"Feminist dış politika" üzerine
"Bu modernleşme projesini hiper-Atlantikçi bir eğilimle birleştiren Kallas, kendisini 21. yüzyıl Estonya konsensüsünün siması haline getirerek ülkesini aydınlanmış Batı ile aynı hizaya getirdi."
Çevirmenin notu: Ekran karşısında “hoş” görünen kadın siyasetçiler, Batı ve Kuzey Avrupa ülkelerinde trend halini aldı. Finlandiya Başbakanı Sanna Marin, Estonya Başbakanı Kaja Kallas ve Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock gibi isimler, “feminist dış politika” adını verdikleri düsturla hareket ettiklerini söyleyip diğer yandan da kıtada şimdiye dek görülmüş en savaş taraftarı tutumu benimsiyor. Bu gibi isimlerin makam sahibi olduğu ülkelerde sosyo-ekonomik durumun hızla kötüye girmesi de ayrı bir hadise. Balkanist dergisinin kurucularından ve yayın yönetmeni Amerikalı gazeteci Lily Lynch yorumlamış.
Estonya’nın şahini
Lily Lynch — New Left Review
13 Mart 2023
Avrupa’da çelikten kararlılığın yüzü bir kadın. Olaf Scholz ve Emmanuel Macron sözüm ona zayıflıkları ve güvenilmezlikleri nedeniyle alay konusu olurken Finlandiya’dan Sanna Marin ve Almanya’dan Annalena Baerbock, Rus saldırganlığına karşı yılmaksızın mücadele eden kıtanın vicdanı olarak gösteriliyor. Bu formül — kadın, genç, telejenik, şahin, neoliberal, sıfır sağduyu — 2022’nin şubat ayından bu yana oldukça başarılı oldu. İlk kez yaklaşık on yıl evvel İsveç Dışişleri Bakanlığı tarafından ortaya atılan “feminist dış politika” kavramı, yakın zamanda Almanya Dışişleri Bakanlığı tarafından da benimsendi ve bu ara Kuzey Avrupa’da ilgi görmeye başladı. Uzun süredir nükleer karşıtı barış aktivizmiyle anılan ülkeler şimdi adı değiştirilmiş bir militarizmi benimsiyor.
Aynı durum Estonya’da 5 Mart’ta düzenlenen genel seçimlerde de yaşanmış, mevcut Başbakan Kaja Kallas ve merkez sağ Reform Partisi oyların yüzde 31’ini alarak ve sandalye sayısını 34’te 37’ye çıkararak kesin zafer elde etmişti. Kallas, yeni feminist Atlantikçiliğin simgesi haline geldi; kendisini “Avrupa’nın Demir Leydi”si olarak tanımlıyor, Putin’in savaş suçlarından yargılanmasını talep ediyor, dünya liderlerini Putin ile diyaloğu kesmeye teşvik ediyor ve Ukrayna’da barış anlaşmasına kararlılıkla karşı çıkıyor [aynı zamanda Times’a “eğer yönetimde kadınlar olsaydı daha az şiddet olurdu” demişti]. Kallas idaresindeki Estonya, Kiev’e yaklaşık 400 milyon dolar yardımda bulundu; bu rakam yıllık savunma bütçesinin yaklaşık yüzde 50’sine tekabül ediyor. Nüfusunun GSYH’ye oranı bakımında Estonya’nın yardım katkısı diğer tüm ülkelerden daha fazla oldu. Geçen ay itibarıyla yaklaşık 43 bin Ukraynalı sığınmacı geçici koruma statüsü başvurusunda bulunarak Estonya’yı kişi başına Ukrayna’dan en fazla sığınmacı alan ülke konumuna getirdi.
Kallas, Kremlin’deki diktatöre boyun eğmeyen kararlı kadın lideri temsil ederken bu durum Estonya’daki kadınlar için pek bir şey değiştirmedi. Ülkedeki cinsiyete göre ücret farkı AB’deki en büyüğü olmaya devam ediyor; kadınların saat başına ortalama ücreti erkeklerden yüzde 21 daha düşük. Ülke aynı zamanda ticaret birliğindeki en yüksek enflasyona sahip ve ağustos ayında yüzde 25,2 ile zirve yaptı. Bu faktörler, Kallas’ın dış politikasına en yüksek sesle karşı çıkan sağ popülist Muhafazakâr Halk Partisi (EKRE) tarafından istismar edildi; partinin seçim kampanyasında, devasa askeri yardımların Estonya’nın ulusal çıkarlarına zarar verdiği ve sığınmacı akının ülke kimliğini aşındırdığı savunuldu. Erken seçim anketleri, bu mesajın seçmenler nezdinde karşılık bulduğunu gösteriyor. Ancak geçen ay Politico’da yayımlanan bir makalede Rusya’nın paramiliter Vagner Grubu’nun 2019 Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde EKRE’yi desteklemek amacıyla “etki operasyonları” düzenlemeyi planladığı ve bunun da “AB içindeki şüpheciliği ve NATO’ya karşı güvensizliği körüklemeye” yönelik kapsamı daha geniş bir teşebbüsün parçası olduğu iddia edildi. Bu suçlama, son genel seçim öncesinde partinin popülaritesini düşürdü. Sonuçta EKRE beklentilerin altında kalarak sadece yüzde 16 oy alabildi.
Kallas’ın zaferi, Estonya’nın ilk çoğunluk “e-oylaması” ile aynı zaman denk geldi. Toplam 615 bin 9 oydan 313 bin 514’ü internet üzerinden kullanıldı [bu, hükümet ve EKRE arasında seçimin doğruluğu ve anayasaya uygunluğu konusunda şiddetli bir tartışmaya yol açtı]. Liberal partiler için bu, Estonya’nın çok övündüğü “dijital toplum” için ileri bir adımdı. 1991’de bağımsızlığını kazanmasından bu yana ülke; e-vergi dosyalama, e-ikamet, e-imza, e-reçete ve dijital kimlikler de dahil bir dizi dijital kamu hizmeti başlattı. “E-Estonya”nın özgürlükçü ahlakı [ülkede düz bir gelir vergisi oranı var] beklendik köşelerden övgü aldı; Cato Enstitüsü burayı “geleceğin ülkesi” olarak nitelendiriyor. Ülke, Sovyet mazisiyle kopuşa işaret ederek teknolojik eskimenin yıkıntılarından girişimci bir cennet inşa etmeyi amaçlıyor. Bu modernleşme projesini hiper-Atlantikçi bir eğilimle birleştiren Kallas, kendisini yirmi birinci yüzyıl Estonya konsensüsünün siması haline getirerek ülkesini aydınlanmış Batı ile aynı hizaya getirdi.
Fakat Estonya hala Rusya ile 383 kilometrelik bir sınırı paylaşıyor ve 1,3 milyonluk nüfusunun yaklaşık dörtte birini Rus azınlık oluşturuyor. Estonya’nın üçüncü büyük kenti Narva’ya ev sahipliği yapan kuzeydoğu İda-Viru bölgesinde Rus azınlık, nüfusun yaklaşık dörtte üçünü oluşturuyor. Bu durum bölgeyi uzun süre boyunca gerilim alanı haline getirdi. NATO, Rusya’nın batıya doğru nüfuzunu arttırmak amacıyla mevcut etnik anlaşmazlıklardan istifade etmeye çalışabileceği ve hatta Estonya topraklarını ilhak edebileceği bir “Narva Senaryosu” konusunda uyarıda bulundu. Aralık ayında Kallas, 2024 yılında uygulanmak üzere sadece Estonca eğitime tam geçişi öngören bir yasayı kabul etti; bu adım “zorla asimilasyon” şeklinde eleştiri aldı. Ayrıca hükümet, Narva’dan İkinci Dünya Savaşı anıtı olan Sovyet tankını kaldırdı ve güya “kitlesel kargaşaları” önlemek için geçen yaz sekiz kent sakinini tutukladı. Estonya’da tarihi eserlere dair politikalar özellikle sert. 2007’nin nisan ayında hükümetin Tallinn’deki bronz Kızıl Ordusu askeri heykelinin yerini değiştirme planlarına tepki olarak kargaşa patlak verdi. “Bronz Geceler” olarak bilinen kalabalık ayaklanma, yağma ve kundaklama dönemi 156 kişinin yaralanmasına ve bir kişinin ölümüne neden oldu.
Geçtiğimiz yıl boyunca Rus azınlık nüfusu ana akım Estonya siyasetinden giderek daha fazla koptu. Ülkedeki en yüksek işsizlik oranına sahip olan eski sanayi merkezinin pek çok vatandaşının Kallas’ın şahin yaklaşımı nedeniyle ülkeyle arası açıldı. Mart ayında seçime en düşük katılım, Estonya Komünist Partisi’nin halefi olan Rusya taraftarı Birleşik Sol Parti adayının olağanüstü iyi bir performans gösterdiği İda-Viru ilçesinde kaydedildi. Narva’nın Sosyal Demokrat Belediye Başkanı Katri Raik’e göre partinin toplam oy oranı 2019’da sadece 510 iken bugün 14 bin 605’e yükseldi; bunun “oldukça açık bir uyarı sinyali” olduğunu ve “alarm zilinin çalması gerektiğini” de sözlerine ekledi. Kallas şimdilik seçimlerde rakiplerini mağlup etmiş ve NATO’nun savaş çabalarına olan desteği pekiştirmiş olabilir. Ancak nüfusun önemli bir bölümü onunla aynı görüşte değil ve onları Atlantikçi e-Estonya cennetine zorla entegre etme teşebbüsleri tepkiyi beraberinde getirebilir.