"Kapitalizmi inşa ediyoruz!": 90'lar Moskovasını anımsamak
Carol Reed’in “The Third Man” filmindeki Harry Lime, karaborsa tek arz, ticaret ve kâr kaynağı haline geldiğinde işlerin nasıl yürüdüğünü iyi görmüş İngiliz edebiyatçı ve eski istihbarat elemanı Graham Greene’nin yarattığı bir karakterdi.
1948’de, İkinci Savaş sonrasında o zamanlar müttefik ordular tarafından işgal edilen Viyana’da asker hastanelerinden penisilin çalan Lime, bunları iki katı fiyata okutarak yolunu buluyor.
Filmde, Viyana panayır alanındaki dönme dolapta Lime ile Amerikalı gazeteci ahbabı arasında bir sohbet geçiyor. Ahbabı, Lime’a yaptığı iş yüzünden vicdanının sızlayıp sızlamadığını soruyor.
Lime, dönme dolabın aşağısındakileri işaret edip şunları söylüyor:
“Aşağıya bak. Bu noktacıklardan herhangi biri sonsuza dek hareketsiz kalacak olsa için acır mı? İhtiyar, buradaki her bir noktacık için sana 20 bin teklif etsem, bana paranı cebine koy mu dersin yoksa noktacıkların arasından seçmeye mi başlarsın? […] Vergiden yırtmak ihtiyar… Bu zamanda para biriktirmenin tek yolu bu”.
Bu sohbet, 1990’larda Boris Yeltsin dönemindeki yağma sırasında Vladimir Gusinskiy, Boris Berezovskiy ve Mihail Hodorkovskiy gibi soyguncuların bakış açısını çok iyi yansıtıyor.
Ve o zamanlar Başbakan Yegor Gaydar ve özelleştirme şefi Anatoliy Çubays, o kirli düzeni tırnaklarıyla kazıya kazıya inşa ederken, sağlık sistemini, banka tasarruflarını ve gıda kaynaklarını yok ederken kaç noktacık feda oldu?
Bu dönemde Rus yönetimi içinde çok sayıda İngiliz ve Amerikalı uzman vardı, ya da istihbaratçı. İngilizlerin ne yapıp ettiği pek bilinmiyor ama Amerikalılar Andrei Shleifer, Nancy Zimmerman ve Jonathan Hay’in Sovyet sistemini olabildiğince çabuk yıkmak için ne kadar çabaladıkları şurada iyi anlatılmış.
Aralarında Robert Stephenson adında bir İngiliz var, galiba hakkında en çok bilgi çıkan o.
1992’de Rusya’da işsizlikle mücadele dairesinin kurulması sürecinde danışmanlık görevi üstlenmesi için Moskova’ya gönderilmiş, o ara [adı daha sonra Federal İstihdam Hizmeti olarak değiştirilen] İngiliz Hükümeti İstihdam Hizmeti’nde baş IT yetkilisiymiş. Rusya’da 1972’den 1997’ye kadar kalmış ve bir Rusla evlenmiş.
Stephenson diğer mesai arkadaşlarından biraz farklı. 3 yıl kadar önce Moskova anılarını “We Are Building Capitalism!: Moscow in Transition 1992-1997” kitabında derlemiş. Lafa şöyle giriyor:
“Etrafımda meydana gelen değişimler beni büyülemişti, her gün başkentin sokaklarında, sürekli elimde kamerayla dolaşırken… Kentin ve içindeki yaşamın nasıl dönüştüğünü kaydetmeye çalıştım. Ama çeyrek yüzyıl sonra geriye dönüp bakıldığında, her bir kare, yeni bir gezegen oluşumunun teleskobik bir enstantanesi gibi, farklı bir çağı tasvir ediyor”.
Kitaba adını veren “Kapitalizmi inşa ediyoruz!” sözü, Jitnaya Caddesindeki bir duvarda yazan “Komünizmi inşa ediyoruz!”a atıf yapıyor. Stephenson, fotoğraflarını anılarından oluşan kısa metinlerle on bölüm halinde derlemiş.
Çubays’a ve yediği haltlara karşı nötr, Pekin Oteli yakınlarındaki Kropotkinskaya 36 restoranı ve ekmek fırınına kötü gözle bakmamış. Şunu söylüyor:
“Yaşamın tüm kesinliklerinin ortadan kalktığı ve mütevazı sayılan ama istikrarlı Sovyet varlığının yerini aniden yoksulluk, artan suç ve şiddet hayaleti aldığı bir zaman…”
Kitabın sonunda “Bu kitapta eskiyi yeniyle kıyas etmenin cazibesinden imtina ettim” diyip propaganda ve ucuz nostaljiden sıyrılıyor.
Milyonlarca noktacığın hikayesi onlarla birlikte mezara gitti. Fotoğraflar kendi açımdan konuşursam çok şey anlatmıyor. TASS arşivindeki siyaz beyaz fotoğraflar şimdiye kadar bende herhangi bir duyguyu tetiklemedi.
Bakıp içlenenlere de sözüm yok tabi… Noktacıkların öyküsünü mutlu ve zafer dolu bir sonla bitirmek dileğiyle.