Rusya'da mali blokun kumandanı Potanin'den açıklamalar: Rusal-Nornickel nikahı kıyılır mı?
ABD ve NATO’nun şu anda Rusya’yı boğmak için Ukrayna’da tetiklediği savaşta Rus oligarklar ve servetleri, Moskova’da rejim değişikliği planının nihai hedefi.
Bu çoğu yazarın bildiği ve dile getirdiği bir detay. Bahsedilmeyen şey, NATO’nun oligarkları aynı zamanda Kremlin’e karşı silah olarak kullanma maksadı.
Şimdilik ağır ambargo ortamında üstlerine ne düştüğü veya düşeceği, varlıkları, nakit akışları, kârları ve yatırımlarının nasıl yönetileceği devlet sırrı.
Rusya’da mali blokun altın çocuğu, Norilsk Nickel’in (NILSY) patronu ve en büyük hissedarı Vladimir Potanin, geçen haftalarda ilginç bir şey yumurtladı. Potanin, yakın vadede alüminyum işi yapan oligark Oleg Deripaska’nın Rusal’ıyla birleşeceklerini iddia etti.
Birkaç ihtimal var; doğruyu söylüyor olabilir, epeydir düşmanı olan Deripaska’ya karşı dezenformasyon operasyonu yürütüyor da olabilir ya da Kremlin’in tepkisini ölçüyor.
Potanin konuştu, kanlısı Deripaska şimdilik herhangi bir açıklama yapmadı. Şirketleri de şimdiye dek konuşmuş değil. Potanin’in iddiasından sonra Rusal’ın hisseeri yükseldi, Nornickel zarar etti ve teklifi Potanin’in değil de Deripaska’nın sunduğu yönünde bir izlenim oluştu.
Deripaska ile Potanin’in düşmanlığı yeni değil. Deripaska, 2008, 2010 ve 2015’te Potanin’i dolandırmaya kalktı fakat Devlet Başkanı Putin’in engeliyle karşılaştı.
Deripaska, belki Putin’in kalemini cebe indirmeye çalışmasıyla anımsanacaktır.
Rusal-Nornickel birleşmesinin, savaş ekonomisine yönelik Merkez Bankası’nın para ve faiz politikalarından ya da hükümetin sermaye ihracı denetimlerinden çok daha büyük bir test olduğu da açık. Fakat bu sefer Putin’in vereceği karar sır olarak kalacak. Putin’i evet ya da hayır demeye ikna etme çabalarının neleri kapsadığı da öyle.
Bu hadiseler, Rus oligarklarının 30 yıllık mazisinde ilk defa Batı basınında yazılıp çizilenlerin hepsinin yalan olduğu peşin hükmüyle yorum geliştirmenin doğru olacağına da işaret ediyor. Yani en azından Reuters, Bloomberg, Wall Street Journal ve Financial Times’ın söyleyeceği her şeyi yalan olarak kabul etmek doğru olur.
Potanin neler söyledi?
4 Temmuz’da Potanin, RBK gazetesine verdiği röportajda konuyla alakalı şu ifadeleri kullandı:
“[…] Rusal yönetiminden, hissedarlık sözleşmesini uzatmaya alternatif olarak Norilsk Nickel ile birleşmeyi görüşmeye dönük bir teklif aldık. Görüşme sürecini başlatma konusunda mutabık olduğumuzu teyit ettiğim bir mektup gönderdim”.
Potanin’in ifadelerinin tam metni Batı basınına yansımadı. Potanin, diğer birkaç konu dışında Rusal ile anlaşacaklarına inandığını belirtti:
“[…] Taşınmayı planladığımız 2023 yılından itibaren normal kurumsal yönetime geçme zamanıdır. Bunun tüm hissedarların çıkarına olacağını düşünüyorum. UC Rusal ile diyaloğa gelince, bilirsiniz, hep denildiği gibi, bu uzun bir hikaye. Ülkemizde güçlü idareciliğin erozyona uğramasının mücadele etmemiz gereken negatif bir eğilim olduğunu daha önce söylemiştim. Ve Oleg Deripaska ile iş süreçlerine yönelik yaklaşımlarımızın farklı olduğu herkesçe biliniyor. Ama güçlü bir liderdir. Ve 2018’de UC Rusal yöneticiliğinden istifa etmesi şirketi zayıflattı. Ve bunu sadece kendi somut deneyimimle görüyorum. O gittikten sonra konuşacak kimse kalmadı. Ve bu, UC Rusal’ın, şirketin kurucusunun izin vermediği şeylere izin vermeye başladığı hakikatiyle kendini belli etmeye başladı: Belirli yükümlülüklerin reddedilmesi, belirli tutarsızlıklar vs. Ve bu bana bir kez daha, ekipleri yönetebilecek güçlü insanlar edinmek için savaşmamız gerektiğini söyletiyor. Ve bu, önceki anlaşma kapsamında UC Rusal ile işbirliğinin potansiyel olarak risk taşımasının ve Norilsk Nickel’e ve tüm hissedarlarına olarak zarar verme riskinin gerekçelerinden biri.
Ancak Rusal’ın yeni yönetiminden aldığımız son teklif, hissedarlar sözleşmesini [Aralık 2012-Aralık 2022] uzatmaya alternatif olarak Norilsk Nickel ve UC Rusal’ın birleşmesini görüşmek üzerine. [Birleşme fikrini] yeniden gözden geçirdik. Ve bugün UC Rusal ile birleşmeyi görüşme sürecini başlatmaya onay verdiğimizi teyit eden bir mektup gönderdim. Zira bu, bir ‘ulusal şampiyon’ yaratmanıza imkan tanıyor. Bu, hissedar tabanını daha da çeşitlendirmeyi mümkün kılıyor. UC Rusal bunu doğrudan söylemiyor ama bir büyük sanayi işletmesinin yüzde 25’inin satın alınması her zaman birleşme yolunda bir adımdır [2007’de Rusal’ın Nornickel’in yüzde 25 hissesini almasından bahsediyor]. Çünkü farklı türde birleşmeler vardır; dostane veya düşmanca, satın almalarla veya hırsızlıklarla. Fakat bir büyük sanayi şirketi, başka bir sanayi şirketinde büyük bir hisse satın aldığında, bu çoğu durumda bir birleşme davetidir. Bu tür birleşmelere karşı hep olumsuz bir tutum içinde olduk, çünkü üretim sinerjisi görmedik ve görmüyoruz. Yani, farklı rekabet avantajlarımız var.
Fakat şimdi başka etkenler de ortaya çıktı; dolayısıyla UC Rusal ve Norilsk Nickel birleşmesini görüşmeye hazırım. Buna sürdürülebilirlik de dahil; bu yeşil ajanda denilen şey. UC Rusal, diğer tüm şirketlere kıyasla en ‘yeşil’ alüminyumu üreten şirket. Norilsk Nickel de bu yönde büyük çaba sarf ediyor ve geleceğin yeşil ekonomisi için pillerde kullanılan nikel ve paladyum üretiyor. Ayrıca hissedarları çeşitlendirmeye, yaptırımlara karşı ek direnç oluşturmaya ve gerekirse şirketlerin Rusya’daki projelerine devlet desteği almaya ihtiyaç var. Tüm bunlar bizi UC Rusal’ın bu teklifine geri döndürdü”.
6 Temmuz’daki basın toplantısında Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, konuya ilişkin soruya “bunun şirketler arası bir mesele olduğu” şeklinde yanıt verdi. Hiçbir şey söylememiş olsaydı da bilinen bir şey var; o öyle değil. Söylediklerinin tam tersi söz konusu.
Biraz daha gerilere gitmek gerekebilir; 2011’de dönemin Başbakan Yardımcısı [ve şimdiki Rosneft Başkanı] İgor Seçin’in WSJ’ye verdiği mülakattan bir kesit şöyle:
“Kaynak imtiyazlarını ve oligarkları denetleyen Başbakan Yardımcısı İgor Seçin, Wall Street Journal’ın Norilsk Nickel yönetim kurulundaki oligark çatışmasıyla ilgili sorularını şöyle yanıtladı: ‘Devlet kurumsal uygulamalara müdahale etmez… Hissedarlar, mevcut mevzuat çerçevesinde uygun kararlar almalı, en önemlisi medeni olmalıdır’”.
Bu sözlerin manası belliydi; Putin, statükoyu korumaktan yanaydı ve Deripaska’ya duracağı yeri gösterdi.
Yine 6 Temmuz’da Reuters ajansı, “konuyla ilgili doğrudan bilgisi olan iki kaynağın”, “Potanin, Nornickel’in patronu ve ana hissedarı olduğu sürece birleşme olmayacağını” iddia ettiğini bildirdi.
Ajansa bilgi veren iki kaynağın Rusal’dan birileri olduğu belli. Görünen o ki Potanin, Deripaska’dan önce davranmış.
Haberde dahası da var; Deripaska, Potanin’in hâlâ hasmı oluğu sinyalini veriyor. Ajansa bilgi veren Rusal kaynakları, şirketler arasında görüşme olduğundan haberdar olmadıklarını söyleyip Potanin’in yorumlarını “manevra” olarak nitelendirmiş. Bir başka kaynak, röportajda geçen ifadelerde bu yıl sona erecek olan hissedarlar sözleşmesine ilişkin müzakerelerden söz edildiğini iddia etmiş.
Yani Reuters’ta geçen imalar Deripaska’ya ait ve Putin’in desteğini aldığından emin olana kadar gölgelerde gezecek.
Diğer yandan konuya dair Bloomberg’e konuşan BCS Global Markets analisti Kirill Çuyko, birleşme olasılığından şüphe ettiğini dile getirmiş:
“[…] Ulusal şampiyon yaratma fikri, yaptırımlara karşı ek bir garanti olarak görülebilir ancak yine de bu şekilde tam olarak emniyete kavuşmak mümkün değil. Tarafların uzun ve son derece çetin geçmiş bir mazisi var, iş açısından birleşme hala bir anlam ifade etmiyor”.
Oligarklar Putin’den taraf seçmesini istiyor
6 Temmuz’da TASS ajansı, Potanin’in Ukrayna’daki askeri harekatı ve Rusya’nın, “ABD’nin yaptırım savaşına karşı direnişini” desteklediğini bildirdi:
“[…] Batılılar bizden bile daha yüksek sesle bağırıyor. Acı eşikleri bizimkinden daha düşük, sıkıntılara ve rahatsızlıklara alışık değildirler. Bu anlamda bize rakip değiller. Biz onlardan daha uzun süre dayanabiliriz. Bundan yüzde yüz eminim. İzolasyon durumlarında kazanan, acıya daha uzun süre dayanmaya hazır olan, daha güçlü ve güvenilir bir lidere sahip olandır. Devlet Başkanımızın yetkisi, Batı’daki herhangi bir politikacının yetkisinden daha güçlüdür. Bu nedenle geleceğe temkinli bir iyimserlikle bakıyorum. Zamanımız var ve sabretmesini biliyoruz; rakiplerimizde ise ağırlıklı olarak yüksek sesli çığlıklar ve yaptırımların baskısı altında yıkılacağımıza dair temelsiz umutlar görüyoruz. Bu kesinlikle olmayacak”.
Deripaska ise, daha önce Telegram paylaşımlarında askeri harekatı defalarca kez eleştirdi. 6 Temmuz’daki paylaşımında “gelecekte sürdürülebilir kalkınmanın yalnızca özel teşebbüs, rekabet ve açık bir ekonomi temelinde mümkün olacağını” iddia etti:
“[…] Ceza Kanunu’nun iktisadi süreçlerle ilgili olan maddelerinden yargılanan tüm sanıkların kefaletle serbest bırakılması gerekir. [Dolandırıcılık suçlarıyla ilgili] 159 ve 160. maddeler değiştirilsin, böylece ekonomik suç şüpheleri, girişimcilerin yok yere rehin tutulmasına yol açmaz. İş dünyasının suç alanından çıkarılması çıkarılması birçok önemli görevi aynı anda çözer: Özgürlükleri artırır, haksız rekabeti önler ve sonuç olarak piyasadan çekilen milyarlarca euroyu Rusya Federasyonu’na geri döndürür. Rusya ekonomisinin istikrarını, yatırımın artmasını, istihdamda artışı ve çok daha fazlasını getirecek olan girişimcilik faaliyetinin büyümesine bu koşullarda itimat etmeliyiz. Devlet kapitalizminde de benzer bir hikaye var; bu kalıp Rusya’yı tamamen çürütmeden kolektif çiftlikler gibi unutulması gerekiyor. Devlet kapitalizminin egemenliği resesyonu kışkırtır, tüm endüstrilerin gerçek anlamda gelişimini engeller ve maliyetleri herkes için artırır. Devlet kapitalizmi, tarihimizin bu kritik döneminde tamamen unutulması gereken, anlamsız ve çıkmaz bir yoldur”.
Potanin ve Deripaska, aslında aynı şeyden bahsediyor; her ikisi de Putin’den son 22 yıldır idare ettiği mali oligarşinin çıkarları ile daha önce Avrasya Ekonomi Birliği’nin yürütme organı Avrasya Ekonomi Komisyonu Entegrasyon ve Makro Ekonomi Dairesi Başkanı Sergey Glazyev’in sunduğu savaş ekonomisi planı arasında tercih yapmasını istiyor. Deripaska’nın da atıf yaptığı “kolektifler”, Glazyev’in harekatın başında oluşturduğu Gosplan’ında [ya da tek ülkede kapitalizm planında] da geçiyor.
Birkaç ihtimal var. Rusal ve Nornickel’in birleşeceği iddiası, kamulaştırma tehlikesine karşı bir ön alma hamlesi olabilir, Potanin’in önceden duyurması Deripaska’ya karşı bir tür manevra da olabilir ya da her ikisi de kararda hemfikir, geri kalanlar teferruat. Bana ilki doğru gibi geliyor.
Glazyev başkanlığındaki Krizle Mücadele Uzman Konseyi üyelerinden, Adil Rusya vekili ve Duma İktisadi Politikalar Komisyonu Başkanı Mihail Delyagin’in birleşmeyle alakalı yorumundan bu sonuç çıkarılabilir.
Sanayi blokunun yanıtı
Delyagin’in 6 Temmuz’da kişisel web sayfasında Rusal ve Nornickel’in birleşme gündemine ilişkin yazdıkları şunlar:
“Rusya’da iradesini devlete dikte edebilecek bir mega endişe yaratılacak. Norilsk Nickel ve Rusal’ın birleşme planları çok şüpheli görünüyor; iki oligark ülkeye düşman bir şeylerin peşinde gibi. İttifak herhangi bir ekonomik fayda vaat etmiyor, şirketler çok farklı. Ancak milyarderler birbirlerini cezbeder. Bu tür bir tehdide yanıt, uzun yıllardır Rusya’ya büyük zarar veren her iki oligarşik yapının da derhal kamulaştırılması olmalıdır.
Norilsk Nickel, UC Rusal ile hala herhangi bir üretim sinerjisi görmüyor. Ancak iki şirketin birleşmesi bir ‘ulusal şampiyon’ yaratacakmış. Norilsk Nickel’in yöneticisi ve en büyük hissedarı Vladimir Potanin, birleşik şirketin lazım olduğunda Rusya’daki projeler için devlet desteği almasının daha kolay olacağını söylüyor. Bunu Rusçaya çevirecek olursak; dev bir şirket olarak kendi şartlarını yetkililere dikte edebilecekler. Potanin, ‘sessiz adam’ olarak nam salmıştır; Kremlin ile dost gibi görünüyor ve yetkililerle diyaloğa her zaman hazır. Ama bu bir maskeden başka bir şey değil, işgal edilecek konforlu bir alan, hatta bazı yönlerden tedbir kazandıran bir alan. Fakat bunun arkasında ne yatıyor, bilmiyoruz. İyi bir şey olmadığı kesin. Aksine Rusal’ın sahibi lafını esirgemeden muhalif tarafta. Oleg Deripaska, özel harekatın başlamasından kısa bir süre sonra, ‘Demir perde çoktan indi. Bunu söylememem isteniyor ama ben barıştan yanayım’ dedi.
‘Demir Perde’, elbette nereden baktığınıza bağlı olarak iyi veya kötüdür. Ancak tarihi bilmeniz gerekir, aksi takdirde bu tür ifadeler aptalca görünecektir. Yakın tarihimize bakarsanız, Sovyet yıllarında bu titizlikle yapılmış “perdeyi” çeken biz değildik. Ve şimdi de durum tamamen aynı. Rusya dünyaya açık görünüyor, ancak yurt dışına çıkmamıza izin vermiyorlar, bizimle ticaret yapmak ya da genel manada bizimle iletişim kurmak istemiyorlar.
Yine de milyarderlerin [Deripaska] tutumu oldukça anlaşılabilecek durumda, açıkça Batı’nın tarafında ve tahmin edebileceğiniz gibi Rusya Federasyonu’nu sağmalık inekten başka bir şey olarak görmüyor. […] Bununla birlikte Norilsk Nickel de tamamen aynı politikaya sahip; ne halk ne de çevre, hiçbir şeyi umursamıyorlar. Norilsk’teki son devasa ekolojik felaket bunun açık bir teyididir.
Her iki kaygılı tarafın da ürünlerinin çoğu ihraç ediliyor; Rusya pazarı esasında oligarklar için o kadar ilgi çekici değil. Aynı zamanda mağazalarda yurt dışından ithal edilen alüminyum profiller ve diğer alüminyum malzemeleri yer alıyor. Çünkü Rusya Federasyonu’ndaki satış fiyatları yanına varılamayacak kadar fahiş! Rusal’ın bu özel metalin en büyük üreticisi olduğunu varsayarsak, bunun katıksız bir sabotaj olduğunu düşünüyorum.
Ancak bir mega endişenin ortaya çıkması durumunda her şey daha da kötüleşecek. Fabrikaları kapatma olasılığının — ülkenin tamamında! — yol açacağı huzursuzluk tehdidi altında zenginler, yetkililerin kollarını bükmeye başlayacak.
Böyle bir tehdide karşı tek bir yanıt verilebilir: Kamulaştırma. Ve kapsamlı olmalıdır. Evet, bu iki şirketle başlayın ama orada da durmayın… Hem demir dışı hem de demir içeren metalurji sektörü, petrol ve doğalgaz sektörü, kömür endüstrisi, enerji, makine mühendisliği [ya da daha doğrusu, ondan geriye kalanlar], savunma sanayii, havacılık endüstrisi, kimya endüstrisi vb. Tüm Rus imalat şirketleri bu endüstrilerin ürünlerini maliyet fiyatından almaya başlarsa, bu güçlü bir ekonomik atılım için mükemmel bir araç olacaktır.
Kuşkusuz bu kontrole ihtiyaç var. Bunu eleştirenler yetkililerin, özellikle de bakan düzeyindekilerin yeni oligarklar olabileceğini söylediler. Evet, bazı zengin İvan İvanoviç’lerce kararlaştırılan tüm konuların ardındaki durum, şu anda birçok yönden öyle olabilir. […] Buna göre herhangi bir merkezi kontrol değil, halkın kontrolü gerekiyor. Ve Gosplan, evet, Sovyet sektörel bakanlıklar sistemiyle birlikte bunu diriltmek gerekiyor, çünkü şu an var olanlar hiçbir şeyi etkin bir biçimde yönetebilecek durumda değil. Bu birden fazla kez tartışıldı; örneğin geçen yaz Adil Rusya partisi başkanı Sergey Mironov, Jeoloji Bakanlığı’nın yeniden kurulmasını teklif etmişti. Rusya’nın hiçbir şeyden sorumlu olmayan mevcut Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na ihtiyacı yok. Ama örneğin metalurji bakanlıklarına çok ihtiyaç var. Ayrıca, modern iletişim, bilgi toplama ve işleme araçları sayesinde personeli minimum düzeyde tutulabilir ve Sovyet yapılarının — ki oldukça etkili olan — analoglarını kurmaya gerek yok. İşletmelerden gelen başvurular, örneğin belirli bir haddelenmiş ürün yelpazesi için, alıcıların adresleri ve diğer ayrıntılarla birlikte bakanlığın sipariş bürosuna gelir ve bir elektronik sistem daha sonra bunları üretim tesisleri arasında paylaştırır. Bu, Mordaşov [Severstal], Abramoviç [Evraz], Lisin [NLMK], Reşnikov [MMK] ve onlar gibi diğerlerinin varlıklarına el konulması anlamına geliyor. Model elbette son derece basitleştirilmiş, ancak genel olarak böyle bir şey.
Kuşkusuz aksaklıklar olacak ve hem bakanlıkların hem de kamu denetleyicilerinin müdahalesi gerekecek. Ama böyle bir kaynak dağıtım sistemi çok hızlı bir şekilde optimize edilebilir.
İstikrarlı düşük fiyatlar, spekülasyon, her türden insan yapımı ‘krizin’ ortadan kalkması ve geleceğe güven. Ülkenin ekonomik kalkınması için bunlar gerekli. Geriye sadece karar almak ve işe koyulmak kalıyor”.