İflas
"Şu anda yaşanmakta olan değişimin dikkat çekici sonuçlarından biri de küresel servet dağılımının ortalamaya dönmesi."
Çevirmenin notu: Bir şeylerin değişmekte olduğunu inkâr eden neredeyse yoktur. 1991’de Sovyetler’in ortadan kalkmasıyla mutlak hegemon haline gelen Kuzey Amerika’nın artık düşüşte, Çin, Rusya, Hindistan ve İran gibi aktörlerin yükselişte olduğu ve son bir yılda Washington ve müttefiklerinin dünyanın en büyük emtia tedarikçisi Rusya’yı tecrit etmeye dönük adımlarının ters teptiği anlaşılmaya başladı. Küresel GSYİH’nin çoğunluğunu elinde tutanlar Amerika’ya sıfır tereddütle rest çekiyor.
Amerikan imparatorluğu iflas etti
John Michael Greer — Unherd
22 Nisan 2023
Dolar nihayet tahttan indiriliyor
Temel bilgilerle başlayalım. Şu anda insan ırkının kabaca yüzde 5’i ABD’de yaşıyor. Beşeriyetin bu oldukça ufak kesimi, yakın zamana dek dünya enerji kaynaklarının ve mamul ürünlerinin yaklaşık üçte birine ve hammaddelerinin yaklaşık dörtte birine sahipti. Bu, başka kimse bunları istemediği için ya da ABD o kadar cazip bir şey üretip sattı ki dünyanın geri kalanı karşılığında servetini hevesle teslim etti diye olmadı. Bunun sebebi, egemen ulus olarak ABD’nin dünyanın geri kalanına dengesiz değişim kalıpları dayatması ve bunların gezegenin zenginliğinden orantısız bir payı kendisine aktarmasıydı.
Bu konuda yeni bir şey yok. Zamanında Britanya İmparatorluğu gezegenin zenginliğinin çok daha büyük bir kısmını kontrol ediyordu ve İspanyol İmparatorluğu da daha eskiden benzer bir roldeydi. Ondan önce de başka imparatorluklar vardı ama ulaşım teknolojilerindeki kısıtlar erişim alanlarının bu kadar geniş olmadığı anlamına geliyordu. Bu arada bunların hiçbiri açık renkli deriye sahip insanların icadı da değildi. Avrupa halkları çalıdan yapma çatılı çamurdan kulübelerde yaşarken Asya ve Afrika’da güçlü imparatorluklar gelişmişti. İmparatorluklar, bir ulus diğer uluslara hükmedecek ve onların zenginliklerini kurutacak kadar güçlendiğinde ortaya çıkar. Kayıtlar ne kadar eskiye giderse gitsin, imparatorluklar var oldu ve kuşkusuz insan medeniyeti var olduğu sürece de olmaya devam edecek.
Amerikan imparatorluğu, Britanya İmparatorluğu’nun çöküşünü takiben 20. yüzyılın başlarındaki kardeş kavgasına dayalı Avrupa savaşları sırasında ortaya çıktı. Bu ıstıraplı yıllar boyunca küresel hegemon rolü kapışıldı ve 1930’lara gelindiğinde ödülü Almanya, Sovyetler Birliği ya da ABD’nin kapacağı son derece açıktı. Her zamanki gibi iki rakip güçlerini birleştirerek üçüncüyü saf dışı bıraktı ve ardından galipler birbirlerine girerek biri çökene kadar rakip nüfuz alanları oluşturdu. Sovyetler Birliği 1991’de çöktüğünde ABD, ayakta kalan son imparatorluk olarak belirdi.
Francis Fukuyama, 1989’da yazdığı bir makalede ABD’nin zirveye yerleştikten sonra sonsuza kadar orada kalmaya devam edeceği konusunda ısrar ediyordu. Elbette yanılıyordu ama o bir Hegelciydi ve yanılması kaçınılmazdı (Hegel’in bir müridi size gökyüzünün mavi olduğunu söylerse öyle miymiş gidip bakın). Bir imparatorluğun yükselişi, aynı statüye talip olan diğerlerinin bıçaklarını bilemeye başlamasını garanti eder. Onlar da bıçaklarını kullanacaklardır zira imparatorluklar her zaman kendi kendilerini mahvederler; zamanla imparatorluğun iktisadi ve sosyal çıktıları imparatorluğu var eden koşulları ortadan kaldırır. Bu, her imparatorluğun tebaası olan uluslardan servet elde etmek için kullandığı mekanizmaya bağlı olarak hızlı ya da yavaş bir şekilde gerçekleşebilir.
Bu planın sorunu, tüm saadet zincirlerinin karşılaştığı zorlukla aynı, yani er ya da geç içine çekilecek enayiler tükenir. Bu, milenyumun başlamasından kısa bir süre sonra gerçekleşti ve öbür faktörlerle beraber — özellikle küresel konvansiyonel petrol üretiminin zirveye ulaşmasıyla — 2008-2018 mali krizine yol açtı. ABD, 2010’dan bu yana bir krizden öbürüne savruluyor. Bu tesadüf değil. ABD’yi küresel piramidin tepesinde tutan zenginlik pompası, giderek artan sayıda ulusun iç pazarlarını genişleterek ve ABD’nin 1945’ten önce kendi ekonomisini inşa ederken kullandığı türeden ticaret engellerini artırarak kendi zenginliklerinden daha büyük bir pay almanın yollarını bulmasıyla tekliyor. Geriye kalan tek mesele, pompanın ne zaman tümüyle bozulmaya başlayacağı.
Rusya, 2022’nin şubat ayında Ukrayna’yı işgale başladığında ABD ve müttefikleri buna askeri güçle değil, Rus ekonomisini felce uğratması ve Rusya’yı diz çökmeye zorlaması beklenen cezalandırıcı ekonomik yaptırımlarla karşılık verdi. Görünüşe göre Washington da ABD imparatorluğunun altını oymakta çıkarı olan diğer ulusların bu konuda söyleyecek bir şeyleri olabileceği ihtimalini düşünmemişti. Elbette öyle de oldu. Alım gücü açısından dünyanın en büyük ekonomisine sahip olan Çin, Washington’un suratına orta parmak uzattı ve Rus petrolü, doğalgazı, tahılı ve diğer ürünlerinin ithalatını artırdı. Aynı koşullarda dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan Hindistan da öyle, 100’den fazla ülke de öyle yaptı.
Bir de çoğu Amerikalının hakkında çarpıcı biçimde salak olduğu İran var. İran dünyanın 17. en büyük ülkesi, Teksas’ın iki katından daha büyük ve petrol ve doğalgaz açısından daha zengin. Aynı zamanda gelişen bir sanayi gücü. Örneğin gelişmekte olan bir otomobil endüstrisine sahip ve kendi yörünge uydularını yapıp fırlatıyor. Şah’ın 1978’de devrilmesinden kısa bir süre sonra ABD’nin ağır yaptırımlarına maruz kalan İran hükümeti ve sanayi sektörünün bu yaptırımların etrafından dolaşmak için akla gelebilecek her türlü hileyi bildiğinden emin olabilirsiniz.
Ukrayna savaşının başlamasından hemen sonra Rusya ile İran aniden Tahran’ın büyük yararına olacak ticari anlaşmalar imzalamaya başladı. Açıkça görülüyor ki bu anlaşmanın bir parçası da İranlıların yaptırımlardan nasıl kaçılacağına dair zor yolla öğrendiği bilgilerini Rus yetkililerden oluşan dikkatli bir dinleyici kitlesine aktarmalarıydı. Biraz da Çin, Hindistan ve beşeriyetin geri kalanının yardımıyla yaptırımlar kısa sürede tamamen başarısızlığa uğradı. Bugün yaptırımlar Rusya’ya değil, ABD ve Avrupa’ya zarar veriyor ama ABD liderliği geri adım atamayacağı bir pozisyona kendini hapsetmiş durumda. Bu durum, Rusya’nın Ukrayna’daki harekâtının neden bu kadar yavaş ilerlediğini açıklarken sağlama olarak görülebilir. Rusların acele etmeleri için bir neden yok. Rüzgârın ABD’den yana esmediğinin farkındalar.
On yıllardır ABD yaptırımlarıyla uluslararası ticaretten tecrit edilme tehdidi, Washington’un ABD işgali için yeterince küçük ya da CIA destekli bir rejim değişikliği operasyonu için yeterince kırılgan olmayan asi ulusları tehdit etmek için kullandığı büyük bir sopaydı. Geçen yıl bu büyük sopanın balsa ağacından yapıldığı ve Joe Biden’ın elinde kırıldığı anlaşıldı. Netice olarak dünyanın her yerinde, dış ticarette dolar kullanmaktan başka alternatifleri olmadığını düşünen uluslar kendi para birimlerine ya da yükselen güçlerin para birimlerine geçiş yapıyor. Böylece Amerikan dolarının küresel değişim aracı olma dönemi de sona eriyor.
İktisatçıların buna verdikleri reaksiyonlar dikkat çekiciydi. Tahmin edebileceğiniz üzere pek çoğu bunun gerçekleşmekte olduğunu inkâr ediyor — ne de olsa önceki yıllara ait ekonomik istatistikler henüz bunu göstermiyor — bazıları ise başka herhangi bir para biriminin doların rolünü üstlenmeye hazır olmadığına dikkat çekiyor; bu doğru ama mesele bu değil. İngiliz pound’u Büyük Buhran’ın ilk yıllarında benzer rolü kaybederken başka herhangi bir para birimi de onun rolünü üstlenmeye hazır değildi. Amerikan dolarının küresel ticaretin para birimi olarak yerine oturması 1970’lere kadar sürdü. Aradaki dönemde uluslararası ticaret, tuhaf bir biçimde, ticaret ortaklarının üzerinde uzlaşabildiği para birimleri veya emtia takasları kullanılarak ilerledi; yani, dolar sonrası dönemi tanımlayacak olan küresel ticaretin serbest dolaşımında etrafımızda şekillenen durumla aynı.
Şu anda yaşanmakta olan değişimin dikkat çekici sonuçlarından biri de küresel servet dağılımının ortalamaya dönmesi. Avrupa’nın küresel imparatorluk dönemine kadar dünyanın ekonomik kalbi doğu ve güney Asya’ydı. Hindistan ve Çin yeryüzündeki en zengin ülkelerdi ve İran’dan Japonya’ya kadar diğer zengin ülkelerden oluşan ışıltılı bir kolye resmi dolduruyordu. Günümüzde de insan nüfusunun çoğu yine dünyanın bu bölgesinde bulunuyor. Avrupa’nın büyük fetih çağı, bu zenginliğin çoğunu geçici olarak Avrupa’ya aktardı ve bu süreçte Asya yoksullaştı. Bu durum İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen on yılda Avrupa’nın sömürge imparatorluklarının çöküşüyle bozulmaya başladı, ancak aynı yöntemlerden bazıları daha sonra ABD tarafından kullanıldı. Şimdi bunlar parçalanıyor ve Asya yükseliyor. Gelecek yıl itibariyle alım gücü paritesi açısından yeryüzündeki en büyük beş ekonomiden dördü Asyalı olacak. Beşinci sırada ABD var ve bu listede daha uzun süre yer almayabilir.
Ezcümle Amerika iflas etti. Federal düzeyden aşağıya doğru hükümetlerimiz, büyük şirketlerimiz ve çok sayıda varlıklı yurttaşımız ancak ABD’nin yeryüzünün geri kalanından çıkardığı kazanılmamış servet akışlarına doğrudan veya dolaylı erişim sağlandığında karşılanabilecek devasa borçlar altına girdi. Bu borçlar ödenemez ve hatta birçoğu artık ödenemeyecek durumda. Tek alternatif temerrüde düşmek ya da borçları şişirerek ortadan kaldırmak ve her iki durumda da bilinen harcama düzeylerine dayalı düzenlemeler artık mümkün olmayacak. Söz konusu düzenlemeler bugünün ABD’sinde sıradan bir yaşam tarzı olarak sayılan şeylerin çoğunu içerdiğinden, bunların çözülmesinin etkisi ağır olacaktır.
Özünde bu ülkedeki yüzde 5’lik kesim 1945’ten önceki yaşam tarzına geri dönmek zorunda kalacak. Eğer hala fabrikalarımız, eğitimli işgücümüz, bol doğal kaynaklarımız ve o zamanlar sahip olduğumuz tutumlu alışkanlıklarımız olsaydı, bu sarsıcı bir geçiş olurdu ama facia olmazdı. Sıkıntı şu ki artık bunlara sahip değiliz. Yetmişli ve seksenli yılların offshoring çılgınlığında, imparatorluk ekonomisi aşırı hızlandığında fabrikalar kapatıldı ve eğitimli işgücü kötü niyetli bir ihmale teslim edildi.
Hâlâ belli başlı doğal kaynaklarımız var ama hiçbir şey bir zamanlar sahip olduğumuz gibi değil. Tutumlu alışkanlıklar? Uzun zaman önce yok olup gittiler. Bir imparatorluğun son dönemlerinde, yurt dışından gelen kazanılmamış servet akışlarını sömürmek, yurt içinde servet üretmeye çalışmaktan çok daha kârlıdır ve çoğu insan çabalarını buna göre yönlendirir. İşte bu şekilde; kâğıt üzerindeki zenginlikleriyle hava atan bir yönetici sınıf, aşırı zenginlere hizmet ederek ya da kamusal ve özel hayata nüfuz eden barok bürokratik sistemlerde çalışarak zenginleşen asalak sınıf ve yoksullaşmış, asık suratlı ve sözde zenginlerini kendi eylemlerinin sonuçlarından kurtarmak için parmağını bile kıpırdatmayacak olan çoğunluk nüfusla tipik bir geç imparatorluk ekonomisine sahip olursunuz.
İyi haber şu ki tüm bunların çözümü var. Kötü haber ise bu çözüme ulaşmak için birkaç on yıl sürecek ciddi bir çalkantının gerekecek olması. Çözüm, ABD ekonomisinin kendisini gerçek mallar ve finansal olmayan hizmetler şeklinde kazanılmış servet üretecek şekilde yeniden düzenlemesi. Kazanılmamış servet akışları duraksadıkça yurt dışı menşeili çoğu Amerikalı için satın alınamaz hale geldikçe ve burada, ABD’de bir şeyler üretmek yeniden karlı hale geldikçe bu kaçınılmaz olarak gerçekleşecektir. Elbette buradaki zorluk, eski emperyal projemizi desteklemeye yönelik yüz yıllık iktisadi ve siyasi tercihlerin çoğunun geri alınması gerekecek olması.
Bunun en bariz ispatı ne? Amerikalıların yaşamında hükümet, şirket ve kâr amacı gütmeyen yönetim işlerinin metastatik olarak şişmesi. Bu, imparatorluk çağında mantıklı bir hareket, zira yoksul sınıflar için var olan işleri sağlayan tüketim ekonomisine para akıtır. Kamu ve özel ofisler, emekleri ülke refahına hiçbir katkıda bulunmayan ancak maaş çekleri tüketim sektörünü besleyen ofis çalışanlarıyla dolup taşıyor. Bu balon şimdiden sönmeye başladı. Elon Musk’ın Twitter’ı devraldıktan sonra şirket çalışanlarının yaklaşık yüzde 80’ini işten çıkarması bunun bir göstergesi, diğer büyük internet şirketleri de henüz aynı derecede olmasa da iş gücünü aynı şekilde buduyor.
Son zamanlarda yapay zekâ konusunda yaşanan gürültü patırtı da aynı eğilimin güçlenmesine yardımcı oluyor. Sohbet robotlarının arkasında, insan dilinin daha öngörülebilir kullanımlarını taklit etmede çok iyi olan büyük dil modelleri (LLM’ler) adı verilen yazılımlar var. Bugünlerde çok sayıda ofis elemanı, zamanlarının çoğunu bu kategoriye giren metinleri üreterek geçiriyor; sözleşmeler, yasal özetler, basın bültenleri, gazete haberleri vs. Bu işler ortadan kalkıyor. Bilgisayar kodlaması LLM üretimine daha da uygun, bu yüzden pek çok yazılım işine de elveda diyebilirsiniz. Öngörülebilir sembol dizilerinin bir araya getirilmesini içeren diğer tüm ekonomik faaliyet biçimleri de aynı sıkıntıyla karşı karşıya. Yakın zaman önce Goldman Sachs tarafından yayımlanan bir makalede, önümüzdeki yıllarda sanayi dünyasında 300 milyon civarında işin tamamen ya da kısmen LLM’lerce ikame edileceği tahmini yer alıyor.
Benzer sonuçlar veren bir diğer teknoloji de CGI görüntü oluşturma. Levi’s kısa bir süre önce gelecekteki tüm kataloglarında ve reklamlarında yüksek ücretli modeller ve fotoğrafçılar yerine CGI görüntüleri kullanacağını duyurdu. Bekleyin, aynı şey genele yayılacak. Sırada Hollywood var. Bir yazılımın Marilyn Monroe’nun filmlerinden tüm görüntüleri toplayabileceği ve bunları canlı aktörleri, kamera ekiplerini ve diğerlerini işe almanın maliyetinin çok küçük bir kısmına yeni Marilyn Monroe filmleri üretmek için kullanabileceği noktadan çok uzakta değiliz. Sonuç, ekonominin geniş bir kesiminde yüksek ücretli işlerde ciddi bir azalma olacaktır.
Tüm bunların sonucu ne olacak? Bir grup uzman avazı çıktığı kadar hiçbir şeyin değişmeyeceği konusunda ısrar edecek, diğer bir grup ise kıyametin yaklaştığını haykırmaya başlayacak. Bugünlerde kolektif hayal gücümüzün tahayyül edebileceği tek iki seçenek bunlar. Elbette bunların ikisi de gerçeğe dönüşmeyecek.
Yaşanacak şey bundan ziyade ABD’deki ve diğer pek çok ülkedeki orta ve üst-orta sınıfların, 20. yüzyılın sonlarında aynı ülkelerdeki işçi sınıflarını kasıp kavuran, aynı cinste yavaş bir yıkımla karşı karşıya kalması. İşten çıkarmalar, şirket iflasları, azalan maaşlar ve sosyal haklar ve ELEMAN ARANMIYOR tabelalarının en son yüksek teknoloji versiyonları düzensiz aralıklarla birbirini takip edecek. Aynı sınıflara hizmet ederek para kazanan tüm işletmeler de her seferinde bir parça gelirlerini kaybedecek. Toplumlar, yarım yüzyıl önce Amerika’nın Pas Kuşağı1 ve Britanya’nın Midlands bölgesindeki fabrika kentlerinde olduğu gibi çökecek ama bu kez çökme sırası lüks banliyölere ve modaya uygun kentsel mahallelere gelecek, zira onları besleyen gelir kaynakları yok olacak.
Bu hızlı bir süreç olmayacak. Amerikan doları evrensel dış ticaret aracı olma niteliğini kaybediyor, fakat bazı ülkeler tarafından önümüzdeki yıllarda da kullanılmaya devam edecek. Kazanılmamış serveti ABD’ye yönlendiren düzenlemelerin çözülmesi biraz daha hızlı olacak ama bu yine de zaman alacak. Kübik sınıfın çöküşü ve banliyölerin içinin boşaltılması on yıllar alacak. Bu tür değişimler bu şekilde gerçekleşir.
Bu kadar geç kalınmış bir insanların neler yapabileceğine gelince, 2012 yılında The Archdruid Report’ta yayımladığım “Şimdi Çöküşe Geçin ve Panik Yapmayın” başlıklı yazıma atıfta bulunayım. O yazıda Amerikan ekonomisinin ve daha geniş anlamda endüstriyel uygarlık projesinin çözülüşünün hız kazanmakta olduğuna ve buna hazırlanmak isteyenlerin bir an önce harcamalarını kısarak, borçlarından kurtularak ve şirket makinesi yerine insanlara mal ve hizmet üretmek üzere hazırlık yapmaya başlamaları gerektiğine işaret etmiştim. Bazı insanların bunları yaptığını söylemekten hoşnutum ama diğer pek çok kişi gözlerini devirdi ya da işler daha uygun hale gelir gelmez bir şeyler yapma yönünde cüretkâr kararlar aldı, ki hiçbir zaman olmadı.
Takip eden yıllar boyunca bu ikazı tekrarladım ve sonra başka konulara geçtim, zira harekete geçme zamanı geçip gitmişken yaklaşan karmaşa hakkında konuşmanın pek bir anlamı yoktu. Zamanında hazırlık yapanlar yaklaşan karmaşayı herkesin atlatabileceği kadar iyi atlatacaktır. Ya yapmayanlar? Acele edin. Üzülerek söylemeliyim ki, ne denerseniz deneyin, muhtemelen aynı şeyi yapmaya çalışan pek çok başka çılgın insan olacaktır. Yine de şansınız yaver gidebilir ama işiniz zor olacak.
Bazı insanların farklı bir yaklaşım sergilemesini bekliyorum. Bir öngörümün gerçekleşmesinden önceki aylarda, gelecekle ilgili görüşlerimde çok katı ve dogmatik olduğum, alternatif olasılıklar konusunda daha açık fikirli olmam gerektiği, harika geleceklerin hala ulaşılabilir olduğu ve benzeri konularda ısrar eden bir yorum telaşına kapılıyorum. Bunu 2008’de, tahmin ettiğim üzere emlak balonu patlamaya başlamadan hemen önce anladım ve 2010’da, yine tahmin ettiğim üzere petrol fiyatları zirve yapıp düşmeye başlamadan ve zirve petrol hareketini de beraberinde götürmeden hemen önce anladım. Bir kez daha aynı türden eleştirilerle karşılaşmaya başladım.
Nahoş türden yeni bir gerçekliğe doğru uzun ve kaygan bir yokuşun eşiğinde dans ediyoruz. Amerika ve yakın müttefiklerindeki okurları, birkaç on yıl sürecek sarsıcı iktisadi, sosyal ve siyasi çalkantılara karşı kendilerini hazırlamaya davet ediyorum. Başka yerlerde yaşayanlar için bu daha kolay olacak ama yıkılış durmadan ve yeni sosyal, iktisadi ve siyasi düzenlemeler enkazdan bir araya getirilmeden önce fena bir yolculuğa çıkacağız.
ABD’nin nispeten eski ve ağır sanayilerini barındıran ve soğuk havanın egemen olduğu kuzey bölgesi. (ç.n.)