Alman sanayi burjuvazisinin hazin mağlubiyeti: Askıya alınan Kuzey Akım-2 ve Avrupa'nın arz sorunu
Alman federal hükümeti, Kuzey Akım-2 projesini askıya aldı. Bu ABD ve fedaisi Yeşiller için büyük bir zafer, Alman sanayi burjuvazisinin en ağır mağlubiyetlerinden biri.
Almanya’da Yeşiller’in ortağı olduğu federal hükümet, Rusya’nın Donetsk ve Lugansk’ın bağımsızlığını tanımasını takiben Kuzey Akım-2 projesini askıya aldı, boru hattının şebekeye bağlanıp bağlanamayacağı hala belli değil.
Bu, Kuzey Akım-2’yi bypass etmek ve daha pahalı fracking gazını Avrupa’ya satmak isteyen ABD için önemli bir zafer. Ama bu aynı zamanda Berlin’in Gazprom ve projenin diğer ortaklarına milyarlarca dolar tazminat ödeyeceği anlamına da geliyor.
Oval Ofis’te şampanyalar patlasa yeridir, zira Rusya’nın Donbass cumhuriyetlerini tanıması Biden yönetimi için piyango gibi bir karar oldu. ABD, Moskova’yı cumhuriyetleri tanımaktan başka seçeneği kalmayana kadar akıllıca biçimde köşeye sıkıştırdı.
ABD’nin Avrupa’daki temel gayesinin ne olduğu idrak edilirse, Putin’in imzasının Washington’a ne büyük bir armağan sunduğu da görülür.
1990’ların başlarında Washington’un jeostratejistleri, Rusya ile Ukrayna’yı ayırmayı amaç edindiklerini duyurdular. Kendi zamanının en etkili jeostratejistlerinden biri olan Zbigniew Brzeziński’ye göre Rusya, Ukrayna ile birlikte bir dünya gücü, ancak Ukraynasız göz ardı edilebilecek türden bir bölgesel güçtü.
Rusya ile Ukrayna’yı düşman etme hedefi doğrultusunda ABD, 2014 Maydan darbesinden bu yana epey ilerleme kaydetti. Belki Trump döneminde bir miktar duraksama yaşanmış olsa da bugün aldıkları netice bunu ispatlamakta.
Maydan’ın ardından Bankova, Rusya ile ekonomik bağlarını kendi aleyhine olacak şekilde koparmaya başladı ve Alman sanayicilerinin kaydadeğer yatırım alanlarından biri olan Donbass’ta savaş çıkardı.
6 Nisan 2014’te Ukrayna Ulusal Güvenlik Konseyi, Donbass’a hücum başlattı. Bu Güvenlik Konseyi’nin tek başına aldığı bir karar değil, aslında CIA tarafından verilmiş bir direktifti. Bunun ispatını yapmak kolay. Birkaç gün sonra CIA şefi John Brennan’ın sahte isimle Kiev’de üst düzey yetkililerle toplantı yaptığı ortaya çıktı ve Beyaz Saray, birkaç gün sonra medyanın konuya dair iddialarını kabul etti.
Kremlin’in Donbass cumhuriyetlerini tanıması, Washington yönetiminin, Kuzey Akım-2 hattının uzun zamandır beklediği sonunu ona gümüş tepside sundu. ABD açısından şu an işler gayet tıkırında gidiyor.
Avrupa’nın arz sorunu
Bugün ABD’yi sevindiren şey, Avrupa için potansiyel bir felaket anlamına geliyor. Avrupa’da halihazırda doğalgaz kıtlığı var ve durum yakında daha da kötüleşecek. Rus gazının yerini diğer tedarikçilerin sıvılaştırılmış gazına bırakacağı gerçeği eski Şansölye, Gazprom’un hissedarlar komitesi başkanı ve Alman sanayicilerinin temsilcisi Gerhard Schröder’in en büyük kabusu olabilir.
Başka bir şey daha var. Aynı kabuslar Ursula von der Leyen ve Merkel’in ardılı Olaf Scholz’un da uykularını kaçırıyor. Bunun bir dizi nedeni var; AB’de LNG ithal etmek için yeterli sayıda terminal yok. AB, Rusya’dan yılda yaklaşık 200 milyar metreküp gaz ithal ediyor, Avrupa’daki terminaller tam kapasiteyle ancak 150 milyar metreküp gaz alabiliyor ve yerli gaz üreticileri zaten sınırda. Yani Rus gazının yerini dolduracak başka alternatif yok.
Ve bir şey daha var; LNG şimdiye kadar Asya pazarına gönderiliyordu. Şimdi AB’nin buna talip olması Asya’daki alıcılar açısından pek iyi haber olmayacak.
Şahit olunacak şey, en yüksek fiyatı ödeyenin gazı aldığı bir tür müzayede olacak. Üstelik, dünya çapında mevcut olan LNG miktarı ve tanker sayısı, aynı anda hem Asya hem de Avrupa’nın talebini karşılayacak kadar yeterli değil.
Kısacası, Avrupa’nın hem yeterli miktarda gazı olmayacak hem de çok daha pahalıya alacak. Bunu dün eski Rusya Başbakanı Dmitriy Medvedev de söylemişti:
“Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hattının sertifikalandırılma sürecinin durdurulmasını emretti. İyi bari. Avrupalıların yakında metreküp gaz başına 2 bin euro ödeyeceği yeni bir dünyaya hoş geldiniz”.
Avrupa’da doğalgaz şu an 200 ila 300 dolar civarında ve bunun artık 10 kat artacağı rahatlıkla söylenebilir.
Kuzey Akım-2 niye önemliydi?
Tamam, Avrupa Kuzey Akım-2 olmadan da Rusya’dan gaz tedarik edebilir, projenin iptali üstte bahsedilen kötü senaryonun bir gecede gerçeğe dönüşmesine neden olmayacak.
Fakat bu yaz, halihazırda AB’de hüküm süren gaz kıtlığını gidermek Kuzey Akım-2’siz pek mümkün olmayacak. Avrupa’ya mevcut boru hatlarının kaldırabileceğinden çok daha fazlasının aktarılması gerekecek. Yani gaz kıtlığı kalıcı hale gelecek ve yukarıda belirtilen nedenlerle durum zaman içinde daha da kötüye gidecek. Acısı belki birkaç yıl sonra daha yoğun hissedilir.
Tazminatlar konusu ise apayrı; Kuzey Akım-2’nin yarısı, hat bypass edilirse tazminat davası açacaklarını daha önce açıkça söyleyen Avrupalı şirketlerce inşa edildi. Ki bu davaları kazanacaklar, çünkü mevzuat onu gerektiriyor.
Devlet, bir yatırım projesinin uygulanış şartlarını değiştirirse ve proje yürüyemezse, zararı paşa paşa tazmin etmek zorunda kalır. En iyi durumda Berlin, projeye yatırılan milyarları; en kötü durumda ise kayıp kârı ya da bir kısmını ödemek zorunda kalacak.
Dolayısıyla trafik lambası koalisyonu bu işten o kadar kolay sıyrılamayacak. Daha da önemlisi tüketiciler çok daha yüksek elektrik ve ısınma maliyetleriyle karşı karşıya kalacak ve tazminatların federal bütçeden ödeneceğini, yani paranın Alman halkının cebinden çıkacağını söylemeye gerek var mı bilmiyorum.
Yeşiller mevcut manzaradan memnun. Şu an Alman hariciyesinin başında olan Yeşiller Eş Başkanı Annalena Baerbock, birkaç hafta önceki Kiev ziyaretinde, “Ukrayna’nın güvenliği için ağır ekonomik bedel ödemeye hazırız” demişti. Peki Alman haneleri buna hazır mıydı, orasını kestirmek güç.
Dün de Berlin tiyatrosunda Ekonomi Bakanı’nı canlandırmasına izin verilen çocuk kitabı yazarı Robert Habeck de gaz fiyatlarının artacağını duyurmuştu.
Bunlardaki ahlak fukaralığı Yugoslavya’yı anımsayan bünyeler için çok da şaşırtıcı değil elbette.
Kararın Rusya’ya zararı ne ölçüde?
Projenin iptalinin tahmin edilenin aksine Rusya’ya ağır bir faturası olmayacak. Rusya hâlâ büyük ölçüde petrol ve gaz ihracatına bel bağlarken enerjinin, gelirlerin nispeten küçük bir bölümünü oluşturduğu söylenebilir. Yani mevcut gelir kaybı yönetilebilir vaziyette.
Karar, Moskova açısından tat kaçırıcı olsa da Avrupa kadar acı verici değil. Zaten Avrupa’ya satılacak gaz şimdi Sibirya üzerinden Çin’e satılacak.
Rusya, AB gibi bir müşteriyi kaybetse de Hindistan’a da hat döşeyebileceği ihtimali göz önüne alınacak olursa yaşanan kaybın geçici olacağı sonucu çıkarılabilir.
Şimdiye dek Kuzey Akım-2’nin önüne çok fazla takoz konuldu. Geçen sonbahar aylarında da projenin AB Enerji Direktifi’ndeki hükümlere aykırı olduğu tartışması vardı. [Detaylara şuradan erişebilirsiniz.]
Kuzey Akım-2’nin iptalinin Brüksel ve Moskova açısından sonuçları ezcümle bu şekilde. Avrupa için bunların daha iyi günler olduğu söylenebilir, artık ayazda kalacaklar, görünen şey o.