Operasyon Z'nin yapısökümü
ABD’nin Avrupa Komutanlığı’nın (EUROCOM) geçen yıl çıkardığı “Rus Stratejik Girişimi” başlıklı el kitabında Rus ordusunun “aktif savunma” stratejisinin “çatışma başlamadan evvel caydırıcılık için alınan önleyici tedbirlere” dayandığı belirtilmişti. Bu tedbirler dahilinde “düşmanın direniş kabiliyetini veya iradesini hedef alan stratejik operasyonlar ve harekat alanı boyunca rakibin savaşa tüm imkanlarıyla katılmasını sağlayacak türden bir hücum” yer alıyordu.
El kitabına göre Rus ordusunun hesabı, Ukrayna’da toprak hakimiyetine değil, Kiev’i askeri ve mali anlamda çökertmeye ağırlık vermeye dayanıyordu.
ABD ve NATO’nun Ukrayna’yı Rusya’yı imha etme planının ileri karakoluna dönüştürmek için 8 yıl harcadığı düşünülürse, Moskova’nın son hamlesinde “sürpriz” sayılabilecek bazı noktaların olduğu görülüyor.
İlk olarak Rus ordusunun kaç Ukrayna askerine karşı kaç asker konuşlandırdığına bakmak gerekiyor. Amerikan ordusunun savaş doktrininde, savaşı başlatan tarafın karşı tarafı 3’e 1 oranda fazla olması gerektiği yönündeki öngörü, belli bir gelenekselliğe sahip. Vietnam savaşında Amerikan ordusu, Vietkong ve Kuzey Vietnam Ordusu’na yönelik hücumda Amerikan askerlerinin Vietnamlılardan 10’a 1 oranda fazla olması gerektiği hesabını yapmıştı. Sonra bu oran, ABD’nin ateş gücündeki üstünlüğü [topçular, savaş uçakları, helikopterler ve savaş gemileri] dikkate alınarak 5’e 1’e düşürüldü.
Arap-İsrail savaşlarında, Irak işgalinde ve yakın zamanda Avrupa’da gerçekleştirilen tatbikatlarda NATO’ya lazım olan askeri güç oranlanmasına daha fazla parametre dahil edildi.
Rusya, Ukrayna harekatının birinci aşamasında Donbass’ta kabaca 80 bin Ukraynalı kuvvetin karşısına 40 bin ila 50 bin kuvvet koydu. Bununla beraber Ukraynalılar, Donbass’a çok iyi yerleştikleri için savunma üstünlüğüne sahiptiler.
Asıl mesele ya da analistlerin ıskaladığı kısım, Rus Genelkurmayının önce Ukrayna’nın saldıracağından emin olmasıydı. Bu saldırı yalnızca Donbass’ı değil, Rusya sınırlarındaki bölgeleri de kapsayacaktı ve Rus askeriyesi bu riskin farkındaydı. Ukrayna ordusunun kuzeye, Voronej’e doğru hücum etmesi ve sonrasında Donbass’ı kuşatmak için Rostov’a yönelmesi de dahil her türlü olasılık mevcuttu.
Şu an herkes Ukraynalıların hesabının savunma üzerine kurulu olduğunu varsayıyor. Moskova’ya savaş ilanını 2019’da yaptıkları göz önüne alınırsa, Kiev yönetiminin Kırım’a yönelik geniş çaplı bir saldırı başlatması da an meselesiydi. Dolayısıyla Ruslar, Ukrayna’nın tüm ordusunu ortadan kaldıracak kadar büyük bir savunma gücüne sahip olmak zorundaydı.
Bir diğer dikkate alınmayan şey de Ukrayna’nın ABD ve NATO tarafından sadece taarruz odaklı savaşa hazırlanmasıydı. Kiev’in izleyeceği taktik, kentlerde uzun çatışmalarla uğraşmak yerine buraları kalkan olarak kullanmaktı. Harkov’dan Belgorod’a, oradan Voronej’e uzanan düz arazi, eğer silahlı kuvvetler iyi tanksavar ve uçaksavar silahlarla donatılmışsa ve hava bombardımanını sınırlayabilirse gayet rahat bir şekilde ele geçirilebilirdi. İdlib ve Halep’in güneyindeki savaşı hatırlayanlar vardır, aynı senaryo uygulanacaktı. Kiev’e NLAW, Stinger ve Javelin’lerin haddinden fazla yığılmasının nedeni de buydu.
Ruslar, NATO’nun bu planının gayet iyi farkındaydı. Bu yüzden Kiev’in zorlanması, askeri hava üslerine paraşütçü birliklerinin indirilmesi ve Galiçya’daki silah depolarına düzenlenen sabotajlar boşa değildi.
Harekatın ilk aşamasında Rusya, önce Donetsk’i sağlama alıp sonra Kiev’in baskılanması ve Karadeniz ile Azak Denizi kıyı şeridinin kontrolünün ele geçirilmesi gibi hedeflerine ulaştı. Ukrayna’nın Donetsk’e girmemesi elzemdi ve bölgeyi kuşatmayı başarmaları da en kötü senaryoydu. Bunlar artık mümkün değil.
En nihayetinde Ukrayna ordusu; en iyi silahlarla donanmış, yetkin Amerikan ve NATO kurmayları tarafından komuta edilen, olgun bir ordu olarak görülmeli. Donbass temas hattı boyunca yığılan Ukraynalı kuvvetlerin, işgalci Rusları öldürmeyi bekleyen bir tür savunma kuvveti olduğunu söylemek hata olur.
Ayrıca Ruslar; Harkov, Suma ve Kiev arasındaki kuzeybatı hattında ve güneydeki Mariupol’de Ukrayna’nın gücünü hafife almış görünüyor. Hatta Ruslar, Ukrayna’nın Donetsk bölgesindeki savunma kabiliyetini daha da hafife aldılar. Bu kadar çetin bir direniş — özellikle Mariupol’de — beklemiyorlardı. Özellikle Harkov ve Suma’daki Ukraynalı kuvvetler gayrinizami harp konusunda epey eğitimli görünüyor.
Ukrayna ordusu ve neo-Nazi milisler, Rusya’nın yöneleceği güzergahlar üzerindeki noktalara yığıldı ve önemli kentleri kaleye dönüştürmeyi başardılar. ABD’nin istihbaratı iyiydi. Harekatın önceki günlerinde Zelenskiy’in sızlanmalarına rağmen saldırının geleceğini biliyorlardı. Ki ABD de gelmesini istedi; askeri harekat, Rusya’yı boğma stratejisinin bileşenleri arasındaydı. Bunun iyi kötü netice verdiğine son birkaç ayda şahit olduk.
Ukrayna ve NATO, Rus ordusunun bir yandan sivil kayıpları önlemeye çalışacağını, diğer yandan Mariupol, Herson ve İzyum gibi önemli kentsel alanları ele geçirmeye çalışacağını gayet iyi anladı. Ukrayna donanması ve hava kuvvetlerinin bu planda, Rus kuvvetlerini taciz etmek ya da mümkün olduğunda propaganda malzemesi toplamak dışında hiç büyük bir rolü olmadı. Neo-Nazi Azak, Aydar ve Donbass taburları ve Donetsk cephesinde görülen mekanize tugaylar, eğitimlerinin büyük kısmını NATO’dan aldı ve Brüksel’deki karargah, aslında tüm kent savaşı stratejisini bu gruplar üzerine bina etti.


Rolleri, 24 Şubat’a kadar Donbass’a dönük saldırıların artmasından da anlaşılacağı üzere Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerine saldırmak ya da Ruslar önce davranırsa, statik savunma hatları boyunca Rus ordusunu yıpratma savaşına sürüklemekti. İkincisi gerçekleşti.
Bunun yanı sıra havaalanlarına, karargahlara ve hava savunma radar sistemlerine yapılan saldırılar Ruslar açısından önemliydi ve kısa vadede Ukrayna’nın savaş altyapısına büyük etkisi oldu. Fakat ABD ve NATO’nun Ukrayna’daki yatırımı ve savaş boyunca tüm beklentisi kara kuvvetleri üzerine kuruluydu.
Son haftalarda Polonya’nın 28 adet MiG-29 savaş uçağı hibe etmesi gündemdeydi; ABD, diğer riskleri bir yana bu plana sıcak bakmadı, şimdilik ihtiyaçları da yok gibi görünüyor. Şu an için Ukrayna’nın tüm askeri hava üsleri devre dışı olduğu için bunların Karadeniz’deki diğer “dost” ülkeler üzerinden havalandırılması da mümkün, fakat en fazla “Kiev Hayaleti” miti gibi bir tür propaganda malzemesi olabilirler.
Kiev, NATO ve ABD, başından bu yana ciddi yanlış hesaplamalar ve hatalar yaptı. Rusya’nın güney ekseni boyunca ilerleyişi, NATO komutanlarının hazırlığı kötü yaptığına ya da daha doğrusu becereksizliğine işaret ediyor.
Bir diğer hata ise Rusların haftalarca ve aylarca savaşmayı sürdüreceğine inanmamalarıydı. Kara kuvvetleri eliyle ağır zaiyat verdirilecek, ilerleme durdurulacak ve işin geri kalanı da yaptırımlarla ve propagandayla halledilecekti. Fakat Rus komutanlar ve sahadaki kuvvetler savaştan bıkma belirtisi göstermedi. Tam tersine, ikinci aşamaya geçiyorlar ve Dinyeper’in doğusundaki Ukrayna kuvvetlerini son askere kadar yok etme niyetindeler.
Daha da önemlisi, Rus halkı zaman geçtikçe operasyon için daha hevesli hale geliyor; tehlikenin ne olduğuna dair belli bir anlayış oturmuş durumda. Levada’nın mart ayında gerçekleştirdiği kamuoyu yoklamasına göre, ülkede işlerin genel olarak doğru yönde gittiğine inananların oranı, şubat ayındaki yüzde 52’ye kıyasla önemli ölçüde artarak yüzde 69’a yükseldi. Ülkenin yanlış yolda ilerlediğini düşünenlerin oranı ise mart ayında yüzde 22, bu oran şubat ayında yüzde 38’di. Yani geçen kasım ayında yapılan anketle karşılaştırıldığında, kamuoyundaki iyimserlik 23 puan arttı.
Öte yandan medya savaşında hem Batı hem de Rusya’nın yenişemediği gerçek; TASS ve Sputnik/RT’ye konulan yayın yasaklarına paralel olarak Rusya içinde de Batılı mecralara yasak konuldu. Para boşa harcanıyor: Batı medyasının Rusya içinde, Rus medyasının Rusya dışında hiçbir başarısı olmadı.