Azovstal zindanlarında ne saklı?
Kutsal Cuma’dan bir gün önce Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Kremlin’de Devlet Başkanı Putin’le yaptığı görüşmede, Mariupol’de kuşatma altındaki Azovstal çelik fabrikasının altındaki sığınaklarda yabancılar da dahil olmak üzere yaklaşık 2 bin askerin kaldığını bildirdi.
Putin, görüşmede Şoygu’ya şunu söyledi: “Bu endüstriyel tesislerde yeraltına girmeye lüzum yok. Bu alanı kapatın, sinek bile giremesin”.
17 Nisan’da Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, günlük basın toplantısında Azovstal’da 4 bin kadar yabancı paralı askerin kıstırıldığını ve bunların çoğunluğunun Kanada ve çeşitli Avrupa ülkelerinden geldiğini belirtti. Konaşenkov, Mariupol’deki neo-Nazi milisler ve paralı askerler arasındaki telsiz konuşmalarının 6 ayrı yabancı dilde yapıldığını dile getirdi.
24 Nisan’da Tsargrad portalı, Azovstal’daki yeraltı sığınaklarında NATO subaylarının olduğunu yazdı. Haberde konu ayrıntılı bir biçimde ele alınmış ve ifade edilen kuşkular epey güçlü.
Margarita Menşikova imzasıyla yayımlanan haberde şunlar var:
“Rusya’nın Ukrayna’daki özel harekatının başlamasından kısa bir süre sonra Mariupol ve daha spesifik olarak, bir grup neo-Nazinin sığındığı Azovstal fabrikası ilgi odağı haline geldi. Burada, özünde hakiki bir çete olan bednam Azak Taburu’nun saklandığı yeraltı mezarları var. Bununla birlikte, her şey Ukraynalı militanların yeraltında yalnız saklanmadıklarına işaret ediyor; yanlarında yabancı paralı askerler olabilir ve aralarında kesinlikle sıradan olmayanların bulunması ihtimali var. Ukraynalı Nazilerin eğitmenleri ve danışmanları olan üst düzey NATO subaylarının Azovstal’da kıstırıldığına dair kamuoyuna açık bilgiler var.
Mart sonu ve nisan başından bu yana, Mariupol’de mahsur kalan NATO ülkelerinden gelme geniş bir grup subayla alakalı bilgiler, Rusça Telegram’da ve basında yayılmaya başladı.
İçerideki bilgi sahibi kaynaklara göre Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u [29 Mart'ta] Kremlin’i aramaya ve Türk liderliğini Mariupol’den sivillerin tahliyesi için ‘yardım’ teklif etmeye iten şey, bu subayların akıbetine ilişkin korkulardı.
Bu söylentiler elbette bir sebepten ötürü ortaya çıktı. En azından meselenin özü, bunun kimsenin sırrı olmadığı gerçeğiyle anlatıldı. Özel harekattan çok önce bile yabancı askeri uzmanlar, Nezalejnaya’nın [Ukrayna’nın Kiev yönetiminin kontrolündeki topraklarını tanımlamak için kullanılan terim] kaybedilmemiş bölgelerinde dolaşıyordu.
Ukrayna’da neden büyük bir yabancı lejyon kuruldu? Bu isimden kolayca tahmin edilebileceği gibi, orada görev yapanlar aslında yerli halk değil. Rusya’nın özel harekatının başlamasından sonra yabancıların, uzun yıllar Rus düşmanlığının ve neo-Nazizmin yayılmasına özenle katkıda bulundukları Ukrayna’dan fırlayıp çıkacaklarına inanmak garip olurdu”.
Bununla beraber Rus saha muhabiri Semyon Pegov’un “War Gonzo” Telegram kanalında yazdıkları da ilgi çekici:
“Tam burada, Mariupol limanındayım. Azak militanlarının ve onların yanındaki yabancı ordunun çekildiği yer burasıdır. […] Lütfen bu fotoğrafı aklınızda tutun. Daha fazla gelişme yaşanmasını bekliyorum; şimdi neo-Naziler, diğer kent bloklarından geri çekildikten sonra limana bitişik evlerde [evlerine sığınmış insanların ardına saklanarak] pozisyon alacaklar, iskelelere havan topları, ellerinde kalan mühimmatı koyacaklar, [sivillerin yeni kaçtıkları mahalleler dahil] tüm kollardan harekat başlatacaklar ve sonra tüm dünya kenti yeryüzünden sildiğimizi haykıracak. Bir kez daha tekrarlıyorum: Azak’ın eylemleri, yabancı danışmanlar tarafından iyi koordine edilmiş bir özel harekattır. Ve net bir şema doğrultusunda gerçekleştirilmektedir”.
Yüce bir ironi olarak Sovyet döneminde inşa edilen Azovstal fabrikası, şimdi hem neo-Nazi Azak Taburu hem de NATO subaylarının son kalesi, zira altında geniş nükleer sığınaklar bulunuyor.
Başka bir dizi söylenti daha var: Bir iddia, neo-Nazi milislerin Mariupol’de bir grup üst düzey Fransız askeri istihbarat subayını alıkoyduğu yönünde. Buradaki amaç, kuşkusuz onları canlı kalkan olarak kullanmaktı. Ve 30 Mart’a gelindiğinde Alman Federal İstihbarat Teşkilatı (BND) personelinin Stuttgart’tan kalkıp Mariupol’e geldiği iddia edildi. Geliş amaçları Fransızları oradan çıkarmaktı. Onlar da rehin alındılar.
Bu tahminlerde bir parça doğruluk payı varsa dünya önünde yaşayacakları muhtemel rezilliğin boyutu Paris ve Berlin açısından ürkütücü olmak zorunda. Ukraynalılara canlı kalkan kullanmayı, yani sivillerin arkasına saklanmayı öğretenlerin bizzat bu başkentlerden çıkan kararla Ukrayna’ya giden yabancı eğitmenler olduğundan bahsetmeye gerek var mı bilmiyorum.
Öte yandan Donetsk Halk Cumhuriyeti lideri Denis Puşilin’in danışmanı İgor Kimakovskiy, Azovstal’da istihbarat görevlileri de dahil olmak üzere yabancı eğitmen ve uzmanların varlığına ilişkin bilgilerin doğrulandığını söylüyor:
“2014’ten bu yana Berdyansk-Mariupol aglomerasyonunda tam teşekküllü istihbarat ağı oluşturuldu. Bunlar arasında Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU) çalışanlarına danışmanlık yapan eğitmenler de vardı. Bana karşı soruşturma yürütülen Mariupol SBU binasının arazisindeyken, Mariupol’deki CIA personellerinden birini bizzat gördüm. Bildiğim kadarıyla Alman, Fransız, İngiliz ve Amerikan istihbarat servislerinin temsilcileri vardı. Kendi kaynaklarımdan edindiklerim bunlar… Ukrayna Silahlı Kuvvetleri ve taburlar, konutları ve sosyal tesisleri müstahkem alan olarak kullandı. Daha dün Mariupol’deydim ve bölge sakinleri bana konutlara havan toplarının, keskin nişancıların ve hedef gözetleyicilerin yerleştirildiğini söyledi. Bunlar Şevçenko Bulvarı ile Metallurgov Bulvarı’nın kesiştiği yerde; sözümona ilk savunma hattı. İnsanları üst katlardan tahliye ettiler, oralara silah koydular sonra silahları yerleştirdikleri katları mayınladılar ve gittiler. Bu, Batılı istihbarat teşkilatlarının eğitmenlerinin yardımıyla üzerinde çalışılan operasyonel planlardan sadece biri”.
Azovstal zindanlarının sırrı henüz ortaya çıkmadı. Bununla birlikte bölgeye dair haberlerin dikkatli incelenmesi de elzem. Mesela Korgeneral Roger L. Cloutier Jr.’ın Azak milisleri tarafından alıkonulduğu iddiası bu konuda iyi bir örnek.
İddiaya göre bir dizi yabancı askerle birlikte Mariupol’de yakalandı; Cloutier Jr, LinkedIn hesabından açıklama yapıp söylentiyi yalanladı. Aynı şekilde NATO Sözcüsü Brian Andris de haber yalanlayıp, “Cloutier şu anda İzmir Türkiye’deki NATO Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na liderlik ediyor ve Temmuz 2021’den beri Ukrayna’da değil” açıklamasını yaptı.
Andris’in bir sözü de Ukrayna’da hiçbir NATO askeri ya da komutanının olmadığıydı. Buna inanmak güç ve şu anda Azovstal’a olan ilginin arkasında gerçekten ciddi bir şeylerin saklı olduğu kesin. Ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri saflarında yabancıların var olduğu artık inkar edilebilir değil; Batı medyası zaten 8 yıldır “eğitmen” sıfatıyla binlerce NATO subayının Ukrayna’ya geldiğini yazıyordu ve NATO kurmayları, şimdiye dek bu haberleri yalanlama ihtiyacı hiç hissetmemişti.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in hamlesi de bir şey anlatıyor. Guterres, birkaç gün önce Başkan Putin'i ziyaret etti ve sivillerin tahliyesi için yardım teklifinde bulundu.
Prensipte Putin, BM ve Kızıl Haç’ın varlığına itiraz etmedi. Guterres, sonra da Ukrayna’ya gidip Kiev’dekilerle bu konuyu görüştü. BM ve Kızıl Haç yanında olsun ya da olmasın Rus askerleri, sivilleri sivil numarası yapan milislerden ayırmak için fabrikayı terk edenlerin hiçbirinin elini kolunu sallayarak çıkmasına müsaade etmeyecek.
Mariupol’deki durumu ve BM’nin buradaki rolünü analiz ederken akılda tutulması gereken yegane şey, Guterres’in NATO üyesi Portekiz’in eski başbakanı olduğu. Guterres, şimdi NATO’nun kıçını kurtarmak için BM’yi manivela olarak kullanıyor.
Bekleyip görmek lazım, Azovstal’dan çıkacaklar sadece NATO askerleri de değil gibi ve Moskova’nın açtığı biyo-laboratuvar dosyasına önümüzdeki haftalarda uzun bir bölüm daha ekleneceğe benziyor.