Mihail Delyagin: Rusya'nın offshore aristokrasisi yok edilmeli
"Özel askeri harekattan sonra Rusya'dan düşmanlarından çok daha fazla korkan özel sektörün büyük kısmı offshore'da kalmaya devam etti."
Çevirmenin notu: Rusya, 1990’lı yıllardan bu yana dünya tarihinde şahit olunmamış türden bir yağmaya uğradı. Ülkeden sermaye çıkışı, şimdiye kadar çok farklı dinamiklere tabiydi. Son 30 yılda Rusya’dan çıkan sermaye bir trilyon doları aştı. Son bir yıldaki savaşa ve yaptırımlara rağmen ülkenin oligarkları bu alışkanlığı bırakmış değil. Rusya’nın Avam Kamarası olan Duma’nın İktisadi Politikalar Komisyonu Başkanı ve Adil Rusya partisi milletvekili Mihail Delyagin’in değerlendirmesi.
“Deoffshorizasyon, Marleson balesinin öbür türlü başlangıcı”
Mihail Delyagin, Svobodnaya Pressa
22 Şubat 2023
“Özel mülkiyet, yalnızca kamuya hizmet ettiği müddetçe kutsal ve dokunulmazdır.”
Devlet Başkanı Putin, Şubat 2023’te Federal Meclis’e hitaben yaptığı konuşmada kısa bir cümleyle “hükümet ve parlamentoya” Rus ekonomisini deoffshorize edecek tedbirler hazırlama talimat verdi ve ardından kapsamlı bir “felsefi girizgâh” yaparak Rus baskınından kaçan işletmeleri Batı baskınlarının daha da kötü olacağına bilmem kaçıncı kez ikna etmeye çalıştı.
Offshorizasyon konusu o kadar yerleşik hale geldi ki, pek çok kişi konuyu dikkate almayı bıraktı.
2013’ün aralık ayında Ukrayna faciasından hemen önceki büyük basın toplantısında Devlet Başkanı Putin, Rus iş dünyası için “deoffshorizasyonun elverişsiz koşullar yaratmak anlamına gelmediği” konusunda teminat veriyordu. 2014’ün şubat ayında Rusya Sanayiciler ve Girişimciler Birliği (RUIE) Başkanı Şohın ile yaptığı görüşmede deoffshorizasyonu vergilerin ödenmemesi sorununu çözecek bir araç olarak gördü ama daha mart ayına RUIE kongresinde bunu “Rusya’nın kalkınmasının başat unsuru” olarak nitelendiren Putin, maksadın offshore’a başvurma fırsatlarını kısıtlamak değil, yalnızca Rus şirketlerinin sahiplik yapısını şeffaflaştırmak olduğunu vurgulamıştı.
Nihayetinde konu, yabancı şirketleri kontrol eden şahısların Rusya’ya olan vergi yükümlülüklerini yılda 5 milyon rubleye indirebilme imkanına geldi.
Rusya’nın yönetici ve denizaşırı aristokrasisi bir kez daha zafer kazandı.
Özel askeri harekatın başlamasıyla beraber oligarkların ve basit Rus işletmelerinin büyük kısmı şirketlerinin Rusya topraklarındaki sahipliğini yeniden tescil ettirdi. Fakat Rusya’dan düşmanlarından çok daha fazla korkan özel sektörün büyük kısmı offshore’da kalmaya devam etti.
Offshore altyapısının korunması, Rusya’nın her düzeydeki bütçesini büyük vergi ödemelerinden mahrum bırakıyor ve sadece sermayenin değil, bütçe harcamalarının da ülkeden kaçmasına yol açıyor. Mesela tahıl üretimine verilen devlet teşviki, bazı ihracatçıların ihracat fiyatını düşük gösterip daha sonra (offshore şirketler aracılığıyla) tahıllarını gerçek fiyattan satmaları nedeniyle büyük ölçüde sermaye ihracatını desteklemeye dönüşüyor. İhracatın değeri düşük biçilen bedeli ile gerçek bedeli arasındaki fark hem Rus hem de Batı mali sistemlerinin dışında, offshore’da toplanıyor. Sonuç olarak Rusya’nın bütçesi, üretimi teşvik etmek kisvesi altında sermaye kaçışını sübvanse ediyor.
Ama asıl sorun, anayurdumuzda faaliyet gösteren büyük özel sermayelerin motivasyonlarının ve kimliklerinin bütünüyle çarpıtılması gibi görünüyor.
Offshore’da kayıtlı olan bu şirketler, Rusya’yı nesnel olarak dışsal bir şey, yalnızca kârlarını hortumlamaya dönük çıkarlarına hizmet eden bir sömürü nesnesi olarak algılıyor.
Rusya’nın çıkarları nesnel olarak offshore sermayeye yabancı ve ülkenin vergi gelirlerine olan ihtiyacı göz önüne alındığında düpedüz düşman.
Dolayısıyla Rusya’da faaliyet gösteren ve ülke ekonomisinin bel kemiğini oluşturan offshore varlıklar, anayurdumuzun ulusal çıkarlarına en azından yabancıların çıkarlarına ters düşmeyecek biçimde yönetiliyor.
Açık deniz bölgeleri, ilgili ülkelerin (en başta ABD ve daha ölçüde Britanya) istihbarat teşkilatları tarafından son derece sıkı bir şekilde kontrol edilir ve onlara karşı şeffaftır. Bu da Rusya’nın açık deniz başkentlerini sadece ülkenin çıkarlarından kopuk değil, doğrudan düşman istihbarat teşkilatlarına bağımlı ve her an (muhtemel istisnalar dışında) anayurdumuzu yok etme amaçlı hareket eden casuslarına dönüşebilecek hale getiriyor.
Netice itibariyle, mesela offshore şirketlere ait olan tüm büyük Rus perakende zincirlerinin (devlete ait olan tek şirket dışında), kusursuz kurumsal prosedürlerin bir parçası olarak tüm mağazalarını — bazıları onarım, bazıları yeniden kayıt için — kapatması ve günlük hayatımızı mahvetmesi muhtemel.
Bu ve benzeri pek çok tehdidin gerçekliği, Rusya merkezli varlıkların offshore bölgelerden kayıt altına alınmasını ve yönetilmesini yasaklayarak sadece ekonominin değil, toplumun da bir bütün olarak hızlı ve eksiksiz bir şekilde deoffshorizasyonunu hayati bir gereklilik haline getiriyor.
Elbette bu, nesnel hukuki bariyerler nedeniyle tek seferde olacak bir şey değil.
Bu yüzden Rusya’da faaliyet gösteren ve offshore şirketlerin sahibi olduğu ya da onların yönettiği tüm varlıkların (dairelere kadar) bir an önce devlete (en mantıklısı Federal Mülk Yönetimi Teşkilatına) devredilmesi elzem görünüyor.
Federal Mülk Yönetimi Teşkilatının bölgesel temsilcisinden onay almadan söz konusu varlıklarla ilgili olarak alınan her türlü idari kararın gayri meşru ve a priori hükümsüz olduğu varsayılmalı.
Büyük şirketler söz konusu olduğunda, Ukrayna’nın Rus Alfa Bank ile ilgili olarak kendi topraklarında uyguladığı, yönetim kurulu üyelerinin yerine devlet temsilcilerinin getirilmesine yönelik mekanizmanın küresel şirketler topluluğunun tam onayı ile kullanılması münasip görünüyor (böylece bu eylemler fiilen normal kabul edilir ve modern uluslararası kurumsal standartlara tamamen uygun olur).
İlgili offshore varlıkların sahiplerinin bunları Rusya’da yeniden kaydettirmeleri veya uzmanlaşmış Rus şirketleri tarafından yönetilmelerini zorunlu kılmak son derece elzem.
Altı ay içinde Rusya’dan yeniden tescil edilmeyen varlıklara (küçük ve orta ölçekli işletmelerin yanı sıra gayrimenkuller ve nispeten düşük değerli varlıklar için bu süre üç ay olarak belirlenebilir) gecikmeksizin el konulmalı ve sahipsiz mülk olarak kamunun mülkiyetine geçirilmeli.
Aynı durum, offshore dışındaki üçüncü ülkelerde yeniden tescil edilecek varlıklar (veya bunları yöneten şirketler) için de geçerli olmalı; üçüncü ülkelerde sahiplik kabul edilebilir, fakat offshore çıkış sadece Rusya için mümkün olmalı.
Genel manada özel mülkiyetin yalnızca kamuya hizmet ettiği müddetçe kutsal ve dokunulmaz olduğu (ve mal varlıklarına herhangi bir tazminat ödenmeksizin el konulan Rus petrol işçileri bunun etkili bir hukuk normu olduğunu halihazırda hissettiler) Alman anayasasında yer alan özel mülkiyete dönük muamele standardı benimsenmeli.
Rus devletinin özel işletmeler arasındaki itibarının (belki de her zaman hak edilmemiş olsa da) esef verici seviyede kötü olması, ilgili varlıkların sahiplerinin bu varlıkların yerel bir yargı alanında yeniden tescilini sonuna kadar zorlamaları lehine güçlü bir argüman olacaktır.
İlgili varlıklar Rusya’nın yargı yetkisine devredildikten sonra sadece ülke içinde vergiye tabi olmakla kalmayacak, daha da önemlisi ulusal çıkarlarımızla doğrudan alakalı çıkarlara uygun biçimde yönetilecektir.
Bu yapılmadığı takdirde Rusya, (Devlet Başkanı Putin’in susturma ve gizleme teşebbüslerinin etkili olup olmadığına bakılırsa) halen hüküm süren ve hâkim durumdaki offshore aristokrasisi tarafından yok edilmeye mahkûm.