Ukrayna'da sokakları tutan neo-Nazi paramiliterler: C14, liderleri, devlet bağlantıları ve işledikleri suçlar
5 Şubat 2022’de Kiev’de neo-Nazilerin toplanıp gündemi tartıştığı “Bandera Okumaları” adında bir etkinlik düzenlendi. Etkinliğin organizasyonunu Svoboda partisi üstlendi.
Forumda neo-Nazi C14 grubunun lideri Yevgeniy Karas, Ukraynalı milliyetçi grupların ABD ve diğer Batılı ülkelerle olan ilişkilerine dair bilgi verici açıklamalar yaptı.
Bazı tahminlere göre C14’ün şu an sadece 350 aktif mensubu var, çapı Azak Taburu gibi bilindik neo-Nazi örgütler kadar geniş değil.
Şu ara konu hakkında yazılar yazan ya da televizyon kanallarında yorum yapanların birçoğu, Ukrayna’daki neo-Nazi grupların “marjinal” olduğuna vurgu yapmakta. Fakat C14 grubunun neden endişe kaynağı olması gerektiği, bünyesinde tuttuğu militan sayısında değil, bağlantılarında saklı.
Örgüt, ismini ünlü Amerikalı neo-Nazi David Lane’in icadı olan “We must secure the existence of our people and a future for white children” [Türkçesi: Halkımızın varlığını ve beyaz çocuklar için geleceği korumalıyız] selamlamasından alıyor. C14 elemanları, neo-Nazi olduklarını hiç gizlemeye yeltenmese de bir ara kendilerine neo-Nazi diyen bir gazeteye dava açmışlardı ve bu davayı kazandılar.
C14, Ukrayna’daki en büyük neo-Nazi parti olan ve legal siyasette de aktif Svoboda’nın bünyesinden çıkan bir grup. Svoboda’dan ayrışanların gerekçesi, partinin “yeterince radikal” olmamasıydı.
Diğer pek çok neo-Nazi grup gibi C14 de 2014’te Kiev’deki Maydan darbesi sırasında aktifti. O dönem Kiev belediye binasını işgal edenler, büyük ölçüde C14 mensuplarından oluşuyordu.
C14’ün işlediği suçlar ve devlet bağlantıları
C14’ün en bilindik eylemleri arasında Roman yerleşim yerlerine yönelik saldırılar var. Örgüt, daha önce çok sayıda kampı kundaklamıştı, bunların videolarını da internette yayımladılar. 2019’da C14’ün Lviv’de Romanların yaşadığı bir kampa düzenlediği saldırıda 19 yaşındaki bir genç bıçaklanarak öldürülmüş, 4 kişi de yaralanmıştı. Daha sonra bu saldırıların, inşaat şirketleri tarafından alan açmak için azmettirildiği ortaya çıktı.
Harkov İnsan Hakları Grubu’na göre C14, ayrıca Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan “eğitim faaliyetleri” için fon da aldı:
“‘Milli-yurtsever eğitim projeleri’ yarışmasında üç kuruluş başarılı oldu. C14 lideri Yevgeniy Karas, tarafından kurulan ‘Eğitim Meclisi’ [Освітна асамблея] ve C14 lideri ile ile aynı soyadı ve adresi taşıyan Vladimir Karas tarafından kurulan ‘C14 Siç’ ve kurucuları arasında birkaç Svoboda üyesi olan Golosiyivska Kriivka [Голосіївська криївка].
Eğitim Meclisi’nin düzenlediği üç etkinliğin yanı sıra C14’e ait bir çocuk kampı 440 bin grivna [14 bin euro], Golosiyivska Kriivka ise dört festival için 760 bin grivna [25 bin euro] alacak. Başarılı projeler arasında ‘Ukrayna’nın enformasyon güvenliğinin garantörü olarak milli-yurtsever eğitim’ var; bu tür projeler için ülke çapında bir uzaktan eğitim merkezi ve Ukrayna’nın tarihsel mirasını popülerleştirmenin aracı olarak tarih simülasyonlarının kullanımı yer aldı”.
Bu hibeleri alacakları seçen bakanlık komisyonunun başında ise, Gençlik ve Spor Bakanlığı Milli-Yurtsever Eğitim Dairesi Başkanı Nikolay Lyahoviç vardı. Keza Lyahoviç’in de neo-Nazi mazisine sahip; Ukrayna Ulusal Meclisi — Ulusal Öz Savunma (UNA-UNSO) mensuplarından biriydi.
Ayrıca C14, 2015’teki gazeteci Oles Buzina cinayetinin failiydi ve mensuplarından ikisi tutuklandı. İkisi de daha önce Donbass’ta savaşmıştı.
Buzina cinayetinde iki C14 mensubu tutuklansa da mahkeme, azmettiricilerin peşine düşmedi ve dosya, 2018’de kapatıldı.
Öte yandan C14, Kiev belediyesinin finanse ettiği ve daha önce Donbass’ta savaşmış neo-Nazilerle dolu olan “Belediye Muhafızları” adlı paramiliter grupla epey içli dışlı. Facebook sayfasında belirtilene göre grup, “kamu düzenini ve milli sınırları korumaya” adanmış. Kiev Belediye Muhafızlarının liderlerinden biri, C14 mensubu Sergey Bondar.
Belediye Muhafızları yeni kurulmuş olsa da hakkında çok fazla suçlama mevcut. Daha önce evsizleri öldüresiye döverken görüntülenmişlerdi ve Kiev polisi, bu ekiple ortak çalışmayı reddetmişti. Romanlara yönelik ırkçı saldırılarda da yer aldılar. Bazıları da Donbass’ta cenk eden “gönüllüler” arasındayken ordudan aldıkları bombaatarları zulalamaya kalkmıştı.
Sergey Bondar’ın sosyal medya hesaplarında, İkinci Savaş dönemi Ukraynalı ve Belaruslu Nazi işbirlikçilerini hayırla yad eden paylaşımlara rastlamak mümkün.
Örgütün Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU) ile olan ilişkisi, bizzat lideri Yevgeniy Karas tarafından itiraf edildi. Karas, 2017’nin Liga.net portalına verdiği röportajda, örgütün “ayrılıkçı” olduğuna kanaat getirdiği şahısları SBU’ya teslim ettiğini ve SBU’nun ayrılıkçı Donbass cumhuriyetlerini destekleyenlerin faaliyetleri hakkında örgüte bilgi aktardığını söyledi. Dolayısıyla C14, aslında SBU’nun pis işlerini yapan grup.
Buradan hareketle 2015’teki Buzina cinayetinin SBU’nun talimatıyla işlendiği rahatlıkla söylenebilir. Karas, 2 Mayıs 2014’te Odessa’da sendika binasına sığınan 42 Maydan karşıtının yakılarak öldürüldüğü hadiseyi de üstleniyor. Bu olaya ilişkin yürütülen yargı sürecinde hüküm giyen olmamıştı.
Eski SBU personeli İvan Stupak da C14’ün teşkilatla olan bağlantısını doğruluyor:
“Belirli bir güce sahip herhangi bir kamu kuruluşunda nüfuz elde etme fikri her zaman vardı. SBU, operasyonel temaslarının belli aşamalarında C14 liderleriyle birtakım ortak bakış açıları keşfetti ve onları belirli operasyonel misyonları yerine getirmeleri için yönlendirdi. Misal, SBU’nun yasa engeli nedeniyle gözaltına alamadığı ayrılıkçıların aranması ve tespit edilmesi gibi”.
Bununla birlikte C14 lideri Karas, 2017’de eski Devlet Başkanı Pyotr Poroşenko’nun lideri olduğu Avrupa Dayanışması partisi üyesi ve eski Başsavcı Yuriy Lutsenko başta olmak üzere bir dizi siyasetçi ve makam sahibiyle işbirliği yaptığını söyledi.
Ayrıca Karas, 2019’da İstanbul’da Ukrayna Ortodoks Kilisesi’nin Rus Ortodoks Kilisesi’nden bağımsızlığını aldığı resmi törende Poroşenko, Lutsenko, dönemin SBU şefi Vasiliy Gritsak ve diğer bir dizi devlet yetkilisiyle aynı karede yer aldı.
Sokağı nasıl ele geçirdiler?
Tüm bunların yanında “Bandera Okumaları” etkinliğinde Karas’ın “Milliyetçi hareketin görevleri ve faaliyet biçimleri” başlıklı tartışmada söylediği sözler de önemli. Karas, ilk olarak milliyetçilerin legal siyasete girmeleri mi yoksa sokaklarda kalmaları mı gerektiği konusunu detaylandırdı.
Karas burada, Maydan gösterilerinde milliyetçilerin sokaklarda olmasının gösterilerinin “rengini koyulaştırdığını” ve “insanları güç kullanmaya teşvik ettiğini” söylüyor.
Bunun yanı sıra Karas, 2004’te Batı destekli Turuncu Devrim’le başa geçen Viktor Yuşçenko döneminde kendilerine alan açıldığını da belirtiyor: “2006’dan 2010’a kadar tüm kamusal alanları tamamen mesleki faaliyet yoluyla ele geçirdik”.
C14 lideri, sokakları solcuların elinden nasıl aldıklarını da şöyle açıklamış:
“Onlardan daha fazlasını, daha hızlısını ve daha iyisini yaptık. 2013’te Donbass’ta bir grev oldu. Eylemi solcular başlattı. ‘Gidip geçelim şunları’ dedim. Bir saat önce toplandık, solcular pankartlarla duruyor… Biz çoktan [ülkenin en zengin oligarkı] Ahmetov’un ofisine girmeye başlamıştık”.
Bu taktikler zamanla meyvesini vererek C14’ün daha fazla eleman toplamasını sağladı. 2014’te Maydan gösterileri başladığı sırada bu tür grupların çapı o kadar büyüdü ki liderlerinin çoğunun legal siyasete girmesine bile gerek kalmadı.
Sokaktaki etkileri yüksekti; Karas, “Herkes bizden korkuyordu” demiş. Bu, meselenin yalnızca “yüzde 2’lik oy oranıyla” izah edilmeyeceğine dair gayet açık bir resim sunuyor.
Bandera Okumaları’nda Karas, Donbass’taki savaşta yer alan diğer birçok neo-Nazi örgüt gibi, eski Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’i indirmek için Yahudi oligark İgor Kolomoyskiy’den finansman aldıklarını da itiraf ediyor. Karas, önceki röportajlarında da diasporadaki varlıklı Ukraynalılardan para aldıklarını da söylemişti.
C14 şefine göre “milliyetçiler, son 300 yılın en iyi dönemini” yaşıyor: “Ve yarımız ölse bile, diğer yarımız bundan mutluluk duyacak zira daha fazla mutluluk ve başarı elde edecekler”.
Batı ile ilişkiler
Bandera okumalarında Karas’ın en ilginç sözleri Maydan darbesiyle ilgili olanlar:
“Maydan, milliyetçi güçlerin zaferiydi. Avrupa entegrasyonundan bahsedenler ve AB bayrakları, hepsi ortadan kayboldu. Şaka gibiydiler. Yüzde 10 olabiliriz ama biz olmasaydık Maydan, gay yürüyüşü kalırdı”.
Karas, 38 milyonluk Ukraynalıların 60 milyonluk Almanya ya da 80 milyonluk Fransa karşısında “çok daha güçlü olduğunu, zira tahrik olmuş bir halk” olduğunu” ifade ediyor:
“Eğleniyoruz. Putin bize saldıracak ama eğleniyoruz, bunda sorun yok. Ya da belki, biz önce ona saldırırız?”
Diğer yandan Karas, Batı’nın milliyetçileri saf dışı bırakmaya çalışmadığını, çünkü “Batı’nın görevlerini yerine getirdiklerini” söylüyor:
“Bize onca silah verildi, iyi olduğumuz için değil. ‘Bizi çok istedikleri için’ değil. Batı’nın görevlerini yerine getirdiğimiz için. Biz öldürmekten ve savaşmaktan zevk alıyoruz”.
Keza Ekim 2018’de de C14 liderlerinden Sergey Bondar, Amerikan hükümeti tarafından fonlanan America House tarafından düzenlenen bir panelde örgüt hakkında sunum yapmıştı.
Bununla beraber C14 şefi, Ukrayna’nın Birleşik Krallık, Polonya ve Türkiye ile kurduğu gayri resmi ittifakın “amiral gemisi” olduğunu, çünkü “son 60 yıldır görülmemiş bir savaş verdiklerini” dile getiriyor.
Karas, son olarak hayallerinin “Rusya’nın çöküşü” olduğunu söyleyip, sonraki hedeflerinin Macaristan olacağını belirtiyor. Hatta Transkarpatya’da yaşayan Macar azınlığa da üstü kapalı katliam tehdidi savuruyor.
Netice olarak C14 şefinin açıklamaları ve devletle olan sıkı bağları, neo-Nazilerin Ukrayna siyasetinde pek de “marjinal” olmadığına işaret etmekte.