Kuzu kurda emanet: Rus maliyesi kimlerin elinde?
Donbass’ta savaşın başladığı ve Kırım’ın Rusya’ya bağlandığı 2014’ten ve özellikle 24 Şubat’ta Ukrayna’ya dönük askeri harekatın başladığı 24 Şubat’tan bu yana Rusya’yı hedef alan yaptırımları hazır eden Wall Street bankerleri ve ABD Hazinesinin, epey zaman evvel kılık değiştiren Rus oligarklar ve soyguncu bankerleri hedefe koymadığı aşikar.
Bu, Batı başkentlerine sığınan ve Kremlin’i hedef alan komploların ana aktörleri haline gelen oligark ve banker ekibinin listesi epey uzun; başa Mihail Hodorkovskiy’i koyarak Sergey Pugaçev, Andrey Borodin, Boris Mints, Ananyev kardeşler, Vadim Belyayev, Vladimir Çernuhin ve Leonid Lebedev gibi isimler sayılabilir.
Bu ekibin çaldığı kamu paralarını gömdüğü Batı başkentlerinden Rus yönetimine havlayabilmesine en büyük olanağı sağlayan Yeltsin’in özelleştirme şefi Anatoliy Çubays, bir süre evvel Moskova’dan kaçtı.
Çubays’ın önce İtalya’nın kısmi özerk Ligurya bölgesindeki villasında kafa dinlemeye gittiği söylendi, sonrasında Kommersant, İstanbul’da bankamatikten para çekerkenki bir fotoğrafını yayımladı, en son da İsrail’de görüldü. Burada oturum izni var.



Rus basını, geçen hafta savcıların Çubays’ın milyarlarca dolar ederinde olduğu düşünülen çalıntı kamu parasıyla dolu offshore banka hesaplarıyla alakalı soruşturma başlattığını bildirdi.
Ancak Kremlin, Çubays hakkında yorum yapmayı tercih etmiyor. Geçen hafta Sözcü Dmitriy Peskov, ilgili bir soruya “Bir şeyler öğrenmek istiyorsanız kolluk kuvvetleriyle iletişime geçin” yanıtını vermişti.
Ayrıca Rus alternatif basını, Çubays’ın Rusya’yı terk etmeden hemen evvel, mart ayının sonlarında Moskova’daki 3 milyon dolarlık apartman dairesi ve Odintsovo’daki 50 milyon dolarlık mülkünü başkasının üzerine yaptığına ilişkin belgeler yayımladı.
Mülk devirleri, Çelyabinsk’te çelik boru işi yapan Andrey Komarov adındaki bir oligarkla bağı olan isimler, Kompromat’ın verdiği bilgi o yönde. Çubays’ın Urallardaki boru imalatçılarıyla epey sıkı ilişkileri var.
Çubays, ABD Hazine Bakanlığı’nın yaptırım listesinde değil, himayesindeki eski Maliye Bakanı; savunma harcamalarına karşı çıkan, ABD’nin bir zamanlar başbakan adayı olarak gösterdiği, mevcut Sayıştay Başkanı Aleksey Kudrin de listede yok.
Kudrin’in halefi, mevcut Maliye Bakanı Anton Siluanov, 2011’den beri görevde ve yaptırım altında. Aynı şekilde Sberbank, Gazprombank ve VEB bankalarının başındaki German Gref, Andrey Kostin, Andrey Akimov ve İgor Şuvalov da Washington ve Londra’nın yaptırım listelerine geç de olsa girdiler.
Anton Siluanov kim?
22 yaşında devletin maliye akademisinden mezun oldu ve 1985-87 yıllarında Sovyet ordusundaki zorunluk askerlik görevini tamamladı; o zamandan beri Maliye Bakanlığı görevlisi.
Serbest piyasa ve sınırsız sermaye çıkışını savunan Yegor Gaydar, Boris Fyodorov, Aleksandr Livşits ve Çubays’ın döneminde yükseldi.
Amerikan büroktatik terminolojisi referans alınacak olursa Siluanov’un işi maliye bakanlığından ziyade “Yönetim ve Bütçe Ofisi” şefliği. 1992 ve 1997 yılları arasında IMF’in borçlanma şartları arasında yer alan sosyal refah ve savunma bütçelerinin kesilmesini sağladı, o dönem bakan yardımcısıydı. Sonra gelir açığını kapatmak için emeklilerin ve kamu personelinin maaşlarının gecikmeli ödenmesini sağladı. En önemlisi, Rus kamu bütçesini dolarize etti.
1998’deki temerrütte Siluanov, bakanlığın bankacılık ve makro-ekonomi politikaları sorumlusuydu.
2011’de Kudrin, canla başla orduya ayrılan bütçeyi kısmaya ve aleni bir biçimde o dönemki Başbakan Dmitriy Medvedev’i düşürmeye çalıştı ve sonunda azledildi.
Ukrayna’da askeri harekatın başladığı 24 Şubat’tan beri Siluanov, kamuoyu önünde çok az açıklama yaptı. 27 Mart’taki ilk açıklamasında, Kudrin’in 1998 temerrüt krizi sırasında getirdiği bütçe mevzuatını askıya aldığını duyurdu:
“[…] Emeklilik fonunda devasa miktarlar; bu yıl 600 milyar [ruble], gelecek yıl bir trilyon ve gelecekte aynı miktarlar mevcut. Özel operasyon için paraya, devasa kaynaklara ihtiyaç var. Yurttaşların da ekonomiyi desteklemek için paraya ihtiyacı var, ekonomiye kazandırdığımız bütçe teşvikinin toplam tutarı 8 trilyon ruble. Büyük bütçeler. Ekonomiyi desteklemek, yurttaşlarımıza yardım etmek için bu kaynaklara ihtiyacımız var”.
Siluanov, ayrıca yabancı tahvil sahiplerine de “borcumuza sadığız” mesajı verdi ve dış borçlarını temerrüde düşmeden ödeyeceklerine dair söz verdi. Siluanov, geçen hafta Vedomosti’ye verdiği demeçte amaçlarının, Rus hazinesinin dolar dışında herhangi bir para biriminde ödeme yapmasına imkân sağlamak için tahvil sözleşmesi hükmünü devreye sokacaklarını söyledi.
Siluanov, tüm bu süreçte seleflerine sadık kaldı. 30 yıldır yerine getirdiği Amerikan aparatlığı görevine ve “sadık borçlu” imajına çok önem veriyor. Öyle düşünüyor, çünkü ABD ve IMF’in egemen olduğu küresel düzenden başka bir anlayışa sahip değil.
Ve imkansızı, karşı tarafın silahlarıyla deniyor. İnancı, Biden’ın kaybedeceği, yaptırımların kalkmaya başlayacağı, her şeyin eskiye döneceği ve yeniden Cumhuriyetçilerin iktidara geleceği. Bunların kimi imkansız kimi mümkün.
Elvira Nabiullina
Rusya Merkez Bankası Başkanı. Bu kadından ilgili konudaki her yazıda bahsetmek icap etti ve ediyor, zira Amerikan casusu olduğunu söyleyen bizzat Biden’ın danışmanlarından Daleep Singh’di.
Moskova’da uçan sineğe bile yaptırım uyguladılar, Elvira Nabiullina ne Washington ne de Londra’nın listesinde. Nisan ayında Kanada hükümeti yaptırım uyguladı, onu geçen ayın sonunda Avustralya izledi.
13 Nisan’da New York Times’ta Rusya’ya düşman bir dizi banker ve akademisyen Nabiullina’ya övgüler düzdü. Makalede Nabiullina için şunlar söylendi: “Rus finans sistemi için önemli bir istikrar feneri”, “modern bir merkez bankacısı modeli”, “hiçbir zaman yolsuzluk yaptığından şüphelenilmedi”, “güzel, işine odaklı, her zaman hazır ve nazır”, “Sovyet döneminde eğitim almasına rağmen piyasa güçlerinin savunucusu” ve son olarak; “aslında hemfikir olmadığı bir şey yapıyor”.
Halihazırda Rusya haberlerini Letonya’nın başkenti Riga’dan yapan Financial Times ise, Siluanov’u hiç aramayıp sormadı, Kudrin’den en son 2019’da bahsettiler.
Fakat Nabiullina, gazetenin telefonlarını açmaya devam ediyor ve en son 29 Nisan’da bir mülakat verdi.
NYT’deki makaleden birkaç gün sonra Nabiullina hakkında Wall Street Journal’da bir haber çıktı. Haberi yapan, aynı zamanda Hollanda Dışişleri’nin fonladığı The Moscow Times gazetesinde yazıları çıkan Aleksandr Osipoviç’ti:
“Nabiullina’ya röportaj yapmak için ulaştım. Programının şu anda çok yoğun olduğu ve zamanları olmadığı söylendi. Birçok farklı ekonomistle, hem Rusya içinde hem de yurt dışında olan, Nabiullina’yı yıllardır tanıyan insanlarla konuştum ve onun bu portresini hazırlamaya çalıştım. Tabii ki en önemli şey, doğrudan bir röportaj alamadığınızda, insanların ne düşündüğünü ve onları neyin harekete geçirdiğini sahiden bilmiyor olmanız. Ve cevaplamaya çalıştığım ama tam olarak cevaplayamayacağımı düşündüğüm sorulardan biri, onun savaş hakkında ne düşündüğüydü. İstila hakkında ne düşünüyor, tüm bu yaşananlar korkunç şeyler mi? Kendini buna yardım ve yataklık ediyor gibi mi görüyor? Kendisinin rolü olduğunu düşünüyor mu? Bu soruları sorabilirim.
[…]
Açıkçası Putin onun etrafında olmasını istiyor. Onun etkili bir kriz yöneticisi olduğuna inanıyor gibi. Enflasyonu düşürmede iyi. İyi bir ekonomi idarecisi. Ve onu daha uzun süre yanında tutmak istiyor. Aslında bence görevden ayrılırsa ve yerine bilinmeyen yeni biri gelirse, bu Rusya’da ekonomik istikrarsızlığının başka bir nedeni olabilir, ki bu muhtemelen Putin’in şu anda istediği son şey. Araçları sınırlı. Böyle bir durumda Merkez Bankası’nın yapabileceği çok şey var. Rusya çok büyük sorunlarla karşı karşıya ve bunları düzeltmek onun kudretinin ötesinde. Fakat [Nabiullina] gerçekten de bunları düzeltmeye çalışan insanlardan oluşan bir ekibin parçası”.
Moscow Times’a değinmek gerek diye düşünüyorum. Bu gazetede yine Nabiullina hakkında yarı övgü yarı yergi içeren bir yazı çıktı. Yazarı Anders Aslund, Çubays’ın medyadaki adamlarından biri ve IMF kredileriyle Clinton Vakfı’na sponsor olan Ukraynalı oligark Viktor Pinçuk’un maaş ödediği adamlardan biri.
Aslund, şu anda Washington’da yaşıyor ve ABD ve Birleşik Krallık hükümetleri, George Soros ve Kiev tarafından finanse edilen Avrasya Vakfı’nda.
Aslund, yazıda şunları söylemiş:
“[…] Nispeten düşük enflasyonun sorumlusu Nabiullina’nın belirlediği yüksek faiz oranları değildi — büyük para krizleri bunda önemli bir rol oynadı — ve Rus nüfusu aşırı kemer sıkma politikalarından zarar gördü. Almanya’nın nispeten ılımlı kemer sıkma politikasını kınayan Batılı ekonomistler, nedense Rusya’nın çok daha sert politikasını övmekte.
Nabiullina, Putin’in talimatıyla Rusya’nın uluslararası döviz rezervlerini 640 milyar dolara çıkarırken, Rus halkı aşırı kemer sıkma politikalarından muzdarip oldu. Bunun mantıklı bir ekonomi politikası olmadığı, savaşa hazırlık olduğu şimdi net.
Putin’in Ukrayna’daki savaşı, Nabiullina’nın başının üstündeki haleyi yok etti. Büyük para rezervlerini artırarak, Putin’in savaşı başlatmasında etkili oldu. İran ve Libya gibi diğer birçok ülkeye yapmış olmasına rağmen, rezervlerin Batı tarafından dondurulabileceğini anlamıyordu. 28 Şubat’ta Batı yaptırımları [Rusya’yı] vurduğunda cesaretini kaybetti ve Rusya’nın faiz oranını ikiye katlayıp yüzde 20’ye çıkararak mali paniği daha da kötüleştirdi. Tüm borsayı bir aylığına kapattı. Borsa kısmen açıldığında, sıkı bir şekilde düzenlendi. Rublenin konvertibilitesine de son verdi.
Makroekonomik istikrarı güvence altına almak yerine, Putin’in Rus ekonomisini Sovyet zamanlarına döndürmesine destek oldu ve Merkez Bankası’nı yok etti. Yaygın olarak söylenen, istifa etmek istediği ama Putin’in kabul etmediği. Bunu yaparsa herkes için daha iyi olabilir”.