Veresiye defteri şişiyor: Rusya'nın "Doğu'ya dönüş" iddiasına dair tartışmalar
"İndirimli petrol diye bir şey yoktur; birileri, bir yerlerde, bunun bedelini ödemek zorundadır. Peki bu birileri neden Rus halkı olmasın?"
Çevirmenin notu: Rusya, 1990’lı yıllardan bu yana dünya tarihinde şahit olunmamış türden bir yağmaya uğradı. Ülkeden sermaye çıkışı, şimdiye kadar çok farklı dinamiklere tabiydi. Son 30 yılda Rusya’dan çıkan sermaye bir trilyon doları aştı. Son bir yıldaki savaşa ve yaptırımlara rağmen ülkenin oligarkları bu alışkanlığı bırakmış değil. Son birkaç yıldır tebliğ edilen “Doğu’ya dönüş” ise aynı sürecin bir benzeri, zira ülkeyi hala “Harvard oğlanlarının” tornasından geçen yöneticiler idare ediyor. “Edward Slavsquat” mahlasıyla blog yazan Riley Waggaman, “Doğu’ya dönüş” iddiasındaki enayilikleri değerlendirmiş.
Rusya için içe dönme vakti
20 Mayıs 2023
Dedolarizasyon, deoligarşizasyon olmadan anlamsızdır
Gözlerinizi kapatın ve Amerika Birleşik Devletleri’nin dev bir obruk tarafından yutulduğunu hayal edin.
Birkaç saniye içinde Dünya anında ve kalıcı olarak dolarsızlaşır. Birdenbire, sanki derin bir hipnozdan uyanmış gibi, dünyanın para düşkünü elitleri yanlış yolda olduklarını fark eder ve Molek’ten vazgeçerler.
Bu büyük uyanış Moskova’da yoğun bir şekilde hissediliyor.
Ruhani aydınlanma Rusya’nın iktidar salonlarında nabız gibi atıyor; aman dilemez adam kayırmacılık, açgözlülük, kinizm ve küstahlık —sapkın gerçek dışılıkların kurumsallaşması — hepsi gitti.
Rusya’nın sağduyulu kamu görevlileri ve Tanrı’dan korkan “girişimcileri”, zimmetlerine geçirdikleri paraları, gövdeleri üç saat dilimine yayılan süper yatlar satın almak için kullanmak yerine hastaneler, yollar ve diğer faydalı, yaşamı besleyen şeyler inşa ediyor.
Nikolay Gogol, ünlü romanı Ölü Canlar’da (Ama Rusya Doları Terk Ettiğinde Ruhlarımız Çok Daha Huzurlu Hissedecek) olayların bu harika dönüşünü öngörmüştü.
Evet, 1842’de bile Amerikan doları hegemonyası Rusya’da boşu boşuna çekilen acıların başlıca nedeniydi. Ancak bu birden fazla kuşağa yayılan kâbus nihayet sona erdi.
Keşke Gogol bunu görecek kadar yaşayabilseydi.
Artık gözlerinizi açabilirsiniz.
Washington, on yıllar boyunca dolar hegemonyasını kullanarak küresel bir gasp ve terör kampanyası yürüttü. Yani mevcut küresel finans sistemimiz biraz çürük; yerine başka bir şey konulmalı. Eninde sonunda öyle olacak.
Ancak küresel rezerv para birimi ister Amerikan doları ister Pokémon kartları ya da pancar çorbasına sabitlenmiş dijital bir ruble olsun, siyasi elitleri Rusya’ya yatırım yapmayı inatla reddetme geleneğini sürdürdükleri sürece Ruslar için hiçbir şey temelden değişmeyecektir.
Risklerin oldukça yüksek olduğu ve giderek daha da yükseldiği şu anda bile Moskova, ülkenin muazzam doğal zenginliğini sıradan Rusların iyiliği için kullanmaya pek yanaşmıyor.
Aslında Rusya pek çok “güvenilir ortağına” fiilen petrol ve doğalgaz bağışlarken bile Gazprom kendi ülkesinde fiyat “serbestleştirme” politikası izliyor. (Merak ediyorsanız bu “sınırsız fiyat artışları” için bir örtmece).
İndirimli petrol diye bir şey yoktur; birileri, bir yerlerde, bunun bedelini ödemek zorundadır. Peki bu birileri neden Rus halkı olmasın?
Dedolarizasyon ve Rusya’nın “Doğu’ya dönüşü”, kapsamlı bir deoligarşizasyon ve yabancı “ortakların” ihtiyaçlarına hizmet etmek yerine yerel kalkınmaya ve sosyal iyileşmeye öncelik veren yeni bir iktisadi modelin benimsenmesi olmadan pek bir anlam ifade etmeyecektir.
Tartışacak çok şey var. Rupi karşılığı petrolü bir sıçrama tahtası olarak kullanalım.
4 Mayıs’ta mütevazı muhabiriniz rupi karşılığı petrolü yüz kızartan bir saçmalık olarak tanımlamıştı. Zira Yeni Delhi, rafine edilmiş Ural ham petrolünü Batı’ya dolar ve avro karşılığında satarken Moskova ihtiyacı olmayan ve hatta kullanamayacağı bir para birimi karşılığında indirimli petrol ticareti yapıyordu.
5 Mayıs’ta Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, acil bir basın toplantısı düzenledi ve kameralar kayıttayken “Edward Slavsquat’ın rupi karşılığı petrol konusunda söylediği her şey kesinlikle yüzde yüz doğrudur; kendisi çok zeki ve yakışıklı bir gençtir” açıklamasını yaptı.
Bu bir yorum. Lavrov’un kendi ifadeleriyle:
“[Rusya’nın Hindistan’daki banka hesaplarında milyarlarca rupi var ve bu parayı kullanmamız gerekiyor. Ancak bunun için rupilerin başka para birimlerine dönüştürülmesi gerekiyor. Bu konu müzakere ediliyor.”
Ne yazık ki bu çok da yeni bir haber değil. Rus basını, aralık ayı ortasında bu uzlaşı planının ortaya atılmasının ardından kısa çöpü çekenin Moskova olduğunu çabucak fark etti.

Bu orantısız anlaşma mart ayında bir Rus iktisatçı tarafından fevkalade bir şekilde özetlenmişti:
“Rusya-Hindistan ticaretinde büyük bir ticari dengesizlik oluşuyor ve [Hindistan’da vostro hesapları olan] Rus bankaları şimdiden rupi kabul etmeyi reddediyor: Hint para birimi fazlası biriktirmek istemiyorlar, zira bunları kullanacak hiçbir yer yok.
Başka bir deyişle, petrol şirketlerinin genel olarak Hindistan'a ‘karşılıksız petrol’ verdiği ortaya çıktı.”
Rusya’nın dağ gibi biriken rupilerini Moskova’nın gerçekten kullanabileceği para birimlerine dönüştürme yolunda pek bir ilerleme kaydedilmedi. Fakat hakkını teslim etmek gerekir: Yeni Delhi bu hafta başında Rusya’nın ödenmemiş borçlarını kapatmak için rupi stokuna başvurmasına izin vereceğini duyurdu.
Elbette ideal bir dünyada Rusya’nın rupilerini rubleye çevirmesine ve daha sonra bu rubleleri balon gibi büyüyen bütçe açığını kapatmak için kullanmasına izin verilirdi.
Ama konudan sapıyorum.
Rupi karşılığı petrol (herhangi bir karışıklığa mahal vermemek için şimdilik rafa kaldırıldı ve muhtemelen şubat ayının sonunda sessizce kaldırıldı) çok daha büyük bir iktisadi sıkıntının belirtisi.
10 binden den fazla Batı yaptırımının (ve aslında uygulanmayan bir enerji ambargosunun) bir sonucu olarak Pekin ve Yeni Delhi şu anda Moskova’nın petrol ihracatının tahminen yüzde 70 ila 90’ını oluşturuyor, ağustos ayında bu oran yüzde 45’ti (Çin ayrı bir blog yazısını hak ediyor. Bizi izlemeye devam edin).
Moskova son 30 yılını Batı’ya kaynak taşıma bandı olarak geçirdiğinden ve iç pazar tamamen ihmal edildiğinden Rusya şu anda Doğu’nun insafına kalmış durumda. Moskova Asya’ya dönüyor olabilir ama koşulları Hindistan ve Çin belirliyor.
Hindistan Ural ham petrolünü indirimli olarak alıyor. Ne kadar büyük bir indirim? Tam olarak bilmiyoruz ama Hindistan hükümeti geçen ay Rusya tarafından tedarik edilen petrolün çoğunun varil başına 60 dolardan daha düşük bir fiyata satın alındığını açıkladı; bu da aralık ayında G7, Avustralya ve Avrupa Birliği tarafından belirlenen tavan fiyatın altında.
Moskova, Yeni Delhi’nin Batı’nın diktalarına karşı gelmeye istekli olmadığı gerçeğini kabul etmiş görünüyor: Nisan ayının sonunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, varil başına 60 dolar tavan fiyatına uyan “dost ülkelere” petrol satışına izin veren bir kararname imzaladı. Oldukça açıklayıcı bir teslimiyet.
Rusya’nın (geçici bir süre için de olsa) petrolü tam olarak konvertibl olmayan ve pek de kullanışlı olmayan bir para birimiyle takas etmeyi kabul etmesi bile Yeni Delhi’nin bu durumdan sonuna kadar faydalandığının yeterli bir kanıtı olmalı. Ve onları kim suçlayabilir ki?
Rus enerji devlerinin “karşılıksız petrol” takası yapmaya istekli oldukları ve Kiev’e Ukrayna’dan gaz geçirmek için para ödedikleri düşünülürse belki de Rus okullarına gaz hattı döşemeyi de içlerine sindirebilirler?
Putin, temmuz ayında “Ne yazık ki ülkemizde çok sayıda okula henüz gaz verilmedi. Rakamlara baktım; dürüst olmak gerekirse ben bile şaşırdım, çok sayıda [okulda gaz yok],” demişti.
Ne yazık ki bu sadece okullarla sınırlı bir sorun değil.
Rusya hükümetinin 2020’de yayımladığı denetim raporu, ülke genelinde yüzlerce tıbbi tesisin akan suyu veya merkezi ısıtması olmadığını ortaya koymuştu.
Öneri: Gazprom Rusya’ya bir doğalgaz boru hattı inşa etmeli. Adını “Okul Akımı” koyabilirler.
Az önce yazdıklarımın büyük bir kısmı, Duma Enerji Komisyonu Başkan Yardımcısı Sergey Levçenko tarafından geçen ay Svobodnaya Pressa’ya verilen bir söyleşide dile getirilmişti.
Levçenko’nun ülke içinde kaçınılmaz görünen “fiyat serbestleşmesi” (fiyat düzenleyiciler tarafından belirlenmesine rağmen gaz tarifeleri zaten her yıl artırılıyor) hakkında yorum yapmasının ardından muhabir, Rusya’nın “Doğu’ya yönelmesi” konusuna döndü:
“Svobodnaya Pressa: [Moskova] şu anda tüm hidrokarbon boru hattımızı, hadi öyle diyelim, doğuya, Çin ve Hindistan’a doğru konuşlandırıyor. Saklayacak bir şey yok: Bu durumdan faydalanacaklar, indirim isteyecekler vs. Yani bu iç ekonomimiz için çok acı verici olacak. Bu tür korkular haklı mı?
Levçenko: Kesinlikle haklı... Uzun zamandır sadece Batı’nın değil Doğu’nun da periferisi olmaya çalışıyoruz... Ülkemizde sadece hidrokarbonlarımızın yardımıyla başkalarına hizmet ettiğimiz bir durum yarattık.”
Duma milletvekili daha sonra bu iktisadi modelin nasıl ortaya çıktığını detaylandırdı:
“Devlet temsilcileri esas olarak meta oligarklarımız adına çalışıyor ve öncelikle insanların cebine girmenin yollarını arıyorlar. Sonuç olarak, yoksulluk sınırının altında ve yakınında yaşayan on milyonlarca insanımız var ve aynı zamanda yaklaşık 100 ‘dolar milyarderimiz’ var. Bu dolar milyarderlerinin temsilcilerinin sahiplerinden para alacağını düşünüyor musunuz? Hayır, tabii ki hayır; asıl yükü sırtlaması gereken halktır. [...]
Peki yurt dışına para gönderen dolar milyarderleri nereden geliyor? Ülkeyi kalkındırmamız ve zenginlerin bizi sıkıştırmasına, para kazanmaya devam etmesine ve [yabancı] bankalarda bir yere koymasına veya altınlarını yurt dışına gömmesine izin vermememiz gerekiyor. [...]
Sadece ülkeye yatırım yapmamız gerekiyor ... [Yönetici elitler] ülkeyi nasıl kalkındıracaklarını, insanlara nasıl bakacaklarını bilmiyorlar. Sadece parayı sızdırmayı ve yollamayı biliyorlar; sızdır, yolla. Bunda çok iyi uzmanlar ama onlara Batı’da eğitim verilmişti.”
(Burada ekleyecek bir şeyim yok, ancak Levçenko’nun yorumlarını Moskova Devlet Üniversitesinde konuk profesör olan Karine Bechet-Golovko’ya gönderdim, o da çok düşündürücü şeyler söyledi. Söyleşi en yakın zamanda yayımlanacak).
İlginç bir şekilde Levçenko’nun argümanının muhtevası mart ayında Rus devlet medyasının sayfalarında da yer bulmuştu.
Rus iktisatçı Mihail Hazin (ki kendisi Putin yanlısıdır) RIA Novosti’ye demeç vermişti:
“Rusya Doğu’ya değil, kendi içine dönmeli. Bugün çok bahsettiğimiz Doğu’ya dönüş, benim derin inancıma göre, Batılı şirketlerin ayrılmasından sonra ülkede oluşan boşlukları kapatma teşebbüsüdür.”
Özetlemek gerekirse: Rusya için içe dönme vakti geldi. Çok ama çok gecikti, hakikaten de.