Varis çorabından pijamaya: Britanya'nın Rusya'ya uyguladığı yaptırımların ölçeği
Birleşik Krallık hükümeti, 15 Mart’ta Rusya’ya “yüksek kaliteli lüks malların” ihraç edilmesine yasak getirdiğini duyurdu. Resmi basın açıklamasında şunlar yer aldı:
“G7 liderleri, Moskova’ya yeni bir ekonomik yaptırım dalgası başlatmak üzere birleşirken tedbirler, Putin’in savaş makinesine maksimum zararı vererek, Birleşik Krallık’taki işletmeler üzerindeki nüfuzunu en aza indirecek. İhracat yasağı yakında yürürlüğe girecek ve Devlet Başkanı Putin’in saltanatında zenginleşen ve yasa dışı işgali destekleyen oligarklar ve diğer elitlerin lüks mallara erişimden mahrum bırakılmasını sağlayacak”.
Beyanda “lüks” olarak tanımlanan şeyler; lüks araçlar, üst düzey moda ve sanat eserleri ve antikalar.
Fakat sonrasında uygulamaya konan yönetmelik çok daha kapsamlıydı. İlgili yönetmeliğin 11. maddesinde, “inciler, kıymetli ve yarı kıymetli taşlar, mücevherat, altın veya gümüş eşyalar”, 21. maddede “sanat eserleri, koleksiyon parçaları ve antikaların” yasaklandığı bilgisi verildi.
Yönetmelik, değeri KDV’siz haliyle 250 pound’dan yüksek olan her şeyi “lüks” olarak addediyor. Yani yaptırımlar sadece “oligarkların ince zevklerini” değil, fazlasını içeriyordu.
At, eyer, havyar, kol saati, elektrikli süpürge, kayak botu, parfüm, tabak-çanak takımları, iç çamaşırı, pijama, paten, ekmek kızartma makinesi, varis çorabı peruk… Hepsi şimdi yaptırıma tabi ürünler.
Şimdi herhangi bir Rusya vatandaşı Britanya’da satın aldığı varis çorabıyla elini kolunu sallayarak ülkeyi terk edemez, ilk önce o çoraplar güzelce çıkarttırılır ve yaptırıma tabi olmayan başka bir ürünle müsadere edilir.
Bu manyaklığın neden olacağı abuk sahnelerin tasviri çeşitlendirilebilir. Fakat yaptırımlar, aslen Londra kültür-sanat borsasını vurdu. Sotheby’s, Christie’s, MacDougall’s ve Bonhams’ın 6 ayda bir düzenlediği sanat haftaları bu ay iptal edildi.
Sotheby’s, Christie’s ve Bonhams, Ukrayna’daki askeri harekattan kısa bir süre sonra Rusya’ya satışları durdurma kararı aldı. Rus pazarı, Londra kültür-sanat borsası açısından 2004’ten beri en verimli pazarlardan biriydi.
Diğer yandan Rusya’nın önünde de Çin vardı. Şimdilik kayıplarının Rusya’yla sınırlı kalması bile iyi. Yakında ABD’nin baskısıyla, er ya da geç ayakları Çin pazarından da kesilmek zorunda kalacak.
Financial Times gazetesinin sanat editörü Jan Dalley, geçen hafta meseleye dair birkaç bilgi vermiş:
“[…] Bir dizi Rus müzesinden Paris’teki Louis Vuitton Vakfı’na muazzam bir sergi için ödünç verilen yaklaşık 200 empresyonist ve modern şaheserden oluşan masalsı Morozov koleksiyonu Rusya’ya geri döndü. Meslektaşlarımdan birine göre bu bir rezalet, apaçık ahlaksızlık, tutulmaları gerekirdi. Bu eserler Moskova ve St. Petersburg’daki kamu müzesi koleksiyonlarında yer alıyor ve ayrıca bunları alıkoymak yalnızca Rusya’nın sıradan insanlarını cezalandırmak anlamına gelir. Arkadaşım, ‘Batı’nın politikası onları cezalandırmak’ diye göz yaşı döküyor. Bu bir savaş ve liderleri halihazırda onları cezalandırıyor — belki nihayetinde bu konuda bir şeyler yaparlar”.
Ve Londra’daki V&A [Victoria & Albert Müzesi] geçen ay sona eren Fabergé sergisindeki eserler hakkında bir miktar karın ağrısı yaşadı. Zira sergideki objelerden bazıları Moskova müzeleri tarafından verilmişti ve yaptırımlarla birlikte iade edildiler. Bir kısmı da alıkonuldu.
Burada atlanmaması gereken bir detay var; alıkonulan objelerden biri 2004 yılında, şu an Londra’nın yaptırım listesinde olan oligark Viktor Vekselberg tarafından satın alınmıştı ve daha sonra sahibi olduğu holding Renova, objelerin mülkiyetini kaydı Panama’da olan Lamesa Arts Inc. adlı bir şirkete devretti.
Adamın malına çöktüler. Bu, Vekselberg’in Britanya’da başına gelenlerin ufak bir kısmı. Daha sonra Cynergy bankası, Vekselberg’e olan 34 milyon pound’luk borcunu ödememek için ABD yaptırımları ve Yargıtay’ı devreye sokacak kadar ileri gitmişti.
Kremlin’le barışık her Rus sermayedarın Britanya’da benzer öyküleri var.
Ve bunlara hiç kitlesel bir tepki gelişmedi. Hatta Rus klasik müziği, balesi ve operasının yanı sıra meşhur sanatçıları ve şefleri Britanya, Almanya, İspanya, Hollanda ve ABD’de birer birer yasaklandı. Yalnızca istisnai olarak İtalya’da karşıt tepki oluştu.
Son yaptırımların Rus sanatına etkisi büyük, ona kuşku yok. Eserlerin gasp edilmesi ve sanatçıların aşağılanması yeni. Yeni olmayan şey, Rus sanata biçilen değerde yaşanan düşüş.
Artinvestment.ru tarafından düzenli olarak derlenen ve yayımlanan ARTIMX endeksi, 2014’ten beri istikrarlı bir düşüş olduğunu ortaya koyuyor. Endekse göre 2020 yılında bir toparlanma yaşanmış, fakat düşüş geçen yıl boyunca devam etmiş. Bu yıl ise komple çöküş söz konusu.
Rus sanat piyasası analisti Mariya Onuçina, geçen yıl ocak ayının sonunda Art Investment’a yazdığı analizde iyimser tahminlerde bulunmuştu:
“[…] 2021’de hem yerel hem de uluslararası sanat piyasaları pandemi öncesi 2019 yılının göstergelerine döndü sayılır. 2021’de Rus sanat piyasası, 11,65 milyon dolarlık bir ciroya ulaştı; bu rakam 2019’da 11,8 milyon dolardı ve yabancı müzayedelerde Rus sanatının değeri 350 milyon dolardan biraz fazla — 2019’da 409 milyon dolar getirmişti. Piyasa aktörleri yeni ortama adapte oldular, giderek daha pahalı eserler çevrim içi olarak satılıyor ve satın alınıyor. Aynı zamanda pahalı ve özenle seçilmiş her şeyin sunulduğu, Londra’da düzenlenen Rusya Haftası müzayedeleri, haziran başında ve kasım sonu-aralık başındaki yüz yüze müzayedelerin olağan programını neredeyse tümden yakaladı”.
Rus müzayede evleri için işler geçen seneye kadar tıkırındaydı. 2021’de Art Investment, satışlar açısından yerli sanat bayileri arasında liderdi, Rus sanat pazarındaki toplam cironun yüzde 38’ine sahiptiler. İkinci sırada Vladey müzayede evi yer aldı. İkisi birlikte, pazardaki toplam cironun yüzde 39’unu elinde tutuyor ve geçen yıl, piyasadaki eserlerin yüzde 15’ini sattılar.
Belli ki Londra’da satılanlar Moskova’da satılmaya devam edecek, yaptırımların aşmanın herhangi bir yolu da yok ve Kraliyet buna pek istekli de görünmüyor. Ancak su akıp yolunu buluyor gibi de görünüyor.
Artinvestment.ru’nun eski şefi ve şu an ArtSale.Info’nun genel müdürlüğünü yapan Konstantin Babulin, şunları söylemiş:
“Christie’s ve Sotheby’s’in Rusya’daki müzayedelerini iptal etmesi ve yurt dışından Rusya’ya tablo ithalatında yaşanan büyük zorluklar, iç pazarda tahmin edildiği gibi önemli bir etki yaratmadı. Bu şimdilik kesin. Evet, Rus tablolarının yabancı müzayede evlerince ithal edilmesi, uzun yıllardır iç pazarın doldurulmasının esas kanalı oldu. Ve Rus alıcılar yurt dışından tablo aldıktan sonra da bu işin bittiği varsayıldı. Ancak durum böyle değil. Amatörlerin ve ‘hafta sonu bayilerinin’ keskin bir şekilde azalması ve uzun süre yurt dışından alışveriş yapmaktan kaçınması muhtemel. Ancak profesyonel katılımcılar, lojistiği üç ayda yeniden inşa ettiler; bir şekilde sanat eserlerini ithal etmeyi başarıyorlar. Dolayısıyla Rus tablolarının olmayacağı endişesine lüzum yok.
Ne kadar acıttığını anlamak için Kovid’i hatırlamamız yeterli. Ve sonrasında da huzurlu 2021 yılını: Yüksek kaliteli tabloların fiyatları yaklaşık yüzde 50 ve tekil olarak sanatçılar için yüzde 150 arttı. Ve şimdi, 12 aylık bir fiyat artışından sonra mart-mayıs 2022 döneminde fiyatlarda ruble cinsinde yaşanan düşüş, yaklaşık yüzde 30 ila yüzde 40’a ulaştı. Yani, 24 Şubat 2022’ye kadar 1 milyon 500 bin rubleye satılan ve güçlü bir yatırım kalitesi sunan tablo, şimdi 900 bin rubleye alıcı buluyor. Şimdilik böyle. Nihayet eylemsizliğin ilk aşaması şu anda sona eriyor. Ve şimdiye dek piyasa gelecekte yaşanacak bir depresyon aşamasını düşünmeden, bir sonraki adaptasyon aşamasına geçmeye başladık.
Şubat krizinin [Ukrayna’daki askeri harekat] başlangıcından bu yana tekliflerin kalitesinde beklenmedik bir sıçrama gördük. Sanki talimat verilmiş gibi şaheserler ardı ardına açık artırmaya çıkmaya başladı. Bir insan bunu neden yapsın? Bilime göre tam tersi olmalıydı. Varsayımsal olarak konuşursak, bunun bir tesadüf olduğunu söylemem mümkün; birkaç kayda değer koleksiyonun uzun süredir satılmasının planlanması, kriz göz önüne alınırsa tesadüfiydi. Bunun bazı kanıtları var. Örneğin nisan-mayıs aylarında pazar, Alberto Sandretti’nin sanat koleksiyonundan bir dizi olağanüstü tablo aldı. 2 ay önce satışa çıksalardı, bir buçuk kat daha pahalıya satılırlardı.
Fakat beklenmeyen kriz ile koleksiyon satışı planlamaları arasındaki zamanlamanın çakışması, muhtemel açıklamalardan sadece biri. Bazı eser sahiplerinin yeni krizi sadece derin bir kriz olarak değil, dönüştürücü olarak gördüklerini de biliyoruz. Sonuç olarak, birçoğu daha iyi zamanları bekleme alışkanlıklarından vazgeçti. Gecikmemeleri gerektiği ortaya çıktı; eğer satış planları varsa, o zaman satmak gerekiyordu. Her şeyden öte mart ayında gözle görülür sayıda koleksiyoncu, alelacele ve uzun bir süreliğine sıcak iklimlere gitmeye karar verdi. Bu insanların sözleşmeleri olabildiğince çabuk yapması gerekiyordu. Ve satmanın en hızlı yolu açık artırmadır. Müzayedemizin ve diğer düzenli müzayedelerimizin, özel bayilerden ve satış için daha fazla zaman harcanması gereken galerilerden bazı eserlerin ilgisini çektiği ortaya çıktı. Açık artırmalarda artan bu hareketlilik oldukça dikkat çekiciydi.
Fiyatlar ve likidite açısından, 3 milyon ruble [52 bin 700 dolar] değerinde olan pahalı ve yatırım sınıfı tablolar pazarı en az zararı gördü. Zor zamanlarda başyapıtlar en az zararı görür; bu, önceki tüm krizlerin açık bir işareti. Koleksiyonerlerin ana faaliyeti bu segmentte yoğunlaştı. Bu, buradaki fiyatların herhangi bir anlam ifade etmediği anlamına gelmez. Ancak satışların durmasına ve fiyatların düşmesine hazırlanmanız gereken ekonomi segmentiyle karşılaştırıldığında, başyapıtlar güvenli bir liman.
En çok zararı gören düşük ve ortalama fiyat seviyelerindeki tablo pazarı oldu, ancak bu beklenebilirdi. Zor zamanlarda insanların yaptığı ilk şey duygusal satın alımları durdurmak olur. Az bilinen sanatçıları satın almayı tamamen bırakıyorlar ve ‘Beğendim, satın alıyorum’ ilkesini askıya alıyorlar. Ve bu sefer de öyle oldu. 150 bin rubleye [2 bin 700 dolar] varan tablolar, eskisinden 3 ila 5 kat daha kötü satmaya başladı.
Yazın başlamasıyla birlikte pazar yeni adaptasyon aşamasına geçti. Ve bunda ayırt edici olan nedir? Bazı alıcılar geçici olarak süreci terk etti. Açıktır ki ‘yer değiştirme’ sorunlarını çözmekteler; hesapları başka bölgelere taşıyorlar, değeri düşen yeni işletmeleri satın alıyorlar ya da eskilerini kurtarıyorlar. Aynı zamanda gökten düşen yüzlerce ufak problemi çözüyorlar. Hiç şüphe yok ki bu alıcılar geri dönecek. Fakat kısa süreli yokluklarında en büyük partiler konusundaki rekabet azaldı ve kalan koleksiyoncular, rakiplerin aşırı baskısı olmadan, ihtiyatlı, nokta atışı ve kârlı kararlar alabildiler. Hatta bazen son zamanlarda başyapıt segmentinde pek uygulanmayan sıkı pazarlıklara bile başladılar.
Sanat piyasasının başarısının hiçbir zaman bir bütün olarak ekonominin başarılarına eşit olmadığı uzun zamandır fark ediliyor. Ekonomi kötü olabilir ama sanat piyasasında çok fazla ivme var. Gerçek şu ki, Rusya’daki sanat piyasası, büyük iş dünyasından ziyade son derece az varlıklı koleksiyoner kulübüne dayanıyor. Düzenli, kayda değer müşterilerden — yılda 10 ila 20 büyük alışveriş yapanlar — sadece 300 tane var. Yani, tüm küçük Rus sanat piyasasının refahı; satın alma faaliyetlerine, ruh hallerine, risk iştahlarına ve işletmelerindeki mevcut duruma bağlı. Bu insanların krizlerde nasıl harekete geçebildiğini de göz önünde bulundurarak geleceğe orta düzeyde olumlu bakıyoruz”.