Hama'daki tehcir ve toprak gaspının detayları
"Yatırım getirisinin yüzde 40'ının tüccara veya yatırımcıya, yüzde 60'ının ise devlete ait olması planlandı. Yani, Alevilerin toprakları savaş ganimeti sayıldı."
Suriye'deki Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) yönetimi, sahil bölgelerindeki katliamları gündemden düşmüşken Hama'da kıyım ve tehcir devam ediyor. Gazeteci Beşir Gadir'e göre Hama kenti yakınlarındaki 12 Alevi köyü boşaltıldı.
HTŞ, köylüleri sürdü ve topraklarını valiliğe bağlı bir şirket aracılığıyla yatırımcılara sundu. Yatırımcılar kârın yüzde 40'ını alıyor. Devlet yüzde 60'ını alıyor.
Aleviler topraklarına geri dönmeye çalıştı, ancak yerel yetkililer güvenliklerini garanti edemeyeceklerini söyledi. Alevi çiftçilere topraklarına "İktifa" şirketi tarafından el konulduğu bilgisi verildi.
Aynı durum Lazkiye ve Humus kırsalında da yaşanıyor:
"İyi akşamlar. Çok sayıda kişi Hama kırsalındaki Alevi köyleriyle ilgili tehcir dosyası hakkında bana sorular soruyor. Aslında bu dosya, rejimin düşüşünün ilk günlerinden beri takip ettiğimiz bir konuydu.
Ancak zamanlamayı, sebeplerini, güdülerini ve sonuçlarını ortaya çıkarmak için seçtik. Bu işin arkasında kimler var? Hangi köyler tahliye edildi? Önümüzdeki günlerdeki plan ne? Bu konuda eksiksiz bir haber hazırladık.
Bu haber özellikle önemli. Unutmayın, tehcir bir savaş suçudur. Belgeleme konusuna başlamadan önce arabuluculuk yapmaya çok çalıştık.
İlerleyen bölümlerde bahsedeceğim ve Hama kırsalındaki Alevilerin köylerinden tehcir edilmesiyle ilgili müzakere sürecinin nasıl işlediğini anlatacağım.
Başlangıçta, Alevilerin neredeyse tamamen ve sistematik olarak yerinden edildiği köylerin isimlerini okuyacağım. Bu, adını vereceğimiz hükümet üyelerinden birinin emriyle yapıldı.
Bu köyler: Maan, Tuleysiye, Zuğbe, Şa'sa, el-Buleyl, el-Fan el-Vustani, el-Fan el-Kıble, Meryud, el-Mabtan, Ebu Munsif, Umm el-Kalak (veya es-Sura) ve et-Tube. Bu 12 köydeki Alevilerin neredeyse tamamı tahliye edildi. Bazı köylerde Sünniler ve Bedeviler de yaşıyordu.
Bu köyler uzun süre antep fıstığı ve zeytin yetiştiriciliğiyle biliniyordu. Yani burası birinci sınıf tarım alanları, verimli ve üretken bölgelerdi.
Ebu el-Yaman ile müzakere etmek ve Alevi köylerindeki tehcir olgusuna son vermek için Ebu Mu'taz —Ebu el-Yaman olarak da bilinir— görevlendirildi.
Ancak tabii ki tüm bu çabalar başarısızlıkla sonuçlandı. Onlara, videonun başında bahsettiğimiz Alevi köylerinde yatırım yapma fikri sunuldu.
Yatırım getirisinin yüzde 40'ının tüccara veya yatırımcıya, yüzde 60'ının ise devlete ait olması planlandı. Yani, toprak sahibi Alevilerin hakkı tamamen gasp edildi ve topraklar savaş ganimeti sayıldı.
Daha sonra, 'İktifa' Tarımsal Yatırım Şirketi'ne ait sözleşmeler ortaya çıktı. Bu şirket, Hama Valiliğindeki ekonomi dairesine bağlı. Burada Alevilere, yatırım sözleşmelerinin imzalandığına dair haberler ulaştı.
Geri dönme girişimleri oldu, ancak ne zaman vilayetteki güvenlik yetkilileriyle veya Hama Valiliği ile temasa geçseler, onlara 'Sizi koruyamayız, geri dönüşünüzü garanti edemeyiz,' denildi.
Bu da 'geri dönmeyin' anlamına geliyordu. Bu yüzden Aleviler geri dönmekten kaçındılar. Civar köylerdekilere, köylerinin yatırım kapsamına alındığı, yatırım maddeleri belirlendiği ve devlet ile İktifa Tarımsal Yatırım Şirketi arasında sözleşmeler imzalandığı söylendi.
Hatta 'İktifa' şirketinin bu işe karıştığı bile söylenemez, zira bu köylerden Alevi simsarlar da vardı. Başlangıçta, haksız şartlarla, geri dönüş hakkı olmaksızın yatırım sözleşmeleri sunmaya çalıştılar.
Geçen hafta, Hama vilayetindeki çok sayıda etkili kişi sosyal medyada yakında gün yüzüne çıkacak olan 'Büyük Hama' projesinden bahsetti.
Burada kastedilen, Hama'nın Alevi kırsalının boşaltılacağı ve tamamen Sünni bir kırsal haline getirileceği.
İkinci amaç ise, ağalardan alınan ve onlarca yıl bu topraklara özen gösterildikten sonra dağıtılan, mülkiyeti kişiden kişiye geçen, hatta bazıları 12'den fazla kez el değiştiren topraklarla ilgili.
Bu durum elimizdeki belgelerle sabit. Hatta birçoğunun topraklarının bir kısmını devlet halihazırda almış, bir kısmını bırakmıştı. İşte bugün Ebu el-Yaman ve İktifa Tarımsal Yatırım Şirketi gelip bu ikinci kısım üzerinde Alevilere yönelik bu tehcir modelini uygulamaya çalışıyor.
Hama kırsalında, Lazkiye'nin kuzey kırsalında ve Humus'un bazı mahallelerinde, hatta Banyas ve Ceble'nin Sünni kardeşlerimizin yaşadığı yerlere yakın bazı mahallelerinde evler var.
Bu evlerin sakinlerini yerinden etme veya 'Bu ev eski bir subaya aitti ve bu subay 2000 yılından önce öldü' bahanesiyle evlerini satın alma çalışmaları yapılıyor. Bu evlere el konuldu ve sakinleri yerinden edildi.
Hama kırsalındaki tehcir dosyasından kısaca bahsetmek istemiştim. Bu, aynı zamanda mikroskop altına alınacak bir örnek.
Gaspa uğrayanlar haklarını geri alacak. Yaptıkları sözleşmelerdeki sahteciliği bile belgeleyeceğiz. Elimizde, kişilerin yaptığı yatırım sözleşmelerinin öncesi ve sonrasına ait fotoğraflar var. Alevi kırsalını tahliye etme amaçlı bu komploları kuranlar var.
Biz bu konuyu, mezhepçi bir bakış açısıyla değil, ulusal bir bakış açısıyla konuşuyoruz. Ya da 'Bu insan tehcire maruz kaldı, diğeri kalamaz' gibi bir durum söz konusu değil.
Fakat bugün, devrimin başarısını dayattıktan sonra, bu tür uygulamaların sahada var olması kabul edilemez. Özellikle tüm Gab Ovası ve Hama kırsalı bu toprakların kime ait olduğunu ve bu çiftçilerin yoksulluk derecesini biliyor. Bu çiftçilerin savaşta hiçbir rolleri yoktu.
Biz, vatanındaki bir kardeşinin rızkını savaş ganimeti saymanıza, kanını helal görmenize, öldürülmesi ve kişisel çıkarların uğruna yerinden edilmesini kolaylaştırmanıza karşıyız. Bu yaşananların ne dinle ne de vatanseverlikle hiçbir ilgisi yoktur; sadece kişisel çıkarlardır.
Rahatsız edici olan bu davranışlar değil. Birisi çıkarları için dini, mezhebi, vatanı, Suriyeli şehitleri, herhangi bir davayı kullanabilir.
Bu rahatsız edici değil. Rahatsız edici olan, bunu haklı çıkaran veya desteklemeye çalışan kişilerdir; fikir olarak bile olsa, sosyal medyada bile olsa.
Biz her zaman haklının yanında olmanızı umuyoruz, batılın değil. 'Eğer Alevi haklıysa, ben batıl üzere olan Sünni'yi desteklerim' veya 'Eğer Sünni haklıysa, ben batıl üzere olan Alevi'yi desteklerim' diye bir sistem olamaz. Eğer bu mantıkla hareket edersek, ülkemiz sonuna kadar böyle kalır.
Siz kalbimizdesiniz, gözümüzdesiniz. Konuyu anbean takip ediyoruz ve her şey mikroskop altında. Evini kaybeden ve eve ihtiyacı olan herkesin şu anda kanallarımız aracılığıyla bizimle iletişime geçmesini umuyoruz."
Heysem Menna ile mülakat
"İsrail, Suriye dosyasına tüm Suriye'den bir ülke ve halk olarak kurtulma açısından yaklaşıyor ve Netanyahu'nun düşüncesi, Rabin'in bir zamanlar Gazze Şeridi için dilediğinden farklı değil."