Masallar ve hakikatler: Avrupa'daki gaz kıtlığından kim sorumlu?
Medyanın “enerji krizi” ya da “Rusya’nın doğalgaz tedarikini kesmesi” olarak nitelendirdiği şeyin sorumlusunun aslen kim olduğu, son 5 aylık zaman dilimine dikkatlice bakılarak anlaşılabilir.
AB, şimdiye dek Moskova’ya karşı yedi ayrı yaptırım paketi yürürlüğe koydu ve önümüzdeki ay kömür ambargosu, sene başında da petrol ambargosu yürürlüğe girecek. Estonya Ekonomi ve Altyapı Bakanı Riina Sikkut’un aldığı vahye göre sekizinci ya da dokuzuncu yaptırım paketlerinde doğalgaz ambargosu da olacak.
AB’nin lokomotifi Almanya’daki mevcut durumundan bahsetmek gerebilir. Saksonya’daki bir konut kooperatifi sıcak su tedarikini şimdiden kısıtlamış.
Ülkenin en büyük emlak şirketi LEG’in patronu Lars von Lackum, Der Spiegel’e verdiği mülakatta, ülkenin kış aylarında nelerle karşılaşacağına dair birtakım tüyolar veriyor:
“Dört duvarınız arasında fazladan bir kazak daha giymek fayda etmeyebilir. Muhtemelen sıcak bir yün battaniyeye ihtiyaç duyacaksınız”.
Von Lackum, ayrıca ısıtmanın limitlendirilmesine ilişkin mevzuat değişilikleri olması gerektiğinden bahsetmiş.
Doğalgaz kıtlığının Alman sanayisinde şu an yarattığı zelzelenin kış aylarında nasıl bir felakete dönüşeceği şimdiden görülebilir. LEG’in patronu, diğerlerinden farklı olarak Almanya’nın “savaş koşullarında” olduğunu da söylemiş.
Bu epey doğru bir değerlendirme, keza 16 Mart’ta Bundestag’daki Bilimsel Hizmetler Dairesi’nin yayımladığı raporda ülkenin uluslararası hukuk ve ülke mevzuatı doğrultusunda resmen Rusya ile savaşın içinde olduğu itiraf edilmişti.
Bugün konutunda elektrik tasarrufu için geceleri ışıkları kapatan Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, 2014’te Dışişleri Bakanı sıfatındayken yaptıklarıyla bugünkü vaziyete zemin hazırladı; Maydan protestoları Kiev’de devam ederken muhalifler ile dönemin Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç arasında imzalanan anlaşmanın garantörü Berlin’di, Steinmeier’in de imzasının olduğu anlaşma 23 Şubat 2014 gecesi imzalandı ve darbeciler birkaç saat sonra anlaşmayı yırtıp attılar. Steinmeier, Ukrayna’nın kuruluş anayasasına göre de darbe olarak addedilen duruma sessiz kalmayı tercih etti ve sözünün arkasında durmadı.
Berlin açısından kışın başlayacak felaketi önlemek veya en azından hafifletmek için hâlâ geç değil. Yaptırımlar kaldırılırsa Kuzey Akım-1’in onarımıyla alakalı pürüzler ortadan kalkmış olur, inanılacak gibi değil ama “ya bu hat arızalanırsa, onarım lazım olursa” diyerek yaptırımları ona göre dizayn etmek akıllarına hiç gelmemiş bile.
Ya da askıya alınan Kuzey Akım-2 hattı açılabilir, Polonya Yamal boru hattını yeniden açmaya zorlanabilir ve boru hattını tekrar tam kapasite çalıştırması için Ukrayna’ya baskı da yapılabilir.
“Tasarruf”
Bunun yerine eski çocuk kitabı yazarı, Yeşiller Eş Başkanı ve Berlin tiyatrosunda Ekonomi Bakanı rolü bahşedilen Robert Habeck, kısıtlamaların artmasından bahsediyor.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in verdiği önerilerin sosyopati düzeyi daha yüksek. Geçen hafta AB ülkelerinin tamamına gaz tüketimini yüzde 15 oranında azaltmayı teklif etti; enerji bakanları düzeyinde olağanüstü toplantı planlandı, bir hafta boyunca İspanya, Belçika, Yunanistan, Polonya ve Macaristan’dan çok fazla çatlak ses geldi, nihayetinde AB üyeleri, bugün söz konusu plan üzerinde mutabık kaldılar.
Tasarrufların getirilmesi zorunlu değil, inisiyatif hükümetlere bırakılıyor. Bu planın yürümeyeceği ya da bir tür stres testi olduğu muhakkak. Misalen Gazprom ile uzun vadeli yeni bir sözleşme imzalayan Macaristan’ın buna dahil olması için hiçbir gerekçesi yok.
Avrupa’nın alternatifleri
Dolayısıyla şu an medya ve politikacıların enerji kriziyle ilgili söyledikleri ve yaptıkları rasyonel aklın ürünü değil.
Halihazırda Rusya’dan Avrupa’ya doğalgaz taşıyan beş boru hattı var. AB bürokrasisi ve medyası şimdi Rusya’yı, doğalgazı silah olarak kullanmakla suçlarken her bir boru hattının ne durumda olduğunu ve gaz akışını esasen kimin kestiğini detaylandırmak faydalı olabilir.
Sovyet gazını Avrupa’ya taşıyan ilk boru hattı, şimdi Ukrayna boru hattı olarak bilinen Soyuz boru hattıydı. 1970’lerden beri faaliyette.
Boru hattı Ukrayna üzerinden geçiyor ve Rusya’dan gelen gazın boru hattına pompalandığı üç nokta var: Birincisi, şu an savaş bölgesi olan Lugansk’ta, ikincisi biraz daha kuzeyde ve üçüncüsü de Belarus’ta.
Boru hattı artık Macaristan, Slovakya ve Avusturya’nın yanı sıra Bulgaristan ve Romanya gibi daha güneydeki ülkelere de uzanıyor. Lugansk yakınlarındaki istasyon, Rus müdahalesinin başında Lugansk Halk Cumhuriyeti milislerinin kontrolüne girdi, ancak buna rağmen gaz akışı iki ay boyunca sürdü.
Mayıs ayının başlarında Kiev yönetimi, istasyon artık konrolünde olmadığı için boru hattının bu kısmından gaz akışını kestiğini duyurdu. Ukrayna’dan gaz akışının olmamasının tüm gerekçesi bu ve suç her ne hikmetse Moskova’da aranıyor.
Diğeri Yamal-Avrupa boru hattı, Rusya’dan başlayarak Belarus ve Polonya üzerinden Almanya’ya uzanıyor. Bu boru hattı, aralık ayının sonundan bu yana Avrupa’ya neredeyse hiç gaz taşımadı. Varşova yönetimi, boru hattının Polonya’da kalan kısmını önce yaptırıma tabi tuttu, sonra millileştirdi ve sevkiyatlar tamamen durdu.
O zamandan beri Polonya, Almanya’dan ters akış yöntemiyle gaz alıyor. Bunun nedeni de Varşova’nın Gazprom ile uzun vadeli tedarik sözleşmelerini uzatmayı reddetmesi ve Gazprom’dan bin metreküp başına bin doların üzerinde çok daha yüksek bir döviz fiyatından gaz sipariş etmek zorunda kalmasıydı.
Polonya, gazı daha ucuza almak için Alman ithalatçılarla anlaşmaya vardı. Şu anda gazı yaklaşık 250 ila 300 dolar arasında bir fiyattan alıyorlar. Her halükarda Yamal-Avrupa boru hattı, Varşova’nın blokajı nedeniyle çalışmıyor.
Ayrıca Kuzey Akım-1 hattı var; Ukrayna hattının kesilmesi riski nedeniyle ABD’nin tüm karşı çıkmalarına rağmen inşa edildi. Almanya’da tüketilen gazda aslan payı bu hatta ait. Hat, Almanya’yı doğrudan Rusya’ya bağlayarak Ukrayna, Belarus, Polonya ve diğer üçüncü ülkeleri aradan çıkarıyor.
Son aylarda türbin arızası nedeniyle boru hattından toplam hacmin çok az bir kısmı geçiyor. Bunun nedeni Kanada’nın yaptırımları; zira Siemens’in ürettiği ve bakımı sadece Kanada’da yapılabilen gaz kompresörü türbinleri, tamirat için gönderildikten sonra yaptırımlar nedeniyle rehin kaldı.
Basında çıkan haberlere göre türbin şu anda Almanya’da. Rusya, türbinin ülkeye tekrar girebilmesi için henüz herhangi bir gümrük belgesi almadığını söylüyor.
Geçen günlerde Rusya Devlet Başkanı Putin, Siemens’e diğer türbinlerde de sorunlar yaşanacağını söyledi. Bu nedenle, teknik nedenlerle gaz akışında azalmaların sürmesi kaçınılmaz.
Alman hükümeti, hâlâ Rusya’yı bahane üretmekle ve gaz akışını siyasi nedenlerle azaltmakla suçlamakta.
Hepsinden öte, eylül ayında son çivisi çakılan ve Rusya’nın askeri harekatından sonra süresiz olarak askıya alınan Kuzey Akım-2 hattı var. Derhal çalışmaya başlayabilir ama Brüksel ve Berlin’in isteği o yönde değil. Kuzey Akım-2 ile türbin sorunları ortadan kalkacaktı, zira bu hattın türbinleri Rusya’da üretiliyor ve bakımları orada yapılacaktı.
Yakın zamanda tamamlanan Türk Akım da alternatifler kümesine dahil edilebilir. Türkiye üzerinden Macaristan’a uzanıyor. Fakat Bulgaristan, Rusya’nın yeni ödeme şartlarını reddetti ve o zamandan beri Gazprom’dan gaz almadı. Budapeşte ise Gazprom ile uzun vadeli yeni bir sözleşme imzaladı ve gazı artık Ukrayna boru hattından değil, Türk Akım üzerinden tedarik edecek.
Tüm boru hatlarındaki sorunların Rusya tarafından yaratılmadığı açık. Kiev ve Varşova, eldeki boru hatlarında gaz akışını kesti, Kuzey Akım-2 derdest edildi ve güneyde Bulgaristan Rus gazından vazgeçti. Kuzey Akım-1’deki türbin sorunu ya yaptırımlar esnetilerek ya da Kuzey Akım-2 devreye alınarak çözülebilir.
Her iki boru hattı da aynı kapasiteye sahip.
Diğer sorunlar
Avrupa’daki enerji sorunu, esasında Rusya’nın Ukrayna’daki askeri harekatından çok önce başladı.
2020/2021 kışı soğuk geçti ve gereğinden fazla gaz tüketildi. Boru hatları ve tankerler kışın Avrupa’ya yeterli gaz getirmeye yetmiyor, bu yüzden gaz depoları genellikle yaz aylarında dolduruluyor. Bu 2021’de olmadı; genellikle kış aylarının başında gaz depoları yüzde 100 dolu olurken geçen yılki doluluk oranı yüzde 75’in biraz altındaydı.
Ve “Yeşil Mutabakat” kapsamında elektrik üretiminde rüzgar enerjisinin payı artırıldı, fakat 2021 yazında yaprak kımıldamadı. Bunun üzerine kışa hazırlık için depolama tesislerine getirilen gaz, elektrik üretiminde kullanıldı. Yaz mevsimi sıcak geçtiği için elektrik tüketimi de arttı.
LNG, Rus doğalgazına alternatif olarak sunuldu, fakat Asya’daki gaz fiyatları geçen yaz Avrupa’dan daha yüksekti ve Amerikan tankerleri, Avrupa yerine Asya’ya sevkiyat yaptı.
Diğer yandan AB Komisyonu’nun yürürlüğe koyduğu gaz piyasası reformu, doğalgaz piyasasına tam serbestlik getirdi ve dolayısıyla gaz, spekülasyon nesnesi haline geldi. Gazprom, 230 ila 300 dolar arasında uzun vadeli sözleşmelerle Avrupa’ya gaz naklederken LNG ithalatçıları, gazı borsada 1000 euro ve üstü fiyatlara satarak vurgun yaptı.