Sermaye piyasası mevzuatı "sil baştan": Yaptırımlar Moskova'da neleri değiştirdi?
ABD, Birleşik Krallık ve diğer NATO mütteffikleri, Rus sermayedarların yabancı bankalardaki paralarına, malikanelerine, yatlarına ve özel uçaklarına çöktüğüne ve yurt dışında iş yapmalarına yasak koyduğuna göre Kremlin, artık yatırımlara yön verme konusunda çok daha rahat.
Başka bir deyişle Rus toprağı, Bill Clinton’ın binbir madrabazlıkla Kremlin’e getirdiği Boris Yeltsin döneminde başlayan devri geride bırakmaya başlıyor. Bu talanın neticesinde ülkeden çıkan sermaye bir trilyon doları aşmıştı.
IMF’in yaptığı hesaplamaya göre Rusya, yurt içi ekonomik büyümenin sermaye çıkışına engel olamadığı ilk örneği teşkil ediyor. Rusya’daki özelleştirme süreci de türünün ilk örneği, zira yurt içindeki varlıkların çıkışı ile yabancı sermaye akışları arasındaki fark epey açıktı. Dolayısıyla yurt içindeki sermaye birikiminin çok daha fazlasının yurt dışına akması söz konusu oldu ve netice olarak, Çarlık Rusyasının son 10 yılından çok daha orantısız bir eşitsizlik ortaya çıktı.
Ve ABD ve müttefiklerinin, Rus sermayedarların [ya da Batı terminolojisiyle “oligarkların”] yurt dışı varlıklarına el koyma ve iç ekonomiyi enkaza çevirme hamlesi, Moskova’nın mevzuatta “sil baştan” yapmasına sebep oldu. Geçen hafta, döviz borsalarında işlem gören tüm hisse senedi yatırımlarını askıya alan ve Moskova borsasının yeniden düzenlenmesini öngören yasa, alt parlamento kanadı Duma’dan geçti. “Rusya Federasyonu’nun Anonim Şirketler ve Bazı Tasarruflar Hakkındaki Federal Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair” başlıklı, 22 sayfadan oluşan yasanın 20. sayfasındaki 9. maddenin 9. fıkrası önemli. Bu, Rus hükümetine yeni yasada istisnalara başvurma, makbul görüldüğü yerde Rus şirketlerinin döviz borsalarında hisse senedi yatırımı yapması ve menkul kıymetlerin dolaşımı konularında takdir yetkisi veriyor:
“Rusya Federasyonu hükümeti, yabancı hukuka uygun olarak Rus ihraççıların, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce dolaşımı gerçekleştirilen hisselerinin ülke dışında dolaşımına devam etmesi kararının alınabileceği usulü belirler”.
Yeni yasaya dair Tsargrad’da dikkat çeken bir haber yer aldı:
“[Başbakan] Mihail Mişustin hükümeti, yerel borsanın gelişim tarihinde gerçekten çığır açıcı olacak bir yasa tasarısı hazırladı. Rus şirketleri, hisselerini dövize koyma hakkını kaybedecek. Halen orada ticaret yapanlar, menkul kıymetlerini Rusya’ya iade etmek zorunda kalacaklar. […] Ve burada önemli bir nüans var. Mevzuat değişikliği yapıldıktan sonra yurt dışından temettü çekilmesi mümkün olmayacak. Büyük olasılıkla çok yakın bir gelecekte iç borsanın dekolonizasyonuna tanık olacağız. Mihail Vladimiroviç’in önerilerinin Devlet Duması’ndan geçeceğinden neredeyse hiç kimse şüphe duymuyor”.
Fakat 4 Nisan’da Duma Finans Piyasaları Komitesi Başkanı Anatoliy Aksakov, o gün borsa mevzuatındaki değişiklikle ilgili soruya “konudan haberdar olmadığı” yanıtını verdi. RFKP Genel Sekreteri Gennadiy Zyuganov da aynı şeyi söyledi.
Tsargrad’ın vahyetmesinden iki gün sonra yeni yasanın metni yayımlandı. Tsargrad’a biraz yakından bakmak gerekebilir. Sahibi Konstantin Malofeev, mevzuat değişikliğini “bütünlüklü yeniden biçimlendirme” [полное переформатирование] olarak tanımlamıştı. Malofeev, 2014’ten beri Donbass cumhuriyetlerinin ve Ukrayna’ya dönük askeri harekatın en ateşli destekçilerinden biri. Aynı zamanda azılı bir anti-komünist ve monarşinin yeniden kurulması gibi fantezileri mevcut.
Malofeev, diğer Rus sermayedarlardan farklı olarak ABD Hazine Bakanlığı’nın yaptırım listesine çok daha geç bir tarihte, 2014’ün kasım ayında girdi. Ukrayna harekatını takiben ABD yargısının kovuşturmasına maruz kaldı; Manhattan Savcılığının 6 Nisan’da hazırladığı iddianamede şu ifadeler yer aldı:
“Konstantin Malofeev, Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi (OFAC) tarafından egemen ülke Ukrayna’da faaliyet gösteren Rusya güdümlü ayrılıkçı grupların desteklenmesi hususunda ana finans kaynaklarından biri olduğunun tespit edilmesi nedeniyle Ukrayna’daki Rus saldırganlığıyla yakından bağlantılıdır. ABD’nin Malofeev’e uyguladığı yaptırımlar, onun Amerikan vatandaşlarından ödeme veya hizmet almasını veya ABD’deki varlıklarıyla işlem yapmasına yasak getiriyor. Fakat iddia edildiği üzere, yaptırım uygulandıktan sonra yıllarca bu kısıtlamaları sistematik olarak çiğnedi. OFAC, Adalet Bakanlığı’nın, çirkin ve gayrimeşru savaş eylemlerini destekleyecek aktörleri sorumlu tutma çalışmalarında öncü olmayı sürdürecektir”.
Tsargrad, yeni yasanın “kalıcı bir devrime” ön ayak olacağı yorumunu yapıyordu.
Geçen günlerde Forbes’un Rusça edisyonunda da Merkez Bankası kaynaklarının “Rus borsası yeni bir formatta açılabilir. Kaynaklar, Forbes’a verdiği demeçte, Rusya Merkez Bankası iki ayrı pazar yaratma olasılığını tartışıyor” sözleri aktarıldı.
Forbes, mealen bunun geçici bir tedbir olduğunu öne sürüyor:
“Üç finansöre göre Merkez Bankası, iki hisse senedi piyasası yaratma olasılığını tartışıyor. Forbes’un muhataplarından birine göre bu, Rus ihraççılara ait menkul kıymetlerin yabancı sahiplerinin kitlesel olarak çekileceği borsaların açılmasından sonra Rus yatırımcılar arasında paniği önlemek için gerekli”.
Yasa, Rus şirketlerinin yabancı pazarlarda sermaye artırma ve Rus yatırımcı hisseleriyle bağlantılı offshore emanet makbuzlar yoluyla hisse satma uygulamasını sona erdiriyor.
Yeni yasa, mart ayının başındaki döviz çıkış yasağına ek olarak sermaye çıkışına ve offshore işlemlere son verdi fakat mevzuattaki boşluklardan biri, faal Rus şirketlerinin denizaşırı iştirakler aracılığıyla hisse ve borç ihraç etmesi ya da borç yükümlülüklerinin ve temettülerinin bu kuruluşlar aracılığıyla kanalize edilmesi oldu.
Yeni yasanın dili “Rus ihraççıları” ifade etse de tedbirin amacı yabancı kanalları kapatmak gibi görünüyor. Yani yeni yasada düzenlenmemiş bir “usul” uyarınca hükümetin öngöreceği muafiyet sayesinde offshore sermaye akışına kısıtlamalar olmaksızın devam edilebilecek. Fakat Rus sermayedarların bu boşluğu kullanıp kullanamaması önündeki tek engel aslında Rus makamları değil, ABD Adalet Bakanlığı.