Nijer darbesi Bonapartist bir viraj aldı
"Nijer devrimci bir durumdan ziyade 'dağınık' bir durumla karşı karşıya."
Çevirmenin notu: Batı Afrika’daki darbe kuşağında son uğrak yeri olan Nijer, 26 Temmuz’dan bu yana bölge ülkelerinin ambargo ve askeri müdahale tehditlerinden mustarip. Öte yandan kurulan askeri cunta, belki de çevirmenin de yaptığı aceleci değerlendirmelerden farklı olarak, başta ABD olmak üzere Batı’ya karışık sinyaller göndererek uzlaşı konusunda açık kapı bırakıyor. İsabetli değerlendirmeleriyle meşhur emekli büyükelçi M.K. Bhadrakumar, bu eğilime değinerek sebeplerini değerlendirmiş.
Nijer darbesi Bonapartist bir viraj aldı
M.K. Bhadrakumar
23 Ağustos 2023
Batı Afrika ülkesi Nijer’de 4 haftadır devam eden kaos, artık “neo kolonyalizm ve emperyalizm” ile “ulusal kurtuluş” arasında karşıt iki görüşe alan tanımayan ilginç bir hal alıyor. Nijer’in darbeci liderleri, ABD ile yakınlaşıyor ve Rus özel güvenlik şirketi Vagner’i en azından iktidarın el değiştirdiği şu aşamada kendilerinden uzak tutuyor.
Washington’un Afrika’da istihbarat geçmişi olan Kathleen FitzGibbon’u Niamey’e yeni büyükelçi olarak atamadaki hızı, tüm alternatifleri masada tutarken diplomasinin tercih edilen yol olduğuna işaret ediyor.
Washington Post’un çarşamba günkü başyazısında “İki ordu [ABD ve Nijerya] geçtiğimiz on yıl boyunca yakın işbirliği içinde çalıştı: Subaylar birbirlerini tanıyor ve Nijer’in generalleri Amerikan karşıtı olarak görülmüyor,” denilmişti.
Aynı şekilde, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Büyükelçi FitzGibbon ile ilgili beyanında da acelece atanmasının amacının “bu kritik dönemde siyasi krizin çözümüne yardımcı olma çabalarını desteklemek” olduğu ve “diplomatik odak noktasının diplomatik bir çözümü savunmak olacağı” vurgulandı.
İlginç bir şekilde, açıklamada kendisini devrik cumhurbaşkanı ve aile fertlerinin serbest bırakılması çağrısıyla sınırlandırdı ve göreve iadesine ilişkin daha önceki spesifik talebi göz ardı etti. Açıklama, Amerikan diplomasisinin ağını geniş tuttuğunu ve kendisini Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ile sınırlamayacağını ima ediyor.
Büyükelçi FitzGibbon’un Niamey’e varışının arifesinde New York Times, Nijer’in başbakan adayı Ali Lamine Zeine ile yapılan mülakata yer verdi. Askeri cuntanın en üst düzey sivil yetkilisi olan Zeine’nin generaller adına konuştuğu ve Batılı kitleye hitap ettiği kesindi.
Zeine’nin açıklamaları, Niamey’deki iktidar kabalasının akıllı bir ekip olduğunu ve ABD ile doğrudan bir ilişki kurmaya istekli uzun vadeli bir oyun içinde olabileceklerini gösteriyor. Nitekim ECOWAS da hafta sonu darbe lideri General Abdourahmane Tchiani ile ilk yüz yüze görüşmesinin ardından iki arada bir derede kalmış durumda.
ECOWAS’ın arabuluculuk misyonu, Nijerya’nın son askeri lideri ve iktidarı demokratik yollarla seçilmiş bir hükümete devretme sözünü tutarak Nijeryalıların uzun zamandır beklediği rüyayı gerçeğe dönüştüren bir ahlaki otorite kaynağı olan son derece etkili devlet adamı ve iktidar belirleyen General Abdüsselami Ebubekir tarafından yönetildi.
Niamey'den döndükten sonra Başkan Bola Tinubu’yu bilgilendiren Abubakar daha sonra basına verdiği demeçte, Nijer’deki krizin diplomasinin ötesine geçmeyeceğine dair iyimserliğini dile getirdi. ECOWAS’ın Nijer’e askeri harekattan kaçınmasının mümkün olup olmadığı sorusu üzerine Abubakar şunları söyledi: “Umuyorum ki diplomasi bu işin üstesinden gelecektir. Kimse savaşa girmek istemiyor, bu kimseye para kazandırmaz ama yine de liderlerimiz her şey başarısız olursa —ki ben her şeyin başarısız olacağını düşünmüyorum— bir yere varacağımızı, bu karmaşadan kurtulacağımızı söylediler.”
Kısaca ifade etmek gerekirse, Nijer devrimci bir durumdan ziyade “dağınık” bir durumla karşı karşıya. Belki de bazı Bonapartist unsurlar fark edilebilir; elbette Afrika’nın elitleri ve onların başarısızlıkları, sadece kamuoyunun onları Fransa ile ilişkilendirmesi nedeniyle değil, siyasi ideolojilerin eksikliği ve popülizmin yarattığı çifte rahatsızlık nedeniyle önemli bir faktör olduğu için, bu konuda dolaşımda olacak çok fazla suçlama var. Yeni nesil gençlerin yükselişi, onların gözünde Fransa’nın eseri olan statükodan dolayı hüsrana uğramış durumda.
Bu nedenle, Rusya’nın bu boşluğu doldurma tehdidi abartılıyor ve Batı müdahalesini haklı göstermemeli. Anlaşılması gereken şey, Rusya’nın cazibesinin bir kısmının, pek çok Afrikalının Moskova’yı bir tür “anti-Fransa” olarak görmesi olduğu. Bilakis Fransa toplumsal bellekte kolonyalist bir eski sömürge gücü olarak ne kadar az yaşarsa, Rusya’nın sembolik cazibesi de o kadar azalacaktır.
Moskova’nın sömürge karşıtı, anti-emperyalist söyleminin ardında Rusların da bunu anladığını görmek mümkün. Rus gazetesi Nezavisimaya Gazeta’da üç gün önce yayımlanan bir yorumda şöyle deniyordu: “Rusya Federasyonu açısından, darbecilerin ilk kez Rusya ve Vagner özel askeri şirketinden ayrılarak Batı’ya siyasi ve iktisadi işbirliği yapmaya hazır oldukları güvencesini vermeleri dikkate değer.”
Fakat darbecilerin başındaki General Tchiani iktidarı bırakacak gibi görünmüyor. Öte yandan Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum’un yargılanacağını da artık tekrarlamıyor. Devrik Bazum ile görüşen ECOWAS heyeti, Bazoum’un yakın bir tehlike altında olmadığını tahmininde. Darbeciler Washington’un sert uyarısını dikkate aldılar.
General Tchiani de kendisini utandıran darbecilere dönük gürültülü kamuoyu desteğinden kendini ayırıyor. Rus gazetesine göre, “Nijer ordusunun son eylem ve açıklamalarına bakılırsa Fransa, ABD ve destekledikleri örgütlerle tüm diyalog olanaklarını kesmek istemiyorlar.”
Zeine, New York Times’a verdiği mülakatta yeni yönetimin dış politika önceliklerine ilişkin fikirlerini özetlemişti. Darbenin ardında Moskova’nın olduğu yönündeki varsayım ve iddiaları kategorik olarak reddeden Zeine, “Nijer askeri hükümetinin Rusya ya da Vagner grubu ile işbirliği yapma niyetinde olduğun zannetmiyorum,” demişti.
Hatta Batı’yı Nijer’i Vagner’in kucağına itmemek için ihtiyatlı davranması konusunda uyardı (Haberlere göre, Vagner’in korkusuz şefi Yevgeniy Prigojin, Sahel’deki komşu Mali’ye uçarak spekülasyonları körüklemişti).
En önemlisi Zeine, New York Times’a açıkça Fransız yanlısı dış politika vektörünün yeni yetkililer varken dahi Nijer açısından değişmeden kalacağını söyleyerek, “Fransız üniversitelerinde okuduk, subaylarımız Fransa’da eğitim gördü,” diye konuştu.
Nezavisimaya Gazeta ise alaycı bir üslupla, “Mülakata bakılırsa Tchiani ve dostlarının istediği tek şey eski metropolle işbirliği koşullarının gözden geçirilmesi,” diyor. Zeine’nin dediği gibi, “sadece saygı görmek istiyorlar.” Muhtemelen bu, Nijer’in uranyum ve altın rezervlerinin çıkarılmasına ilişkin koşulların gözden geçirilmesi anlamına geliyor. Her ikisi de şu anda askıya alınmış durumda.
Bununla birlikte, baş aktörlerin gerçek niyetleri konusunda büyük bir belirsizlik söz konusu. Sınıfsal ya da kurumsal çıkarları olan cunta, itibarını kurtarmak adına bazı tavizler mi istiyor yoksa sadece zaman mı kazanıyor? Batı, Bazoum’un sürgüne gitmesine izin vermek ve darbecileri iktidarın seçilmiş bir hükümete devredilmesi için bir zaman çizelgesine bağlamak üzere demokratik yönetimin derhal geri getirilmesi yönündeki evvelki katı taleplerini ılımlı ve gerçekçi bir beklentiye mi indirgiyor? Kolay cevaplar yok.
Afrika Birliği’nin salı günü Addis Ababa’daki genel merkezinde yaptığı oturumda Nijer’in üyeliğini askıya alırken, bu ülkeye yapılacak herhangi bir askeri müdahalenin sonuçlarını inceleme konusunda zamana ihtiyacı olduğuna karar vermesi bardağı taşıran ciddi bir damla oldu.
Nijerya’daki iç kamuoyu da ECOWAS’ın herhangi bir askeri müdahalesine şiddetle karşı çıkıyor. Ne de olsa geçmişte Liberya ve Sierra Leone’ye yapılan benzer müdahaleler mutlu sonla bitmemişti. Batılı güçler tarafından kandırılan Nijerya’nın başına gelmeyen kalmadı. Nijerya, dikkatinin dağılmasına imkân tanımayan ciddi bir iç güvenlik durumuyla karşı karşıya. Nijerya’nın kuzey eyaletleri Nijer ile kabilesel ve etnik yakınlıklara sahip ve savaşa karşı çıkıyorlar.
Prabhat Patnaik Nijer krizini yazdı: Duraksayan dekolonizasyon
"Frankofon Afrika savaşın eşiğinde ama eğer bir savaş olacaksa, bu emperyalizm tarafından, dekolonizasyon sürecini ilerletmek isteyen ülkelere karşı yürütülen bir vekalet savaşı olacaktır."