BlackRock'ın valisi: Almanya'nın yeni şansölyesi Merz'e bakış
"Elbette bu bir paradoks değil, nedensel bir ilişki: İçten çürüyen toplum, BlackRock & Co.'nun aşırı kâr ve savaş makinesinin sonucu."
Werner Rügemer, BlackRock'ın Almanya'daki faaliyetlerini ve dünkü federal seçimlerden galiip çıkan şansölye adayı CDU lideri Friedrich Merz'in bu şirketteki rolünü inceliyor. Merz'in, BlackRock'ın Almanya'daki en büyük hissedar olmasında ve siyasi bağlantılar kurmasında önemli bir rol oynadığını belirten yazar, BlackRock'ın, süper zenginlerin servetlerini yöneterek ve vergi kaçakçılığına yardımcı olarak, eşitsizliği ve yoksulluğu artırdığına dikkat çekiyor.
Ayrıca Rügemer, ABD'deki toplumsal çürümenin, BlackRock gibi şirketlerin aşırı kâr ve savaş odaklı politikalarının bir sonucu olduğunu vurguluyor. Merz'in de "Önce Almanya" söylemiyle aslında bu "Amerikan paradoksunu" Almanya'ya taşımayı amaçladığına dikkat çeken yazar, BlackRock'ın uygulamalarının şeffaflaştırılması ve vergi kaçakçılığının önlenmesi gerektiğini anımsatıyor.
BlackRock Şansölyelikte mi?
Werner Rügemer
NachDenkSeiten
Almanya, eski bir BlackRock yetkilisinin başbakan olabileceği ilk ülke oluyor. Friedrich Merz, genellikle söylendiği gibi "lobici" değildi. Sadece maaş almıyordu, aynı zamanda holding içinde bir yönetici pozisyonuna sahipti: CDU'lu politikacı, 2016'dan 2020'ye kadar yan kuruluş BlackRock Asset Management Deutschland Aktiengesellschaft'ın denetim kurulu başkanıydı. ABD liderliğindeki Batı dünyasının en büyük sermaye organizatörünün New York'taki merkezine bağlıydı. Merz'in görevi, BlackRock'ın Almanya'daki genişlemesini daha da ilerletmekti.
Denetim kurulu ücretleri yılda sadece 150 bin avro olduğundan, Merz'e ek olarak bir danışmanlık sözleşmesi verildi ve bu sözleşmenin ücreti her iki tarafça da bugüne kadar gizli tutuldu. Yani: Halihazırda çok parası olan insanların çok parası söz konusu olduğunda ve özellikle de çok daha fazla para söz konusu olduğunda; BlackRock/Merz'de sadece büyük bir sessizlik değil, aynı zamanda büyük zenginliğin organize bir şekilde saklanması söz konusudur. Buna daha sonra değineceğiz.
BlackRock yetkilisi Merz, bu yıllarda New York'tan gelen BlackRock patronu Laurence Fink'in dönemin Maliye Bakanları Wolfgang Schäuble (CDU) ve halefi Olaf Scholz (SPD) ile görüşmelerini ayarladı ve bu görüşmelere eşlik etti. Merz, ayrıca Başbakanlık Müsteşarı Helge Braun ve Ekonomi Bakanı Peter Altmaier (her ikisi de CDU'lu), Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel ve Maliye Bakanlığı Müsteşarı Jörg Kukies (her ikisi de SPD'li) ile de görüşmeler ayarladı; hepsi kamuoyunun gözünden uzaktaydı.
Bu yıllarda BlackRock, Almanya'nın en büyük hissedarı, yani Almanya'daki en önemli yüz şirketin en büyük ortağı haline geldi. Ve bu, her şeyi gizlice onaylayan ve Merz ile herhangi bir çıkar çatışması yaşamayan, uzun süreli Şansölye Angela Merkel döneminde oldu. Merkel'in mali başdanışmanı, bankacı Lars-Hendrik Röller, Federal Şansölyelik'te Maliye ve Ekonomi Bölüm Başkanı olarak 2021'de Merkel ile birlikte görevden ayrıldı; peki nereye gitti? Tabii ki BlackRock'a. Merz ve Merkel'in kendi aralarında küçük Alman anlaşmazlıkları olabilir ama büyük patronun önünde ikisi de boyun eğiyor.
Merz: BlackRock ile artık bağlantısı yok mu?
Merz, Merkel'den sonra CDU'nun da başına geçmek istediğinde, sermaye yanlısı ana akım medyamız BlackRock-Merz bağlantısını biraz haber yaptı, ancak bahsi geçen görüşmeleri değil. Bu görüşmeler daha sonra, Sol Parti'nin Federal Meclis'te verdiği bir soru önergesiyle ortaya çıktı. Merz, nihayet CDU başkanı olduğunda, BlackRock'taki görevinden istifa etti: Aksi takdirde Merz, seçmen oyları için mücadelede pek iyi karşılanmazdı; Merz bir başkalaşım ustası, aşırı bir popülist, ideolojik bir bukalemun. Buna daha sonra değineceğiz.
Merz'in artık BlackRock ile hiçbir bağlantısı yok. Ama bu sadece Tagesschau izleyicileri ve BILD okurları için öyle görünüyor. Fink, eski çalışanını Ocak 2025'te İsviçre'nin Alpler'deki Davos kasabasındaki Dünya Ekonomi Forumu'nun yüksek güvenlikli bölgesindeki lüks bir otelde akşam yemeğine davet etti. Merz, "yüksek profilli" uluslararası yatırımcılardan oluşan bir gruba tanıtıldı, resmi programın dışında kısa bir konuşma yapmasına izin verildi. Fink, Dünya Ekonomi Forumu'nun yönetiminde, Merz değil.
Bu arada: Fink, Davos'ta otel yolunda birkaç adım atarken, bir kamera ekibi tarafından resmi etkinliklerde sorulmayan bazı eleştirel sorular soruldu. Fink, korumalarla çevrili, sessiz kaldı, ancak cep telefonunu çıkardı, muhabirlerin fotoğraflarını sessizce iki kez çekti ve otelde kayboldu. Ne düşünüyorsunuz: Neden böyle fotoğraflar çekiyor ve onlarla ne yapıyor?
BlackRock & Co.: Gölge bankaların yükselişi
BlackRock & Co.'ya gelince: ABD'de, 1990'larda ABD Başkanı William Clinton dönemindeki deregülasyonların yardımıyla, ABD liderliğindeki Batılı "değerler topluluğunun" en büyük sermaye organizatörleri haline geldiler. New York'taki Wall Street'in eskiden güçlü olan bankaları artık BlackRock, Vanguard, State Street, Wellington, Fidelity, Capital Group, T Rowe Price, Geode Capital ve diğerlerinin mülkiyetinde.
"Önce Amerika'da" yükseldiler. "Finans krizi" ile daha da güçlendiler ve AB'de de hisse satın aldılar. Zira aslında hiç krizleri olmadı, aksine çok paraları, yani süper zengin müşterilerinin sermayesi vardı. BlackRock, ABD Başkanı Barack Obama'dan mali krizi yönetmek için 150 milyon dolarlık bir görev almıştı. Böylece BlackRock, Avrupa'da da dahil olmak üzere Batı finans sisteminin en büyük içeriden öğreneni oldu. BlackRock yöneticileri, Obama döneminde ve ardından Biden/Harris döneminde ABD hükümetinin üyeleri oldular. BlackRock, ABD Merkez Bankası Fed'e, Avrupa Merkez Bankası'na ve Avrupa Komisyonu'na "sürdürülebilir" yatırım konusunda danışmanlık yapıyor.
Böylece BlackRock, sadece ABD'deki şirketlerin ve bankaların değil, aynı zamanda Avrupa'nın zengin ülkelerinde, İngiltere, Fransa ve diğerlerinde, bu arada İsviçre'de de —ve özellikle Almanya'da— en büyük hissedar, yani mülk sahibi oldu– dediğimiz gibi, CDU Şansölyesi Merkel yönetimindeki Merz'in yardımıyla.
Yani 11 trilyon ABD doları ile BlackRock, ABD liderliğindeki Batı'da yaklaşık 18 bin şirket ve bankanın ortağıdır, ayrıca Singapur ve Hindistan'ın Mumbai'si gibi milyarder şehirlerinde de; hükümetler, partiler, finans kurumları, medya ve lobicilerle iç içe geçmiş böyle bir tekelci kapitalizmde daha önce hiç görülmemişti. Ve BlackRock, bu "Önce Amerika"nın lider organizatörü.
Büyük zenginlik: Daha önce hiç olmadığı kadar görünmez
BlackRock, bu mülkiyeti satın almak için gereken sermayeyi multi-milyonerlerden ve multi-milyarderlerden alıyor. BlackRock, normal vatandaşlar için hesap tutmuyor, çalışanların, işçilerin ve emeklilerin çok sayıdaki hesabını ve kırıntı gelirlerini personel yoğun bir şekilde taşımak zorunda değil. BlackRock & Co. varlık yönetimi, yani zenginlik yönetimi yapıyor, yani süper zenginleri daha da zenginleştiriyor.
BlackRock'ın 70 şubesi var ama yalnızca en çok ve en zengin süper zenginlerin bulunduğu şehirlerde ve eyaletlerde. Bu şubelerin 21'i tek başına ABD'de, New York, San Francisco, Chicago, Houston, Boston, Seattle, Miami ve diğerlerinde. Örneğin BlackRock'ın, AB tarafından yoksullaştırılan Doğu Avrupa ülkelerinde tek bir şubesi bile yok.
BlackRock & Co. bugüne kadar regüle edilmedi, G7 ülkeleri, Dünya Bankası vb. tarafından resmi olarak gölge bankalar olarak adlandırılırlar. Geleneksel bankalardan ve varlık yöneticilerinden daha fazla özgürlüğe sahipler ve bu nedenle daha da yüksek kârlar elde edebiliyorlar. Küresel vergi kaçakçılığına yardım da bu zenginlik özgürlüğü işinin bir parçası. Buna da daha sonra değineceğiz.
Ve BlackRock, süper zengin müşterilerinin görünmezliğini de organize ediyor. BlackRock bir kara kutu. Onun yardımıyla, büyük özel mülk sahipleri sadece daha zengin olmakla kalmıyor, aynı zamanda kapitalizm tarihinde hiç olmadığı kadar görünmez hale geliyorlar. Ve bu görünmezlik de onların daha güçlü, açgözlü, tehlikeli olmalarına, iş gelirlerini düşürmelerine, demokrasiyi ve çevreyi yok etmelerine ve savaşlar yürütmelerine, yürüttürmelerine katkıda bulunuyor; ki bunun için nispeten küçük Alman yardımcı Merz de uzun süredir ve şimdi de ajitasyon yapıyor.
BlackRock'ın Almanya'daki şubesi: Görünmez
Almanya'da BlackRock, 270 milyar avroluk özel bir serveti yönetiyor. BlackRock, bu rakamı 2024 yılında Almanya'daki ticari faaliyetlerinin 30. yıldönümünde açıkladı. Bu, 30 bin çalışanıyla Deutsche Bank'ın da yönettiği kadar. Fakat BlackRock'ın bunun için sadece 170 çalışana ihtiyacı var.
BlackRock'ın sadece süper zenginlerin yüzde 0,001'lik küçük azınlığı için hesapları ve sadece tek bir, küçük, dışarıdan belli olmayan bir şubesi var, Münih'te, Lenbachplatz 1'de. Bina cephesinde herhangi bir yazı yok.
Kara kutu, Almanya'ya 1994 yılında yerleşti. Bunu fark eden oldu mu? Fakat BlackRock bunu tam olarak kaydetmişti: Kârlı DDR özelleştirmeleri nedeniyle Doğu Almanya'da pek çok insan yoksullaşmış ve Batı Almanya'da birkaç zengin kapitalist daha da zenginleşmişti (yani yeni müşteriler). Gizli varlık yönetimi için yeni müşteriler!
'Çürüyen Amerika'nın ürkütücü zaferi'
Peki, BlackRock & Co. ve onların ücretli yetkilileri nasıl bir toplum şekillendiriyor? Yükseliş devletleri ve merkezi konumları olan ABD ile başlayalım.
ABD, "içten çürüyen kırılgan bir oligarklar yönetimidir". ABD'nin önde gelen şirketlerinin dış politika lobisinin dergisi Foreign Affairs'de yazan ABD'li siyaset profesörü Michael Beckley, bu yaygın görüşün haklı olduğunu yazıyor.
Beckley'e göre, ABD vatandaşlarının yüzde 70'i ABD'yi "yoksul" ve "iyi değil" olarak görüyor. Hükümete güvenenlerin oranı, seçmiş olsalar bile, sadece yüzde 20. 2024 seçim kampanyasında, iki adaydan biri olan Donald Trump'a yönelik iki suikast girişimi, herkesin gözü önünde: Bu, tekrarlayan ölümcül saldırılar gibi rutinin bir parçası, kısa, ritüel bir dikkat çekiyor ve her şey çürüyen normale geri dönüyor.
2024'te New York'ta, sigorta şirketi United Health'in başkanı sokak ortasında genç bir adam tarafından vurularak öldürüldü: Sigorta şirketi ona birkaç tedaviyi reddetmişti. Tutuklandı, ancak sosyal medyada, ölü şirket başkanına alay ve nefret ve sırıtkan emojiler yağdırılarak kahraman ilan edildi. On binlerce Amerikalı: Benim de tedavilerim reddedildi! Facebook, her zamankinden çok daha hızlı bir şekilde her şeyi sildi.
Dünyanın en büyük sağlık sigortacısı olan United Health, özellikle yüksek ret oranları ile özellikle yüksek kârlar elde ediyor: Bunlar hissedarlara gidiyor, yani bu sırayla: BlackRock, ardından Vanguard, State Street, JP Morgan, Fidelity.
Böylece BlackRock & Co., ABD'de fracking, ilaç, tarım endüstrisinde, kruvaziyer ve eğlence şirketlerinde, ayrıca Tesla'da, Silikon Vadisi'nin dijital şirketlerinde ve elbette savunmada ve ayrıca New York Times, Wall Street Journal, USA Today ve büyük TV kanalları gibi ana akım medyada, ister daha liberal eğilimli olsunlar, ister Donald Trump'ın favori kanalı FOX News gibi açıkça sağcı olsunlar, önde gelen hissedar gruplarıdır.
Böylece Tesla, Facebook/Meta, Microsoft, Google, Apple ve Amazon gibi şirketlerin kurucu aileleri, büyük hissedarları BlackRock'ın yardımıyla 200, 300, 400 veya hatta 500 milyar dolarlık servetler kazanıyorlar. Bunun için Trump'a ihtiyaçları yoktu, bunu zaten Clinton, Obama, Biden ve Harris teşvik etti.
'Umutsuzluktan ölmek'
Kârlar ve borsa değerleri hiç olmadığı kadar yüksek; aynı zamanda ABD, yoksulluk ve hastalık, bağımlılıklar, obezite, çocuk ölümleri, okuma yazma bilmeme, mahkum oranı, evsizlik, gecekondu sayısı ve büyüklüğü, özel borçlanma, kayıt dışı çalışma ve tüm bunlara ırkçılığın da eşlik etmesi konusunda, iyi durumda olmayan diğer kapitalist demokrasilerin de önünde yer alıyor. Milyonlarca çalışan, şirketlerinin yakınında arabalarında "yaşıyor".
Başka hiçbir ülkede bu kadar çok silahlı aşırı sağcı grup ve alt sınıfa karşı polis şiddeti ve Hunter Biden gibi başkan oğulları ve mevcut başkan Donald Trump'ın kendisi de dahil olmak üzere zengin ekonomik suçlular için bu kadar çok cezasızlık yok.
ABD'li Nobel ödüllü Angus Deaton, Umutsuzluktan Ölmek adlı kitapta bunu belgeliyor: ABD, aşağılanmış, yoksullaşmış, yalnız insanların kendi kendini —uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, şiddet suçları ve birbirini öldürme yoluyla— yok etmesinde başı çekiyor. Milyonlarca özel ateşli silahın en sık kullanımı intihar için.
Böylece ABD'de işçi sınıfının, hatta orta sınıfın yaşam beklentisi yirmi yıldır düşüyor. Aynı zamanda, Jeff Bezos gibi yeni Amerikan oligarkları araştırmaya milyarlarca dolar yatırım yapıyor: Hayatımızı en az 120 yıla nasıl uzatabiliriz, yatlarımızdaki ve Pasifik'teki rezidanslarımızdaki hayatın tadını yaşlılıkta da çıkarabiliriz ve sağlıklı bir şekilde?
Oligarkların ve BlackRock'ın kâr kaynakları
Aşırı kârlarını Musk, Bezos, Zuckerberg & Co. ve hissedarları BlackRock & Co. acımasız uygulamalarla elde ediyorlar: Tesla'nın giga fabrikası sadece Fremont/Kaliforniya'da değil, aynı zamanda Brandenburg/Almanya'da da yaralı işçiler için acil durum çağrılarının en yüksek oranına sahip. iPhone'lar ve diğer dijital cihazlar, yoksul ülkelerdeki çoğunlukla kadınlardan oluşan gözlerden ırak bir şekilde sömürülen milyonlarca modern köle işçi ordusu ("Asya Fabrikası") tarafından monte ediliyor. ABD'de milyonlarca yasa dışı göçmen çalışıyor, ABD ekonomisinin önemli bir dayanağını oluşturuyor, vergi ödüyor, korku içinde yaşıyor, oy kullanamıyor, ancak onlara karşı yürütülen kışkırtmalar ve sürekli sınır dışı edilmelerle ucuz, görünmez işlere zorlanıyorlar. Yasa dışı tutulan göçmenlere yönelik bu şantaj uygulaması, 1984'te Silikon Vadisi'nde yüksek teknoloji endüstrisini yerinde incelerken, çip üreticisi Intel'de bana gösterilmişti.
Bu tür insan haklarına aykırı, modernize edilmiş kölelik, zenginliğin bir kaynağıdır; ikincisi, tarım ve fracking endüstrisinin topraklarda ve yeraltı sularında geniş çaplı ve derinlere inen yıkımıdır; üçüncüsü, yine regüle edilmemiş, tekelci dijital şirketler tarafından insanların ve şirketlerin kullanıcı verilerinin gözetlenmesi, ayrıca fiyat artışlarını dikte etmeleri ve devlet siparişleri ve sübvansiyonlarıyla aşırı yüklenmeleridir.
Fakat en önemli kâr kaynağı, Foreign Affairs yazarı Beckley'nin açıkça belirttiği üzere, savaşlardır: Kendi savaşları ve ABD tarafından kredilendirilen ve tedarik edilen savaşlar. Ne kadar uzun sürerlerse o kadar kârlıdırlar. Örnekler arasında I. ve II. Dünya Savaşı, Vietnam, Irak, Afganistan, şu anda Ukrayna ve İsrail yer alıyor.
Buna, ABD liderliğindeki NATO gibi askeri ittifaklara üye ülkelere silah ihracatı ve dünya çapında 80 ülke ve ilhak edilmiş adalarda 800'den fazla ABD askeri üssünün maliyetli sürekli işletimi dahildir. Ve buna manevralar ve karada, denizde ve havada sürekli askeri varlık dahildir. Ve son olarak, terör örgütlerine tedarik.
Ukrayna: Kapitalizmin gücünün işaret fişeği
Bu nedenle BlackRock, mantıksal olarak Ukrayna'nın "yeniden inşası" için resmi koordinatördür; bu, BlackRock için silah, enerji ve fracking endüstrisinin büyük hissedarı olarak, savaş ne kadar uzun sürerse ve öncesinde ne kadar çok şey yok edilirse o kadar kârlıdır.
BlackRock patronu Fink'e göre Ukrayna, "kapitalizmin gücünün işaret fişeği" olacak. Bu "işaret fişeği" için yüz binlerce Ukraynalı asker, "Batı değerleri" —yani BlackRock & Co. için kârlar— sunağında kurban ediliyor, yakılıyor, aynı zamanda sayıları bilinmiyor ve kendi kamuoyundan gizleniyor, sanki hiç yokmuş gibi. Sadece çoğu kâr ve kazananlar gizlenmiyor, aynı zamanda kurbanlar da.
Ölümcül "paradoks"
Foreign Affairs yazarı Beckley, içten çürüyen toplumun en büyük kâr ve savaş makinesiyle aynı anda var olmasını bir paradoks olarak tanımlıyor. Ve Beckley, bunu oldukça soğukkanlı bir şekilde belirtiyor: Kapitalizmin bu paradoksundan, bu işaret fişeğinden ölümcül bir tehlike yayılıyor: "ABD'nin gücünün paradoksu bir gün her şeyi yok edebilir."
Elbette bu bir paradoks değil, nedensel bir ilişki: İçten çürüyen toplum, BlackRock & Co.'nun aşırı kâr ve savaş makinesinin sonucu.
Tüm insanlık için bu ölümcül tehlike, Amerika oligarkları ve onların "bilimsel" suç ortakları tarafından biliniyor. Zira Foreign Affairs, Council on Foreign Relations (CFR) tarafından yayınlanıyor. CFR, önde gelen kapitalistler tarafından finanse ediliyor, yazarlar eski ABD hükümetlerinin ve istihbarat kurumlarının üyeleri ve yazarımız Beckley gibi birçoğu, yine önde gelen kapitalistler tarafından finanse edilen elit Amerikan üniversitelerinin ve düşünce kuruluşlarının profesörleri, Beckley örneğinde Tufts Üniversitesi ve American Enterprise Institute (AEI).
Ve tabii ki BlackRock patronu Fink, sadece Dünya Ekonomi Forumu'nun yönetim kurulunda değil, aynı zamanda Council on Foreign Relations'ın da yönetim kurulunda.
BlackRock: İdeolojik bukalemun
Çürüyen oligark yönetimlerini güvence altına almak için BlackRock & Co. ideolojik bukalemunlar olarak hareket ediyorlar. Acımasızca ve vicdansızca, gerektiğinde daha önce açıkladıklarının tam tersini açıklıyorlar.
BlackRock, Clinton ve Obama'nın Demokrat hükümetleri tarafından büyümüştü ama Cumhuriyetçilerin liderliğindeki hükümetler tarafından hiçbir şekilde kesintiye uğramadı. Böylece Fink, Hillary Clinton seçimi kazanırsa ABD Hazine Bakanı olarak öngörülmüştü. Ancak Trump kazandığında ve kurumlar vergisini düşürdüğünde, Fink şöyle dedi: "Trump Amerika için iyi."
BlackRock daha sonra Joe Biden'ın halefi hükümetinde yöneticilerle temsil edildi, yani aynı zamanda siyasi bir savaş partisiydi ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in başdanışmanını da sağladı. Ancak Harris'in 2024 başkanlık seçimlerinde öngörülebilir yenilgisi üzerine ve seçim tarihinden önce Fink şöyle dedi: "Kim kazanırsa kazansın, her iki adayla da görüşüyoruz." Bu nedenle BlackRock, Trump'a Hazine Bakanı seçiminde danışmanlık yaptı.
Fink yıllarca iklim ve çevre korumasını vaaz etmiş ve ayrıca Avrupa Komisyonu'na Yeşil Mutabakat konusunda danışmanlık yapmıştı: Fakat Trump'ın yeni göreve başlamasından önce Fink şöyle dedi: Şimdi Net Zero Asset Managers (NZAM) iklim koruma ittifakından ayrılıyoruz. Bunu hemen AB Başkanı Ursula von der Leyen de takip etti. Ancak bu, sadece bir yalanın yerini başka bir yalanın almasıdır. Zira BlackRock ve AB de her zaman ABD düzenlemesine uydu: Askeri üretim, manevralar ve savaşlar iklim bilançolarından hariç tutulur. Bu nedenle yeşil "çevre" partisi de bu kadar iyi uyum sağlayabiliyor ve iklim dostu savaşlar yürütebiliyor.
BlackRock, ABD'de her zaman her iki kapitalist partiyi de aynı anda finanse ediyor. Ve her iki parti de çoğunluk nüfusunun çıkarlarını savunan tüm partilere karşı savaşıyor. Böylece Obama/Clinton kurumu, kendi umut vadeden adayları Bernie Sanders'ı acımasızca saf dışı bıraktı. Ve hatta yeşil parti bile mücadele ediliyor ve küçük tutuluyor, bu arada Almanya'daki Yeşiller protesto etmiyor. BlackRock & Co., ABD'de, Avrupa'da, Almanya'da siyasi sağa kaymayı da bu şekilde teşvik ediyor.
Biden/Harris'in liberal hükümetinde BlackRock üç yöneticiyle temsil edildi. Ve şimdi BlackRock, doğrudan açıkça aşırı sağcı multi-milyarderlerden oluşan Trump hükümetiyle işbirliği yapıyor.
Merz de ideolojik bukalemun
Merz de büyük rol modeli gibi böyle bir paradoks üzerinde çalışıyor. "Sadece ABD dünya düzeninin garantörüdür!" ve bu onun hayat boyu süren Hristiyan olmayan inanç beyanı.
Çözümü ideolojik bukalemun rolünü oynamak ki bunu Merz de yapabilir. Partisinin Hristiyan cilalı politikacıları, ilk başkanları ve Federal Şansölye Konrad Adenauer'den beri bunu yapıyorlar. Kendini yeni bir demokrat olarak gösterdi ama yeni Hristiyan partisi, Hitler'e de bağışta bulunan Flick ve Krupp gibi aynı Alman kapitalistlerinden bağış almaya devam etti. Ve Adenauer'in Federal Şansölye seçilmesi, ancak aşırı sağcı Alman Partisi'nin onu desteklemesiyle mümkün oldu. Merz, Ocak 2025'in başlarında Adenauer Vakfı'ndaki konuşmasında, "Adenauer bizim rol modelimiz," dedi.
Bu arada: AfD aslında kim tarafından kuruldu? Alexander Gauland gibi CDU politikacıları ve eski BDI Başkanı Hans-Olaf Henkel gibi işadamı lobicileri tarafından.
Milyarder sığınağındaki Sauerland'lı
Merz, seçmen kitlesi için mütevazı, Sauerland'lı rolünü oynuyor. Şimdi seçim kampanyası için FOCUS, Merz ile sekiz sayfalık bir röportaj içeren bir kapak hikayesi yaptı. İlk iki sayfada Merz, Sauerland manzarası önünde kendini tanıtıyor.
Fakat yeri geldiğinde, Merz mütevazı Sauerland'dan Bavyera Tegernsee'deki milyarder sığınağına geçiyor. Orada Merz, özel jetlerinden biriyle, magazin milyarderi Hubert Burda ve Rus oligark Alişer Usmanov'un rezidanslarının yanındaki villasına gidiyor. Usmanov'un villası şimdi 25 milyon avroya satışa sunuluyor, böylece oradaki fiyatlar hakkında bir fikir edinebilirsiniz.
Kapitalist yayın organı Handelsblatt, köşe yazarı Merz'e eşlik etmesine izin veriliyor, şöyle yazıyor: "Tegernsee'de CDU başkanı yıllardır düzenli olarak aile evinde dinleniyor. Burada 'cennet' kapıyı çalıyor. Burada Alp panoramasının tadını çıkarıyor." Böylece Merz, Ekim 2024'te Saksonya'daki gibi önemli seçim kampanyası etkinlikleri için kendini hazırlıyor. Orada, eğitimli po1pülist, cesur Saksonlara ücretsiz bira ve sosis dağıttı.
Yani, işler böyle yürüyor: Mütevazı Sauerland'dan önce sakin meşhur villasına Tegernsee'ye jetle gitmek, kendini hazırlamak, sonra tekrar mütevazı davranmak ve fakir Saksonya'da halka yakın davranmak ve kandırılmış seçmenlere gülerek cömertçe küçük bir sosis ikram etmek, önce AfD'ye karşı kışkırtmak, onları yabancı düşmanlığında geçmek ve ardından Federal Meclis'te AfD ile birlikte oy kullanmak; eğitimli popülist Merz, görünmez zenginlik, kendi zenginliği ve BlackRock'ın çok daha büyük zenginliği için böyle savaşıyor.
Alman orta ölçekli işletmelerinin ABD'li "çekirgelere" satılması
Merz, Federal Meclis'teki CDU grup liderliğinden istifa ettiğinde, 2005 yılında Düsseldorf'ta şubesi bulunan ABD hukuk firması Mayer Brown'ın ortağı oldu. Şansölye Gerhard Schröder yönetimindeki SPD/Yeşiller federal hükümetinin 2010 Ajandası ile Amerikalı yatırımcılar Alman şirketlerini satın almaya davet edildi.
Böylece Mayer Brown ekibini önemli ölçüde genişletti. Özel sermaye yatırımcılarına danışmanlık, bugüne kadar firmanın odak noktalarından biri olmaya devam ediyor. O zamandan beri ABD'li "çekirgeler" binlerce Alman orta ölçekli şirketi satın aldı, onları "yeniden yapılandırdı", işten çıkarmalar yaptı, ücret dondurmaları emretti, işyeri konseylerini feshetti. Merz o zamanlar Mehr Kapitalismus wagen (Daha Fazla Kapitalizm Cesareti) adlı kitabında, "Almanya'da da 'çekirgeler' olması iyi" diye sevinmişti. Yani: Önce CDU politikacısı olarak iyi Alman orta ölçekli işletmeleri için mücadele etmek ve sonra onları satmak.
O zamanlar, satıcı çekirge sevgisiyle devam etti: Yasal asgari ücret yok! İşten çıkarma korumasını kaldırın! Sendikaları işletmelerden defedin! Sendika bataklığını kurutun! İşyeri katılımını kaldırın!
Merz, Mayer Brown'ın Berlin ofisini yönetti, son olarak BlackRock'taki denetim kurulu göreviyle aynı anda. 5 bin avroluk günlük ücretlerle bir avukat olarak, aynı zamanda firmanın ortağı ve 15 denetim ve yönetim kurulunun üyesi olarak, performansı olmadan milyonlar kazandı.
Merz, firmadaki ortaklığından ancak 16 yıl sonra, 2021'de CDU başkanı olduğunda ayrıldı. Ancak counsel olarak kalmaya devam ediyor, yani artık ortak değil, ancak önemli davalar için çağrılıyor: Mayer Brown gibi firmalar bunun için yılda 175 bin avro ödüyor.
Multi-milyoner deri değiştiriyor
Sonra multi-milyoner deri değiştirdi, tamamen farklı bir role büründü. Çekirgelerin taleplerini bir daha asla kamuoyu önünde tekrarlamadı. Şimdi seçim kampanyasında tam tersini ilan ediyor. Sendikalara yaltaklanıyor: "İşyeri katılımına bağlıyım, bu Almanya için bir rekabet avantajı"; 13 Ocak 2025'te Bochum'daki Hristiyan Demokrat İşçi Derneği CDA'nın işyeri konseyleri konferansında böyle yemin etmişti.
Aynı zamanda Merz, Hristiyanlığın seçmenler arasında artık pek iyi işlemediğini fark etti. Kiliseleşmiş Hristiyanlık, sunak arkasındaki cinsel istismar nedeniyle, evet, ama her şeyden önce zenginlerin lehine siyasi istismar nedeniyle tükenmişti. Böylece Merz düşündü: CDU, C'yi bıraksa mı? Avrupa'daki diğer eski Hristiyan partilerin neredeyse tamamı bunu zaten yaptı, modernize edilmiş sağ isimler aldı, örneğin İtalya'daki yozlaşmış Democrazia Cristiana. Fakat Merz'in aklına bir C ikamesi gelmedi.
Peki, dedi Merz: O zaman şimdilik C ile devam edelim. 2022 parti kongresinde Merz, "C"ye güçlü bir şekilde bağlı olduğunu belirtti, "zira siyasette sadece sondan bir önceki cevapları veriyoruz, son cevapları değil". Doğru: C-politikası son cevapları vermiyor. BlackRock ve Merz: Sabit ideolojik değerleri yok, Hristiyan değerleri hiç yok, zira son cevapları özel sermaye, süper zenginlerin bencil, üretken olmayan, büyük ölçüde görünmez kârı veriyor.
Ocak ayının başında bukalemun Merz yemin etti: AfD ile işbirliği olmayacak, zira "aşırı sağcı, yabancı düşmanı ve antisemitik". Birkaç hafta sonra tam tersi: Sığınma hakkının kaldırılması için AfD ile işbirliği. Ve birkaç gün sonra CDU parti kongresinde Merz yine tam tersi: AfD "en önemli rakip".
Tükenmiş "C"si ile Merz-C partisi, şimdi seçimden kısa bir süre önce Hristiyan Demokrat İşçi Derneği CDA gibi her ideolojik samana açık ama BlackRock gibi esas olarak en sağa.
Merz: "Önce Amerika'nın" hizmetinde "Önce Almanya"
Bu yüzden Merz şimdi kendini bir Alman Trump taklidi olarak sunuyor: Yeniden Büyük Almanya! "Made in Germany" dünyada tekrar bir şey ifade etmeli! Ekonomiyi yeniden inşa edin! Yabancı yatırımcıları içeri alın! Sığınmacıları defedin! İklim-çevre saçmalıklarından kurtulun! Bürokrasiyi azaltın! Veri korumasından kurtulun! Kurumlar vergisini düşürün! Benim hükümetimde artık kavga olmayacak! Şansölyeliğimin ilk gününde hemen harekete geçeceğim!
Merz, bunun için 2010 Ajandasının daha da sertleştirilmiş bir versiyonunu, yani 2030 Ajandasını istiyor: Yabancı, yani özellikle Amerikalı'li yatırımcılar için daha da fazla devlet teşviki ve vergi avantajı, daha da düşük ücretler, ayrıca yazılı iş sözleşmesi olmadan çalışma ve vatandaşlık parasının kaldırılmasıyla işsizlerin daha da fazla disipline edilmesi ve yoksullaştırılması.
Böylece Merz, büyük anlaşma yapıcı Trump'a bir teklif sunmak istiyor: Davos'ta, BlackRock patronu Fink ile akşam yemeğinden sonra, "Almanya ve AB daha fazla fracking gazı ve daha fazla ABD silahı satın alsın. Bunun karşılığında Trump, Avrupa'dan yapılan ithalata gümrük vergisi uygulamamalı," dedi
Friedrich Merz'in modeline göre Almanya'nın ekonomik olarak güçlenmesi böyle görünüyor: Önce 2010 Ajandası ve Mayer Brown'ın yardımıyla Alman orta ölçekli işletmelerinin Amerikalı çekirgeler tarafından değerlendirilmesi, ardından BlackRock & Co.'nun büyük anonim şirketlere girişi: Almanya'nın sanayisizleşmesini daha da ileri götürüyorlar, ABD ve Çin'e taşınıyorlar, çalışanları ve emeklileri ve altyapıyı yoksullaştırıyorlar —ve BlackRock & Co. için kârlar ve yönetim kurulu başkanları için ikramiyeler artıyor ve DAX, özellikle de ekonomik gerileme döneminde— ilk kez 20 binin üzerine çıkıyor.
Son yıllarda kayıt dışı çalışma ve çoğunlukla göçmen olan yasa dışıların sayısı arttı, inşaatta, gastronomide, evde bakımda, güvenlik hizmetlerinde, özel hanelerde; bu ABD modeli: Göçmenleri içeri almak, aynı zamanda onlara karşı kışkırtmak ve sınır dışı etme tehdidiyle sessiz, görünmez ucuz işlere zorlamak. Bu, Trump'ta olduğu gibi, Merz ile daha da ileri giderdi.
Merz/BlackRock: Çocukluktan itibaren özel emeklilik
CDU-Merz-Ajanda-2030 ile düzenli iş gelirleri de daha da düşürülecek, böylece yasal emekli maaşları da. Bu nedenle Merz, BlackRock'ın özel emeklilik konseptini vaaz ediyor, daha da radikalleştirilmiş, üç şekilde:
Birincisi: Çalışanlar daha yüksek ücret talep etmek yerine, daha fazla BlackRock finans ürünü ETF satın almalı, ayda 20 avrodan başlayan fiyatlarla, Sparkasse'de.
İkincisi, "aktif emeklilik": Yoksullaşmış emekliler, vergi avantajlı olarak çalışmaya devam edebilmeli.
Ve üçüncüsü, çocuk emekliliği. Merz buna "erken başlangıç emekliliği" diyor: Ebeveynler, 6 yaşından itibaren çocuklarına aylık 10 avroyu cep telefonu tasarruf hesabına yatırmalı. Yani ebeveynler, çocuklarını gelecekteki düşük bir iş gelirine alıştırmalı. 18 yaşından itibaren gençler, belki de ETF satın alarak kendileri de bir şeyler eklemeli.
Ancak böyle bir ek satın alma, zaten en az kazanan çalışanlar için mümkün değil. Ve bu özel emeklilik, borsa krizlerine maruz kalacaktı. Merz bile son finans krizinden sonra şöyle demişti: "Kimse bir krizi öngöremedi." Demagog, yani yaşlılıkta güvenliği, kendisinin bile değerlendiremediği veya değerlendirmesine izin verilmeyen bir sisteme emanet etmeyi talep ediyor.
Başka bir konuda Merz, görünmez efendisinin vaizi. BlackRock geçen yıl Global Infrastructure (GPI) şirketini satın aldı. Böylece BlackRock altyapıya, su ve atık su, enerji santralleri ve enerji hatları, veri merkezleri, limanlar alanlarına giriyor; kurtarılan bankalar lehine aşırı borçlu devletlerin bunun için parası yok. Özel finansmanı Merz de şimdi öneriyor. Hans-Böckler Vakfı, BlackRock gibi yatırımcıların milyarlarca avroluk getirileri nedeniyle vatandaşlara gelecek olan fiyat artışları konusunda uyarıyor.
Merz'in "Önce Almanya"sı, yani aslında "Amerikan paradoksu"nun Alman versiyonu oldu: Çoğunluk nüfusu için daha da fazla yoksulluk, asosyal bir azınlığın daha da fazla performansı olmayan, sınırsız zenginliği, demokrasinin ortadan kaldırılması, daha fazla silahlanma ve savaş ve borsa endeksleri de yükseliyor.
BlackRock'ın ödünç hisseleri ve Cum-Ex vergi dolandırıcılığı
BlackRock & Merz'in müşterileri lehine son zenginlik kaynağına geliyoruz: Vergi kaçakçılığı.
BlackRock'ın işleri arasında, birkaç gün veya daha uzun süre, spekülatörlerin veya vergi dolandırıcılarının ihtiyacına göre, birçok hisseyi bir ücret karşılığında ödünç vermek de var. Bu nedenle, yıllarca süren, milyarlarca avroluk Cum-Ex vergi dolandırıcılığı, ancak hisse senetleri ödünç alınabildiği, maliyeye karşı kendini mülk sahibi olarak gösterdiği ve bunun için hiç ödemediği vergileri geri aldığı için mümkün oldu. Handelsblatt şöyle özetliyor: "BlackRock, vergi nedenleriyle devasa hisse senedi stoklarını ödünç verdi ve Alman maliyesine zarar verme pahasına getiriyi artırmak söz konusu olduğunda hiç de çekingen değildi."
Köln Başsavcısı Anne Brorhilker, o zamanlar Cum-Ex dolandırıcılarına karşı yürütülen kapsamlı soruşturmalarda lider konumdaydı, BlackRock'ın Münih şubesinde de arama yaptırmıştı. Fakat soruşturmaları tamamlayamadı. Kuzey Ren-Vestfalya'nın yeşil Adalet Bakanı Benjamin Limbach tarafından görevden alındı. Ocak 2025'te şöyle özetledi: "Almanya'da uluslararası yatırım bankalarının bizi soymasına izin veriyoruz."
Merz'in de vergi kaçakçılığına karşı hiçbir zaman bir itirazı olmadı. Aksine. Zira o zamanlar, ABD hukuk firması Mayer Brown'da ABD'li yatırımcılara danışmanlık yaptığı ve böylece BlackRock için hak kazandığı çekirge coşkusuyla şöyle demişti: "Bu fonların birçoğunun merkezi vergi cennetlerinde ve yatırımcılarının getirisini artırıyor." BlackRock tam olarak bunu organize ediyor.
DAX'ta BlackRock'ın posta kutusu şirketleri
Vergilendirilmesi gereken meblağların ne kadar büyük olduğunu, sadece BlackRock'a ödenen kârların listesi gösteriyor, burada 2023 yılına ilişkin olarak, bazı DAX şirketleri örneğinde:
Allianz'dan 369,8 milyon avro
Mercedes-Benz'den 263,4 milyon avro
Siemens'ten 241,1 milyon avro
BASF'den 156 milyon avro
SAP'den 147,8 milyon avro
Münchner Rück'ten 135 milyon avro
Deutsche Post DHL'den 101,7 milyon avro
Allianz AG'den, Allianz hisselerinin yüzde yedi hissesi için hissedar BlackRock'a 370 milyon avro temettü ödendi. BlackRock'ın Allianz'daki oy hakları bildiriminde, dört düzine BlackRock posta kutusu şirketi listeleniyor. Trident Merger LLC, BlackRock Cayman West Bay IV Ltd., BlackRock Cayman 1 LP, Luxemburg Holdco Sarl, BlackRock Investment Management Ireland ve benzeri isimlere sahipler.
Bugün önde gelen finans cennetleri olan Wilmington/Delaware, Karayipler'deki Cayman Adaları, Singapur, Lüksemburg, İrlanda ve Hollanda'da bulunuyorlar. BlackRock'ın 2023 yılında Allianz'dan aldığı 370 milyon avro temettü, bu yan kuruluşlara dağıtılıyor.
Bu arada BlackRock'ın kendisinin de yasal merkezi Delaware'de. Bir milyondan az nüfusu ve şirin başkenti Wilmington ile bu en küçük ABD eyaleti, ABD liderliğindeki kapitalizmin en büyük finans ve vergi cenneti.
Bu arada: Delaware bu işlevi, bir zamanlar Joe Biden'ın yardımıyla da elde etti, genç yaşlardan itibaren onlarca yıl boyunca Delaware'in ABD Kongresi'ndeki temsilcisiydi, Obama döneminde Başkan Yardımcısı ve ardından ABD Başkanı oldu ve BlackRock yöneticilerini hükümetine aldı.
BlackRock, bu yan kuruluşlarda süper zengin sermayedarlarının ilgili hisselerini gizliyor, burada Allianz'da 218 ismi anonimleştiriliyorlar, sıfatsız ve isimsiz hale getiriliyorlar: Almanya'daki mali denetim için görünmez, çalışanlar ve işyeri konseyi ve hatta yönetim kurulları ve yöneticiler ve Allianz denetim kurulu için görünmez, medya, milletvekilleri ve tabii ki vergi daireleri için de görünmez.
BlackRock posta kutusu şirketleri MDAX'ta ve diğerlerinde
Bu BlackRock uygulaması sadece Allianz için değil, aynı zamanda Almanya'daki en büyük 100 anonim şirket, DAX, MDAX, TecDAX ve SDAX'ın dört Alman borsa grubunda da geçerli. Orada da BlackRock büyük hissedarlar arasında yer alıyor.
Rheinmetall'de 175 sermayedar için 45 posta kutusu şirketi, Deutsche Telekom'da 229 sermayedar için 45 posta kutusu, Almanya'nın en büyük konut şirketi Vonovia'da 192 sermayedar için 49 posta kutusu, ikinci en büyük konut şirketi Deutsche Wohnen'de 189 sermayedar için 45 posta kutusu ve benzeri...
Elbette BlackRock, yatırımcılarına "Vergi kaçırın!" demiyor. Ama BlackRock neden olası vergi kaçakçılığına bu yardımı organize ediyor? Çünkü bürokratik olarak zahmetli, çok paraya mal oluyor ve kârı azaltıyor. Yatırımcılar, karmaşık sözleşmeler için avukatlık danışmanlığı ücretini ödemek zorunda, finans cennetlerindeki mütevelliler yıllık ücretlerini talep ediyor. Öyleyse neden büyük bürokrasi eleştirmenleri BlackRock ve Merz, bu durumda bir bira altlığına, hatta yüz bira altlığına bile sığmayan ve üstelik çok pahalıya mal olan daha da fazla bürokrasi istiyorlar? Oysa Merz/BlackRock, iş gelirleri ve sefil asgari ücret söz konusu olduğunda her kuruş için savaşıyor?
Öne sürülen hissedar olarak BlackRock
Merz, BlackRock yetkilisi olarak atandıktan kısa bir süre sonra, 2016'da Mannheim'daki fon kongresi için yıldız konuşmacı olarak duyuruldu. Orada, talimatlara uygun olarak, şirketinin zararsız öz tanıtımını açıkladı ve açıkça "bizden" bahsetti: "Hissedar olarak değil, müşterilerimizin adına yatırım yapıyoruz." Başka bir formülasyonu: BlackRock sadece yatırımcılarının "mütevellisi" veya "pasif yatırımcı".
Fakat Merz, bununla istemeden önemli, dolandırıcılığa açık bir duruma dikkat çekiyor: BlackRock tarafından posta kutusu şirketleri aracılığıyla anonimleştirilen sermayedarlar asıl hissedarlardır, BlackRock için yönetim ücreti düşüldükten sonra kârlar BlackRock aracılığıyla onlara akar.
Ve BlackRock, Mayer Brown ve Merz tarafından da yozlaştırılan yasa koyucu, Cum-Ex'te olduğu gibi, bu gri dolandırıcılık alanına izin vererek oyuna dahil oluyor: BlackRock, sadece öne sürülen hissedar rolünü oynuyor ve süper zengin müşterilerinin olası vergi kaçakçılığını organize ediyor.
Özetle: Anonimleştirilmiş, sıfatsız süper zenginlerin performansı olmayan kârları için bu organize gri alan vergi kaçakçılığı, anti-demokratik yoksulluk ve savaş kapitalizminin ABD paradoksunun zirvesidir: Bu nedenle bu nihayet kamusal bir konu haline gelmelidir!
Vergilendirilmeyen zengiliğe yönelik artan eleştiri
Küçük, aşırı sağa açık azınlığın sınırsız, performansı olmayan zenginliğine yönelik eleştiri artıyor.
Warren Buffett gibi Amerikalı'li milyarderler yıllardır "Daha fazla vergi ödemek istiyoruz!" diyorlar. Ancak hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler tarafından yönetilen ve umutsuzca borçlu olan ABD devleti bu vergileri istemiyor. Garip, değil mi? Borçlu devlet, en azından zenginlerden vergi istemiyor?
BlackRock çalışanı Morris Pearls, işvereninden ayrıldı ve Patriotic Millionaires girişimini kurdu. Şu anda 250 Amerikalı milyoner katılıyor. 28 Nisan 2023'te Washington'daki Capitol önünde Tax the Rich! (Zenginleri Vergilendirin!) pankartıyla gösteri yaptılar.
Patriotic Millionaires, 2023'te Hindistan'daki, ardından 2024'te Brezilya'daki G20 toplantılarına da müracaat etti. Burada hükümet başkanı Lula da Silva bir milyarder vergisi için baskı yaptı. Fakat özellikle ABD ve Almanya hükümetleri bir kararı engelledi. Bunun için Merz'e gerek yoktu, Sosyal Demokrat Şansölye Scholz ve BlackRock yöneticisi Elga Bartsch tarafından yönetilen temel ilkeler departmanına sahip yeşil cilalı Ekonomi Bakanı Habeck yeterliydi.
Bu nedenle Brezilya gibi BRICS ülkeleri öncülük etmeli. Ve bu devlet düzeyleri bugün yeterli değil. Ulusal ve küresel olarak, devlet yoksulluğu ve sanayisizleşmeden etkilenen tüm bölgelerde halk hareketleri —bağımlı çalışanlar; emekliler; kiracılar; okullardaki öğretmenler ve veliler; hastanelerdeki ve bakım evlerindeki doktorlar ve hemşireler, yakınlarının desteğiyle— lazım ve mümkün. Ve biz Almanya'da, bu uluslararası hareketlerle, örneğin ABD'deki barış hareketi ve sendikalarla da ağ kurmalıyız.
Böylece şimdi Almanya'da, AWO, attac, Brot für die Welt, DGB, verdi, GEW, Greenpeace, Netzwerk Steuergerechtigkeit, VdK ve diğerleri dahil olmak üzere 22 üye girişimle "Şimdi Varlıkları Vergilendirin" ittifakı kuruldu. Ve Oxfam yine süper zenginlerin vergilendirilmesini talep ediyor. Ve şimdi seçim kampanyasında, SPD, Yeşiller, Sol Parti ve BSW de bir yerlerde yan cümle olarak servet vergisini talep ediyorlar. Güzel!
Fakat, hiçbiri süper zenginlerin vergi kaçakçılığının zirvesi olan BlackRock'ın uygulamalarına işaret etmiyor.
İlk konferansımızda şu kararı vermiştik: BlackRock & Co. düzenlenmeli, çözülmeli, güçten düşürülmeli, mülksüzleştirilmelidir. Bu geçerliliğini koruyor.
Diğerleri gibi, varlıklıların ve süper zenginlerin vergilendirilmesi talebini ekliyoruz ve şunu ekliyoruz: BlackRock & Co. tarafından organize edilen olası vergi kaçakçılığına yardımı sona erdirelim! Bu uygulamaları kamusal bir konu haline getirelim!
Menkul Kıymetler Ticaret Yasası, BlackRock & Co.'nun sermayedarlarının isimlerinin belirtilmesi için değiştirilmelidir!
Ve aynı anda sanayisizleşme ve ücret düşüşleri yaşanırken kâr dağıtılmamalıdır!
AB, BlackRock & Co. tarafından kullanılan Delaware, Cayman Adaları ve ayrıca Lüksemburg, Hollanda ve İrlanda gibi finans cennetlerini "kara listeye" almalı ve kullanımını cezalandırmalıdır!
İlk adımlardan biri, bu vergi kaçakçılığı uygulamaları hakkında daha kesin bilgi sahibi olmaktır. Önümüzdeki hafta BlackRock Germany kitabı çıkacak. İçinde bir QR kodu var. Bununla, Almanya'daki büyük anonim şirketlerdeki BlackRock & Co.'nun tüm posta kutusu şirketleri görülebilir ve yayımlanabilir.
Zira süper zenginlerin vergi kaçakçılığı hakkında susan, demokrasi, refah ve barış hakkında konuşmamalıdır! Ve bunu, işin insan hakları açısından değerinin artırılmasıyla birleştiriyoruz. Sağlık şirketi Vivantes'in işyeri konseyi üyesi Mario Kunze'nin Berlin'de dediği gibi: "İş mücadelesi aynı zamanda silahlanmaya ve savaşa karşı mücadeledir!"
Ve Hessenli sendikacılar şu pankartla gösteri yaptılar: "Savaş tıbbı ve sahra hastaneleri kurmak yerine kliniklerimiz finanse edilsin!"
Ve son not: Savaş ve yoksul ülkelerin sömürüsü olmazsa o halde mülteci de olmaz!
Mihail Hazin: Günümüz iktisadi modeli nasıl feodalizme dönüştü?
"Bağımsız bir devlet kurmaya çalışırsanız, örneğin Suriye örneğinde olduğu gibi, engellenirsiniz. Bu nedenle, günümüzde klasik bir feodalizme dönüş başladı."