Yalan silahı ve haysiyet yitimi
Lyudmila Denisova, geçen aylarda Rus ordusu askerlerinin Ukraynalı kadın ve çocuklara tecavüz ettiği yönündeki iddianın tek kaynağı olan Ukrayna’nın İnsan Hakları Ombudsmanıydı.
Bu iddialar yalan olmasına rağmen Batı basınına verdiği demeçlerde sürekli aynı şeyleri anlattı.
Bu yalanlar, Batı’da Rus düşmanlığını ve Almanya başta olmak üzere çekinceli NATO bileşenlerini Ukrayna’ya silah yollama konusunda şevklendirmede epey etkili oldu.
Denisova’nın vazifesinin sadece Ukrayna Devlet Başkanlığı İdaresince kendisine söylenenleri yapmak olduğunu ayrıca not düşmek gerek. İktidardaki Halkın Hizmetkarı partisi milletvekili Pavel Frolov’a göre Denisova, görevi esnasında “insani koridorlaro organize etme, mahkumları koruma ve takas etme, çocukların sınır dışı edilmesine karşı mücadele etme” ve “diğer insan hakları faaliyetleri” görevini “zar zor yerine getirdi.” O kadar da beceriksiz.
Denisova, anlattığı hikayelerin hepsinin uydurma olduğu tüm dünyaya afişe olunca 31 Mayıs’ta Ukrayna parlamentosu tarafından görevden alındı.
Daha sonra 3 Haziran’da Lb.ua haber portalına verdiği mülakatta yalan söylediğini bizzat kabul etti ve Batı’da Ukrayna’ya desteği artırmanın tek yolunun bu olduğunu söyleyerek yalanlarını haklı çıkarmaya çalıştı:
“Mesela İtalya Parlamentosu’nun Uluslararası İlişkiler Komisyonu’nda konuşma yaptığım sırada Ukrayna ile ilgili bir yorgunluk sezdim ve gördüm. Ukrayna ve Ukrayna halkının ihtiyaç duyduğu kararları bir şekilde almalarını sağlamak için bu korkunç şeylerden bahsettim. Bazı milletvekilleri meşguldü ve telefonlarına bakıyorlardı. Ama konuşmaya başlar başlamaz telefonlarını kapattılar. Bir parti var, Beş Yıldız Hareketi, [Ukrayna’ya] silah satışına karşıydı ve daha sonra ‘Hayır, şimdi silah satışlarına lehte oy vereceğiz’ dedi.
[…]
Ukrayna’nın ülkecek düşüncesi, kendinize ve başkalarına mümkün olduğunca yalan söylemektir. Çünkü doğruyu söyleyince her şey alt üst oluyor.”
Bu arada New York ve Londra basınının mavi tikli gazetecileri, hikayelerin yalan olduğunu ve bahsedilen suçların doğrulanamadığını uzun zamandır bilmelerine rağmen aynı şeyler anlatmaya devam ediyor.
Telefon şakası
Geçen hafta Denisova, Rus telefon şakacıları Vovan ve Leksus tarafından işletildi ve Ukrayna’nın sahte bilgileri nası ürettiğini detaylandırarak bahsedilen tecavüz kurbanlarının hiçbirinin adının bilinmediğini tekrar itiraf etti.
Asıl adları Vladimir Kuznetsov ve Aleksey Stolyarov olan Vovan ve Leksus, kendilerini ABD’nin eski Moskova Büyükelçisi Michael McFaul olarak tanıttı. Görüşmenin bir kısmı sosyal medya üzerinden yayımlandı, ancak tarihi belirtilmedi.
Denisova, görüşmede kendisinden Zaporijya Nükleer Santrali’nde olduğu iddia edilen bir hapishane hakkında sahte bilgi yaymasının istendiğini dile getirdi.
Kiev yönetiminin tecavüz ve “filtreleme kampları” hakkında sahte bilgi üretmeyi bırakmasından şikayet eden Denisova, şu ifadeleri kullandı:
“[…] Her gün birer rapor hazırladım ve BM’ye, AGİT’e, herkese yolladım. Şu anda hiçbir şey olmuyor: [Ukrayna hükümeti] filtreleme kamplarından, sınır dışı edilmelerden bahsetmiyor, tecavüzlerden bahsetmiyor, cinayetlerden bahsetmiyor. İnsanlar bana diyor ki: Zaporijya’da bir hapishane olduğunu yazabilir misiniz? Ombudsman, yalnızca Başkanlık İdaresi’nin kendisine yapmasını söylediği şeyi yazar. Hükümetin — istihbarat teşkilatının — benden istediği şey buydu.”
Harkov’da infazlar
Denisova’nın yalanı hala Batı basınının küpürlerini doldururken Harkov’da geçen ay Rus kuvvetlerinin çekildiği bölgelerde Rus işbirlikçisi olmakla suçlanan sivillere işkence yapıldığı, bizzat Ukrayna makamlarının kendi açıkladığı bilgi.
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in danışmanı Aleksey Arestoviç, geçen ay şunları söylemişti:
“Öğretmenler ve anaokulu öğretmenleri, iyi teyzeler değil, hiçbir duyusu olmayan suçlular olduklarını hatırlamalıdır. Öyle bir hava var ki onlara ya ölüm ya da hapis var. Biz bir Avrupa ülkesi olarak oyunu kesinlikle herhangi bir duygusallık ve hoşgörü ile oynamayacağız.”
5 Ekim’de yine yabancı paralı askerlerin Harkov’da sivillere ateş açmaya devam ettiğine dair haberler geldi.
Aynı gün, Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine bağlı 25. Havadan İndirme Tugayı askerleri, amaçsızca ölüme gönderildikleri için artık kendi birliklerinde savaşmak istemediklerini belirttikleri bir video yayımladılar. Diğer yandan komutanları operasyonlar sırasında onları yüzüstü bırakmıştı ve bir askerin anlattığına göre, kendilerine şu talimatlar veriliyordu:
“Biz harekete geçmeden önce komutan dedi ki: Orada sivil yok, sadece işgalciler var, bütün evlere, pencerelere, araçlara sıkın, bodrumlara el bombası atın.”
“Domuzlar gibi avlıyoruz”
Bununla beraber İngiliz boyalı basınının en pespaye gazetelerinden Daily Mail, 5 Ekim’de Ukrayna kuvvetlerinin katliamlarını haber yaptı, ancak anlatım bir tür övgü veya kutlama tonundaydı.
“Onları avlıyoruz ve domuzlar gibi vuruyoruz: Ukraynalılar komşularına — ve ülkelerine — ihanet eden Rus işbirlikçilerinden nasıl acımasızca intikam alıyorlar” başlıklı makale, Rusların işkence odaları kurduğu ve Ukraynalı askerlerin şimdi failleri avladığı iddiasıyla başlıyor:
“Kiev, 1309 şüpheli hain hakkında tahkikat başlattı ve kendi ülkelerine ve komşularına ihanet etmekle suçlanan işbirlikçilere karşı 450 ceza davası açtı.
Diğerleri direniş savaşçıları tarafından izleniyor ve öldürülüyor. Kiev hükümetinden bir kaynak tarafından gazeteye sızdırılan bir listede, bu tür misilleme amaçlı 29 cinayet ve bazı kurbanların yaralandığı 13 suikast girişimi daha yer alıyor.
İçişleri Bakan Yardımcısı Anton Geraşçenko, ‘İşbirlikçi avı ilan edildi ve yaşamları kanunla korunmuyor. İstihbarat teşkilatlarımız onları ortadan kaldırıyor ve domuzlar gibi vuruyor’ dedi.”
Kiev, genel seferbelikten sonra kimin “işbirlikçi” olarak kabul edileceğini tanımlayan yasalar çıkardı.
Bu şekilde listeye alınıp öldürülmek için sabah 9 akşam 5 memurluğa devam etmek, hatta Rusya’dan insani yardım kabul etmiş olmak bile yeterli. Geraşçenko’nun da söylediği gibi bölgelerde mahkemeler yok, kimin işbirlikçi olup olmadığına Ukrayna ordusu ve yabancı paralı askerler keyfi olarak karar veriyor.
Yağma
Ukrayna’nın ayan beyan savaş suçlarına karıştığı şu aylarda Der Spiegel’de Yabancı Lejyon milisleri hakkında 24 Ağustos tarihli ilgi çekici bir makale çıkmış:
“[…] Kanadalı bir savaşçı, Kyiv Independent’a birkaç hadiseden biri olarak nitelendirdiği şu olayı anlattı: ‘Birliğimdeki askerlerin mobilya, elektronik eşya ve her türlü değerli eşyayı toplamak için alışveriş merkezine girmesi gerekiyordu.’
Kübalı bir asker, ‘Yerliler eşyaları yüklediğimizi gördü, bu beni çok rahatsız etti. Onu soyuyormuşuz gibi hissettim. Ukrayna'ya bu yüzden gelmedim’ dedi.
Bir Fransız savaşçı şunları yazdı: ‘Savaştan zarar gören yerel sakinlerin önünde emri yerine getirmekten ve dükkanlardan mobilya ve değerli eşyaları çıkarmaktan utanç duydum.’”
Belli ki bunlar istisna değil ve bunları BBC’de okuyamıyoruz.