre içinde sadece Lübnan’ın ikinci gazetesi —Körfez ve Batı finansmanına sahip sağcı En Nahar’dan sonra— olarak değil, aynı zamanda Nasır ve Filistin’in mesajını tüm bölgeye taşıyan etkili bir pan-Arap gazetesi olarak da adını duyurdu. Arap dünyasının her köşesini kapsadığı için hakikaten de ilk pan-Arap gazetesiydi.
Selman cömert fonlardan yararlandı ve Arap dünyasında ve önemli Batı başkentlerinde muhabirler tuttu. Tecrübeli bir yayıncıydı. En ünlü genel yayın yönetmeni, daha sonra El Ahbar’ı kuracak olan merhum Yosef Samahe, bana Selman’ın işe editoryal olarak müdahale etmekten kendini alamadığını söylemişti. Selman gazete çıkarma sürecinden çok keyif alıyordu. Baş yazıyı ve hatta manşetleri bile o yazardı. Okurlar onun iç savaş sırasındaki en meşhur manşetlerini hala hatırlıyor.
Ama mükemmel bir gazete yöneticisiydi. Yetenekleri nasıl işe alacağını ve onları nasıl eğiteceğini biliyordu. Ve Arap dünyasının dört bir yanından, özellikle de Enver Sedat Nasırcılığın son kalıntılarıyla mücadele ederken Nasırcı yazarların bir çıkış noktası bulduğu Mısır’dan yazarlar getirmişti.
Körfez rejimlerinin medyasındaki Lübnanlı yazarların çoğu kariyerlerine Es Sefir’de başlamıştı ve çoğu, ilerici Arap milliyetçileri ve komünistlerden düpedüz sağcı gericilere dönüştü. Suudi basınında tanınmış sadık bir Lübnanlı köşe yazarı olan Hazım Sagiye, 1977’de Kudüs’ü ziyaret ettiğinde Sedat’ın öldürülmesi çağrısında bulunmuştu. O yazıyı Es Sefir’de kaleme almıştı. Sagiye şimdi İsrail ile barışı destekliyor ve “retçiler” olarak adlandırdığı insanarla alay ediyor.
Gazete, kendisini finanse eden Kaddafi’nin ajandasına saygı göstermek zorundaydı. Selman düzenli olarak Libya’ya gidiyor ve Libya lideriyle uzun ve sıkıcı mülakatlar yayımlıyordu. Hatta Kaddafi’nin Yeşil Kitap’taki temaları ve sözüm ona orijinal siyasi sistemi olan Cemahiriye’yi (kitlelerin devleti) detaylandırmasına izin verdiği “entelektüel” mülakatlar bile yayımlayacaktı.
Muhafazakâr rejimlerin baş belası
Gazete Körfez hükümetlerinin tepkisini çekti ve Körfezli muhaliflerin makalelerini yayımladı. Kısa sürede muhafazakâr Arap rejimlerinin baş belası haline geldi. Arap dünyasının önde gelen muhaliflerinin çoğu Es Sefir’de ağırlandı.
Ancak zaman içinde gazete daha az radikal ve daha ana akım hale geldi. Kaddafi’nin finansmanı azaldı ve ardından da tükendi. Doğuştan Şii olan Selman, Kaddafi’nin kaçırıp daha sonra öldürdüğü iddia edilen ama cesedi hiçbir zaman bulunamayan İmam Musa es-Sadr’ın ortadan kaybolmasının ardından Libya’dan gelen fonları kabul etmekte zorlandı.
1990’larda gazete, ülkedeki neredeyse tüm gazete ve dergileri tamamen ya da kısmen finanse eden Lübnan’ın merhum başbakanı Refik Hariri’den fon almaya başladı. Eski Başbakan Salim Huss, 2000 yılında bana o dönemde Beyrut’taki her bir gazetenin Hariri’den fon aldığını söylemişti.
Hariri yalnızca kendisi ve rolü hakkında olumlu haber yapılmasında ısrar etmekle kalmamış, aynı zamanda başlıca siyasi destekçisi olan Suudi rejimine dönük eleştiri ya da saldırıları yasaklamak üzere de müdahalede bulunmuştu. Selman o yıllarda mücadele etti. Özünde ilerici biriydi ama girişimini sürdürmek için Hariri’nin finansmanına bel bağlıyordu.
Reklam gelirleri azaldı ve internet çağında gazete çıkarmanın zorluğu daha da arttı. Yeni yetenekleri işe aldığı ve kültürel ve edebi konulara büyük önem verdiği bir gençlik eki çıkararak daha genç bir nesle hitap etmeye çalıştı.
Kendisi de iyi bir Arapça nesir yazarıydı ve gazetenin ön sayfasında siyasi yazılara, iç sayfalarında ise aşk ve flört yazılarına yer verirdi. Siyasi cüretinin bedelini ağır ödedi. 1994 yılında, iddiaya göre İsrail ile barış anlaşması imzalamaya çalışan Emin Cemayel’in üzerine Lübnan hükümeti tarafından kurşun yağdırıldı ve bu, Selman’ın sert tepkisiyle karşılaştı.
2017’de Es Sefir’in kapanması büyük bir boşluk yarattı. Kapanmasından haftalar sonra Es Sefir’i okumayı beklemeye devam ettim. Selman, kendi sitesinde yazılar yazmaya devam edecekti ama ne onun için ne de okurları için aynı şey söz konusuydu. Arap milliyetçiliğine ve Filistin’in kurtuluşuna olan aşkı ölene kadar devam etti. Farklı kuşaklardan Araplar onun yasını tutuyor.