Suudi şakası
OPEC+ ülkeleri geçen hafta petrol üretimini günde iki milyon varile çekme yönünde radikal bir karar aldı. New York ve Londra basınında bu adım, ABD’ye “savaş ilanı” olarak tanımlandı.
Washington’un sadık köpeği Suudi Arabistan, son 50 yılda ABD’nin petrol üretim kesintisi taleplerine her zaman sadık kalmasına rağmen ilk defa dik başlılık gösterdi.
Riyad’ın kararının ardından Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby, basın toplantısında şunları söyledi:
“Bence Başkan [Joe Biden], ilişkimizi yeniden değerlendirmeye devam etmemiz ve gözden geçirmeye istekli olmamız gerektiği konusunda çok açıktı ve bence OPEC kararı ışığında kesinlikle durduğu yer orası. [Biden] bu ilişkinin ileriye dönük olarak nasıl görünmesi gerektiğini düşünmek için Kongre ile birlikte çalışmaya istekli.”
ABD Senatosunun Demokrat Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Bob Menendez, daha da ileri giderek Riyad ile işbirliğinin “derhal dondurulması” çağrısı yaptı:
“Suudi Arabistan ile işbirliğimizi tüm yönleriyle derhal dondurmalıyız. Bu, ABD personelini ve çıkarlarını savunmak için tam manasıyla gerekli olanın da ötesinde tüm silah satışları ve güvenlik işbirliğini de içermeli.”
Riyad’ın üretim kesintisi kararına destek vererek Moskova’ya “armağan sunduğunu” savunan Menendez, bunun “Putin’in savaşını destekleyen korkunç bir karar” olduğunu söyledi.
Ardından Demokrat Connecticut Senatörü Richard Blumenthal, Suudi Arabistan’a silah satışını bir yıl süreyle askıya alacak tasarıyı sundu:
“Suudi Arabistan, küresel ekonomiyi tehlikeye atan, ABD’de akaryakıt fiyatlarını artırma riski taşıyan, acımasız ve cani Rus işgalini destekleyen ve yardım ve yataklık eden petrol üretimini durdurma kararını geri çekmelidir. Bu basit ve acil eylem, bu tarihi anda Rusya’nın yanında yer almak gibi derinden aşağılayıcı ve yıkıcı bir hata yapan Suudi Arabistan’a silah satışını durduracaktır.”
Hakaret
Görünüşe göre bir şeyler değişmeye başladı. ABD Başkanı Joe Biden, Riyad’ın ilgili kararını tersine çevirmek için haziran ayında Suudi Arabistan’a resmi ziyaret düzenlemişti.
ABD’de Kongre ara seçimleri yaklaşıyor ve enerji maliyetlerindeki artış Demokratların aleyhine ne de olsa. Ayrıca Avrupa Birliği’nin de, özellikle Rusya’dan petrol ithalatına ambargo uyguladığı dönemde, acilen petrol fiyatlarının düşmesine ihtiyacı var.
Ancak Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Biden’ın talebini elinin tersiyle itti; bu yakın tarihte bir ilk.
OPEC+’ın üretimi azaltma kararı yeni de değil, miktarlar son dönemde istikrarlı olarak düşürüldü. OPEC+, günde sadece 100 bin varil de olsa, bir ay önce petrol üretimini azaltmıştı. Tek başına bu bile, üretimin artırılmasını ısrarla talep eden Washington ve Brüksel’e hakaret gibiydi.
Bu nedenle OPEC+ ülkelerinin petrol üretimini günde iki milyon varile kadar azaltacaklarını açıklaması, jeopolitik bir sansasyon yarattı: ABD, sağmalık ineği gerici Arap rejimleri üzerindeki hakimiyetini yavaş yavaş kaybediyor.
ABD için işlerin kötüye gittiği belli; üstüne Suudi Arabistan şu anda dünyanın bazı bölgelerine sattığı petrolün fiyatını düşürürken ABD için yükseltme kararı da aldı.
Bloomberg, Suudilerin restini şöyle haberleştirmiş:
“Aramco, Asya orta ve ağır kalite petrolün fiyatını aylık varil başına 25 sent artırdı ve hafif kalite petrolün fiyatını 10 sent düşürdü. Kuzeybatı Avrupa ve Akdeniz için tüm resmi perakende fiyatları düşürüldü. Aramco açısından nispeten dar bir pazar olan ABD için fiyatlar 20 sent arttı.”
ABD, hidrolik kırılma teknolojisi sayesinde dünyanın en büyük petrol üreticisi haline geldikten sonra Suudi petrolünün Amerikan pazarındaki payı düşmüştü. Fiyat artışı, tam olarak bu nedenle Biden yönetimine karşı hasmane bir jestti.
Silah olarak petrol ve gaz
Batı basını, Suudileri şimdi ABD’ye savaş ilan etmekle ve Rusya ile ittifak kurmakla suçluyor. Fakat atladıkları bir şey var; bunu tarihte ilk yapanlar da kendileriydi.
1980’lerde Sovyetler Birliği’nin gelirini azaltmak için Suudilerle birlikte petrol fiyatlarını düşüren ABD’ydi. Kırım’ın Rusya’ya bağlandığı ve Donbass’ta savaşın başladığı 2014’te Suudilere Rusya’nın aleyhine petrol fiyatlarını düşürmesi için baskı yapan yine ABD’ydi.
AB’nin Rusya’dan doğalgaz tedarikini azaltması ve Rus petrolüne komple ambargo koyması da aynı geleneğin parçasıydı. Batı buna o kadar alıştı ki, yaşadıkları şok büyük oldu, zira bu, yakın tarihte ilk defa işe yaramıyor.
Yarım asırlık sağmalık inek Suudi Arabistan — ve diğer Arap rejimleri — daha özgüvenli hale geldiler. Ve artık ABD’nin talebi üzerine petrol fiyatlarını manipüle etmek istemiyorlar.
Petrol fiyatının orta vadede yüksek bir seviyede sabit kalması petrol ihraç eden ülkelerin çıkarına.
Dolayısıyla üretim seviyelerini petrol fiyatları varil başına 90 ila 120 dolar arasında kalacak şekilde belirlediler.
Tavan fiyat
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Brüksel’in diğer kalantorları, OPEC’in artık söz dinlememesi nedeniyle petrol ve doğalgaza “tavan fiyat” getirmeyi düşünüyor.
Fikir saçma; sade bir dille AB’deki enerji şirketlerinin petrolü piyasa fiyatının altında satmasını bekliyorlar.
Uygulanması halinde sonuç, petrol ve gaz kıtlığı olacak ve bu da 2021’den beri artan fiyatları daha da yükseltecek. Bunu bizzat Katar emirliğinin enerji bakanı söylüyor.
Yeşiller Eş Başkanı ve Berlin tiyatrosunda ekonomi bakanlığı rolü bahşedilen Robert Habeck, birkaç ay evvel gaz dilenmek için Katar’daydı. Habeck’in talebi geri çevrildi; zira Katar’ın sunduğu koşullarda gaz amak istemedi ve şu an zaten Katar istese bile Avrupa’nın gaz talebini karşılayabilecek durumda değil.
Katar Enerji Bakanı Saad el-Kaabi, 22 Eylül’de Energy Intelligence portalına verdiği mülakatta Avrupa’nın Rus gazından kurtulamayacağını, çünkü LNG’nin ne şimdi ne de yakın gelecekte Rus gazını ikame edecek kadar durumda olduğunu söyledi:
“[…] Hayır, Rus gazını kullanmak zorunda kalacaklar. Umarım bu kriz bir noktada sona erer. Avrupa’ya barışı getirecek ve Rus gazının bir kısmını geri getirecek aracı kurumların mevcut olduğunu düşünüyorum. Avrupa’ya iki kıştan fazla bir süre Rus gazı girmemesi çok zor.”
Ayrıca Katar’ın doğalgaz ithalatında Rusya’nın baş rakiplerinden biri olduğunu anımsatmakta yarar var ve AB’nin enerji politikaları ve uyguladığı tedbirlerin Brüksel ve Berlin’deki yansımalarında sorun var gibi görünüyor.
Bunun yanında uzun zamandır Batı’nın sadık köpeği olan gerici Arap rejimlerinin de artık itaatsiz hale gelmesi, jeopolitik mimari için çok büyük bir şok.