Faili belli sabotaj ve bir devrin sonu: Berlin'in Kuzey Akım'a vedası
26 Eylül gece saatlerinde Rusya’dan Almanya’ya doğalgaz taşıyan Kuzey Akım 1 ve 2 boru hatlarının üç ayrı bölümünde sızıntılar tespit edildi.
Operatör şirket Nord Stream AG, kurtarma süresini tahmin etmenin henüz mümkün olmadığını, yaşanan zaiyatın “benzeri görülmemiş” olduğunu açıkladı. İlk sızıntı, geçen yılın sonbahar aylarında yapımı tamamlanan ve 24 Şubat’tan sonra Berlin tarafından süresiz olarak askıya alınan Kuzey Akım-2’nin kara platformunda keşfedildi. Ardından Almanya, Danimarka, İsveç, Finlandiya ve Rusya'nın sahil güvenlik birimlerine haber verildi.
Operatör şirket Nord Stream 2 AG’nin basın servisi, olayın Danimarka’nın Bornholm adasının güneydoğusundaki münhasır ekonomik bölgede meydana geldiğini belirtti.
27 Eylül’de Kuzey Akım-1’in iki bölümünde basınç düştü. Normal şartlar altında borunun içindeki basınç 105 bar iken şimdi Almanya sınırlarında kalan bölümde 7 bar seviyelerinde.
Nord Stream 2 AG Sözcüsü Ulrich Lissek, boru hattı boyunca “bir yerlerde muhtemelen bir delik olabileceğini” söyledi. Yaptırımlar ve personel eksikliği nedeniyle basınçtaki düşüşün kesin nedeni tespit edilemedi.
Der Tagesspiegel ve Der Spiegel’e konuşan kaynaklar, bunun dalgıçlar veya denizaltı kullanılmadan gerçekleştirilmesi imkansız olan planlı bir sabotaj olduğunu vurguladı. İlk varsayımlar bundan Ukrayna'nın sorumlu olduğu yönünde.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 27 Eylül’deki basın toplantısında sabotaj ihtimalini dışlamadı. Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ise Baltık Hattı’nın açılışında yaptığı konuşmada, olayın ayrıntılarını “henüz bilmediğini” iddia ederek, durumun Ukrayna'da yaşananlarla bağlantılı olabileceğini ifade etti.
Sızıntı, İskandinavya ve Polonya üzerinden Avrupa’ya doğalgaz tedarik edecek olan Baltık Hattı’nın açılışıyla aynı gün yaşandı.
Polonya eli
Olayların kronolojik dizimi, bunun Polonya donanması ve özel kuvvetleri tarafından gerçekleştirilmiş bir sabotaj olduğuna işaret ediyor. Bunda Danimarka ve İsveç kuvvetlerinin rolü olduğuna ve ABD’nin teknik desteğine başvurulduğuna da hiçbir şüphe yok.
Bu sabotajın başarısız bir versiyonu 2021’in nisan ayında yaşanmıştı. O dönem Polonya donanmasına ait gemiler, Kuzey Akım-2 hattının borularını döşeyen Rus gemilerini taciz etmişti.
Bu kez başarılı olan saldırı Almanları, özellikle de sanayicilerini ve Doğu Alman sermayedarlarını vurdu.
Sabotajın Baltık Hattı’nın açılış töreninin yapıldığı gün gerçekleşmesi de epey manidar. Ve Morawiecki, basın karşısında yaşananı “çok garip bir tesadüf” şeklinde nitelendirdi:
“Bu, Rusların Avrupa’yı istikrarsızlaştırmak için nelere başvurabileceğini gösteriyor. Fahiş gaz fiyatlarının sorumlusu onlar.”
Hakikat ise bu sözlerin aksi.
Norveç ve Danimarka şebekelerinden gaz taşıyacak Baltık Hattı’nın açılış töreninde Morawiecki şunları söyledi:
“Bu boru hattı, Rus gazına bağımlılık döneminin sonu. Aynı zamanda sadece Polonyalılar için değil, gelecekte başkaları için de güvenlik, egemenlik ve özgürlük sağlayacak. [Muhalefetteki Sivil Platform (PO) lideri Donald] Tusk’ın hükümeti Rus gazını tercih etmişti. Hatta Ruslarla 2045’e kadar anlaşmak istediler. Baltık Hattı, kendi yataklarından çıkarılanlar, ABD ve Katar’dan LNG tedariki ve komşularıyla olan arabağlantısı sayesinde Polonya, gaz arzını güvence altına almış durumda.”
Eski Sivil Platform hükümetinin dışişleri ve savunma bakanı Radek Sikorski ise itiraf açıklaması yaparak sabotaj için ABD’ye şükranlarını sundu.
ABD Başkanı Biden’ın Varşova Büyükelçisi Mark Brzezinski’nin gelecek yıl yüksek ihtimalle Başbakan Morawiecki ve Hukuk ve Adalet Partisi’ni (PiS) seçimlerde alt edecek olan PO’ya aktif destek sunduğunu anımsatmakta da yarar var.
Bornholm’daki patlamalar, Polonya’nın Şansölye Olaf Scholz’u hedef alan bir savaş eylemiydi. Şimdiye kadar Berlin’den kulak verilmeye değer herhangi bir ses çıkmadı.
Ve bir yıl beş ay önce Varşova’nın yine Bornholm yakınlarında denediği şey buydu.
Morawiecki ve PiS’in haziran ayından bu yana içinde olduğu siyasi çıkmazdan ötürü daha da saldırganlaşması normal görünüyor. Donbass, Herson ve Zaporijya’daki referandumlar ve savaşın ivme kazanacağı aşikar; Varşova, savaşın Ukrayna’nın batı ve güneyine ulaşması ve dolayısıyla buradan gelen elektrik arzının kesilmesinden korkuyor. Dahası, yeni bir sığınmacı akını da kapıda.
Varşova yönetimine bağlı think-tank kuruluşu Polonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün (PISM) direktörü Sławomir Dębski’nin haziran ayında yayımlanan analizi, yalanlarla bezeli resmi beyanlar arasında Polonya’nın maksadına dair güzel bir tarif sunuyor:
“Putin’in Doğu Avrupa’ya şantaj yapmak için kullanmama taahhüdü karşılığında Amerikalıların Kuzey Akım-2 boru hattının inşasını bitirmesine izin vermesi için pazarlık yapıldı. Bu kulağa inandırıcı geliyor mu? Neredeyse 18 yıl önce Avrupalı müttefikimiz olan Federal Almanya Cumhuriyeti, Orta Avrupa’daki müttefiklerle dayanışma ve işbirliği yerine Putin’in Rusyasıyla ticari çıkarlarına öncelik tanımakta karar kıldı. Bu yanlış bir karardı ve tüm Polonya hükümetleri — siyasi farklılıklardan bağımsız olarak — bunu Berlin’e açık ve güçlü bir şekilde iletti. Ancak Putin, Alman seçkinlerini yozlaştırmayı başardığı ve rezilliğin bedelini ödemeye çoktan karar verdiği için Polonya’nın itirazlarını görmezden gelmek Almanya’nın elindeki tek stratejiydi”.