Bellingcat nedir ya da ne değildir?
Bellingcat, New York ve Londra basınında Tiergarten cinayeti, Rus muhalif Aleksey Navalnıy’ın zehirlenmesi, Suriye’de Duma ve Han Şeyhun’da meydana gelen kimyasal saldırı ve Malezya Havayolları’na bağlı MH17 sefer sayılı yolcu uçağının düşürülmesi hadiselerini soruşturarak failleri bulan bağımsız bir araştırma portalı olarak öne çıkmakta. Bellingcat’in tüm bu soruşturmaları nasıl yürüttüğü ve her şeyden evvel, portalı kimin finanse ettiği sorusunu sormakta fayda var.
En kaba haliyle Bellingcat’in doğrudan İngiliz ve Amerikan istihbarat teşkilatlarına çalışan, WikiLeaks alternatifi bir tür propaganda aracı olduğu söylenebilir. Bir hadise cereyan eder, Bellingcat derhal devreye girer, rapor yayımlanır ve tüm bulgular Batı medyasına servis edilir… Bellingcat, sıradan insanların öğrenemeyeceği şeyleri öğrenir, her şeyi bilir.
Portalın, MH17’nin düşürülmesi ve Suriye’deki kimyasal saldırı iddialara dair raporlarının tümü açık kaynaklara ve sosyal medya paylaşımlarına dayanırken; 2018’de Salisbury’de çifte ajan Sergey Skripal ve kızı Yulya’nın “Noviçok” ile zehirlendiği iddialarında farklı bir yöntem izlenmeye başladı.
Bellingcat, Skripallerin zehirlenmesinden bu yana Avrupa’daki havaalanlarının güvenlik kameralarından alınan fotoğraflar, pasaport veri tabanları ve uçuş rezervasyon bilgilerini veri olarak alıyor. Bu veriler kamuya açık değil; bunları ancak [muhtemelen İngiliz ve Amerikan] devlet kurumlarından almış olabilirler.
Burada iki tane olasılık öne çıkıyor: Ya bu bilgiler yasa dışı olarak Bellingcat’e sızdırıldı, eğer öyleyse muhatap ülkelerin yargı teşkilatları Bellingcat hakkında tahkikat yürütmek zorunda; ya da bilgiler istihbarat teşkilatları tarafından sunuldu.
Verilerin yasa dışı yollarla sızdırılmasına ilişkin ortada henüz herhangi bir tahkikat olmadığı için ikincisi, yani Bellingcat’in istihbarat kurumlarının kamuoyuna açıklanmasını istediği şeyleri teslim almış olduğu ihtimali kendini doğruluyor.
Bellingcat’in kurucusu Elliot Higgins’in cebine parasını koyanlar, ABD’li think-tank kuruluşları. Ve her zaman da Washington’un duymak istediklerini nokta atışı yaparak okura sunuyor. Ayrıca şu durumda Bellingcat’in kendisi dahil hiç kimse, sızan bilgilerin doğru olup olmadığını veya istihbarat kurumları tarafından kasıtlı olarak verilen dezenformatif materyaller olup olmadığından emin olamaz.
Refleksif düşünmeye yatkın bir aklın tüm bu yapıp edilene şüpheyle bakmamasına imkan yok. Bellingcat ve CNN, Navalnıy’ı zehirleyenlerin kim olduklarını ortaya çıkardığını ilan ettiği sırada tüm Batı medyası odağını buraya kaydırmıştı. O soruşturmada istihbarat kurumlarının yardımı olmadan elde edemeyecekleri bilgileri, yani uçuş rezervasyonları ve telefon operatörlerinden alınan GPS sinyal verilerini kullandılar.
Bunlar ilk bakışta göze batan ya da batması gereken detaylar. Bellingcat’in Batılı istihbarat teşkilatları adına çalıştığı yönündeki iddia, parayı verenin düdüğü çaldığı konusunda hepimiz hemfikirsek, portalı ve başındaki Higgins’i kimin finanse ettiğine bakılarak teyit edilebilir.
Adessium Vakfı
Bellingcat’in finansörleri arasındaki Adessium, adı daha önce pek duyulmuş bir kurum değil. Adessium, finansmanının büyük kısmını Hollanda devletinden alıyor. Hollanda’nın jeopolitik rolü, rejim değişikliği operasyonları ve vekalet savaşlarına ne ölçüde dahil olduğu genelde hesaba katılmaz. Hollanda, Kiev’deki Maydan darbesinde de aktif rol almıştı, MH17 soruşturmasında da. [Konunun detaylarına şuradan erişebilirsiniz.]
Bu süreçlerin çoğunda “skandal” sayılabilecek durumlar yaşandı. Bu nedenle Hollanda’nın imaj tazelemek için STK’lara fazlaca yaptırım yapması gayet normal. Adessium da tam olarak bu amaca hizmet ediyor. Kurum, Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Ağı (ICIJ) ve Almanya’daki Correcitv gibi bağımsız olduğu iddia edilen gazetecilere fon sağlıyor. ICIJ, ABD’deki Kamu Dürüstlüğü Merkezi’nin (CPI) yürüttüğü bir proje.
CPI’ı geçen yıllardaki Panama Belgelerinden hatırlayanlar vardır. O dönem Rusya Devlet Başkanı Putin’in karıştığı belirtilen yolsuzluklar gazete manşetlerini doldururken, diğer 72 siyasetçi ve sermayedarın ismi ufak puntolarla yazıldı. Dönemin Ukrayna Devlet Başkanı Pyotr Poroşenko, Britanya Başbakanı David Cameron’ın babası, İzlanda Başbakanı, Arjantin Devlet Başkanı, İspanya Kralı’nın kız kardeşi, Malezya Başbakanı’nın oğlu, Messi ve diğerleri. Medya bu isimleri pek umursamadı.
Bu ilişkiler, Adessium’un nasıl ve ne amaçla çalıştığını gösteriyor. Adessium’un işi, NATO ajandasına medyadan destek sunmak. Bu konuda önemi git gide artan Bellingcat’in de finansörleri arasında.
Ulusal Demokrasi Vakfı
Washington yönetiminin bütçesini karşıladığı Ulusal Demokrasi Vakfı (NED), paravan vakıfların en bilindik örneği. NED, 1983 yılında Amerikan Kongresi tarafından kuruldu ve çalışmaları için federal bütçeden yıllık fon alıyor.
Misyonu, en yalın haliyle Amerikan sermayesine yurt dışında yeni pazarlar açmak. Kiev Maydan’ı, 2 yıl önce Belarus’ta yaşanan renkli devrim girişimi ve önceki benzer süreçlerde NED’in dahlini görmek mümkündü.
NED’in faaliyeti hakkındaki en açıklayıcı söz, zamanında Richard Nixon, Gerald Ford ve Ronald Reagan’ın ekibinde görev alan Pat Buchanan tarafından dile getirilmişti: “NED’in işi, dünya çapında demokratik devrimlere yönelik ajitasyon ve diğer ülkelerin iç işlerine müdahaledir”.
Ekim 2003’te Cumhuriyetçi Ron Paul da NED hakkında şunu söylemişti:
“[…] NED, yurt dışındaki dost siyasetçileri ve partileri finanse etmek için vergi mükelleflerinin parasını kullanan pahalı bir programdan başka bir şey değil. NED’in yabancı ülkelerde yaptığı şey, ABD’de yasa dışı kabul edilirdi. NED, bir partiyi ya da diğerini desteklemek için yurt dışındaki seçimlere ‘kolay para’ koyar. Nispeten yoksul bir ülkede bir siyasetçi veya partiye birkaç yüz bin dolarlık destekle neler yapılabileceğini hayal edin. ABD’nin yabancı ülkelerdeki seçimlere hile karıştırmasının demokrasi lehine olduğunu öne sürmek Orwellyan bir bakış açısı. Aynı durumda Amerikalılar ne tepki verirdi? Çinliler, bazı Çin yanlısı siyasetçilere milyonlarca dolar verseydi? Bu ‘demokratik’ bir adım sayılır mıydı?”
Ron Paul’un 28 yıl önce söylediği buydu, bugün sorusunun yanıtını biliyoruz: ABD, yıllardır sonuçlarının elitlerin arzu ettiği gibi olmadığı seçim süreçlerine bilfiil müdahale ediyor.
Bu namuslu kuruluş da Bellingcat’in finansörleri arasında.
Hollanda Ulusal Posta Kodu Piyangosu
Bu hakikaten ilginç bir kısım. Hollanda Ulusal Posta Kodu Piyangosu, posta kodlarına dayalı loto oyunları oynatır ve ayrıca, 105 insani yardım kuruluşuna da fon sağlar.
Elliot Higgins, 5 Mart 2019’da Twitter’dan yaptığı paylaşımda kurumdan 500 bin euro hibe aldıklarını duyurdu.
Hollanda’nın jeopolitik süreçlerdeki rolü dikkate değer, çok sayıda STK ve basın-yayın kuruluşu Hollanda’dan finanse ediliyor.
Zandstrom CV ve Porticus Auxilium
Ve yine Hollanda. Bellingcat, bir ara Hollanda merkezli Zandstorm CV şirketinden para alan bir yan şirket kurdu. Ticaret sicilinde olan ve doğru düzgün hiçbir bilgi içermeyen bir kayıt dışında hakkında pek fazla bilgi yok. Ancak Hollanda Bellingcat Vakfı’nın 2019 tarihli mali denetim raporu, Zandstorm’dan alınan ödemeleri gösteriyor. Hollanda hükümetinin gelecekte Bellingcat’i daha fazla kullanmak isteyeceğini ve bu nedenle kıyıda köşede bir ofis açılmasını talep ettiğini düşünmek mantıklı.
Raporda Porticus Auxilium’dan alınan bir ödeme daha var. Bu vakıf, Hollanda’nın en zengin ailelerinden Brenninkmeijer’lere ait. Kendilerini şöyle tanıtıyorlar:
“Auxilium Vakfı’nın desteklediği projeler eğitim, sosyal hizmet, inanç ve sağlık konularını kapsıyor. Katolik Sosyal Öğretim ilkeleri, bu destek faaliyetleri için bir pusula ve geleneksel manada Brenninkmeijer ailesinin girişimcileri için bir ilham kaynağı”.
Ancak Bellingcat’in belirtilen hedeflerle sahiden de hiçbir alakası olmaması nedeniyle Porticus Auxilium, parayı istemeye istemeye veriyor gibi. Vakfın Almanca veya Hollandaca web sitesine biraz göz atılacak olursa, Bellingcat’ten hiçbir iz olmadığı görülür.
Sigrid Rausing Vakfı
Bu vakıf, Tetra-Pak’ın kurucusu Ruben Rausing’in torunu tarafından kuruldu. Kendi anlatımlarına göre insan hakları alanında her türlü projeyi destekliyorlar; ilaveten Bellingcat’i de.
Sigrid Rausing Vakfı hakkında bağımsız bilgi neredeyse yok gibi. Sadece kendi yıllık raporunda yürütülen faaliyetler sıralanmış. İlk bakışta çoğu proje zararsız görünüyor.
Fakat bir detay var; vakıf, 2007 yılından beri Barys Zvozskau Belarus İnsan Hakları Evi üzerinden Belarus neoliberal muhalefetine para akıtıyor. Ve 2014’e gelindiğinde Ukrayna’da da sahneye çıkıyorlar. Sigrid Rausing, ayrıca “Kırım’ın ilhakının ardından Rus dezenformasyonuyla mücadele eden” StopFake’in de finansörleri arasında. [StopFake hakkında detaylı bilgiye şuradan erişebilirsiniz.]
Uluslararası Saxum Vakfı
Ve yine Hollanda… Amsterdam merkezli bu vakıf tam bir muamma. Bellingcat’i finanse ediyorlar ama haklarında açık kaynak hiçbir bilgi yok. Arama motorlarının gösterdiği hiçbir web sitesinde, yıllık rapor ya da bütçelerine dair bilgi yok.
Bazı arama sonuçlarında NED ile olan bağlantıları görülebilir. Belki okur vakıf hakkında daha fazla bilgiye sahiptir ama tanıtıma önem vermemeleri garip.
Bu bağışçılar, Türkiye’deki alternatif mecraların da yer yer güvenip kaynak aldığı Bellingcat’in bağımsız addedilemeyeceğini göstermekte. WikiLeaks’in yarattığı fırtına, NATO kampına “bir şeyler yapma” ihtiyacı hissettirmiş olsa gerek.
Ve Bellingcat; dün Sovyetler Birliği’nin kaybettiği, bugün Rusya Federasyonu’nun kaybetmekte olduğu propaganda savaşında Atlantik ittifakının geliştirdiği yüzlerce silahtan sadece biri.