Müslüman Kardeşler'in Kazakistan'daki kafa kesme ve şiddet olaylarıyla ilişkisi
Çevirmenin notu: Kazakistan’da son bir haftadır yaşanan protestoların bir tür renkli devrim girişimi olduğuna dair alametler belirmeye başladı. Buna ilişkin bir dizi detay şu yazıda bulunabilir. Suriyeli gazeteci Steven Sahiounie, Mideast Discourse portalında yer bulan yazısında, Müslüman Kardeşler’in Kazakistan’daki karmaşada parmağı olduğuna değiniyor. Yazının dili ve içeriği çok güçlü değil, ancak kulağa su kaçırması açısından önemli.
Müslüman Kardeşler’in Kazakistan’daki kafa kesme ve şiddet olaylarıyla ilişkisi
Steven Sahiounie — Mideast Discourse
8 Ocak 2022
Kazakistan, 1 Ocak’ta kaosa ve sokak şiddetine teslim oldu. Hükümete göre, halk ayaklanması gibi görünen şeyin ardında merkezi bir karargahtan talimat alan bir organize suç şebekesi var. Kazakistan’ın en büyük ve müreffeh kenti Almatı, cesetlerle, yanan binalarla ve yakılan araçlarla dolu bir savaş alanına dönüştürüldü.
Hükümet, geçtiğimiz günlerde akaryakıt fiyatlarına keskin bir zam açıkladı ve ardından protestolar başladı. Huzursuzluğun asıl sebebi, fiyat artışlarından ziyade 2019’da devlet başkanlığı görevinden ayrılan, fakat fazlaca yetkiyi elinde tutan ve ulusun fahri lideri unvanına sahip olan Nursultan Nazarbayev ve yakın zamanda önemli görev değişiklikleri yapan mevcut Devlet Başkanı Kasım Cömert Tokayev’in adamlarının güç mücadelesiyle alakalı.
Tokayev, Nazabayev’in yeğeni Samet Abiş’i Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcılığı görevinden azletti ve aynı zamanda Nazarbayev’in birkaç adamını da kovdu. Sahadaki kaynaklar, Abiş’in karmaşanın çıkarılmasında önemli bir rol oynadığını bildirdi.
Nazarbayev, 2015’in aralık ayında Abiş’i Ulusal Güvenlik Komitesi’nin (KNB) birinci başkan yardımcılığına terfi ettirdi.
Abiş, Kazakistan’ın iç istikrarı ve ulusal güvenliği için oldukça tehlikeli kabul edilen siyasal İslamcı Müslüman Kardeşler’in bilindik bir taraftarıydı.
Bir Twitter hesabı, Abiş’in bugün [8 Ocak] Almatı’da gözaltına alındığını iddia ediyor.
Kazakistan’ın istihbarat ve güvenlik teşkilatı olan Ulusal Güvenlik Komitesi’nin eski başkanı Kerim Mesimov, vatana ihanet suçlamasıyla 6 Ocak’ta tutuklandı.
Almatı’da yaşayan insan hakları aktivisti Galım Agelyov, protestocu kalabalığın alelade hükümet muhalifleri ve öğrenciler değil, suç çeteleri ve adi haydutlar gibi göründüğünü fark etti.
Arman Cumageldiyev, ülkenin en tanınmış çetecilerinden biri olur ve ardında kamu binaları yanarken konuşmalar yaptı. İçişleri Bakanlığı, dün [7 Ocak] 5 cürümüyle birlikte tutuklandığını duyurdu.
Rusya’dan güvenlik konusunda yardım talep edildi ve perşembe günü geldi. Kazakistan eski Sovyetler Birliği’nin bir parçasıydı ve Rusça, 18 milyonluk petrol zengini ülkede konuşulan iki resmi dilden biri. Tokayev, Rus yardımının yanında Kazak güvenlik güçleri asayişi yeniden tesis ederken koruma sağlamak üzere barış gücü gönderen Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nden (KGAÖ) de yardım talep etti.
Kazakistan’daki ayaklanma ile Suriye’deki Mart 2011 ayaklanması arasında benzerlikler görülebilir. Her iki vakada da örgütlü protestocular hızlı bir biçimde ortaya çıktı, ihtilafta pay sahibi olmaması gereken yabancıları da içeriyordu ve en başından beri polisler hedef alındı ve öldürüldüler. Suriye örneği, “rejim değişikliği” maksatlı bir ABD-NATO harekatıydı.
Suriye’de Batı medyası ve yabancı savaşçılardan istifade edilmişti; Devlet Başkanı Tokayev, “sözde özgür medyayı” ve “yabancı şahsiyetleri” Kazakistan’da işlenen suçların ortağı olmakla itham etti.
Polisler öldürülüyorsa bu, protestocuların ne silahsız ne de barışçıl oldukları anlamına gelir. Bu Washington ya da Londra’da yaşansaydı, yerli terörist olarak nitelendirileceklerdi ve güvenlik güçleri, şiddeti bastırmaya ve kamu güvenliğini yeniden tesis etmeye çalışacaktı. Ne var ki, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, karmaşanın arkasında ne olduğu konusunda önce kafası karışık gibi göründü, ancak Rusya’ya iftira atmakta hiç vakit kaybetmedi.
Kazakistan’da polislerin kafasının kesilmesi bize radikal İslamcı teröristler olan ve daha sonra El Kaide ve IŞİD’e dönüşen “Özgür Suriye Ordusu”nu (ÖSO) anımsatıyor. ÖSO örneği, para ve silah dağıtan merkezi komuta üssü Türkiye’de bulunan bir ABD-CIA programıydı.
Devlet Başkanlığı Basın Sözcüsü Berik Uali, bugün [8 Ocak] 10 Ocak’ın son hadiselerde hayatını kaybeden çok sayıda kurban için ulusal yas günü ilan edildiğini açıkladı.
Pek çok uzman, Müslüman Kardeşler terör örgütü olarak biçimlenen radikal İslam’ın Kazak güvenlik kurumlarının liderliğine sızmasının, son dönemde ve daha önce Libya, Mısır, Tunus, Suriye ve Türkiye’de insanların hayatlarına mal olan terör ve şiddetin kaynağı olup olmadığını sorgulamakta.