Eroin tüccarı, kara para aklayıcısı: Nijer'i işgal etmekle tehdit eden ECOWAS Başkanı Tinubu kimdir?
"Fransız seçkinlerinin şansına, Bola Tinubu gibi uzlaşmacı figürler hala kirli işlerini onlar adına yapmaya devam ediyor."
Çevirmenin notu: Nijer’de Batı ve Orta Afrika’da üç yıldan kısa bir süre içinde gerçekleşen yedinci askeri darbede Afrika Birliği, ABD, BM, AB ve tüm mafya elebaşları tarafından derhal kınandı. Uçuşa yasak bölge uygulayan ve Nijer’in kamu ve özel bankalardaki varlıklarını donduran bölgesel Batı Afrika bloku ECOWAS, devrim Cumhurbaşkanı Bazoum’a iktidarı geri vermek için “güç kullanımına izin verebileceğini” duyurdu.
Burkina Faso ve Mali’nin yanı sıra, hükümeti darbeyle kurulan Gine Devlet Başkanı Mamadi Doumbouya da “askeri müdahale de dâhil olmak üzere ECOWAS tarafından önerilen yaptırımlara karşı olduğunu” ifade etti.
ECOWAS’ın askeri müdahalelerle dolu bir mazisi var. İttifak 1990’larda Liberya’ya Afrika’nın en kanlı çatışmalarından biri olan iç savaş sırasında Nijerya’dan barış gücü göndererek müdahale etmişti. ECOWAS, 2017 yılında da Gambiya’da yeni devlet başkanının selefi Yahya Jammeh’in iktidar devrini engellemesini önlemek için müdahalede bulundu ve Gana, Nijerya ve Senegal’den yaklaşık 7 bin asker ülkeye gelmişti.
The Grayzone portalından Alexander Rubinstein ve Kit Klarenberg, Nijer’e açıktan işgal tehdidinde bulunan ECOWAS Başkanı Bola Tinubu’nun kirli geçmişini detaylandırıyor.
Chicago çantacılığından ECOWAS başkanlığına: Nijer’i işgal etme teşebbüsüne öncülük eden eski kara para aklayıcısına merhaba deyin
Alexander Rubinstein, Kit Klarenberg
5 Ağustos 2023
Nijer’in ABD dostu hükümetinin devrilmesinden bu yana ECOWAS ittifakındaki Batı Afrika ülkeleri komşularını işgal etmekle tehdit ediyor. ECOWAS Başkanı Bola Tinubu, müdahaleye öncülük etmeden önce yıllarca Chicago’daki eroin tüccarları adına milyonlar akladı ve o zamandan beri çok sayıda yolsuzluk skandalına karıştı.
Nijer’in Batı destekli liderinin 28 Temmuz’da ülkenin cumhurbaşkanlığı muhafızları tarafından gözaltına alınmasından saatler sonra Nijerya Devlet Başkanı ve Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) Başkanı Bola Tinubu harekete geçerek uluslar grubunun “demokratik yollarla seçilmiş hükümeti etkisiz hale getirecek hiçbir duruma müsamaha göstermeyeceği” uyarısında bulundu:
“ECOWAS Başkanı olarak... Nijerya’nın Nijer’deki seçilmiş hükümetin yanında olduğunu tereddütsüz bir şekilde ifade ediyorum.”
İki gün sonra ECOWAS, Nijer’e ağır yaptırımlar uyguladı ve ittifak sert bir ültimatom verdi; yeni göreve gelen cunta bir hafta içinde devrik cumhurbaşkanını yeniden göreve getirmezse grubun Batı yanlısı Afrika hükümetleri bunu gerekirse askeri yöntemlerle yapacak.
ECOWAS liderleri 6 Temmuz Cumartesi günü —son tarihten bir gün önce— “darbecilere ne zaman ve nereye saldıracağımızı söylemeyeceğiz,” şeklinde uğursuz bir uyarıda bulunarak ülkeyi işgal etme planını tasdiklediler.
ECOWAS’ın istediği olursa üye ülkeler Benin, Cabo Verde, Fildişi Sahili, Gambiya, Gana, Gine Bissau, Liberya, Nijerya, Sierra Leone, Sénégal ve Togo’ya Nijer’i işgal etmek üzere askerlerini göndermeleri konusunda baskı yapılacak.
Bu gelişmeler, genelde göz ardı edilen Batı Afrika ülkesi Nijer’i Batı medyasının ilgi odağı haline getirdi. Ancak çatışmaların patlak vermesi halinde hedefte sadece tek bir yoksul Afrika ülkesi olmayacak.
Yakın zamanda iktidarı darbeyle ele geçiren askeri yönetimler tarafından yönetilen komşu Burkina Faso, Mali ve Gine, Nijer’e yapılacak herhangi bir saldırının kendilerine de yapılmış sayılacağı uyarısında bulundular. ECOWAS’taki rakiplerinin ilk adımı atması halinde, ana akım basının Afrika’nın “darbeler kuşağı” olarak adlandırdığı ülkeler de askeri kuvvetlerini yollama taahhüdü verdiler ki bu da ülkenin eski cumhurbaşkanını göreve geri getirmenin sancısız bir süreç olacağı yönündeki yanılsamaları sona erdirecek bir beyan.
Batı yanlısı koalisyonun liderliğini, en güçlü ülkesi Nijerya’nın lideri, Bola Tinubu yapıyor. Nijerya’nın en zengin adamlarından biri olan ve skandallarla anılan devlet başkanının servetinin kaynağı belirsizliğini koruyor.
The Grayzone tarafından incelenen belgeler Tinubu’nun, eroin ticareti yapan bir akrabası adına milyonlar akladığı büyük bir uyuşturucu operasyonunda suç ortağı olarak anıldığını ve uzun süre ABD’de bulunduğunu ortaya koyuyor.
Bola Tinubu’nun kariyeri uyuşturucu kaçakçılığı ve yolsuzluk iddialarıyla dolu
30 yılı aşkın bir süredir Nijerya’nın siyasi sahnesinde ve ülke ekonomisinde önemli bir güç olan Bola Tinubu’nun ülkede anılagelen lakapları “Pazarın Anası”ndan “Lagos’un Vaftiz Babası”na ve “Bourdillon Aslanı”na kadar uzanıyor. Fakat Nijerya içindeki gücü, ABD yönetimi tarafından yakından izlenen seçimde devlet başkanlığını kazandıktan sonra ECOWAS Başkanı olduğu 2023 yılına kadar uluslararası kitleler tarafından büyük ölçüde fark edilmedi.
Göreve başladıktan sonra Tinubu, ABD kontrolündeki Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası tarafından desteklenen bir iktisadi reformlar rejimini hızla başlattı. Tinubu, Nijerya’daki siyasi kariyeri boyunca ABD büyükelçiliği ile yakın bir ilişki geliştirdi. WikiLeaks tarafından yayımlanan bir dizi gizli Dışişleri Bakanlığı yazışmasına göre Amerikalı yetkililer Tinubu’nun iç siyasi manzaraya ilişkin değerlendirmelerine büyük ölçüde güveniyorlardı.
ECOWAS Başkanı’nın erken yaşamı gizemlerle dolu ve tam yaşı bile bilinmiyor. Öğrenci vizesiyle Chicago’ya gelmeden önce Tinubu’nun kişisel geçmişinin neredeyse her detayı, kâğıt üstündeki doğum adı bile tartışmalı.
Chicago Eyalet Üniversitesi kayıtları Tinubu’nun 1979 yılında işletme diploması aldığını gösteriyor. Sonraki yıllarda basında çıkan haberlere göre Tinubu, Mobil Oil Nigeria, danışmanlık firması Deloitte ve o dönemde ABD’nin en büyük iletişim ve kamu hizmetleri şirketi olan GTE de dahil olmak üzere ABD merkezli bir dizi büyük çok uluslu şirkette çeşitli pozisyonlara çalıştı.
Nijerya Devlet Başkanı’nın erken dönemdeki maceraları hakkında teyit edilebilen az sayıdaki detaydan pek çoğu, 1993 yılında Tinubu’yu büyük bir orta batı uyuşturucu kaçakçılığı operasyonunda suç ortağı olarak gösteren bir dava dosyasından elde edildi.
Gazeteci David Hundeyin’in detaylandırdığı üzere, ABD Illinois Kuzey Bölge Mahkemesinin dava tutanakları Tinubu’nun Chicago’da eroin ticareti yapan bir akrabası adına para aklayarak küçük bir servet biriktirdiğini ve ABD’li devlet yetkililerinin nihayetinde mevcut Nijerya liderinin adına kayıtlı çeşitli banka hesaplarından bir milyon dolardan fazla paraya el koyduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Milli Gelirler Dairesi (IRS) özel ajanı Kevin Moss tarafından 1993 yılında hazırlanan raporda, “Bola Tinubu tarafından kontrol edilen bazı banka hesaplarındaki paraların uyuşturucu kaçakçılığından elde edilen gelirleri temsil ettiğine inanmak için olası gerekçeler mevcut; bu nedenle bu paralar ABD’ye iade edilebilir,” ifadesi yer alıyor.
Belgelerde Moss, geleceğin Nijerya Devlet Başkanı ile Abiodun Olasuyi Agbele ve Adegboyega Mueez Akande adlı iki Nijeryalı eroin tüccarı arasında son derece yakın bir çalışma ilişkisi olduğunu anlatıyor; bu sonuncusu bir araç kredisi başvurusunda Tinubu’nun kuzeni olarak geçmiş:
“Banka çalışanlarına göre, Bola Tinubu Aralık 1989’da First Heritage Bank’a hesap açtırmak için geldiğinde, o sırada bankada hesabı bulunan Adegboyega Mueez Akande tarafından tanıştırılmıştı.”
Dahası, banka kayıtları “Bola Tinubu’nun kendi adına ve eşi Oluremi Tinubu adına ortak bir çek hesabı açtığını” ve “daha önce Adegboyega Mueez Akande’nin eşi Audrey Akande ile de bu bankada ortak bir banka hesabı açtığını” gösteriyor. Başvuruların birçoğunda Tinubu tarafından kullanılan adresler Akande tarafından daha önce kullanılan adreslerle birebir uyuşuyordu.
Özel ajan, “Banka kayıtlarına göre Tinubu, Aralık 1989’da First Heritage Bank’ta bireysel bir mevduat hesabı ve bir faizli tasarruf hesabı açtı. Tinubu, başvurusunda adresinin 7504 South Stewart, Chicago, Illinois olduğunu belirtmişti; daha önce Akande tarafından kullanılan aynı adres,” dedi.
Rapor şöyle devam ediyor: “Banka kayıtları, hesabın açılmasından beş gün sonra, 4 Ocak 1990 tarihinde, First Heritage Bank’taki faizli tasarruf hesabına Banc One Houston’dan First Chicago aracılığıyla havale yoluyla 80 bin yatırıldığını ortaya koyuyor.” IRS’e göre para Akande tarafından gönderildi.
Fakat IRS özel ajanına göre Nijerya liderinin eroin kaçakçılarıyla olan mali ilişkileri daha da ileri gitti. Citibank kayıtlarının “Compass Finance and Investment Company Ltd adına tutulan ve Bola Tinubu tarafından kontrol edilen iki ek kurumsal hesabı” belgelediğini yazdı.
Moss, “Bola Tinubu bu hesapları açtığında Mueez Adegboyega Akande ve Abiodun Olasuyi Agbele’yi Compass Finance and Investment Company Ltd şirketinin yöneticileri olarak tanımlayan” bir “kuruluş sözleşmesi ve ana sözleşme” sunduğunu belirtti.
Nihayetinde Tinubu bir şekilde 1990 yılında First Heritage Bank’taki hesabına 660 bin dolardan fazla, bir sonraki yıl ise 1,2 milyon dolardan fazla para yatırmayı başardı; tüm bunları Mobil Oil Nigeria’daki görevinden ayda sadece 2 bin 400 dolar aldığını iddia ederken yaptı.
Kara para aklama planına ilişkin soruşturma dikkat çekmeye başlayınca Tinubu ABD’den ayrıldı ve Nijerya’ya döndü. Sonunda Moss, Tinubu ile birkaç kez telefonla konuşabildi ve özel ajan, müstakbel devlet başkanının başta uyuşturucu kaçakçılarıyla kişisel ve mali ilişkilerini kabul ettiğini bildirdi.
Fakat 1992 yılının ocak ayı sonlarında Moss, “Tinubu bu konuyu soruşturan ajanlara Abele ya da Akande ile herhangi bir iş ilişkisi ya da mali ilişkisi olmadığını bildirdi. Bu bilgi, 13 Ocak 1992’de kolluk kuvvetlerine First Heritage Bank’ta hesap açmak için kullanılan paranın Akande’den geldiğini söylediği önceki ifadeleriyle çelişiyordu,” diye yazdı.
Nijerya’ya döndüğünde Tinubu, çoktan siyasi arenaya geçiş yapmaya başlamıştı. 1992’de senatoya seçildi, 1999’da Lagos Eyaleti Valisi oldu ve bu görevi 2007’ye kadar sürdürdü. Wikileaks tarafından yayımlanan bir dizi diplomatik yazışmaya göre Tinubu, görev süresinin bir noktasında ABD Büyükelçiliği ile yıllarca sürecek bir ilişki kurdu.
Ancak Dışişleri Bakanlığındaki ortakları bile Tinubu’nun sahtekârlığa olan eğilimini fark etmekten kendilerini alamadılar. Özellikle dikkat çeken bir yazışmada politikacının “gerçekleri çabucak ve rahatça tahrif etmesiyle bilindiği” ve “geçmişte eğitim başarılarını süslerken yakalandığı” belirtiliyordu.
Ama sonuçta Tinubu’dan alınan fayda gerçeklerle olan sıradan ilişkisinden daha ağır basmış görünüyordu ve geleceğin Nijerya lideri, Amerikalı yetkililere ülkesindeki siyasi durum hakkında neredeyse sürekli değerlendirme sunmaya devam etti. Tinubu ile yapılan olağan samimi bir toplantı, ABD’nin Nijerya Büyükelçisinin şu yorumuyla sona ermişti: “Her zaman olduğu gibi, ülkenin siyasi sahnesine bakışını aydınlatıcı bulduk.”
Yazışmalar 2011 yılında ortaya çıktığında pek çok Nijeryalı, seçilmiş yetkililerinin Washington’un elçileriyle konuşmalarındaki samimiyet karşısında şoke oldu. Nijeryalı-Amerikalı profesör ve köşe yazarı Farooq Kperogi, "Seçkinlerimizin ABD’li yetkililere ülkeyle ilgili istenmeyen bilgileri ifşa etme konusundaki şevki, babacan bir diktatörlüğe duyulan çocuksu bir hevese işaret ediyor,” diye yazdı.
Tinubu eroin kaçakçılığı komplosundaki rolü nedeniyle adaletten kaçmış gibi görünse de yolsuzluk suçlamaları ECOWAS Başkan’nı Nijerya’daki siyasi kariyeri boyunca rahatsız etmeye devam edecekti. Bu yılın başlarında iş insanının “Nijerya’nın en zengin siyasetçilerinden biri olduğuna inanıldığını ama servetinin kaynağının bilinmediğini” kaydeden Alman yayın kuruluşu DW’ye göre Tinubu, 2007’de Lagos Valiliği görevini bıraktığından beri “sonraki tüm kazanan adayları seçti”.
Son yıllarda, Afrika’nın önde gelen siyasi aktörlerinden birinin biriktirdiği servetin kökenlerine ilişkin ipuçları gün ışığına çıkmaya başladı.
2009 yılında Tinubu, “Afrika Kalkınma Fonu Anonim Şirketi” olarak bilinen bir paravan şirket kurmak için diğer iki Nijeryalı vali ile para topladığı iddialarını araştıran Londra Başkent Polisi tarafından soruşturma altına alındı.
Müfettişler, bu olağandışı iş anlaşmasının aslında Amerikan istihbaratına çalışan ve Gates Vakfı mütevellisi Strive Masiyiwa tarafından kurulan bir telekomünikasyon şirketi olan ECONET’in hisselerini gayri meşru yollardan elde etmeye dönük ortak bir çaba olduğunu iddia ettiler. Fakat söz konusu işlemlerin meşruiyetini soruşturma girişimleri, Nijerya federal hükümetinin Britanya’nın soruşturmasına taş koyması ve nihayetinde tek bir tutuklama olmadan sonuçlanmasıyla bir kenara itildi. Nijeryalı yetkililer bugüne dek Britanya yetkilileri tarafından talep edilen delilleri henüz sunmadı.
2011 yılında Tinubu, 16 yabancı banka hesabını yasa dışı olarak işlettiği gerekçesiyle Nijerya’daki Davranış Kuralları Mahkemesinde yargılandı. Daha önce mahkemede fotoğrafının çekilmesiyle yaşadığı utançtan kaçınmak isteyen ECOWAS Başkanı’nın, adli bir duruşmada sanık sandalyesindeki yerini almayı reddettiği bildirildi.
Ama bu istenmeyen dikkat, siyasetçinin savurgan zevklerini dizginleme konusunda çok az işe yaramış gibi görünüyor ve Tinubu, Londra’da tıbbi tedavi alırken kaldığı 7 bin metrekarelik lüks malikaneye ilişkin bir soruşturmanın ardından kendisini bir kez daha bir yolsuzluk skandalının içinde buldu.
Nijeryalı yayın kuruluşu Premium Times’a göre, Londra’nın seçkin Westminster semtindeki devasa villa, Tinubu’nun oğlu tarafından bir şekilde zengin bir kaçaktan —satıcının söz konusu malikane de dahil olmak üzere mal varlığı Nijerya yargısı tarafından dondurulmuş olmasına rağmen— yaklaşık 10 milyon dolarlık bir indirimle satın alınmıştı. 2017’de sosyal medyada paylaşılan fotoğraflarda Tinubu, villada dönemin Nijerya Devlet Başkanı Muhammadu Buhari ile birlikte poz verirken görülüyor.
Mevcut ve önceki devlet başkanı onlarca yıl boyunca yakın çalıştılar ve Tinubu, kampanya sırasında Buhari’nin başkanlığı için kamuoyu önünde tek başına destek talep etmişti. Geçen yıl bir mitingde destekçilerine “Eğer karşınızda ordunun başında durup ‘Buhari, devam et, arkandayız’ demeseydim, Buhari asla başkan olamazdı,” demişti.
Ancak para ve nüfuzun şüpheli birleşimi Londra’daki gizemli malikane ile son bulmadı. Nijerya’nın 2019 genel seçimleri sırasında Tinubu’nun konutuna giren zırhlı kamyonların görüntüleri sosyal medyada yayıldı ve bu hadise, yaygın olarak siyasetçinin hileli bir oy satın alma planına dahil olduğunun delili olarak görüldü. Fakat Tinubu meydan okumaya devam ederek gazetecilere “Parayı istediğim yerde saklarım,” dedi.
“Affedersiniz, bu benim param mı yoksa devletin parası mı?” diye soran Tinubu, “Eğer herhangi bir devlet kurumunu temsil etmiyorsam ve harcayacak param varsa, eğer param varsa, eğer istersem, bunu halka ücretsiz olarak veririm,” diye ısrar etti.
Bu yılın ocak ayında partisinin temsilcilerinden biri Nijerya’daki bir televizyon kanalına söz konusu zırhlı kamyonların sadece “yollarını şaşırdıklarını” ve yanlış adrese geldiklerini söylediğinde, hadiseye dair resmi beyan yeniden değişmiş oldu. Tinubu’nun halka nakit para dağıttığını neden kabul etmiş gibi göründüğü sorulduğunda, partinin Lagos’taki örgütlenme sekreteri şaşkın sunuculara aynı derecede ihtimal dahilinde olmayan bir izahta bulundu: “Bunu şaka yollu söylemişti.”
Neo-kolonyal bir silah olarak ECOWAS
ECOWAS, resmi olarak 1975 yılında Lagos Antlaşması ile kurulmuş olsa da resmi tarihçesi birliğin kökenlerinin 1945 yılında Fransa’nın Batı Afrika imparatorluğunu tek para birliğinde birleştiren CFA Frangı’nın yaratılmasına kadar uzandığını belirtiyor. Kamuoyunda bu hamle, bu sömürgeleri, ABD egemenliğindeki Bretton Woods sisteminin kurulmasının ardından 1945’te Fransız Frangı’nın keskin bir şekilde devalüe edilmesinin sonuçlarından korumaya dönük iyi niyetli bir teşebbüs olarak tanımlandı. Fransız maliye bakanının o dönemde söylediği gibi:
“Kendi yoksulluğunun sonuçlarını uzaktaki evlatlarına yüklememek isteyen metropol Fransa, cömertliğinin ve özverisinin bir göstergesi olarak, para birimleri için farklı döviz kurları belirliyor.”
Özünde CFA Frangı’nın kullanılmaya başlanması Paris’in, ekonomisinin İkinci Dünya Savaşı nedeniyle harap olduğu ve deniz aşırı imparatorluğunun hızla dağıldığı bir dönemde Afrika’daki sömürgeleriyle son derece eşitsiz ticaret ilişkilerini sürdürebilmesi anlamına geliyordu. Para birimi, üye ülkelerin Fransa’dan ithalat yapmasını ucuz, başka bir yere ihracat yapmasını ise son derece pahalı hale getirmişti.
Frankofon Batı Afrika’daki bu mecburi bağımlılık, Fransızlar ve dolayısıyla Avrupa’nın geri kalanı açısından tutsak bir pazar yarattı. Bölgesel iktisadi kalkınmayı onlarca yıldır sekteye uğratan bu dinamik bugün de devam ediyor. CFA Frangı’nın devam eden hakimiyeti Batı Afrika ülkelerinin Fransa’nın iktisadi ve siyasi kontrolü altında kalmasını sağlıyor. Bu Afrika ülkeleri kendi para politikaları üzerinde kontrol sahibi olmadıkları için anlamlı politika değişiklikleri yapma konusunda güçsüzler.
Para biriminin ECOWAS’ın yetkili tarihinde bu kadar öne çıkması öğretici, zira ittifak uzun zamandır Fransız emperyalizminin bir uzantısı olmakla eleştiriliyor. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle’ün 1960 yılında Afrika’da dekolonizasyon için CFA Frangı üyeliğini bir ön koşul haline getirmesi boşuna değildi.
ECOWAS teorik olarak “devletler arası iktisadi ve siyasi işbirliğini” teşvik ederek üye ülkeler toplu pazarlık gücünü en üst düzeye çıkarmayı amaçlasa da bu uyumlaştırma Fransa gibi eski emperyal güçlerin kurucu ülkeleri sömürmesini ve zayıflatmasını kolaylaştırıyor. İttifak, üyelerine Batı tarafından onaylanmış katı bir yasal ve mali çerçeve dayatıyor ve bu kurallardan sapan her ülke sert bir şekilde cezalandırılıyor.
Ocak 2022’de ECOWAS, Mali’ye katı yaptırımlar uygulayarak binlerce insanın bir önceki yılın ocak ayında iktidarı ele geçiren askeri yönetime destek için sokaklara dökülmesine yol açtı. Yeni hükümetin ülkeyi hasmane yabancı etkilerden kurtarma çabaları, BM tarafından eleştirilen ama sıradan Malililer tarafından alkışlanan bir kararla Fransız basına tam bir yasak getirilmesine geldi.
ECOWAS, Paul-Henri Sandaogo Damiba’nın sadece sekiz ay iktidarda kaldıktan sonra görevden alındığı Eylül 2022 askeri darbesine tepki olarak Burkina Faso’ya da benzer tedbirler uyguladı. Damiba’nın kendisi askeri darbeyle yönetimi ele geçirmiş olsa da Batılı yetkililerden çok az kınama geldi ve ECOWAS’ın yaptırım uygulaması yönünde —belki de devrik liderin Batı taraftarı yönelimi ve çok sayıda seçkin Amerikan askeri ve Dışişleri Bakanlığı okullarından mezun olması nedeniyle— çok az öneri geldi.
ECOWAS, 1990’dan bu yana Batı’nın bölgede tercih ettiği despotları korumak adına Batı Afrika’da yedi ayrı çatışma yürüttü. Bu arada Paris, 1960-2020 yılları arasında Afrika’da 50 ayrı açık müdahale başlattı. Bu süre zarfında yürütülen gizli faaliyetlere ilişkin rakamlara ulaşılamıyor ama kıta genelinde uyumlu, yozlaşmış hükümetleri iktidarda tutan çok sayıda hileli seçim, darbe ve suikastın her yerinde ülkenin parmak izleri var.
Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın 2008 yılında belirttiği gibi “Afrika olmadan Fransa üçüncü [dünya] gücü konumuna düşer.” Bu perspektif 2013 yılında Fransız Senatosunun yayımladığı “Afrika Geleceğimizdir” başlıklı raporda da teyit edildi. Sahiden de bölgenin herhangi bir yerinde tek bir anti-emperyalist hükümetin varlığı bile Paris için tahammül edilemez.
Fransız seçkinlerinin şansına, Bola Tinubu gibi uzlaşmacı figürler hala kirli işlerini onlar adına yapmaya devam ediyor.
Nijer darbesi: Büyük Afrika savaşının arifesinde
Fransa'nın Sahel'den kovuluşu ve Nijer'deki darbeye dair "bilinse fena olmaz"lar