Makedonya masasındaki Sırplar Rusya'ya yaptırım yolunda: Başa gelen çekilir mi?
"Şu ana kadar Sırbistan, üst düzey liderleri istemese de Batı'nın yaptırımlarına dahil olacak gibi görünüyor. Peki tadı bilinmeyen bir siyasi şekerleme uğruna Rusya ile ilişkileri bozmaya değer mi?"
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandr Vučić, pek dikkate nail olmasa da kariyerinin en zorlu sınavlarından birini veriyor.
Geçen yılın ortalarında Kosova’da görünürde Sırp Belediyeler Birliği’nin kurulmasıyla alakalı olarak başlayan gerilim epeyce tırmandı ve taraflar, birkaç aydır Avrupa Birliği nezaretinde ağır aksak müzakereler yürütüyor.
Brüksel’in sunduğu modus vivendi, Sırplar açısından epey ciddi tehlikeler barındıran bir metin.
19 Mart akşamı Sırp lider Vučić ile Kosova Başbakanı Albin Kurti arasında Kuzey Makedonya’nın Ohrid kentinde gerçekleşen görüşmenin sonunda taraflar ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda mutabık kalsa da AB’nin gönyesinden çıkma olan 12 maddelik “centilmenlik anlaşmasının” tamamında fikir birliğine varılamadı.
Zira metin, Belgrad’ın Kosova’nın bağımsızlığını tanıması anlamına gelebilecek epey muğlak maddeler içeriyor. Metinde tarafların daimî misyonlarını karşılıklı göreve başlatmaları ve bu misyonların ilgili hükümetin merkezinde kurulması öngörülerek aslında Sırbistan’ın Kosova’yı fiilen tanıması karara bağlanıyor.
Etrafı NATO ve AB ülkeleriyle kuşatılmış olan Belgrad’ın Kosova’nın herhangi bir uluslararası organizasyona katılmasına itiraz etmemesi gerektiği de maddeler arasında.
Priştine, Sırpların çoğunlukta olduğu bölgelere daha fazla özerklik vermeyi ve Belgrad da Kosova’nın uluslararası örgütlere üyeliğini engellememeyi taahhüt ediyor. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’e göre bu bile kadük bir belge ve taraflar henüz tam fikir birliğine varamadı.
Vučić anlaşmayı imzalamayı reddedip şu açıklamayı yaptı: “Sağ elimde dayanılmaz bir ağrı var, sadece sağ elimle imza atabiliyorum ve bu ağrının önümüzdeki dört yıl boyunca devam etmesi bekleniyor.”
Bunun yanında en az mevcut müzakereler kadar ciddi başka bir hadise daha var ki bu, Sırpların Brüksel’in baskısıyla nihayet kadim dostları Ruslara sırtlarını dönmeye hazırlandıklarına işaret ediyor. Bu niyeti ilk olarak en cüretkâr biçimde dile getiren isim Sırp Ekonomi Bakanı Rade Basta oldu ve Belgrad’ın, Rusya’ya Ukrayna’daki askeri müdahale nedeniyle uygulanan Batı yaptırımlarına “katılma zamanının geldiğini” söyledi.
Bu durumun ciddileştiğine işaret. Bu ayın başlarında da Sırpların Türkiye ve/veya Kanada üzerinden Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine Grad füzesi sevkiyatı yaptığına dair iddialar ortaya atılmıştı ama Vučić bunları derhal yalanlamıştı.
Rus tarafı göründüğü Sırpların maruz kaldığı baskının farkında ki pek ses etmiyor. Rusya Devlet Beşerî Bilimler Üniversitesi doçenti Vadim Truhaçev, mevcut durumu da gözeterek Sırpların içinden geçtiği imtihanı yorumlamış.
Sırbistan, gönülsüzce Rusya aleyhinde yaptırımlara hazırlanıyor
Vadim Truhaçev — Vzglyad
16 Mart 2023
Sırbistan son dönemde Rusya için tatsız haberler veren bir ülke haline geldi. Mesela ülkenin Ekonomi Bakanı Rade Basta, Sırpların Batı’nın Rusya aleyhindeki yaptırımlarına katılma zamanının geldiğini açıkladı. Buna yalnızca Moskova’dan değil, Belgrad’dan da sert tepki geldi. Bir dizi Sırp siyasetçi, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin altını oyduğu gerekçesiyle Basta’yı derhal istifa etmeye çağırdı.
Daha önce bir Sırp silah şirketinin Türkiye ya da Kanada’daki aracılara mühimmat sattığı ve bu mühimmatın Ukrayna’ya gittiği bildirilmişti. Eğer bu doğru çıkarsa Rusya’nın dünyada neredeyse en yakın gördüğümüz bu ülkeye karşı tutumunu acilen gözden geçirmesi gerekecek. Bu, Cumhurbaşkanı Aleksandr Vučić’in bizzat müdahale etmek zorunda kaldığı büyük bir skandaldı. Rusya, yapılan izahı kabul etti ama bazı tortular kaldı. Bunun sebebi, Sırbistan’ın Rusya ile arasına mesafe koymaya hazır olduğunu söylemek için bazı gerekçeler sunmuş olması. Örneğin bu bakandan ziyade Vučić’in kendisi de AB ve NATO’nun baskısıyla ülkenin yaptırımlara katılmak zorunda kalacağını göz ardı etmedi. Her ne kadar daha sonra bunu yapmak istemediğini ve bunun Sırbistan’ı da etkileyeceğini söylese de hakikat değişmedi. Aynı zamanda Sırplar, MiG-29 savaş uçaklarımıza Fransız Rafale uçakları için sırt çevirdiler ve bunu inkâr etmek mümkün değildi.
Ordumuzun Ukrayna’nın enerji altyapısını hedef aldığı dönemde Rusya’nın Sırbistan’a Ukrayna’ya ısı jeneratörleri gönderdiği için minnettarlığını ifade etmesini hayal etmek zor. BM’de Sırpların Rusya’nın eylemlerini kınayan kararlara defalarca oy vermiş olmaları da cabası. Ve hatta özel güvenlik şirketi Vagner saflarında savaşan yurttaşlarını hapisle tehdit ettiler. Genel anlamda Belgrad makamları, Rusya’nın hoşnutsuzluğu için yeterince sebep verdi.
Sırp liderliğinin tutumu pek çok açıdan anlaşılabilir. Bakan Basta ve Cumhurbaşkanı Vučić, milyonlarca Sırp’ın hayatta kalmasının kime bağlı olduğunun gayet iyi farkındalar. Coğrafya kaderdir ve bu konuda Sırbistan hiç şanslı değil. Denize kıyısı yok ve neredeyse her tarafı AB ya da NATO üyesi ülkelerle çevrili. Bosna ve Kuzey Makedonya’da Batılı askerler bulunuyor ve Avrupa’daki en büyük ikinci Amerikan üssü olan Bondsteel, yarı tanınmış Kosova’da yer alıyor.
Ülkenin başlıca ticaret ortakları Almanya, İtalya ve Çin. Rusya da üst sıralarda yer almakla birlikte bu üç ülkenin oldukça gerisinde. Avrupa Birliği’ni bir bütün olarak ele alırsak Sırbistan’ın dış ticaretinin ve tüm yatırımlarının yarısından fazlasını oluşturuyorlar. Mevcut koşullarda Rusya ile doğrudan dayanışma içine girmek, ticaret cirosundaki aslan payını kaybetmek ve büyük olasılıkla kendini yaptırımların boyunduruğu altında bulmak anlamına gelir.
Müreffeh Avrupa ülkelerinde çalışan yaklaşık bir buçuk milyon Sırp misafir işçi de bu tabloyu tamamlıyor. Sadece Almanya’da 700 bin, Avusturya’da 300 bin, İsveç, Hollanda ve İsviçre’de ise yüzer bin Sırp çalışıyor. Bu da çalışma yaşındaki her dört Sırp’tan biri demek. Ve bunların her biri Sırbistan’daki ailesine bakıyor. Bu da ülke nüfusunun neredeyse yarısından fazlasının bu kazançlara bağımlı olduğu anlamına geliyor.
Rusya bir buçuk milyon Sırp’a Avrupalı işverenlerin verdiği maaşı verebilir mi? Bu retorik bir soru. Fakat Vučić, Avrupa Birliği’ne katılımın önemi veya uluslararası konularda Brüksel’in görüşlerinin dikkate alınması gerektiği konusunda açıklama yaparken öncelikle bu durumu referans alıyor. Ve Sırp halkı onu seçimden seçime destekliyor, zira AB’de çalışmak için gereken koşulları büyük ölçüde o yarattı.
Son olarak Sırbistan, Kosova’yı tanıması konusunda çok ciddi baskı altında. Bu koşullar altındaki bir ülke, Donbass’ı ve hatta Kırım’ı Rusya toprağı olarak tanıyıp BM’de “evet” oyu kullanmayı göze alabilir mi? En azından Sırp Cumhuriyeti’nin Bosna Hersek’e ilhak edileceği söylenseydi bunu yapabilirlerdi. Ancak bu fikir gündemde değil. Aksine Bosnalı Sırplar Belgrad’dan bile daha fazla baskı altında. Böyle bir durumda Belgrad makamlarının neredeyse tümden eli kolu bağlı.
Ezcümle yukarıda anlatılanlar, Sırbistan’ın, komşusu Macaristan’ın yapmak zorunda kaldığı gibi kendi isteğine rağmen neden yaptırımlara katılmak zorunda kaldığını açıklayabilir. Bununla beraber BM’de Rusya aleyhindeki kararlara oy vermek hiç de gerekmiyor, çekimser kalınabilir. Ukrayna’ya ısı jeneratörleri tedarik etmek ya da Rus silahlarından vazgeçmek de gerekmiyor. Hele hele şu anda Ukrayna’da Vagner saflarında savaşan Sırpları hapisle tehdit etmek hiç gerekli değil.
Hepsi bu da değil, Sırbistan fazla uzlaşmacı davranarak Batı’ya her cephede boyun eğebileceğine dair bir sinyal gönderiyor olabilir. Bu da Kosova’yı daha fazla tanımak zorunda kalacağı anlamına geliyor. Ve bu da Sırp Cumhuriyeti’ni desteklemeyi bırakması gerekeceği anlamına geliyor. Bu da yıllardır BM’de ve diğer pek çok platformda Sırbistan’ın çıkarlarını savunan Rusya ve Çin ile iktisadi ilişkilerini kısıtlamak zorunda kalacakları anlamına geliyor. Netice olarak ülkenin bağımsızlığından geri sadece bayrağı, arması ve marşı kalacak.
Rusya’nın 1990’larda Sırbistan’a yardım etmediği göz önüne alındığında ihanetten söz etmek abartılı olur. Bununla beraber Sırp liderliğinin kıt minnettarlığı önemsiz değil. Pek çok açıdan Kosova’nın tanınması, çoğu Afrika ülkesi olmak üzere 26 kadar ülke tarafından Rusya sayesinde geri çekildi. Ve Sırplara ucuz gaz veren de biziz, oysa onlar yerimizde olsalar bunu yapmazlardı. Bazen Rusya’nın Sırpları Sırbistan’dan daha fazla savunduğu görülüyor.
Sırp toplumu ve Sırp seçkinleriyle daha kapsamlı bir çalışma bu tabloyu tersine çevirebilir. Rusya’nın Vučić ve etrafındakileri Batı taraftarlarından daha fazla “sıkıştırmayacak” sadık politikacılar yetiştirmek için çalışmasının zamanı geldi. Sırp toplumunun bize sıcak bakan ama Avrupa’da çalışmayı tercih eden geniş kesimlerine yönelik bir yaklaşım bulmalıyız. Belki de bazı Sırplara Rusya’da iyi birer iş vermeyi düşünmeliyiz. Aksi takdirde bu kardeş ülke bizden uzaklaşmaya devam edecek.
Şu ana kadar Sırbistan, üst düzey liderleri istemese de Batı’nın yaptırımlarına dahil olacak gibi görünüyor. Bakan Basta gibi isimlerin açıklamaları da bunun zeminini yoklamaktan ibaret. Fakat işin kötü tarafı, bunun için Batı’dan herhangi bir teşekkür almayacak olması. Peki tadı bilinmeyen bir siyasi şekerleme uğruna Rusya ile ilişkileri bozmaya değer mi? Görünen o ki, Sırplar bulundukları konum itibariyle imrenilecek bir durumda olmasalar da kesinlikle buna değmez.