MH17 kazasından işgal planına: Dünden bugüne Donbass ihtilafı
2014 yılının temmuz ayının ilk günlerinde, dönemin Ukrayna Devlet Başkanı Pyotr Poroşenko, Donbass’a harekat emri verdiği sırada, CIA Direktörü David Petraeus, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland ile eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’nin New York’taki evine misafir oldu.
Saakaşvili, 2014'ün eylül ayında New York Times gazetesinde verdiği röportajda Gürcistan’da yolsuzluk suçlamasıyla yargılandığını ve New York Brooklyn’de yaşlı bir adama ait bir apartman dairesinde hayatını sürdürdüğünü söyledi.
Röportajında eşi Sandra Roelofs’a çok değinmedi; ABD’de iş bulduğunu ve hayatını burada devam ettirdiğini dile getirdi.
Saakaşvili, ayrıca röportajında çalışma vizesi alma sürecinde olduğunu ve bu arada New York’un “bar ve kafelerinin tadını çıkardığını” söyledi.
Saakaşvili, Petraeus ve Nuland ile görüşmesinde Ukrayna’daki savaşı ele aldıklarını ifade etti. Putin’in eylemlerini, Gürcistan’dakine “çok, çok benzer” olarak nitelendirerek, “Sanırım tuzağa düştü” dedi.
Saakaşvili ile Poroşenko, üniversiteden arkadaş. Kısa bir süre sonra Poroşenko, Nuland’ın da onayıyla Saakaşvili’yi Uluslararası Reformlar Danışma Konseyi Başkanı ve ardından Odessa Valisi olarak görevlendirdi.
Ukrayna basınına göre, Saakaşvili’nin asıl vazifesi, Kiev ile Washington arasındaki silah tedariki gündemlerinde müzakere yürütmekti.
Sonunda Saakaşvili, eşi Roelofs ile birlikte Ukrayna vatandaşlığı aldı.
Saakaşvili, 2015'in şubat ayına gelindiğinde Ukrayna’daki 24. kanalda şu açıklamayı yaptı:
“Ne yazık ki Amerika, şimdiye kadar sizin [Ukrayna] savaşınızda yer almadı, tamam, yaptırımlar vs. vardı ama ihtilafın bir parçası değildiler. Artık bir şeyler yapılması gerektiğini anladılar.
Sovyetler Birliği, petrol fiyatları ve Reagan’ın Rus-Sovyet helikopterlerini ve uçaklarını vurması için Afgan mücahitlere verdiği Stingerlar tarafından yok edilmişti.
Şu an en büyük ihtiyacınız tanksavar silahlar, iyi silahlarınız yok… Amerikalıların kullandığı daha yeni, gelişmiş silahlar var. İlk 50 Rus tankını yaktıkları anda [sahadaki] durum tamamen değişecek.
Ve Amerikalılar hazır, insansız hava aracı — gerçek olanları, burada yapılanları değil — vermeye hazır, size kamyonlara yüklü toplar verecekler.”
2016'nın kasım ayında Poroşenko, Saakaşvili’yi görevden aldı ve vatandaşlıktan çıkardı.
Saakaşvili’nin Poroşenko’ya “hırsız ve hain” dediği açıklamayla kavga kamuoyuna sirayet etti.
Sonrasında Saakaşvili, eşi Roelofs ile birlikte ABD’ye geri döndü.
2019'un mayıs ayında Vladimir Zelenskiy’in devlet başkanı olarak seçilmesinin ardından Ukrayna’ya tekrar döndü.
2020'nin mayıs ayında ise Saakaşvili, Zelenskiy tarafından Ukrayna Ulusal Reform Konseyi Yürütme Kurulu Başkanı olarak atandı.
Hatta Zelenskiy, kendisini başbakan yardımcısı olarak atamayı denemişti ama olmadı, bu teselli armağanıydı.
Financial Times, o dönem Saakaşvili’nin “Ukrayna’daki reformları koordine eden en üst konuma getirildiğini” yazdı.
Gazeteye verdiği demeçte Saakaşvili, aslen IMF ile yürütülen müzakereleri koordine ettiğini kaydetti.
Saakaşvili, geçen temmuz ayında 24. kanala yaptığı açıklamada 2014'ün ortalarında ABD’nin, doğu Ukrayna’ya doğrudan müdahalesinin detaylarının ele alındığını ifade etti:
“Donetsk’i alabilecekleri ihtimalinin olduğu bir zaman hatırlıyorum. Bunu tek ben söylemiyorum; General Petraeus… O dönem bana uzun bir yazılı mesaj gönderdi, o ara New York’ta tatildeydim. Donetsk’e girmek için şimdinin neden iyi bir zaman olduğunu izah ediyordu.”
Saakaşvili’ye göre Petraeus, Donetsk’i ele geçirme konusunda ısrarcı davrandı.
Saakaşvili, Petraeus’un planını Poroşenko’ya gönderdiğini ancak reaksiyon alamadığını söylüyor: “Tamam, anlıyorum. En azından geri ara, ilgilen, davet et, fikrini dinle. Ben olsam en azından bunu yapardım.”
Petraeus’un “tam zamanı” deyişindeki keramet, Ukrayna ordusunun Donbass’taki Slavyansk ve Kramatorsk’u ele geçirmesinde saklıydı.
O sıralarda rüzgar Kiev’den yana esiyordu. Slavyansk ve Kramatorsk, aynı gün içinde, 5 Temmuz’da ele geçirildi.
Poroşenko da 6 ve 8 Temmuz tarihlerinde art arda Donetsk ve Lugansk’ı ele geçirmeye yönelik harekatın başladığını duyurdu.
İşler Kiev açısından birkaç gün içinde ters gitmeye başladı.
9 ve 10 Temmuz tarihlerinde Donetsk ve Lugansk milisleri, Ukrayna zırhlılarına karşı Grad füzeleri kullanarak toparlanmaya başladı.
Poroşenko ise Rusya’yı sınır ötesine ateş açmakla suçladı.
Ukrayna ordusunun kayıpları artış yaşanmaya başladı ve 11 Temmuz’da durum tamamen Donetsk-Lugansk milislerinin lehine döndü.
Sonuç olarak Poroşenko, Rusya’yı doğu Ukrayna’yı işgal etmesi için kışkırtmakta başarısız olmuştu. Ayrıca ABD ve NATO’yu da Donbass’a doğrudan müdahale etmekte ikna edememişti.
11 Temmuz’da Ukrayna hava kuvvetlerine bağlı bir Su-25, Lugansk yakınlarında düşürüldü.
Ukrayna’nın 79. Tugayının çoğu Lugansk yakınlarında yok edildi; milisler, bu savaşta belirleyici olan Grad füzelerini nereden aldıklarını söylemediler.
Ukrayna’nın 24. Mekanize Taburu da benzer bir akıbet yaşadı.
14 Temmuz’a kadar, Ukrayna’nın güney sınırındaki birlikleri, ki sayıları 3 ila 5 bin arasındaydı, “Güney Kazanı” adı verilen yerde mahsur kaldı.
Ukrayna buraya 3 ayrı zırhlı birlik gönderdi ancak bunlar da çetin bir direnişle karşılaştı.
Ardından Lugansk yakınlarında Ukrayna’ya bir An-26 nakliye uçağı, milisler tarafından düşürüldü. Kiev, uçağı düşürenin bir Rus jeti olduğunu iddia etti.
Tüm bu olaylar, Malezya Havayollarına ait MH17 uçağının düşürülmesinden 3 gün önce yaşandı.
16 Temmuz sabahı, Kiev’in Güney Kazanı’nda savaşan 5 birliği bulunuyordu: 79. Hava Taarruz Tugayı, Şahtersk Özel Kuvvetler Taburu, 24. Mekanize Tugay, neo-Nazi Azov Taburu ve 72. Mekanize Tugay.
Bölgenin arazisi düz ve tarım arazileriyle dolu olduğundan, büyük grupların saklanabileceği doğru düzgün bir yer yoktu.
16 Temmuz’da milisler, Marinovka’yı da ele geçirdi ve Ukraynalı birlikler tamamen ablukaya alındı.
17 Temmuz’da MH17 uçağı düşürüldü ve 193'ü Hollandalı ve 38'i Avustralyalı 298 kişi hayatını kaybetti.
Bahsi geçen bölge ise kaza alanı…
25 Temmuz 2014'te De Telegraaf gazetesi, Hollanda ve Avustralya hükümetlerinin ABD ve NATO ile birlikte, iddiaya göre MH17'nin kaza bölgesini, uçağın kara kutularını ve kurbanların cansız bedenlerini koruma altına almak bölgeye 9 bin asker çıkarmayı planladığını yazdı.
Avustralya’nın işgal planındaki rolünün ayrıntıları ise, 2016 yılının ortalarında, Başbakan Tony Abbott’un ayağını kaydırmak maksadıyla yerel basına sızdırıldı.
Tüm teknik detaylar bir yana, o dönem sahadaki durum, MH17 uçağının Rus ordusu ya da Donetsk-Lugansk milisleri tarafından Buk füzesiyle düşürüldüğü iddiasını yalanlıyor.
Poroşenko, Donbass fethinin sonunda ordusuyla birlikte yenildi.
Ayrıca ABD, tıpkı Ağustos 2008 Güney Osetya savaşındaki gibi vekilinin imdadına yetişemedi.
İşgal planı rafta kaldı.
Rus tarafı savaş alanında kazandı; propaganda savaşında kaybetmeye devam ediyor.