Duda'nın Rada'daki konuşmasının yapısökümü: Kosaklar kimlerdir ve Galiçya'nın Polonya'ya devri
Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, 22 Mayıs’ta Ukrayna Yüksek Şurasında yaptığı konuşmada Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’e dönüp “Siz, milli marşınızda olduğu gibi Kosak soyundansınız! Siz muhteşemsiniz!” diyerek büyük bir kusurdan ibaret gözlemini dile getirdi.
Ukrayna Kosakları, Dinyeper ve Don nehirleri arasındaki topraklardan geldi; Galiçya’dan 1400 kilometre mesafe uzaklıkta olan bu arazi, araçlarla 20 saat, atlarla günlerce süren bir yolculukla aşılabilir.
Kosaklar Slav kökenli ve Ortodoks Hristiyandı. Etnik kökenleri, dilleri, kültürleri ve dinleri bakımından Dinyeper’in batısında; Kiev, Lviv ve Polonya sınırındakilerle çok az ortak noktaları vardı.
Duda, “Kosak” referansında 2003 yılında resmen kabul edilen Ukrayna milli marşının son satırına atıf yapmıştı. Bu, Pavel Çubinskiy’in 1863’te yazdığı ve daha sonra Mihail Verbitskiy tarafından bestelenmiş bir şiir.
Duda, Kiev’de milletvekillerine hitabında ayrıca şunu söylemişti:
“Milyonlarca Polonyalı ve Ukraynalı arasında kurulan dostluk, artık sonsuza dek iyi birer komşu olacağımız anlamına gelecek. Bu büyük bir fırsat ve büyük bir tarihi atılım”.
Duda, bu ifadeyle hakikate biraz daha yaklaşmıştı ve bu, Galiçyalı ve Polonyalıların Rus Slavlarına olan nefretinin tarihini tanımlıyor. Ve hem Duda’nın bağlı olduğu siyasi parti Hukuk ve Adalet’in (PiS) ve hem de ABD’nin Varşova Büyükelçisi Mark Brzezinski tarafından desteklenen Polonya muhalefetinin de makbul gördüğü bir anlayış biçimi.
Duda’nın Kiev’de ilan ettiği “tarihi atılım”, Nazilerin 1941’de Galiçya’yı güney Polonya hükümetine [Generalne Gubernatorstwo] devretmesine atıf yapıyor.
Hakikatte bu, 1945’ten sonra ABD ordusu ve NATO’nun “doğuya doğru genişleme” politikasının temelini oluşturuyor. Bu politika, 1945’ten beri Moskova’da rejim değişikliğini düstur edinmekte. Ve bahsi geçen politikanın mimarlarından biri de Büyükelçi Brzezinski’nin babası Zbigniew Brzezinski’ydi, aynı zamanda “Afgan tuzağının” mimarı.
Duda’nın 22 Mayıs’taki konuşması, esasında Polonyalılar ve Galiçyalıların kendi aralarındaki kavgayı bir kenara bırakmaları, iki Katolik halkın ve Almanların “Moskalilere” karşı gösterdikleri nefreti yeniden canlandırmaları yönünde açık bir çağrıydı.
Duda’nın duygu yüklü konuşması, bir yandan da önümüzdeki sene yapılacak olan genel seçimlerde oy kullanacak olan Polonyalıları ajite etmeyi amaçlıyordu.
Duda’nın, 2010’un nisan ayında Smolensk’te uçak kazasında hayatını kaybeden eski Cumhurbaşkanı Lech Kaczynski’nin kardeşi Jaroslaw’ın liderlik ettiği PiS kurmayları tarafından hazır edilen konuşmasının bir diğer maksadı da Berlin ve Washington’un Varşova’daki rejim değişikliği planından vazgeçmelerini sağlamaktı.
Varşova’daki neo-faşist rejimin derdi göründüğünden daha büyük; Duda ve Kaczynski’nin bu dert kombinasyonunu yönetebilmesi ve iktidarı elinde tutabilmesi için Kiev’deki Maydan rejimiyle, Wehrmacht gibi batıya çekilmek zorunda kalan Ukrayna ordusuyla ve Galiçya’daki neo-Nazilerle ittifak kurması hayati düzeyde gerekli.
Rusya ne diyor?
Moskova’nın Duda’nın konuşmasına olan reaksiyonu, Galiçya’nın Polonya’ya bağlanmasının domino etkisi yaratacağı ve bölgeyi 1939’a geri döndüreceğini anımsatmak oldu.
Rusya Güvenlik Konseyi, 1 hafta sonra toplanarak bir bildiri yayımladı. Sonraki gün ise Güvenlik Konseyi Başkanı Nikolay Patruşev, şu açıklamayı yaptı:
“[…] Kiev rejiminin sözde Batılı ortakları da mevcut durumdan bencil çıkarları uğruna istifade etmeye karşı değiller ve Ukrayna toprakları için özel planları var… Görünüşe göre Polonya, şimdi batı Ukrayna topraklarını ele geçirmek üzere harekete geçiyor. Polonya Cumhurbaşkanı Duda’nın Kiev ziyareti ve Polonya ile Ukrayna arasındaki sınırın yakında ortadan kalkacağına dair açıklamaları bunun canlı bir teyidiydi. Bir dizi ülke, halihazırda Ukrayna’yı parçalamaya çalışıyor. Ukrayna’nın egemenliği, jeopolitik hedeflerini gerçeğe dönüştürmek için Ukrayna halkının çıkarlarını feda etmeye hazır olan ABD ve müttefikleri bir yana, Devlet Başkanı’nı [Zelenskiy] da ilgilendirmiyor. Eylemleri, ülkenin gerçek manada çöküşüne yol açacak”.
Ayrıca bu, Moskova’nın konu hakkındaki ilk açıklaması da değildi. Güvenlik Konseyi’nin 22 Nisan’daki olağan oturumundan sonra 26 Nisan’da açıklama yapan Patruşev, “Batı’nın ve ona angaje olan Kiev rejiminin izlediği politikanın neticesi, evvela Ukrayna’nın birkaç devlete bölünmesi olabilir” demişti.
29 Nisan’da Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Direktörü Sergey Narışkin’in açıklaması ise şu olmuştu:
“Dış İstihbarat Servisi tarafından alınan istihbarata göre Washington ve Varşova, Polonya’nın Ukrayna’daki tarihsel mülkleri üzerinde sıkı bir askeri ve siyasi kontrol kurma planları üzerinde çalışıyor”.
Bu açıklamalara Varşova’dan ilk reaksiyon, Polonya istihbarat teşkilatı sözcüsünden geldi:
“Rus propagandasının maksadı, Ukrayna ve Polonya arasında güvensizlik oluşturmak ve iki ülke arasındaki işbirliğinin altını oymaktır”.
Duda’nın Kiev ziyareti ve Rada’da yaptığı konuşmadan sonra Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’dan da alışılmadık bir açıklama geldi. 23 Mayıs’ta Lukaşenko, Putin’le yaptığı telefon görüşmesinde, “Bizi endişelendiren, Polonyalılar ve NATO’nun, 1939’dan önceki gibi batı Ukrayna’yı devralmaya zemin hazırlamaya istekli olmaları” ifadelerini kullandı.
3 Haziran’da Lukaşenko, Duda’nın Galiçya’daki milliyetçileri ve Ukrayna Genelkurmayını düşmanlaştırdığını ve bu konuşmanın Zelenskiy’in kendini kurtarmak için onları satmaya hazır olduğuna dair endişeleri güçlendirdiğini belirtti:
“[…] Batı Ukrayna koparılmaya hazır ama bu kolay olmayacak. Elimdeki verilere göre zaten Ukrayna’da Zelenskiy ile Ukrayna ordusu arasında ciddi bir ihtilaf ve çatışma başlıyor. Ordu diğer herkes gibi savaşmanın ne demek olduğunu anlıyor. Orada askerler ölüyor. Ne yapabileceklerini ve ne kadar savaşabileceklerini görüyorlar. Ve savaşmaya devam edemeyecekler. Görüyorsunuz… Rusya taktik değiştirdi”.
Lukaşenko’ya göre Galiçyalılar, Duda ve Zelenskiy’in bir hafta önce müzakere ettiği şartlara direniyordu ve Ukrayna reisi, Varşova’nın planlarına hizmet etmeyi sürdürürse suikast riskiyle karşı karşıya kalacak:
“[…] Ukrayna ordusu, herkesin kellesini vuracak. Özellikle bazılarının, ‘tam bağımsız ve özgür bir Ukrayna istediğini’ söylediği Naziler. Orada sadece Ruslar ve Belarusluların değil, Polonyalıların da olmasını istemiyorlar. Ve bugün Ukrayna’yı parçalamaya niyetlenen herkesin kellesini vuracaklar”.
9 Haziran’a gelindiğinde SVR, Ukrayna’da yaşayan Polonyalılar için getirilen yeni vergi düzenlemelerinin hem Varşova hem de Kiev tarafından ilan edilmesiyle birlikte Zelenskiy’in “Ukrayna’nın egemenliğini Polonya’ya teslim ettiğini” ifade eden bir açıklama yayımladı:
“[…] Rusya Federasyonu Dış İstihbarat Servisi’nin aldığı bilgiye göre Polonya makamları, doğu sınır bölgelerinin iade edilmesi yönünde hayaller kuruyor… Kiev cuntasının, Ukrayna’nın Polonya tarafından ilhakını çoktan kabul ettiğini ve ülke egemenliğini gönüllü olarak teslim ettiğini görmekteyiz”.
Galiçyalıların Zelenskiy ile kavgalı olduğu iddiaları yeni değil. Ve belli ki Zelenskiy, Washington ve Brüksel için Poroşenko ya da benzeri herhangi bir Galiçyalıdan çok daha kullanışlı.
Yani Galiçyalılar herhangi bir darbeye kalkışırsa, başarılı olmaları pek mümkün görünmüyor. Bu olursa Zelenskiy’e atfedilen “yeni Churchill” unvanı tahkim olacak. Şimdilik Zelenskiy’i yedirmek istemedikleri açık.
Polonya seçimlerinde Washington ve Berlin’in alternatifleri
Hukuk ve Adalet (PiS) iktidarı, yani Kaczynski ekibi şu an için Visegard Grubu [Çekya, Macaristan, Slovakya ve Polonya] gibi bölgesel müttefikleriyle, Üç Deniz Girişimi ve mümkünse Galiçya’yla Almanya’ya karşı blok oluşturma niyetinde.
Almanya’nın Varşova’daki adamları belli; Sivil Platform (PO) partisi ve Nowa Lewica (sol koalisyon) Polonya’yı Brüksel’in rotasına yeniden sokma amacı güden ajandalara sahip. Almanlar, bir yandan eski AB Komisyonu Başkanı Donald Tusk’a seçime girmesi için baskı yapıyor.
Biden idaresinin Polonya konusundaki tutumu henüz netlik kazanmadı ama Büyükelçi Brzezinski, muhalefete açıktan destek veriyor. Brzezinski’nin atı, mevcut Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski.

Brüksel’den pay koparmak için ülkeye kabul edilen 2 milyondan fazla Ukraynalı sığınmacının PiS kabinesinde epey büyük bir kaygıya neden olduğunu söylemek yanlış olmaz. Varşova’dakiler bir tür beşinci kol faaliyetinden ve tarihsel gerilimlerin yeniden alevlenmesinden korkuyor.
Dolayısıyla Varşova’nın orta vadede hedefinin Ukraynalı sığınmacıların bir kısmını geri göndermek olduğu anlaşılıyor. Bir yandan da ellerine devasa bir ucuz iş gücü kaynağı geçti, bundan da vazgeçecek gibi durmuyorlar.
