Af Örgütü'nün Ukrayna raporunun kritiği
Uluslararası Af Örgütü’nün önceki hafta Ukrayna’yı ciddi savaş suçlarıyla itham etmesi epey dikkat çekiciydi. Rapor, çok gecikmeden Kiev ile New York ve Londra basınından tepkiler aldı. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in danışmanı Mihail Podolyak, Af Örgütü'nün “Rusya’dan çıkarı olup olmadığına” ilişkin soruşturma yürütülmesi çağrısı yapacak kadar ileri gitti.
Af Örgütü’nün şimdiye dek hangi ajandalara hizmet ettiği bazıları için malum olsa da örgütün mali kaynaklarına kısaca bakmak gerekebilir. Örgüt, mali durumu hakkında tamamen şeffaf davranmıyor.
Elde sadece, en son 2016 yılında yayımlanan gelir raporu var. Rapora göre kurumun toplam geliri 68,4 milyon pound. Vakıfların bu gelirdeki payı yaklaşık 4 milyon pound.
Af Örgütü’nün nasıl finanse edildiği, örgütün yerel şubelerine bakılarak daha iyi anlaşılacaktır; zira bunlar örgütün uluslararası şemsiye kuruluşunun gelirinin yüzde 90’ından fazlasını sağlıyor.
Örnek olarak Af Örgütü’nün Almanya şubesi, yıllık raporında ve kâr/zarar hesaplamalarında fonların kaynağı hakkında pratikte hiçbir bilgi sunmuyor. Rapor, 25,7 milyon euroluk toplam gelirin yüzde 52’ünün sponsorlardan ve yüzde 30’unun bağışlardan geldiğini söylüyor. Fakat ne sponsorlar ne de bağışçılar hakkında bir bilgi mevcut.
Büyük bağışçıların ve sponsorların kim olduğunu hiçbir zaman söylemediler ve yıllık raporda da kısıtlı bilgiler var; Alman Posta Kodu Piyangosu’nun 300 bin euro bağışlamış olması gibi.
Batı başkentlerinin sadık aparatı olarak Af Örgütü
Af Örgütü’nün mevcut tutumu, örgütün örtülü kanallar aracılığıyla Batılı devletler tarafından finanse edildiğini gösteriyor. Ki gündemlere yönelik geliştirdiği refleksler de bunun ispatı.
Bunu birkaç yıl evvelinde Af Örgütü idaresinin bizzat kendisi açık bir şekilde dile getirmişti. 2021’in şubat ayında Rus telefon şakacıları Vovan ve Leksus, Julie Verhaar [Af Örgütü Genel Sekreteri], Marie Struthers [Doğu Avrupa ve Orta Asya Direktörü] ve Denis Krivoşeev [Doğu Avrupa ve Orta Asya Direktör Yardımcısı] yardımcısını işletmiş; görüşmede örgüt yetkilileri Letonya’da tutuklanan RT çalışanlarına yardım etmeyeceklerini, çünkü RT veya Sputnik çalışanlarının herhangi bir yardımı hak etmediklerini ileri sürdüler. Yetkililer ayrıca Letonya’da tutuklanan gazeteciler hakkında yürütülen yargı süreci hakkında kamuoyu önünde yorum yapmayacaklarını, bu nedenle Navalnıy ekibinin bu konuda endişelenmemesi gerektiğini söylemişti.
Af Örgütü’nün Batı’nın hasım ilan ettiği ülkelere karşı kullanılan bir araç olduğu daha açık söylenemezdi.
Ukrayna raporu
İki hafta önce yayımlanan raporda Af Örgütü, Kiev yönetimini yerleşim yerlerine ağır silah konuşlandırarak sivillerin hayatını tehlikeye attığını vurguladı. Rapora göre Ukrayna silahlı kuvvetleri ve ona bağlı milis güçleri, bu şekilde binaları, hastaneleri, kreşleri askeri hedeflere dönüştürüyor.
Moskova’nın askeri harekatın başladığı 24 Şubat’tan bu yana söylediği şey buydu, fakat New York ve Londra basının propaganda olarak anıldı.
Raporun yayımlandığı hafta içerisinde Kiev’in tepkileri örgüte geri adım attırdı. Af Örgütü’nden Reuters ajansına yapılan açıklama şu:
“Uluslararası Af Örgütü, Ukrayna’nın askeri taktikleri hakkındaki basın açıklamamızın neden olduğu stres ve öfkeden derin hayal kırıklığı yaşıyor. Uluslararası Af Örgütü’nün bu ve diğer tüm savaşlarda en büyük önceliği, sivillerin korunmasıdır. Tabii ki konuyla ilgili en son rapor da yalnızca hedefe bağlıydı. Elde ettiğimiz neticelere tamamen bağlı kalsak da neden olduğumuz neden olduğumuz acıdan pişmanlık duyuyoruz”.
Bu özür bile tek başına çok şey anlatıyor. Şimdiye dek Rusya, Çin veya Küba’dan bu şekilde özür dilendiği görülmedi. Bu örgütün bir devletten dilediği ilk özür.
Af Örgütü’nün ikilemi bu durumdan nasıl çıkılacağı. Raporu hala çekmediler. Ve Buça ve Kramatorsk hadiselerinde olduğu gibi bir kere daha Moskova’nın hanesine artı işareti konuldu.