Rus petrolüne tavan fiyat kararı: Amerikan enerji tekelleri için iftar vakti
Son haftalarda Rusya’dan petrol ve doğalgaz tedarikine uygulanacak yaptırımlar konusunda geliştirilen alternatifler, Amerikan enerji tekellerinin lobicisi gibi çalışan Brüksel kalantorlarının artık zıvanadan çıktığını gösteriyor. Doğalgaz fiyatları Soyuz roketlerinden daha ivmeli yükselirken şimdi G7 ve Avrupa Birliği, Rus petrolüne tavan fiyat getirme kararını açıkladı.
AB’de doğalgaz fiyatlarının uçacağı 2021’in yaz aylarından itibaren malumdu. AB mevzuatında doğalgaz piyasasına ilişkin değişiklikler Ukrayna ihtilafının çok öncesinde yapılmıştı. 2022’nin ilk yarısını konuşacak olursak, Rusya’nın Avrupa’ya gaz tedarik ettiği beş boru hattı doğrudan ya da dolaylı olarak AB tarafından kapatıldı, Kuzey Akım-1’in türbin sorunu yine yaptırımlar nedeniyle çözülememekte.
Kuzey Akım-1’in artık süresiz olarak hizmet dışı kalacağı açıklandıktan sonra gaz fiyatlarının artış hızındaki ivme daha da yükseldi. Pazartesi günü gazın fiyatı yüzde 30 arttı ve 1000 metreküp başına fiyatlar 3 bin dolara kadar çıktı.
Şunu hatırlatmak elzem; AB, Rusya’dan uzun vadeli sözleşmelerle gaz alırken ve borsada henüz gaz ticareti yapılmazken fiyatlar 250 ila 300 dolar arasında seyrediyordu.
Rus petrolüne tavan fiyat koyma kararı artık aptallıkta sınırların zorlandığına işaret. Ki bunun gerekçesini enflasyonu mücadeleyle izah etmeleri kararı alan ekibin konuyu hiç anlamadığını gösteriyor.
Enflasyon düşmeyecek, tam tersi olacak; zira Moskova, fiyat sabitleme kararlarıyla piyasayı derdest eden ülkelere petrol tedarik etmeyeceğini daha önce açıklamıştı.
Bunun büyük bir petrol kıtlığına yol açacağını ve fiyatların uçmasına neden olacağını tahmin etmek güç değil. Petrol fiyatındaki yükselişin petrokimya ürünlerinin fiyatında da yükselişe yol açacağını ayrıca eklemek lazım.
Bugüne dek Rusya’dan sınırsız miktarda ucuz emtia alan Avrupa sanayicilerinin şimdiden sonra jenga kulesi gibi birer birer yıkılacağı görülecek.
Kararın Rusya’ya etkisi doğalgazda yaşanana benzer olacak; Rus enerji tekelleri daha az petrol satmak durumunda kalabilir, fakat yükselen fiyatlar kârların da artmasını sağlayacak. Gazda olan da buydu ve Gazprom, kayda değer ölçüde daha az satış yapmasına rağmen şu anda rekor düzeyde kâr ediyor.
Batı’nın Rusya’dan petrol ihracatını, tankerlerin sigortalanmasına yasak getirerek kesmesinin de pek etkisi olmayacak; G7’nin Rusya’nın da işleyen bir sigorta endüstrisi olmadığını düşünmesi ve müttefik ülkelerde de reasürörlerin olduğunu unutması çok ilginç.
Planın Amerikan enerji tekellerinin talebi doğrultusunda alındığı aşikar, Rus kaynaklarını piyasadan şutlamak en çok onların işine yarayacak, ağustosun son haftasında İsviçre’nin Blick gazetesinde çıkan makale şunu anlatıyor:
“Tüm Avrupa ülkelerinde Rus doğalgazı kıtlaştı, bu da fiyatların on kat artmasına neden oluyor. Ancak ABD’de doğalgaz hâlâ ucuz ve emtia tüccarları Avrupa’da Amerikan gazı satışıyla devasa kârlar elde ediyorlar. Üretimde hidrolik kırılmaya başvurulması nedeniyle Kuzey Amerika’da petrol ve gaz nehir gibi akıyor. […] Amerikalılar kendilerini bu şekilde kurtarıcı gibi gösterdiler. Bir yıl öncesine kadar Avrupa’ya sadece yüzde 20 oranında sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihraç edilirken bu rakam şimdi yüzde 60'a ulaştı. Bu tür eylemleri fedakarlık mı motive ediyor? Hiç de değil”.
Avrupa’da gazdan sonra petrolün de kıt bir emtia haline gelmesi, sanayiciler için kıyamet senaryosu sayılır ama gerçek oluyor. Geçen haftanın haberi:
“Bloomberg, Britanya'da faaliyet yürüten on işletmeden altısının elektrik fiyatlarındaki artış nedeniyle kapanma riski altında olduğunu belirtti. Make UK grubunun yürüttüğü çalışmanın detaylarını yayınlanan ajans, ülkedeki üreticilerin neredeyse yarısının elektrik faturalarının geçen yıl yüzde 100'den fazla arttığına dikkat çekti.
Çalışmada, ‘Mevcut kriz, üreticilere üretimi azaltmak veya yardım alınmazsa tamamen kapanmak arasında gaddar bir seçim sunuyor’ ifadelerine yer verildi. Ayrıca çalışmada, fabrikaların yüzde 13'ünün çalışma saatlerini azalttığı, yüzde 7'sinin de üretimi uzun vadeli olarak askıya aldıkları vurgulandı.
Make UK’in üst yöneticisi Stephen Phipson, yaptığı açıklamada, Britanya’nın ‘dünyadaki rakiplerinin gerisinde kalması nedeniyle’ yeni hükümetin acilen harekete geçmesi gerektiğini söyledi”.
Ve eğer Batı, ilgili planı tam teşekküllü bir şekilde uygulamayı başarırsa, etkisi Avrupa’yı da aşar. Alıcıların devasa zararlar etmesi kaçınılmaz.
OPEC+ üretim hacimlerini düşürdü
Şimdi Batı’yı endişelendirmesi gereken bir haber daha var. ABD Başkanı Biden başta olmak üzere Batılı liderlerin Arapların kapısına gidip petrol üretimini artırmalarını rica etmelerini hatırlanacaktır. Arapların buna cevabı “hayır” olmuştu.
O zamandan beri Batılı politikacılar, OPEC+ ülkelerinin her toplantısını sabırsızlıkla beklemeye başladı. OPEC+ üyelerinin üretimi artıracağı umuluyordu. Ancak fiyat istikrarı talebi sundular ve umulan şey gerçekleşmedi.
Hatta son toplantıda üretimi günde 100 bin varile düşürme konusunda mutabık kalındı. Kritik bir miktar olmasa da Batılı ülkelerin aylardır talep ettiğinin tam tersi oldu.
Özellikle şaşırtıcı olan şey, Batı’yı kızdırmak ve üretimi kesmek isteyenin Rusya değil, Suudi Arabistan olmasıydı. Wall Street Journal gazetesine göre Rusya, düşen fiyatlara rağmen üretim hacmini sabit tutmak istedi. Suudi Arabistan ise petrol fiyatlarındaki düşüşü durdurmak istedi ve fiyatların mevcut seviyelerde kalmasını talep ediyor.
Müzakerelerde Suudi Arabistan’ın galip gelmesi de dikkat çekici. Riyad’ın ABD’nin en sadık itlerinden biri olduğu da hatırlanacaksa…
Dolayısıyla tavan fiyat kararının beklendiği ölçüde çalışması pek beklenemez. Fakat buradan ABD’nin gerçekten de Avrupa’yı taş devrine döndürmeye ant içmiş olduğu doğru.
Ve Kiev yönetiminin Rusya’yla savaşı sona erdirmek yerine kendi vatandaşlarını ateşe atmakta zerre kadar tereddüt etmemesi gibi Brüksel’deki kalantorlar da kendi vatandaşlarını ABD adına kurban sunağına koymaktan hiç çekinmiyor.