Joshua Landis: Amerikan askerleri Suriye ve Irak'ı uzun zaman önce terk etmeliydi
"Birkaç bin Amerikan askerinin bu bölgenin geniş alanlarına serpiştirilmiş çöl üslerinde güvende tutulabileceği düşüncesi bir seraptan ibaret."
Çevirmenin notu: Biden yönetimi, Ürdün’de Suriye sınırı yakınlarındaki Tanf garnizonunda Amerikan askerlerinin 28 Ocak'ta Irak İslami Direniş Hareketi tarafından saldırıya uğradığını bildirdi. Pentagon’a göre saldırıda 3 asker öldü, 40’tan fazla asker de yaralandı. Oklahoma Üniversitesi Uluslararası Çalışmalar Fakültesi’nde Orta Doğu Çalışmaları Profesörü ve Orta Doğu Çalışmaları Merkezi Direktörü olarak görev yapan Joshua Landis, Suriye’deki vekalet savaşı boyunca Batı’da aklı selim konuşan bir avuç isimden biriydi. Landis, son yaşananlara dair tekrar en mantıklı çözümü sunmuş.
ABD askerleri Suriye ve Irak’ı uzun zaman önce terk etmeliydi
Varlıklarına giderek daha fazla düşman olan bir bölgede çöl üslerine dağılmış birkaç bin asker hiçbir anlam ifade etmiyor
Joshua Landis
1 Şubat 2024
Ürdün’de Irak İslami Direnişi tarafından düzenlenen bir saldırı sonucu üç Amerikalının hayatını kaybetmesi önlenebilir bir trajediydi. Bu hadise ABD’yi Suriye ve Irak’tan çıkışını hızlandırmaya sevk etmeli ki bu, karar mercilerinin bir süredir üzerinde düşündükleri bir şey. Washington risklerini en aza indirmeli. İşi daha da tırmandırmak, muhtemelen daha fazla Amerikalının ölümüne yol açacak bir hata olacaktır. Amerikan askerlerini Irak ve Suriye’ye getiren misyon —IŞİD’i yok etmek— tamamlandı. IŞİD’in kalıntılarını kontrol altına alma görevi Katar, Kuveyt ve Türkiye’deki üslerden yürütülebilir.
Washington’daki şahinler, İran’ı doğrudan ve sert bir şekilde vurarak ABD’nin askerlerine güvenlik sağlayabileceği, İran’ın dayaktan anladığı için tehlikenin azalacağı konusunda ısrar ediyor. Fakat bu analiz bölgeyi yanlış anlıyor ve ABD askerlerine karşı dizilen tehlikeleri hafife alıyor. İran, Amerikan askerlerini Irak ve Suriye’den çıkarmaya kararlı. ABD’nin daha önce 2020’de Devrim Muhafızları Generali Süleymani’nin öldürülmesi gibi güç kullanımının ardından liderleri bunu açıkça dile getirdi. ABD’nin daha fazla liderine suikast düzenlemesi ya da İran’daki altyapıyı vurması halinde Tahran geri adım atmayacaktır, zira bölgede üstünlük kendisinde.
Ancak İran, Amerikan askerlerinin gitmesini isteyen tek devlet olmaktan çok uzak. Türkiye, Irak ve Suriye de ABD’yi üslerinden çıkarmaya aynı derecede kararlı. Bölgedeki her bir hükümet Amerikan askerlerinin ayrılmasını talep ediyor. Türkiye Amerika’ya karşı savaşını Amerikan üslerine füze ve insansız hava araçları göndererek değil, Amerika’nın Suriye’nin kuzeydoğusundaki ve Irak’ın Kürt bölgesindeki müttefiklerine göndererek tırmandırdı. Türkiye onlarca YPG liderine suikast düzenledi ve önemli altyapıları tahrip etti. Washington’un bel bağladığı Suriye Demokratik Güçlerine saldırmak için kendi kontrolü altındaki Suriyeli muhalif grupları harekete geçirdi. Bu saldırılar ABD’nin bölgedeki konumunu zayıflatmak ve nihayetinde Suriye’nin kuzeydoğusundan çıkarmak üzere tasarlanmıştı.
Suriye hükümeti de Amerikalıları kendi topraklarından çıkarmaya kararlı. Washington’u topraklarının yüzde 30’unu yasa dışı olarak işgal etmekle ve ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda kurduğu yarı bağımsız bölgeyi sübvanse etmek için petrolünü çalmakla suçluyor. Sonuç olarak, Suriyelilerin çoğunluğu yoksulluk içinde kıvranıyor ve günde sadece birkaç saat elektrikle hayatta kalmak zorunda kalırken, ekonomi ABD yaptırımları nedeniyle felç olmuş durumda. ABD’nin gitmesini istiyorlar.
Irak hükümeti de Amerikan askerlerinin ülkeyi terk etmesini talep ediyor. Washington’un 4 Ocak’ta Halk Seferberlik Güçleri’ne bağlı Şii milislerden biri olan Nuceba Hareketi’nin lideri Müştak el-Cevari’yi öldürmesi hükümeti bu yönde kışkırttı. Washington, daha önce bir ABD üssüne yapılan saldırının intikamını almak için onu hedef aldı. Bu güç gösterisi Nuceba Hareketi’ni ya da halk seferberlik güçlerini korkuttu mu? Bilakis, Amerikan üslerine yönelik füze ve insansız hava aracı saldırılarının artmasına neden oldu.
Fakat saldırıya geçen tek güç milisler değildi, Irak hükümeti de saldırıya geçti. Halk Seferberlik Güçleri resmi olarak Bağdat’ın kontrolü altında olduğu için ABD kendisini merkezi hükümetle fiilen savaş halinde buldu. Başbakan Sudani onları görmezden gelemezdi. Sudani, hükümetini kurtarmak için Amerikan güçlerinin gitmesini istemek zorunda kaldı. Hem kendisi hem de Irak Cumhurbaşkanı ve neredeyse tüm Iraklı siyasetçiler ülkenin bir vekalet savaşı alanına dönüştürülmemesi konusunda ısrarcı.
İran’ı vurmak Amerika’nın bölgedeki sorunlarını çözmeyecektir. Biden’ın İsrail'in Filistinlilere karşı yürüttüğü savaşa verdiği destek tüm Arap dünyasında Amerikan ve Batı karşıtı duyguları alevlendirdi. Direniş cephesine yeni bir soluk getirdi. Daha düne kadar çoğu Arap, direnişle İsrail’in Filistinlilere dönük kötü muamelesini caydırma konusunda hiçbir şey yapmadığı ve iktidarsız olduğu için alay ediyordu. Gazze sayesinde Araplar bir kez daha direnişi destekliyor.
Son olarak, Lübnan’dan Irak’a uzanan İran ile müttefik güçler bölgeye yabancı değil. ABD gücü ve misilleme saldırılarıyla geri döndürülemezler. Lübnan, Suriye ve Irak’ta toplam Sünni Arap sayısından daha fazla Şii Arap yaşıyor. Bugün Şii milislerin gücü bir sapma ya da İran’ın yükselme başarısı gibi görünebilir ama öyle değil. Yüzyıllar boyunca Şiilere karşı uygulanan ayrımcılık, onların esasında demografik çoğunluk oldukları bir bölgede mülksüzleştirilmiş ve siyasi bir azınlık oldukları anlamına geliyordu. Beyrut’tan Basra’ya kadar uzanan bölgenin bugün Şii Hilali olarak adlandırılmasının iyi bir nedeni var.
Birkaç bin Amerikan askerinin bu bölgenin geniş alanlarına serpiştirilmiş çöl üslerinde güvende tutulabileceği düşüncesi bir seraptan ibaret. Kimse onları orada istemiyor, ne hükümetler ne de halklar. Hepsi bıçaklarını bileyip onları zayıflatmak ve gitmeye zorlamak için yeni yöntemler tasarlıyor. Washington açısından son kullanma tarihi çoktan geçmiş bir görev için onları orada tutmak ya da kazanamayacağı bir savaşı tırmandırmak anlamsız.
Gazze Biden'ın Orta Doğu hakkındaki yanılsamalarını deldi
"USS İsrail bugün su sızdıran bir balıkçı teknesine benziyor ki bu da Doğu Akdeniz'e bir değil iki ABD uçak gemisi grubunun gönderilmiş olmasından da anlaşılıyor."