Makamın gerçekleri Meloni'nin radikalizmini nasıl gölgede bıraktı?
"İtalya'daki seçim dalgalanmaları göz önüne alındığında, yapabileceği son şey yeni kazandığı destekçilerini hafife almak olacaktır."
Çevirmenin notu: Güney Avrupa ülkeleri son yıllarda popülist siyasetin en cümbüşlü emsallerini sunuyor. Yunanistan’daki Çipras ve SYRIZA’nın duvara toslaması anımsanacaktır. Çipras’ın sağcı varyantı olan Giorgia Meloni de seçim dönemindeki uçuk vaatleri bir kenara bırakarak Avrupa’nın ABD ile blok oluşturma çabasına dahil oldu. Seçim dönemindeki vaatlerinden de ciddi oranda uzaklaştı.
Giorgia Meloni: Makamın gerçekleri İtalyan başbakanının radikalizmini nasıl gölgede bıraktı?
Daniele Albertazzi
24 Ekim 2023
Bir yıl önce pek çok uzman İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin hükümetinin radikal bir hükümet olacağından korkuyordu. Bunun nedeni sadece partisinin aşırı sağcı kökenleri değil, büyük bir değişim vaat ederek göreve gelmesiydi.
Bir yıl içinde Meloni kültür savaşlarını ateşlemekten hiç kaçınmadı. Eşcinsel çiftlerin evlat edinme hakları konusunda yaşanan sert tartışma bunun bir örneği. Ancak diğer açılardan bu hükümetin dönemi şimdiye dek beklenenden çok daha az olaylı geçti. Uluslararası ortaklarına belirli bir imaj yansıtma ihtiyacı ve ülke içinde mali açıdan hareket alanının olmaması, aşırı sağcı imajından uzaklaşmaya çalışmasına neden oldu.
Dış ilişkiler ve güvenlik konularında Meloni hükümeti, selefi olan Mario Draghi liderliğindeki yönetimle aynı yolda ilerliyor. Meloni, ister Ukrayna isterse İsrail ile Hamas arasındaki çatışma söz konusu olsun, sıkı bir şekilde ABD ve NATO yanlısı bir çizgi izledi.
Er ya da geç (ve genelde daha erken), savaş sonrası her İtalyan hükümeti, ülkenin çıkarlarına en iyi şekilde ABD ve NATO’ya yakın durarak ve “Avrupa’nın kalbinde” kalarak hizmet edileceği sonucuna vardı. Bu anlamda Meloni’nin yönetimi de bir istisna değil.
Meloni, Amerikalı müttefiklerine “ılımlı” kimliği konusunda güven vermeye çalıştı. Ülkesine daha yakın olan AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile de dostane bir ilişki geliştirdi. İtalya, AB’nin salgın sonrası kurtarma fonu NextGenerationEU’dan en büyük payı alan ülke olduğu için bu tutum mali açıdan da mantıklı.
Siyasi açıdan da Meloni’nin, AB’nin güney sınırındaki göç ve sığınma taleplerini yönetmede daha büyük bir rol üstlenmesini umabilmesi için komisyonu yanında tutması gerekiyor. Başka bir deyişle İtalya, şu anda AB kurumlarıyla çatışmalı bir ilişkiyi kaldıramaz ve Meloni de bunun farkında.
Bir de uluslararası finans piyasaları var. Sorumsuz ve aşırılıkçı bir lider olarak görülmek, GSYİH’nin yüzde 140’ını aşan toplam borç yükünü döndürme konusunda büyük ölçüde yabancı yatırımcılara bel bağlayan bir ülkenin başbakanı açısından gerçek riskler taşıyor. İtalya’da bir önceki sağcı hükümetin 2011 yılında ciddi mali çalkantılar nedeniyle parlamento çoğunluğunu kaybetmesinin anıları hala taze. Meloni’nin ilk icra görevi ve deneyimi (gençlik bakanı olarak) Silvio Berlusconi liderliğindeki kabinedeydi, dolayısıyla o da unutmuşa benzemiyor.
Görüş ayrılığı mı?
Ancak Meloni'nin görünürdeki sağduyusu ve itidali, seçilmeden önce seçmenlere verdiği sözlerle çelişiyor ve potansiyel olarak onu kendi destekçi tabanıyla bir görüş ayrılığına sokuyor.
Örneğin, Kuzey Afrika’dan İtalya’ya giden göçmen ve sığınmacıları taşıyan tekneleri geri püskürtmek için bir “deniz ablukası” kurma sözü vermişti. Bunun yerine AB’nin Tunus’a sınırlarını sıkılaştırması ve ilk etapta gidişlerin önüne geçmesi için fiilen ödeme yapmasını taahhüt eden bir anlaşma yapıldı. Şimdi bu anlaşma bile artık gündemde değil. Bu arada Meloni’nin İçişleri Bakanlığı, deniz yoluyla gelenlerin sayısının 2022’den bu yana neredeyse iki katına, 2021’den bu yana ise neredeyse üç katına çıktığını bildirdi.
Ekonomi cephesinde de işler Meloni için daha kolay görünmüyor. Seçmenlerinin pek çoğu, hükümetinin 2011 yılında emeklilik sisteminde yaptığı reformu geri alacağına ve daha erken emekli olabileceklerine inandırılmıştı. Fakat Maliye Bakanı Giancarlo Giorgetti şimdi emeklilik sisteminde kapsamlı bir reform yapılmayacağını söylüyor. Aksine, 2023 yılında toplam emeklilik harcamalarının neredeyse yüzde 8 oranında artacağı tahmin edildiğinden, bunun yerine kamu harcamalarının sıkı bir şekilde kontrol edilmesinin zorunlu hale geldiği uyarısında bulundu.
Popülist radikal sağ partiler Avrupa genelinde giderek daha fazla hükümet ortağı oluyor. Ancak bu partiler de diğer yönetimler gibi aynı dışsal kısıtlamalara tabi. İtalya örneğinde, ülke hükümetinin mali piyasaların gönlünü hoş tutmak için mali kısıtlama göstermesi gerekiyor ve AB Komisyonu ile iyi bir ilişkinin başarısı için şart olduğunu biliyor.
Fakat 2022 seçim kampanyası sırasında verilen sözlerin şimdi ne ölçüde ve ne hızda rafa kaldırıldığı göz önüne alındığında, Meloni hükümeti sağcı seçmenlere sadece konuşup hiçbir şey yapmadığı izlenimini verme riski taşıyor. Bu durum Meloni açısından bir muamma teşkil ediyor. İtalya’daki seçim dalgalanmaları göz önüne alındığında, yapabileceği son şey yeni kazandığı destekçilerini hafife almak olacaktır.