Kararnameler, talimatlar ve oligarklar: Yaptırımlar Moskova'da neleri değiştirdi?
Washington ve Brüksel’in Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dahil Moskova’yı hedef alan son yaptırımlarının tesiri, son 10 gün içinde çıkan üç başkanlık kararnamesi ve bir dizi talimatla daha anlaşılır olmaya başladı.
Çarşamba günü öğle saatlerinde RİA Novosti, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov’un, “Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina’nın istifası hakkında bilgileri olup olmadığı” yönündeki soruya verdiği yanıtı manşetten verdi:
“Peskov, gazetecilerin Kremlin’in Elvira Nabiullina’nın Merkez Bankası başkanlığı görevinden istifa ettiği iddiasından haberdar olup olmadığı ve Devlet Başkanı’nın bunu nasıl değerlendirdiği sorusunu yanıtlayarak, ‘Hayır bundan haberdar değiliz’ dedi ve Putin’in genel olarak Merkez Bankası’nın ve özellikle de başkanı Elvira Nabiullina’nın çalışmalarına defalarca övgüde bulunduğunu söyledi”.
“Tatar kızı” Nabiullina, 2013’ten beri görevdeydi. Peskov bu yalanlamayı yapana kadar Rus medyasında Nabiullina’nın istifa etmeyi planladığına ya da Kremlin’in onu görevden almaya karar verdiğine dair herhangi bir söylenti dolaşmamıştı.
Ancak Nabiullina’nın Merkez Bankası’nın politika faiz oranını yüzde 9,5’ten 20’ye yükseltme kararının yoğun eleştiri aldığı ve Banka döviz rezervlerinde 450 milyar dolardan fazla kayba neden olan yaptırımlara karşı hazırlıksız olduğunun söylenmeye başladığı da doğru.
Nabiullina’yı hedef alanların başında ise, Kremlin’in eski ekonomi danışmanı ve halihazırda Avrasya Ekonomi Komisyonu’nun makroekonomik politikalardan sorumlu yetkilisi Sergey Glazyev yer alıyor.
Glazyev’e alt parlamento kanadı Duma milletvekilliği yapan iktisatçı Mihail Delyagin de eşlik etti. Nabiullina’yı düşmana “yardım ve yataklık etmekle” suçladılar.
Delyagin, 4 Mart’ta katıldığı bir televizyon programında, “Ülkemiz egemen bir devletse madem, Nabiullina Hanım neden hala Merkez Bankası’nın başkanı ve soruşturmaya tabi değil? Mali suçlardan cezaevinde olan vatandaşlarımız var ama yine de 2014’te ekonominin çökmesine neden olan ve bunu ikinci kez yapacak olan bir kişi kendini nasıl gayet rahat hissedebilir?” dedi.
Başbakan Mihail Mişustin ve Putin’in talimatlar dizgesine bakılacak olursa; Başbakan, Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve FSB Direktörü Mihail Bortnikov’un başını çektiği ekip, “hasım ülkeler” listesindeki ülkelerdeki alacaklılara borç ödemelerini kısıtlama planında sorumluluğu üstlenmekte.
Sözgelimi ekip, Yabancı Yatırımlar Kontrol Komisyonu (CCFI) olarak öne çıkıyor. Mişustin’in 6 Mart 2022’de yayımladığı 431-r sayılı talimatnameye göre komisyonda Nabiullina yok.
28 Şubat’ta Kremlin, “ABD’nin ve müttefiklerinin düşmanca eylemlerine ilişkin özel ekonomik tedbirler” başlıklı 79 sayılı kararnameyi yayımladı.
Bu belge, Rusya’nın mal, hizmet, patent ve fikri mülkiyet ihracından kazanılan dövizin yüzde 80’inin yurt içinde tutulmasını zorunlu kılıyor.
Kararnameyle ayrıca, yurt dışına döviz cinsinden para transferi yapılması da yasaklandı. Bu, Rus bankerlerin ülke varlıklarını yağmalamak, bankalarını dolandırmak ve yurtdışındaki güvenli limanlarda kontrol ettikleri şirket zincirleri aracılığıyla gelirlerini aklamak için başvurmaktan en çok hazzettikleri sermaye çıkışı yöntemlerinden biriydi.
Halihazırda yurtdışında olan en büyük Rus dolandırıcılar; Sergey Pugaçev, Boris Mints, Vadim Belyayev… Hepsi bu planı kullandı ve Fransa, Birleşik Krallık ve ABD’den sığınma aldı.
1 Mart’ta Putin, “Rusya Federasyonu’nun finansal istikrarını tesis etmeye dönük ilave geçici önlemler hakkında” 81 sayılı yeni bir kararname imzaladı. Bununla da döviz cinsinden offshore işlemler üzerindeki yasak; kredilere, hisse, tahvil ve diğer menkul kıymetlerin transferine ve gayrimenkul satışına kadar genişletildi.
Fakat yeni kararname, tam anlamıyla yasak teşkil etmiyor. Belgede, “Rusya Federasyonu’ndaki Yabancı Yatırımlar Kontrol Komisyonu tarafından verilen ve gerekirse, bu tür işlemlerin uygulanması için gereken izinler temelinde ‘özel devlet kontrol prosedürü yarattı” denilmiş.
Bu komisyon, şimdiye dek Rusya’daki sermaye çıkışından sorumlu olan Merkez Bankası’nın yerini aldı. CCFI, artık nakit ve sermaye çıkışı konusunda tek inisiyatif sahibi.
Diğer yandan 5 Mart’ta 95 sayılı “Bazı Yabancı Alacaklılara Karşı Yükümlülüklerin Yerine Getirilmesine İlişkin Geçici Prosedür” başlıklı kararname çıktı. Batılı finans basını ve ABD Hazinesinin irkilmesine neden oldu bu karar zira “hasım ülkeler”de bulunan alacaklılara önümüzdeki 6 ay boyunca döviz cinsinden tüm borç ödemelerini yasaklıyor.
Bu kararname aynı zamanda Rus soyguncuların özel jetlerle, dolar ve euro dolu valizlerle ülkeyi terk etmelerine de son verdi. Rusya vatandaşlarının, önümüzdeki 6 ay ve belki daha uzun bir süre boyunca en fazla 10 bin dolar nakitle ülke dışına seyahat etmelerine izin verilecek. Nakit cinsinden euro çıkışı ise tamamen yasak.
Bu liste, tüm iyi bilinen denizaşırı nakit saklama lokasyonlarını içeriyor; Yeni Zelanda, Birleşik Krallık, Kıbrıs, Manş Adaları, Cebelitarık, Lüksemburg, Liechtenstein, İsviçre ve Hollanda.
Bu kararnameler ve talimatlar Merkez Bankası’nın idari konumu ve oran belirleme rolü oynadığını kabul ederken hangi hedeflere ve nasıl yaptırımlar uygulanacağı konusundaki kararı tümüyle CCFI’ye devrediyor.
Rusya Federal Anti-Tekel Servisi’ne bağlı olan CCFI, başlangıçta yabancıların Rus ekonomisinin stratejik sektörlerine girişlerini düzenlemeyi amaçlıyordu.
Teknik olarak ABD’deki Yabancı Yatırım Komisyonu (CFIUS) ile aynı işlevi görüyor; CFIUS, daha önce paladyum madenciliğinden çelik fabrikalarına kadar Rusların ABD’deki yatırımlarını vurmak için kullanılmıştı.
2008’de kurulan CCFI, iki yıl sonra kaç personeli olduğu ya da hangi incelemelerde bulunduğu konusunda sınırlı bilgi sundu. 2021’in başlarında CCFI, 2008’den beri 280 başvuruyu incelediğini ve 23’ünü reddettiğini açıkladı.
Şimdiye dek Komisyon’nun işi sadece yurt dışından Rusya’ya akan sermayenin kontrolüyle sınırlıydı ancak casusluk ve istihbarat, Savunma Bakanlığı açısından birincil endişe kaynağıydı.
Bortnikov ve Şoygu’nun 10 yıldır CCFI’de koltuk işgal etmesinin gerekçesi bu. CFIUS da aşağı yukarı aynı şekilde çalışarak istihbaratı lobicilikle birleştirmişti.
Rusya’dan sermaye çıkışı, şimdiye kadar çok farklı dinamiklere tabiydi. Son 30 yılda Rusya’dan çıkan sermaye bir trilyon doları aştı.
90’lara dönmek icap edecek; bu yerel sermaye imha sistemini tasarlayan da Aleksey Kudrin idi.
Kudrin, aynı zamanda, Yelstin’i kurtarmak ve 1996 seçimlerini gasp etmek üzere oligark sistemini yaratan Anatoliy Çubays’ın altında çalışıyordu. Kudrin, 2000 ile 2011 yılları arasında Maliye Bakanı olarak görev yaptı ve halihazırda Sayıştay Başkanı.
Çubays da Putin döneminde kamuya ait elektrik tedarik şirketlerinin özelleştirilmesine ön ayak oldu ve sonrasında da yüksek teknoloji yatırım holdingi Rusnano’yu yönetti.
ABD’nin adamıydılar ve Kremlin’i devralmaları için aktif destek aldılar. Bu grup, Yeltsin döneminin liberal reformcuları ve Putin döneminin Amerikan yanlısı ve asker düşmanı fraksiyonunu teşkil etti.
Nabiullina ve şu an Sberbank’ın başında olan German Gref, bu ikisinin talebesiydi.
Bu ekip bugüne dek Putin’in akıl aldığı isimlerdi; oligarkların denizaşırı sermaye ihracatını korudular ve savunma bütçelerinin kesilmesini savundular.
Ekip, aynı zamanda 2014’te Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasının önüne geçmek için çetin bir savaş verdi. Ancak Ukrayna’ya dönük askeri harekat konusunda şimdiye kadar kamuoyu önünde hiç açıklama yapmadılar.
Cümle Rus devlet erkanı ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi’nin (OFAC) yaptırım listesindeyken, sitesine girip bakarsınız, Çubays, Kudrin, Nabiullina ve Gref’in ismi orada yoktur.
Öte yandan Şoygu, Bortnikov, Glazyev ve Delyagin, Washington’un yaptırım listesinde.
Nabiullina ve ekibi, şu anda koltuklarını ve oligarkların çıkarlarını korumak için mücadele ediyor. Başbakanlığın 4 Mart’ta çıkardığı talimatname, CCFI’ye rakip çıkardı. 417-r sayılı kararname metninde buna “yaptırımlar karşısında finans sektörünün ve ekonomik istikrarın geliştirilmesi alt komisyonu” deniyor.
Bu yeni komisyona Başbakan Yardımcısı Andrey Belousov başkanlık edecek ve üyeleri, başbakanlık ve Kremlin yetkililerinden oluşacak. Belousov da ABD yaptırımı altında olmayan isimler arasında.
Komisyon’a ayrıca Nabiullina da üye, ancak Şoygu ve Bortnikov değil.
Bu iki grup arasındaki savaşın galibi, Kremlin’in gelecekteki yol haritasını belirleyeceğe benziyor. Açıkçası, Şoygu-Bortnikov ekibinin zaferi, çok daha hayırlı olacak gibi, zira 90’larda çöken karabasanın Rus halkına neler kaybettirdiğine herkes aşina.