Transdinyester'de yaşanan son hareketlenmenin detayları
Moldova’dan tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan eden Transdinyester’deki Tiraspol’da pazartesi günü kimliği belirsiz kişiler Devlet Güvenlik Bakanlığı’na ateş açtı. Salı sabahı erken saatlerde ise Mayak köyündeki bir radyo merkezinde patlama meydana geldi. Parcani köyü yakınlarındaki bir askeri birimde de hareketlilik yaşandı. Bu olaylarda ölen ya da yaralanan yok.
Transdinyester makamları, akabinde terör tehdit seviyesini “kırmızı”ya yükseltti. Moldova Devlet Başkanı Maya Sandu Sandu, Yüksek Güvenlik Konseyi’ni toplantıya çağırdı. Kişinev’in yaşananlara dair beyanı, Transdinyester’de bir nüfuz mücadelesinin yaşandığı yönündeydi.
Kronoloji
25 Nisan akşamı Transdinyester Güvenlik Bakanlığı’na ait bir binanın önünde bir dizi patlama meydana geldi. Bu ilk olarak Transdinyester televizyon istasyonu TSV’nin Telegram kanalı tarafından bildirildi.
Transdinyester İçişleri Bakanlığı’na göre, 25 Nisan’da Moskova saatiyle 17.00 civarında, bakanlık binasına düzenlenen saldırıda taşınabilir tanksavar bombaatar kullanıldı.
Transdinyester Yüksek Konsey Başkan Yardımcısı Andrey Safonov, TASS’a yaptığı açıklamada, bölgede Kişinev tarafından bir “devralma planının” yürürlüğe konulduğunu iddia etti.
Transdinyester İçişleri Bakanlığı, salı günü kimliği belirsiz şahısların Grigoriopol bölgesindeki Mayak köyünde Rus radyo istasyonlarının da yayın yaptığı bölgesel bir radyo merkezini havaya uçurduğunu duyurdu. Patlamalar Moskova saatiyle 06.40 ve 07.05’de meydana geldi.
Transdinyester Güvenlik Konseyi, 3 saldırıyı teyit etti: Tiraspol’daki Güvenlik Bakanlığı binasına, Parcani köyü yakınlarındaki bir askeri birliğe ve Mayak köyü yakınlarındaki radyo kulesine.
Transdinyester lideri Vadim Krasnoselskiy’in basın sözcüsü, ek güvenlik önlemleri alınarak terör tehdit seviyesini “kırmızı”ya çıkardıklarını duyurdu. Krasnoselskiy, güvenlik yetkililerinin terör eylemlerini soruşturduğunu belirtti. Ayrıca Güvenlik Konseyi, 9 Mayıs Zafer Günü geçit törenini iptal etti.
Moldova ne diyor?
Moldova kanalı TV-8, Haberalma ve Güvenlik Teşkilatı Başkanı Alexandru Esaulenco’nun Transdinyester’deki hareketlilikten sonra acil toplantı kararı aldığını duyurdu.
Moldova Devlet Başkanı Sandu, salı günü Yüksek Güvenlik Konseyi’ni topladı.
Moldova hükümetine bağlı İskan Bürosu, bombardımanın Transdinyester’deki durumu “iç çekişmelere” bağladı. Muhalefetteki Moldova Sosyalist Partisi’nin Genel Sekreteri Vlad Batrincea, Facebook’tan yaptığı açıklamada, bölgedeki patlamaların ülkeyi silahlı çatışmaya sürükleme girişimi olduğunu söyledi.
Moldova Devlet Başkanı Sandu, Konsey toplantısının ardından “Edindiğimiz bilgilere göre gerilimi tırmandırma girişimleri [patlamalar], Transdinyester içindeki savaştan yana olan ve durumu istikrarsızlaştırmakla ilgilenen güçlerle alakalı, ancak bilgi toplamayı sürdürüyoruz” açıklamasını yaptı.
Moskova’nın tepkisi
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, herhangi bir yorum yapmadan Transdinyester’deki gelişmelerin “endişe verici” olduğunu ve Kremlin'in durumu yakından izlediğini söyledi. Diğer yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Moldova Devlet Başkanı Maya Sandu arasında konuya ilişkin temas kurulmasının planlanmadığını söyledi.
Alt parlamento kanadı Duma’daki BDT İşleri, Avrasya Entegrasyonu ve Yurtdışındaki Yurttaşlarla İlişkiler Komisyonu’nun başkanı Leonid Kalaşnikof, TASS’a verdiği demeçte patlamaların, Rusya’yı çatışmaya sürüklemek ve vatandaşlarını korumak için müdahaleye zorlamayı amaçlayan “rahatsız edici bir provokasyon” olduğunu belirtti. Kalaşnikof’un verdiği bilgiye göre bölgede yaklaşık 200 bin Rusya vatandaşı yaşıyor. Kalaşnikof, Batılı ülkelerden bir grup milliyetçinin patlamalarda parmağı olabileceğini de sözlerine ekledi.
Brüksel’in tepkisi
Avrupa Komisyonu Sözcüsü Eric Mamer, Avrupa Birliği’nin Transdinyester’deki durumu endişeyle takip ettiğini ve tüm şiddet eylemlerine son verilmesi çağrısında bulunduğunu kaydetti. Herhangi bir yorum yapmadı.
Transdinyester’deki mevcut durum
TASS’ın aktardığına göre Transdinyester’de kontrol noktalarında incelemelerin artırılması nedeniyle son günlerde trafik sıkışıklığı yaşanıyor. Görgü tanıklarına göre bölgedeki kasabalarda devriyeler düzenlenmeye başladı.
Safonov’a göre şu an için halk arasında panik hakim değil. Safonov, sınırdaki araç kuyrukları ve yoğun trafik, bölge halkının Paskalya tatilinde akraba ziyareti için Moldova’ya geçişler yapılmasıyla ilgili.
Moldova’da ‘Rumenizasyon’da sona doğru: Son seçimin sonuçları neler anlatıyor? — 14.07.2021
Moldova’da geçen hafta düzenlenen parlamento seçimlerinin sonuçları, geçen sene göreve gelen Batı yanlısı Devlet Başkanı Maya Sandu’nun lehineydi.
Romanya’nın Moldova’ya uzun bir zamandır ağır ağır nüfuz ettiği fark edilen bir durumdu. Rusya açısından bu tehdit hafife alınmasa da şimdiye dek görece sakin siyasi süreçlerin atlatıldığı görülmüştü.
Son seçimler, Batı ve Romanya yanlısı Eylem ve Dayanışma Partisi’nin (PAS) yüzde 53'lük bir oy oranına erişerek parlamentodaki 101 sandalyenin 63'ünü kazanmasıyla sonuçlandı. PAS’ın hükümeti kurmak için gereken 67 sandalyeyi elde etmek için İlan Şor’un [adı geçen yıllarda 1 milyar dolarlık bir banka dolandırıcılığı skandalına karışmıştı, ayrı bir yazıda değinilebilir] partisi ile ittifak kurması bekleniyor. Bunun yanı sıra Rusya’ya nispeten sadık Sosyalist Parti (PSRM) ve Komünist Parti (PCRM) ortaklığı, yaklaşık yüzde 27'lik bir oy oranına erişti ve 32 sandalye kazandı.
Yorumlar, genel anlamda eski Başkan İgor Dodon ve komünist Vladimir Voronin ittifakının mağlubiyetine odaklansa da Moldova’nın komşu ülkesi Romanya, mevcut süreçten en karlı çıkan taraf olarak öne çıkıyor.
Romanya’nın Moldova’ya yönelik müdahalesi, Devlet Başkanı Traian Basescu döneminde (2004–2014) başlamıştı. Basescu, 1939 Molotov-Ribbentrop Paktı ve Moldova Sovyetinin kurulmasının Rumen halkını böldüğünü iddia ediyordu. Basescu, Moldova’yı “Rumen toprağı” olarak andığı açıklamalarıyla biliniyordu ve iki ülke birleşmediği sürece Moldova’nın AB üyeliğini unutması gerektiğini savunuyordu.
Basescu’nun çabalarının ilk meyvesi, 2009 yılında Moldova’da yaşanan hükümet darbesiyle alınmıştı. Darbe sonrasında iktidara Batı ve Romanya yanlısı partilerin oluşturduğu bir koalisyon geldi. Başkent Kişinev’de yaşanan olaylarda yağmacıların Romanya bayrakları taşıdığı da görülmüştü. Darbenin tetikleyicileri, Rumen hükümeti ve STK’larıyla bağlantılıydı.
Devam eden yıllarda Moldova, ağırlıklı olarak AB ve Rumen yanlısı bir rota izlemeye başlasa da bu güçlerin ülke üzerindeki hesabı yarım kalmıştı. Ve “Rumenizasyon” son 10 yıl boyunca ağırdan alınarak sürdürüldü.
2013'te Romanya’nın etkisi altındaki Anayasa Mahkemesi, devletin resmi dilinin Moldovaca değil, Rumence olması yönünde karar aldı ve Basescu’nun da telkiniyle halka Romanya pasaportu dağıtılmaya başladı. Yakın tarihli resmi verilere göre yarım milyondan fazla Moldova vatandaşı Romanya pasaportu aldı.
İş sadece bununla sınırlı değildi; her yıl Moldova’dan binlerce öğrenci burs desteğiyle Rumen üniversitelerine alındı. Moldova’nın ilköğretim müfredatına Rumen tarihi eklendi.
Ancak bu adımlar Moldova’da çok önemli olmasa da gözardı edilemeyecek bir başarı yakalamıştı; 2004 nüfus sayımına göre halkın yüzde 2,2’si kendisini Rumen olarak görüyordu, bu rakam 2014’te yüzde 7’ye çıktı.
Son yıllarda, Romanya ile birleşme taraftarları, Batı yanlısı ve Rus karşıtı partilerin oluşturduğu ittifaklara dahil oldular; bir anket, 2015 yılından 2020'ye kadarbu fikri savunanların yüzde 17’den yüzde 33’e yükseldiğini söylüyor.
Alınan bu neticede Rumenlerin AB’den aldığı yardım, Rusya karşıtı yoğun propaganda ve Amerikan ve Alman vakıflarının etkisi de bulunuyor.
Öte yandan Romanya, AB’nin en yoksul ülkelerinden biri, durumu Doğu Avrupa’daki diğer köle devletlerden çok da farklı değil. 3 milyona yakın Romanya vatandaşı — çoğunluğu AB ülkeleri olmak üzere — yurt dışında çalışıyor. Ukrayna’ya benzer şekilde, Avrupa’nın önde gelen ucuz iş gücü depolarından birini teşkil ediyor.
Romanya’nın yalnızca sıradan bir Moldovalının Almanya’da iş bulabilmesine olanak veren pasaportu kıymetli. Bükreş’in Moldova’daki nüfuzunu artırması, geçen sene Dodon’un mağlup olduğu devlet başkanlığı seçimleri ve bu yılki parlamento seçimleriyle daha belirgin hale geldi. Bu süreç, netice olarak Rusya’nın etkisini Transdinyester ve Gagavuzya ile sınırlandırmayı amaçlıyor.